Fırat’ın Doğusu, “İran’ın Batısı” mı?

Paylaş

İran’ın Ruhani lideri Ayetullah Ali Hamaney’in Başdanışmanı Ali Ekber Velayeti ABD’nin Ortadoğu politikasına sert sözlerle yüklenirken, bilinçli ya da bilinçsiz (belki de bilinçaltının dışa vurumu) olarak ABD’nin Suriye’deki askeri varlığı üzerinden Türkiye-İran ilişkilerini de sıkıntıya sokacak bir cümle kurdu. Cümle aynen şöyle: “ABD ya Fırat’ın doğusundan kendi istekleriyle çıkar ya da biz kovarız.”

Bu cümlede ne var diyebilirsiniz. ABD boyutuyla bir sorun yok, ama işin içine Afrin ve Münbiç sonrası Türkiye’nin uzunca bir süredir açıkladığı Fırat’ın doğusu hedefini de koyduğunuzda işin rengi değişmeye başlıyor. İran, burada sadece ABD’ye bir mesaj vermiyor, Ankara’ya da adeta bir “uyarı” gönderiyor: “Fırat’ın doğusuna sen değil, ben girerim” diyor.

Böylece ABD’yi gönderme adı altında bölgeye İran ve arkasındaki güçler yerleşmiş oluyor. Daha somut ifadeyle, Türkiye’nin güney sınırları ABD sonrası İran’ın nüfuz alanına dönüştürülüyor.

Bu durum, elbette iki ülke arasındaki “Kasr-ı Şirin Statükosu”nun dinamitlenmesi ile eşdeğer olacaktır. Daha da ötesi, böylesi bir gelişme bizleri bir kez daha ABD-İran ilişkilerindeki “örtülü işbirliği” iddialarına götürecektir.

Bu sözleri, “25 Eylül Referandum Krizi”ni İran’ın Kuzey Irak üzerindeki nüfuzunu arttırma ve bu bağlamda Barzaniler ile yeni ve “derin” bir ilişki geliştirme çabalarıyla alt alta koyduğunuzda, bu tür iddiaların aslında hiç de yersiz olmadığını göreceksinizdir. Zira bu tür açıklamalar, İran’a yönelik iddiaları doğrular nitelikte birer kanıt olarak karşımıza çıkmaktadır.

Daha somut bir ifadeyle, Başdanışman Ali Ekber Velayeti ve İran Devrim Muhafızları (DMO) cenahından yapılan açıklamalar; İran’ın nasıl kriz fırsatçılığı yaptığını ya da krizleri sistematik bir şekilde tırmandırmak suretiyle ne tür kazanımlar elde etmeyi hedeflediğini adeta teyit etmektedir.

Dolayısıyla bu son açıklama ile birlikte karşımıza çıkan tablo şudur: İran, Batı’ya doğru politikasında bir taraftan Akdeniz’e açılırken, diğer taraftan da Türkiye’yi kuşatmaktadır. Tablo bu kadar nettir!

Tablo derken, bunu ben söylemiyorum; özellikle ABD-İran arasındaki o “karmaşık ilişki” ve bunun İran’ın yayılmacılığına hizmeti boyutuyla…

Kudüs Güçleri Komutanı Kasım Süleymani’nin öne çıkarıldığı İran Devrim Muhafızları (DMO)’na bağlı Besic güçlerinin astığı bir posterde yer alan ifadeler, ABD-DMO arasındaki o karmaşık ilişkilerle ilgili iddiaları ve bunun önümüzdeki süreçte Türkiye boyutunu da adeta deşifre ediyor. Posterde yer alan sözler aynen şöyle: “Trump’dan endişeli değiliz. Bush: Bize Irak’ı verdi. Obama: Suriye’yi. Trump: İsrail’i verecek İnşallah.”

Fakat şu ana kadarki gelişmeler Trump’ın Kuzey Irak’ı ve Kuzey Suriye’yi İran’a “çatışma görüntüsü” altında, aşamalı bir şekilde vermeye çalıştığını gösteriyor. İsrail’e yönelik en ufak bir gelişme söz konusu değil.

Bu arada DMO’ya bağlı Besic güçlerinin astığı posterde eksik olan bir ifadeyi de biz ekleyelim: “Bush bize (İran’a) ayrıca Afganistan’ı da verdi.”

Bunu niye yazmamışlar, açıkçası anlayamadım (!)

Diğer taraftan burada “hangi İran” sorusunu akıllara getiren bir başka açıklamayı da eklemeden geçmeyelim. Zira bu açıklama Ayetullah Ali Hamaney’in Başdanışmanı Ali Ekber Velayeti’nin “ABD ya Fırat’ın doğusundan kendi istekleriyle çıkar ya da biz kovarız.” sözlerinin içindeki gizli/dolaylı mesajdan çok daha farklı.

Velayeti’nin açıklamasından bir gün sonra (takip edebildiğim kadarıyla) İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kasımi Ankara’yı rahatlatmayı hedeflediği anlaşılan bir açıklama yapıyor ve aynen şu ifadeleri kullanıyor: “Türkiye ile ilişkilerimiz önceki yıllara göre daha iyi bir seviyeye geldi. Geçen yıllardaki yanlış anlaşılmalar azaltıldı. Hâlihazırda Türkiye ile çok yakın ilişkilere sahibiz.”

Buradaki kilit ifade hiç kuşkusuz “yanlış anlaşılmalar”. Başdanışman Velayeti’nin bol soru işaretli, endişeye/kuşkuya fazlasıyla yol açan açıklaması sonrası müthiş bir zamanlama ile karşı karşıyayız.

