Kraków Jagiellonian Üniversitesi, CISAD Dr. Öğretim Üyesi Paolo Pizzolo: “Enerjinin Önemli Olduğu Kilit Avrasya Bölgelerinden Biri Kafkasya’dır.”

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Avrasya, dünya haritasının kilit bölgelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bölgedeki ikili ilişkiler ise enerji kaynaklarının dağılımı, bölgesel güvenlik ve ekonomik büyüme gibi pek çok önemli faktörü içermektedir. Bu bağlamda, Avrasya entegrasyonu ve özellikle Avrasya Ekonomik Birliği (AEB), bu bölgenin karmaşık ve stratejik dinamiklerini anlamak için merkezi bir rol oynamaktadır.

Buradan hareketle Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Avrasya jeopolitiğini değerlendirmek üzere Kraków Jagiellonian Üniversitesi Uluslararası Çalışmalar ve Kalkınma Merkezi (CISAD) Dr. Öğretim Üyesi Paolo Pizzolo’dan almış olduğu görüşleri dikkatinize sunmaktadır.

1- Avrasya entegrasyonu, özellikle de Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) nedir ve mevcut durumu hakkında genel bir bilgi verebilir misiniz?

Avrasya kara parçası şu anda coğrafi olarak bir şekilde örtüşen üç ana entegrasyon projesini deneyimlemektedir: Avrupa Birliği (AB), Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) ve Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi. AB, Avrupa kıtasında barış ve güvenliği sağlamak için karşılıklı ekonomik bağımlılığı kullanan karmaşık bir uluslarüstü örgüttür. Buna karşılık AEB, Rusya’nın eski Sovyet devletleri arasında askeri güç yerine ekonomik yollarla sağlam bir bağlantı kurma girişimini temsil etmektedir. Son olarak Kuşak ve Yol Girişimi, Çin’i hem karadan hem de denizden altyapılar ve ticaret yolları aracılığıyla kalıcı bir şekilde birbirine bağlama isteğini göstermektedir.

AEB, Avrasya’da bulunan birkaç eski Sovyet devletinin ekonomik birliğini temsil etmektedir. Birliğin oluşturulması ve geliştirilmesi, Rusya’nın uluslararası gücünü ve prestijini yeniden tesis etmek ve küresel nüfuzunu güçlendirmek için kullandığı araçlardan biri olarak değerlendirilebilir. AEB, bugün Rusya Federasyonu, Belarus, Kazakistan, Ermenistan ve Kırgızistan olmak üzere beş üye ülkeyi ve Küba, Moldova ve Özbekistan olmak üzere üç gözlemci devleti kapsamaktadır. Ayrıca Tacikistan resmi olarak örgüte katılmaya davet edilmiş ve katılmaya ilgi duyduğunu belirtmiştir. Üyelik müzakereleri şu anda devam etmektedir. Gürcistan’ın ayrılıkçı bölgesi Güney Osetya bile AEB’ye katılmak istediğini ifade etmiştir. Toplamda, Avrasya Ekonomik Birliği 20 milyon km²’lik bir alanı kaplamakta ve yaklaşık 180 milyonluk bir nüfusa sahiptir.

2022 yılında AEB’nin Gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH) 2,4 trilyon Amerikan Doları civarında olduğu tahmin edilmektedir. Önemli ölçüde, AEB ülkeleri dünya petrolünün yüzde 14’ünden fazlasını ve gazının neredeyse yüzde 20’sini üretmektedir. Son yıllarda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın hedefinin üç Baltık, AB ve NATO üyesi ülkeleri hariç tüm AEB’yi eski Sovyet ülkelerini kapsayacak şekilde genişletmek olduğunu ifade etmiştir. Putin’in AEB’ye yönelik jeopolitik planı, Avrupa ve Asya arasında bir köprü oluşturmak ve AB, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin’i güç kutbu olarak dengelemek için ekonomileri, yasal sistemleri, gümrük hizmetlerini ve askeri yetenekleri birleştiren egemen devletlerden oluşan güçlü, uluslar üstü bir birlik kurmaktır.

