Komşuda İktidar Değişikliği: Syrıza’nın Düşüşü

Paylaş

7 Temmuz 2019 tarihinde Yunanistan’da gerçekleştirilen Erken Genel Seçimler, 26 Ocak 2015 tarihinden beri iktidarda bulunan Başbakan Alexsis Çipras liderliğindeki Radikal Sol Koalisyon’un (Syrıza) yenilgisiyle sonuçlanmış ve Kiriakos Miçotakis liderliğindeki Yeni Demokrasi Partisi (ND) tek başına iktidar olacak meclis çoğunluğunu elde etmiştir.

Söz konusu ülkedeki iktidar değişikliğinin temel nedeni ise Syrıza’nın 2015 yılındaki olumlu imajını kaybetmesidir. Çünkü 2015 yılında Syrıza, ülkede yaşanan ekonomik sorunların kapitalist sistemden kaynaklandığını vurgulayarak “düzen partisi” olmama iddiasıyla iktidara gelmiştir. Bahsi geçen dönemde yaşanan ekonomik kriz de sosyalistlerin halk tarafından desteklenmesini kolaylaştırmış ve insanları radikal arayışların içine itmiştir. Ancak dört yıllık iktidarı döneminde Syrıza, hızla radikal sol parti olma vasfını yitirerek popülist milliyetçi söylemleri kullanan ve liberal ekonomi politikalarını uygulamakta beis görmeyen sıradan bir merkez sol parti hüviyetine bürünmüştür.

Kapitalist sisteme yönelik sert eleştirileri sayesinde halkın desteğini kazanarak iktidar olan Çipras yönetimi, 4 yıllık süreçte mevzubahis sistemin kendisine sunduğu acı ekonomik reçetelere hayır diyememiş ve Yunanistan’a farklı bir rota çizememiştir. Dolayısıyla Syrıza, Yunan halkını ekonomik krizin kıskacından çıkaramamıştır. Nitekim Syrıza’nın 2019 yılında yaşadığı düşüşün temelinde de partinin bir “düzen partisi”ne dönüşmesi yer almaktadır. Neticede Syrıza’nın merkezde yer alan sosyal demokrat bir sol parti gibi davranması, “taklit aslını yüceltir” söyleminde olduğu gibi, liberal sağın güçlenmesinin önünü açmıştır.

Zaten Syrıza’nın bu yönelimi, parti içinden de tepki çekmiştir. Aslında Syrıza’nın farklı bir ekonomik model ortaya koyamayacağı, henüz 2015 yılının Ağustos ayında; yani partinin iktidara gelmesinden yalnızca yedi ay sonra anlaşılmıştır. Zira bahse konu olan dönemde Atina Hükümeti, Avrupa Merkez Bankası’ndan 95 milyar dolarlık bir yardım paketi almış ve bu durumun partinin ilkeleriyle çeliştiğini düşünen 25 Milletvekili Syrıza’dan ayrılmıştır.[1]

Öte yandan Syrıza’nın başarısızlığında etkili olan bir diğer faktör de dış politikada kullanılan geleneksel milliyetçi dil olmuştur. İktidara geldiği dönemde klasik Yunan tezlerinden farklı olarak “Ege denizi balıklarındır.”[2] diyen ve bölge barışına zeytin dalı uzatan Çipras, 4 yıllık görev süresi boyunca bölgeye ilişkin sorunlarda, popülizmin de etkisiyle sıkı bir Yunan milliyetçisi gibi davranmıştır. Özellikle de Doğu Akdeniz’de, Türkiye karşıtı bir ittifakın oluşturulması çabasına giren Çipras yönetimi; Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, İsrail ve Fransa’yla yakınlaşarak bölgeye emperyalist güçleri çağıran basit bir aktöre dönüşmüştür. Elbette bu politika, Syrıza’nın iktidara gelirken kullandığı söylemlerle çelişmiş ve Doğu Akdeniz’deki gelişmeler, Syrıza’nın bölge barışına hizmet edecek farklı bir dış politika anlayışı geliştirme konusunda başarısız olduğunu gözler önüne sermiştir.

