İngiliz Kraliyet Ailesinin Geleceği

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

II. Elizabeth’in ölümünün ardından Birleşik Krallık ve İngiliz Milletler Topluluğu Kralı tayin edilen III. Charles’ın taç giyme töreni 6 Mayıs 2023 tarihinde yapılmıştır. Son dönemlerin polemik konularından biri haline gelen ve geleceği sorgulanan Birleşik Krallık monarşisinin devam edeceği bu törenle teyit edilmiştir. Ancak bu teyit, monarşiye yönelik bazı şüphelerin son bulmasına yardımcı olmamıştır. Aksine günümüz dünyasında monarşinin yeri, görevi ve fonksiyonlarını sorgulayan kişilerin sayısı artmıştır.

Aynı zamanda III. Charles’ın taç giyme töreni, 70 yıl sonra Birleşik Krallık’ta gerçekleşen ilk taç giyme töreni olmuştur. Son olarak 1953 yılında yapılan II. Elizabeth’in taç giyme töreni ile mevcut tören birbirinden çok farklı şartlarda gerçekleşmiştir. Birleşik Krallık, o yıllarda İkinci Dünya Savaşı’ndan galip ayrılmış, denizaşırı bir sömürge imparatorluğu olarak ekonomisini yeniden inşa etme ve dünyadaki lider konumunu tekrar kazanma amacına yönelmişti. Dolayısıyla tören, yaygın bir iyimserlik havası eşliğinde yapılmıştı. Günümüzde ise Birleşik Krallık, bambaşka bir konjonktürle karşı karşıyadır.

Birleşik Krallık günümüzde derin bir siyasi ve ekonomik krizin içerisindedir. Ülkede Brexit sonrası ekonomik kriz derinleşirken, Birleşik Krallık, ekonomik krizle beraber ulusal arenada siyasi nüfuzunu da kaybetmektedir. Dolayısıyla böylesi bir ortamda III. Charles’ın taç giyme töreni için yapılan harcamalar, bazı Britanyalı kesimler tarafından şaşkınlıkla karşılanmıştır.

Ekonomik krizin ortasında Birleşik Krallık’ta enflasyon oranları yaklaşık %10’a ulaşırken; hükümetin müsrif bir şekilde anakronik bir töreni finanse etmesi eleştirilere neden olmuştur. Bu tenkitler, İngiliz monarşisinin dünyada krallarına hala taç giydiren tek monarşi olmasına dikkat çekmiştir. Bununla birlikte Britanya gelenekleri doğrultusunda taç töreni esnasında III. Charles, Protestan hukukunu ve inancını koruyacağına dair yemin etmiştir. Fakat bu yemin gerçekleşirken; törene Birleşik Krallık tarihinde tek Hristiyan olmayan Başbakan Rishi Sunak da katılmıştır. Dolayısıyla tören, tezatlıklar içerisinde gerçekleşmiştir.

Bütün bu zıtlıkların ve eleştirilerin farkında olan Kral Charles, taç giyme törenini 21. yüzyıla adapte edebilmek için bazı çabalar göstermiştir. Bu kapsamda ilk defa, Protestan olmayan ve İngiltere’de yerleşik olan diğer Hristiyan mezheplerinin temsilcileri de törene dahil edilmiştir. Fakat III. Charles, bu sefer de tutucu kesimlerin hedefi haline gelmiştir.

Ayrıca III. Charles’ın taç giyme töreni sırasında bazı protestolar da gerçekleştirmiştir. Bu grupların başını, Birleşik Krallık Anti-Monarşi Hareketi gibi genç bireylerden oluşan kesimler çekmiştir. Dolayısıyla Birleşik Krallık’ta karşı genç kuşağın monarşi karşıtlığı yükselirken; protestolar, bazı kişilerin göz altına alınmasına da mahal vermiştir.[1]

Öte yandan Birleşik Krallık’ın Kralı, aynı zamanda İngiliz Milletler Topluluğu’nun da Kralı’dır. Bu topluluğun içerisinde Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi gelişmiş ülkeler vardır. Birleşik Krallık, bu pozisyonunu dış politikasındaki nüfuzunu ve yumuşak gücünü pekiştirmek için kullanmaktadır.

Benzer bir şekilde Kraliyet Ailesi, uluslararası medyanın ve kamuoyunun yakından takip ettiği bir ailedir. Tahmin edileceği üzere aile içerisinde yaşanan skandallar ve krizler bile, hızlı bir şekilde uluslararası medyanın gündemine oturmaktadır. Dolayısıyla bu nitelikleri sayesinde Kraliyet Ailesi; medya gelirleri, turizm ve ticari ürünler yoluyla Birleşik Krallık ekonomisine büyük katkılarda bulunabilen küresel bir markadır.

Ayrıca monarşi, krizlerden krize sürüklenen Birleşik Krallık’a güçlü bir kimlik sunmakta, Krallık içerisindeki farklı unsurları ortak bir zeminde buluşturabilmekte ve ülkede görece bir istikrar sağlamaktadır.

Son olarak belki de sorulması gereken asıl soru, 21. yüzyılda Kraliyet ailesinin yerinin olup olmadığı değil; Kraliyet ailesinin geleceğidir. Öyle ki; Brexit’in ardından Kraliyet ailesinin merkezi olan İngiltere, İskoçya ve Kuzey İrlanda’yla problemler yaşamaya devam etmektedir. Bu sorunlar devam ederken İskoçya ve Kuzey İrlanda, görevinin bir gereği olarak yeni kral III. Charles’ın kendilerine karşı tarafsız davranabileceğinden şüphe duymaktadır.

Öte yandan İngiliz Milletler Topluluğunun güçlü üyeleri Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda; II. Elizabeth’in hükümdarlığı boyunca İngiliz tahtına bağlı kalmış ve yönetim şekillerini değiştirmemiştir. Ancak III. Charles’ın tahta geçmesinin ardından bu ülkelerin yönetim şekillerini muhafaza edip etmeyeceği belirsizdir. Zira yakın geçmişte Avustralya, Karayipler, Kanada, Yeni Zelanda ve Papua Yeni Gine’den bazı yerel liderlerin imzaladığı ve III. Charles’a gönderilen bir mektupta, Kraliyet ailesinden resmi özür talebinde bulunulmuştur. Özrün gerekçesi olarak da kendilerine yüzyıllardır uygulanan ırkçılık, baskı, sömürgecilik ve geçmişte tabii oldukları kölelik öne sürülmüştür. Özrün yanı sıra Birleşik Krallık’tan maddi tazminat istenmiş ve tarihi süreçte çalınan kültür hazinelerinin iadesi talep edilmiştir.[2] Dolayısıyla III. Charles taç giyerken, Birleşik Krallık’ı bekleyen yeni sorunlar gün ışığına çıkmaya başlamıştır.


[1] “A Human-Rights Nightmare. Anti-Monarchy Protesters Have Already Been Arrested at King Charles III’s Coronation”, Time, https://time.com/6277591/anti-monarchy-protesters-arrested-king-charles-coronation/, (Erişim Tarihi: 06.05.2023).

[2] “Commonwealth Indigenous Leaders Demand Apology from the King for Effects of Colonisation”, The Guardian, https://www.theguardian.com/uk-news/2023/may/04/commonwealth-indigenous-leaders-demand-apology-from-the-king-for-effects-of-colonisation, (Erişim Tarihi: 04.05.2023).

Benzer İçerikler