AEB, 2011’den beri gümrük birliği ve 2015’ten beri de ekonomik birlik olarak faaliyet gösteren bölgesel entegrasyon örgütleri arasında yeni sayılabilir. Bazıları bu örgütün hem jeopolitik hedefleri hem de uzun vadeli ekonomik gündemi takip etmek için faaliyet gösterdiğine inanmaktadır. Ekonomik açıdan AEB, üye ülkeler arasında bölge içi ekonomik bağların kurulmasını, ulusal ekonomilerinin modernleştirilmesini, küresel rekabet güçlerinin arttırılmasını ve tek bir pazarın oluşturulmasını sağlamaktadır. Bugün, AEB’nin bir yandan başarılı, diğer yandan da özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra sorunlu olduğu kanıtlanmış, işleyen bir bölgesel entegrasyon bloğunu temsil ettiğini söyleyebiliriz.

AEB’nin doğuşu ve oluşumu çeşitli gelişim aşamalarından geçmiştir ve adım adım entegrasyon ile karakterize edilmiştir. AEB’nin kurulması fikri ilk olarak Mart 1994’te Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev tarafından Lomonosov Moskova Devlet Üniversitesi’nde yapılan tarihi bir konuşmada ortaya atılmıştır. Nazarbayev’in söylemi, Sovyet sonrası Avrasya ülkeleri arasında birbirine bağlı ekonomiler temelinde tam teşekküllü bir birlik geliştirme iradesine odaklanıyordu.

Birliğin, genişletilmiş bir işbirliği, kapsamlı bir kurumsal yapı ve ekonominin kilit sektörlerinde geniş bir düzenleme yetkisi oluşturarak Bağımsız Devletler Topluluğu’nu aşması amaçlanıyordu. Bu ruhla, 1995 yılının başında Kazakistan, Rusya ve Belarus, malların serbest değişimini ve adil rekabeti engelleyen karşılıklı ekonomik engellerin kaldırılmasını amaçlayan bir Gümrük Birliği Anlaşması imzaladı. 2000 yılında, yasaların daha yakın bir şekilde uyumlaştırılmasını ve ülke ekonomilerinin daha derin bir entegrasyonunu teşvik etme isteği, Avrasya Ekonomik Topluluğu (EurAsEC) adlı yeni bir entegrasyon yapısının oluşturulmasıyla sonuçlandı. 2007 yılında, ortak gümrük bölgesini kuran, entegrasyon için temel altyapıyı çerçeveleyen ve ortak ekonomik kalkınmanın uzun vadeli rotasını tanımlayan Gümrük Birliği’ni oluşturan bir Antlaşma imzalandı.

Asimilasyona yönelik bir sonraki adım, 2011 yılında Rusya-Belarus-Kazakistan’ın Avrasya Ekonomik Entegrasyonu Deklarasyonu’nu imzalaması ve bunun sonucunda Ortak Ekonomik Alan’ın (OEA) oluşturulması olmuştur. Son olarak 2014 yılında Rusya, Kazakistan ve Belarus Astana’da Avrasya Ekonomik Birliği’ni kuran Antlaşmayı imzaladı. Aynı yıl Ermenistan ve Kırgızistan da Katılım Anlaşması imzalayarak kısa süre içinde Birliğin tam üyesi oldular. 1 Ocak 2015 tarihinde faaliyetlerine başlamıştır.

Kurumsal açıdan AEB, belli belirsiz bir şekilde AB’yi örnek almaktadır. Birliğin ana organı üye devletlerin devlet başkanlarından oluşan Yüksek Avrasya Ekonomik Konseyi’dir (SEEC). Konseyin ana görevi, AEB’nin oluşumu ve gelişimi için strateji, yön ve beklentileri belirlemek ve Birliğin hedeflerini uygulamaya yönelik kararlar almaktır. Komisyon’da üye devletlerin her birinden temsilciler bulunmaktadır. Bir diğer organ ise üye devletlerin liderleri tarafından oluşturulan ve yılda en az iki kez oturum düzenleyen Avrasya Devletler Arası Konseyi’dir (EIC). Ana görevi, Avrasya Ekonomi Topluluğu Konseyi tarafından önerildiği üzere, Konsey oturumunda karar alma sürecinde fikir birliğine varılamayan tüm konuları değerlendirmektir.