Şöyle ki… İran’ın Ruhani lideri Ayetullah Ali Hamaney›in Başdanışmanı Ali Ekber Velayeti ve DMO sonrası sistemin içindeki bir başka kanat adeta Türkiye’ye bir yanlış anlaşılma olmasın demeye çalışıyor. Eğer durum gerçekten böyle ise hem İran’ın hem de Türkiye-İran ilişkilerinin durumu hiç de kolay değil.

Evet, İran’ı anlamak gerçekten zor! Daha önceki yazılarımdan birinde de belirttiğim gibi, İran’ın gücü (belki de en zayıf yönü) buradan kaynaklanıyor.

Bu arada, tüm bunlar yaşanırken bir Rus uçağı düşürülüyor ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait bir tank da vuruluyor. Anlaşılan o ki, zemin halen çok kaygan ve “ittifaklar” ilişkisi fazlasıyla kaypak!

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
1969 Dörtyol-Hatay doğumlu olan Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldu. BÜ’de 1995 yılında Yüksek Lisans çalışmasını tamamlayan Erol, aynı yıl BÜ’de doktora programına kabul edildi. Ankara Üniversitesi’nde doktorasını 2005’de tamamlayan Erol, 2009 yılında “Uluslararası İlişkiler” alanında doçent ve 2014 yılında da Profesörlük unvanlarını aldı. 2000-2006 tarihleri arasında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM)’nde görev yapan Erol, ASAM’ın Genel Koordinatörlük görevini de bir dönemliğine yürütmüştür. 2009 yılında Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) Kurucu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi (USGAM)’nin de kurucu başkanı olan Prof. Erol, Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (YTSAM) Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanlığını da yürütmektedir. Prof. Erol, Gazi Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (GAZİSAM) Müdürlüğü görevinde de bulunmuştur. 2007 yılında Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) “Türk Dünyası Hizmet Ödülü”nü alan Prof. Erol, akademik anlamdaki çalışmaları ve medyadaki faaliyetlerinden dolayı çok sayıda ödüle layık görülmüştür. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: 2013 yılında Çağdaş Demokratlar Birliği Derneği tarafından “Yılın Yazılı Medya Ödülü”, 2015 yılında “APM 10. Yıl Hizmet Ödülü”, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından “2015 Yılın Basın-Fikir Ödülü”, Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri “2016 Gönül Elçileri Medya Onur Ödülü”, Yörük Türkmen Federasyonları tarafından verilen “2016 Türkiye Onur Ödülü”. Prof. Erol’un 15 kitap çalışması bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının isimleri şu şekildedir: “Hayalden Gerçeğe Türk Birleşik Devletleri”, “Türkiye-AB İlişkileri: Dış Politika ve İç Yapı Sorunsalları”, “Avrasya’da Yeni Büyük Oyun”, “Türk Dış Politikasında Strateji Arayışları”, “Türk Dış Politikasında Güvenlik Arayışları”, “Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu İlişkileri”, “Sıcak Barışın Soğuk Örgütü Yeni NATO”, “Dış Politika Analizinde Teorik Yaklaşımlar: Türk Dış Politikası Örneği”, “Krizler ve Kriz Yönetimi: Aktörler ve Örnek Olaylar”, “Kazakistan” ve “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”. 2002’den bu yana TRT Türkiye’nin sesi ve TRT Radyo 1 (Ankara Radyosu) “Avrasya Gündemi”, “Stratejik Bakış”, “Küresel Bakış”, “Analiz”, “Dosya”, “Haber Masası”, “Gündemin Öteki Yüzü” gibi radyo programlarını gerçekleştirmiş olan Prof. Erol, TRT INT televizyonunda 2004-2007 yılları arasında “Arayış”, 2007-2010 yılları arasında Kanal A televizyonunda “Sınır Ötesi” ve 2020-2021’de de BBN TÜRK televizyonunda “Dış Politika Gündemi” programlarını yapmıştır. 2012-2018 yılları arasında Millî Gazete’de “Arayış” adlı köşesinde dış politika yazıları yayımlanan Prof. Erol’un ulusal-uluslararası medyada çok sayıda televizyon, radyo, gazete, haber siteleri ve dergide uzmanlığı dahilinde görüşlerine de başvurulmaktadır. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Latin Amerika Araştırmaları Merkezi’nde (LAMER) de dersler veren Prof. Erol, 2018’den bu yana Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerini devam ettirmektedir. Prof. Erol, 2006 yılından itibaren Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde de dersler vermiştir. Prof. Erol’un başlıca ilgi ve uzmanlık alanları ve bu kapsamda lisans, master ve doktora seviyesinde verdiği derslerin başlıcaları şu şekilde sıralanabilir: “Jeopolitik”, “Güvenlik”, “İstihbarat”, “Kriz Yönetimi”, “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”, “Türk Dış Politikası”, “Rus Dış Politikası”, “ABD Dış Politikası”, “Orta Asya ve Güney Asya”. Çok sayıda dergi ve gazetede yazıları-değerlendirmeleri yayımlanan Prof. Erol’un; “Avrasya Dosyası”, “Stratejik Analiz”, “Stratejik Düşünce”, “Gazi Bölgesel Çalışmalar”, “The Journal of SSPS”, “Karadeniz Araştırmaları gibi” akademik dergilerde editörlük faaliyetlerinde bulunan Prof. Erol, “Bölgesel Araştırmalar”, “Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları”, “Gazi Akademik Bakış”, “Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri”, “Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler”, “Demokrasi Platformu” dergilerinin editörlüklerini hali hazırda yürütmekte, editör kurullarında yer almaktadır. 2016’dan bu yana Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Kurucu Başkanı olarak çalışmalarını devam ettiren Prof. Erol, evli ve üç çocuk babasıdır.

Benzer İçerikler