Dahası ülkede dış politika meseleleri üzerinden milliyetçiliğin yükselişe geçmesinin Syrıza’ya bir katkısı olmamış ve söz konusu parti, bir kez daha “taklit aslını yüceltir” durumuyla karşılaşmıştır. Zaten milliyetçi duyguların yükselişe geçmesi durumunda, Yunan halkının sosyalist bir partiye yönelmesini beklemek çok da akılcı bir olasılık değildir. Üstelik Yunanistan’ın ulusal kimliği, etnik Yunan kimliği ile Hristiyan muhafazakarlığını bir arada barındırmaktadır. Dolayısıyla milliyetçi hassasiyeti belirginleşen kitlelerin ateist bir başbakanı desteklemesi pek mümkün değildir.

Tüm bu nedenlerden dolayı Doğu Akdeniz’de milliyetçi popülist bir politika uygulayan Çipras’ın Yunan milliyetçilerini ikna etmesi mümkün olmamıştır. Aksine milliyetçiliğin yükselişi, Syrıza’ya zarar vermiş ve Makedonya Sorunu’nun çözümü hususunda yapılan isim anlaşması, sıradan bir Yunan vatandaşının bile tepkisini çekmiştir. Bu da Çipras’ı Yunan milliyetçilerinin eleştiri oklarının hedefi haline getirmiştir.

Kısacası Çipras, farklı bir ekonomik model yaratma hedefinden ve barışçıl dış politika anlayışından uzak, Yunan devlet aklının geleneksel yapısına teslim olan bir siyaset uygulamış ve bu da kitlelerin Syrıza’ya olan güvenini azaltmıştır. Çünkü Syrıza, vadettiklerini yapan bir parti olmamış ve merkezde yer alan diğer partiler gibi hareket ederek onlara benzemiştir. Bu da insanların Syrıza yerine, gerçek anlamda merkezde bulunan partilere yönelmelerine yol açmıştır.

Söz konusu yönelim, 2019 yılında gerçekleşen seçimlerde somutlaşmış ve Syrıza, önce Avrupa Parlamentosu Seçimleri’nde ve daha sonra da Yerel Seçimler’de ND’nin gerisinde kalarak ikinci parti olmuştur. Bahsi geçen seçimlerin ardından yapılan erken seçimlerde de mevzubahis partinin yükselişi devam etmiş ve ND, %38-42 aralığında bir oy alarak Yunanistan’da yeni bir sayfanın açılmasını sağlamıştır. Seçim sonuçlarına göre başbakan olmaya hak kazanan Miçotakis ise yaptığı açıklamada, “Daha az vergi, bolca yatırım, kalkınma ve etkin devlet sözünü verdim. Şeffaflık, hesap verme ve liyakat ülkeye geri gelecek. Sizden zaman istemiyorum çünkü kaybedecek zamanımız yok.”[3] diyerek yoğun ve titiz bir şekilde çalışacaklarını vurgulamıştır. Gelinen noktada Miçotakis yönetiminin hem ekonomik sorunları çözmesi hem de başta Doğu Akdeniz olmak üzere pek çok dış politika meselesinde yükselen tansiyonu düşürecek hamleler yapması gerekmektedir. ND’nin vadettiklerini gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğini ise zaman gösterecektir.


[1] “SYRIZA Bölündü”, Yeni Şafak, https://www.yenisafak.com/dunya/syriza-bolundu-2230654, (Erişim Tarihi: 08.07.2019).

[2] “Yunanistan’ın Umudu Türk Turistler”, Sabah, https://www.sabah.com.tr/dunya/2015/04/01/yunanistanin-umudu-turk-turistler, (Erişim Tarihi: 08.07.2019).

[3] “Miçotakis’ten zafer konuşması: Yunan halkı büyüme ve güvenlik istiyor”, Yeni Akit, https://www.yeniakit.com.tr/haber/micotakisten-zafer-konusmasi-yunan-halki-buyume-ve-guvenlik-istiyor-831338.html, (Erişim Tarihi: 08.07.2019).

Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN, 2014 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2017 yılında Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu ‘’Uluslararası Güç İlişkileri Bağlamında İkinci Dünya Savaşı Sonrası Hegemonik Mücadelelerin İncelenmesi’’ başlıklı teziyle almıştır. Doktora derecesini ise 2021 yılında Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı‘nda hazırladığı “İmparatorluk Düşüncesinin İran Dış Politikasına Yansımaları ve Milliyetçilik” başlıklı teziyle alan Başaran’ın başlıca çalışma alanları Uluslararası ilişkiler kuramları, Amerikan dış politikası, İran araştırmaları ve Afganistan çalışmalarıdır. Başaran iyi derecede İngilizce ve temel düzeyde Farsça bilmektedir.

Benzer İçerikler