Birliğin yargı organı Minsk’te bulunan Avrasya Ekonomik Birliği Mahkemesi tarafından temsil edilmektedir. Mahkemenin temel amacı, üçüncü taraflarla yapılan anlaşmalar çerçevesinde uluslararası antlaşmaların ve AEB tarafından alınan kararların üye devletler tarafından yeknesak bir şekilde uygulanmasını sağlamaktır. Örneğin, Ortak Gümrük Tarifesi ile ilgili kararları AEB ülkelerinde doğrudan uygulanmakta ve yasal olarak bağlayıcı olmaktadır.

Avrasya entegrasyonunun mali mekanizmaları Avrasya Kalkınma Bankası (EDB) ve Avrasya İstikrar ve Kalkınma Fonu (ESDF) çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Avrasya Kalkınma Bankası, merkezi Almatı’da bulunan ve karşılıklı ticareti ve karşılıklı yatırımı teşvik eden projelere öncelik veren bir bölgesel uluslararası finans kuruluşudur. ESDF, faaliyetlerini bölgesel kriz yönetimi ve mali istikrar üzerinde yoğunlaştırmaktadır. Bu anlamda, kamu bütçesi kredilerinin verilmesinde son çare mercii ve altyapı projelerinin finansmanında tercihli kredi mercii olarak hareket eden bir ‘bölgesel IMF’ye benzemektedir.

2-Enerji kaynaklarının Avrasya jeopolitiğindeki rolünü, özellikle de enerji geçiş yollarını ve bunların bölgesel güvenlik ve ekonomik kalkınma üzerindeki etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Enerji kaynaklarının Avrasya jeopolitiğindeki rolü özellikle de enerji geçiş yolları çok önemlidir. Enerjinin özellikle önemli olduğu kilit Avrasya bölgelerinden biri Kafkasya’dır. Örneğin; Güney Kafkasya bölgesinde Azerbaycan, gaz ve petrol boru hatlarının transit geçişi çerçevesinde temel bir aktörü temsil etmektedir. Sahip olduğu petrol ve doğalgaz rezervleri sayesinde boru hattı çeşitliliği Azerbaycan için kilit bir stratejik hedef teşkil etmektedir. Bugün Azerbaycan, Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattı ve Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) doğalgaz boru hattı sayesinde Hazar Denizi’nden gelen hayati bir enerji rotasını temsil etmektedir.

Ayrıca Azerbaycan, AB’nin Hazar ve Orta Doğu bölgelerinden Avrupa’ya doğal gaz tedarik etmeyi ve özellikle Ukrayna’daki savaşın patlak vermesinden sonra Rus gazına olan bağımlılığı azaltmayı amaçlayan Güney Gaz Koridoru (SGC) girişiminin baş aktörlerinden biridir. Bu koridorun Azerbaycan’dan Avrupa’ya uzanan rotası, Azerbaycan’ın Şah Deniz II sahasından Gürcistan üzerinden Türkiye’ye gaz taşıyan BTE Boru Hattı (Güney Kafkasya Boru Hattı, SCP olarak da bilinir), Türkiye’den Yunanistan’a gaz taşıyan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) ve Yunanistan’dan Arnavutluk üzerinden İtalya’ya gaz taşıyan Trans Adriyatik Boru Hattı’ndan (TAP) oluşmaktadır.

Ayrıca Azerbaycan, Bakü-Supsa Boru Hattı ile Gürcistan’a ve Bakü-Novorossiysk Boru Hattı ile Rusya’ya petrol ihraç etmektedir. Güney Kafkasya enerji jeopolitiği, bu anlamda Azerbaycan’ın doğal kaynaklara sahip olması, Gürcistan’ın ulaşım koridoru görevi görmesi ve Türkiye’nin dünya pazarlarına ve başta AB olmak üzere uluslararası ortaklara erişiminin olması nedeniyle batı-doğu enerji ve ulaşım yolları için çok önemli olan Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye ekseninin önemini ortaya koymaktadır.

Azerbaycan ve Gürcistan arasında enerji sektöründeki verimli etkileşim Güney Kafkasya’daki bölgesel işbirliğini güçlendirmiştir. Ermenistan ise tamamen Rusya’nın arzına bel bağlamıştır.

Ayrıca Azerbaycan, ekonomik, ticari ve taşımacılık ilişkilerini güçlendirmeyi amaçlayan ve AB ile bazı Doğu Avrupa, Kafkasya ve Orta Asya ülkelerini kapsayan uluslararası bir taşımacılık programını temsil eden Avrupa-Kafkasya-Asya Ulaşım Koridoruna (TRACECA) katılan ilk ülke olmuştur. Son olarak Azerbaycan, Bakü-Tiflis-Kars (BTK) demiryolu aracılığıyla Gürcistan ve Türkiye ile işbirliğini daha da pekiştirmiştir.

3-Avrasya’daki bölgesel işbirliği projelerinin bölgesel ekonomik büyümeyi nasıl desteklediğini açıklayabilir ve bu projelerin başarılı örneklerini paylaşabilir misiniz?

AEB, bölgesel işbirliğinin ekonomik büyümeyi nasıl destekleyebileceğine dair en iyi örneği sunmaktadır. Verilere bakılacak olursa 2015 yılında Birliğin GSYİH’si 1,6 trilyon ABD doları civarındayken, görüldüğü üzere 2022 yılında 2,4 trilyon ABD doları civarında olmuştur. Sadece bir yıllık küçük bir zaman dilimini, yani Ocak-Mart 2021 ve Ocak-Mart 2022 dönemlerini ele alırsak, AEB’nin GSYİH’si %3,6 oranında artarak 471,8 milyar ABD dolarına ulaştı; aynı zamanda mal üretimi %5,1, hizmet sunumu ise %1,3 oranında arttı.

Birlik, üyelerine eşgüdümlü bir enerji politikası ve elektrik, gaz, petrol ürünleri için ortak bir enerji piyasası çerçevesi sağlamaktadır. Uzun vadede nihai hedef, mal ve hizmetler için tek pazardaki tüm muafiyetleri ortadan kaldırarak ortak pazarı büyütmektir.

Ayrıca, örgütü kuran anlaşma ulaştırma politikasının temel önceliklerini uzun vadeli bir perspektifte tanımlamaktadır. Bu anlamda üye devletler, ekonomik entegrasyonu garanti altına almayı ve ortak bir ulaştırma alanını şekillendirmeyi amaçlayan koordineli ulaştırma politikaları uygulamayı kabul etmişlerdir.

Koordineli bir tarım politikasının ana yönleri arasında tarıma devlet desteği, ortak tarım pazarının düzenlenmesi, ürünlerin üretimi ve dolaşımında birleştirilmiş gereklilikler ve tarım ürünleri ihracatının geliştirilmesi yer almaktadır.

Aynı zamanda, ortak sanayi politikasının hedef-amaçları ticaret, gümrük ve tarifeler, kamu alımlarında rekabet, teknik düzenlemeler, iş geliştirme, ulaşım ve altyapı gibi alanlarda politikaların uygulanmasını içermektedir. Ayrıca AEB, koordineli makroekonomik politika uygulamayı amaçlamakta, işgücü göçünün koordinasyonu için genel kurallar sağlamakta, mali piyasaların normlarını düzenlemekte ve üye devletlerin ulusal vergi politikalarını uyumlaştırmaktadır. Makroekonomik politikaların koordinasyonu, istikrarı desteklemeyi ve üye ülkeler arasında sürdürülebilirliği artırmak ve ekonomik entegrasyonu derinleştirmek için temel ekonomik göstergelerin senkronize edilmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Koordine edilmesi gereken en önemli makroekonomik politika para politikasıdır. Bu anlamda AEB, üç zorunlu gösterge öngörmektedir: borç/GSYİH oranı, enflasyon oranı ve bütçe açığıdır.

2015’teki açılışından bu yana AEB, malların, hizmetlerin, sermayenin ve işgücünün serbest dolaşımını sağlamış ve kurucu anlaşma ve uluslararası anlaşmalarla belirlenen sektörlerde koordineli ve uyumlu politikalar izlemiştir. Hala aşılması gereken bazı sorunlara rağmen üye devletlerin ulusal ekonomileri arasındaki işbirliğini arttırmış ve üye devletlerin halklarının yaşam standartlarında genel bir artışa yol açan istikrarlı bir kalkınmayı teşvik ederek Avrasya’da entegrasyon projesinin şu ana kadar oldukça başarılı bir örneğini ortaya koymuştur.

Dr. Paolo Pizzolo

Dr. Paolo Pizzolo Kraków’daki Jagiellonian Üniversitesi Uluslararası Çalışmalar ve Kalkınma Merkezi’nde (CISAD) Dr. Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır. Doktorasını Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında Roma LUISS’den almıştır. Roma La Sapienza Üniversitesi Avrasya, Akdeniz ve Sahra Altı Afrika ile İşbirliği Merkezi’nde (CEMAS) Araştırma Görevlisidir. Ayrıca Moskova Ulusal Araştırma Üniversitesi Ekonomi Yüksek Okulu (HSE) Kapsamlı Avrupa ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde doktora sonrası araştırmacı olarak görev yapmıştır. Araştırma alanları arasında Uluslararası İlişkiler teorisi, jeopolitik, Avrasya, Çin ve Avrupa-Atlantik ilişkileri, uluslar ve milliyetçilikler ve uluslararası tarih yer almaktadır.

Dilara Cansın KEÇİALAN
Dilara Cansın KEÇİALAN
Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu olan Dilara Cansın KEÇİALAN, Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı'nda yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi alanında yüksek lisans eğitimini sürdüren Keçialan, ayrıca Atatürk Üniversitesi'nde Yeni Medya ve Gazetecilik bölümünde öğrenim görmektedir. ANKASAM'da Avrasya Araştırma Asistanı olarak görev yapan Keçialan'ın başlıca ilgi alanları Avrasya ve özellikle Orta Asya bölgesidir. İngilizce, Rusça ve az derecede Ukraynaca bilmekte olup Kazakça öğrenmektedir.

Röportaj

Szczecin Üniversitesi, Prof. Dr. Małgorzata Kamola-Cieślik: “ABD ve Çin, Ay’daki Helyum-3 Kaynakları İçin Bir Yarış İçindedir.”

Enerji kaynakları denildiğinde akla ilk olarak fosil yakıtlar gelmektedir. Dünya genelinde tüketilen enerjinin %80’ini...

Tufts Üniversitesi, Fletcher Okulu, Kıdemli Araştırmacı Dr. Mihaela Papa: “BRICS, Son Dönemde Ekonomik Ortaklık ve İnovasyonu Güçlendirmeye Öncelik Vermektedir.”

BRICS ülkeleri, global ekonomi ve politika arenasında giderek artan bir etkiye sahiptir. Brezilya, Rusya,...

Mahidol Üniversitesi, Dr. Daniele Carminati: “Hallyu, Yabancıların Güney Kore’ye Bakış Açısını Değiştirmeye Başlamıştır.”

Güney Kore’nin küreselde gitgide artan popüler kültürünün de etkisiyle Kore yumuşak gücü ve kamu...

KIMEP Üniversitesi Hukuk Fakültesi Geçici Dekanı Doç. Dr. Rustam Atadjanov: “Orta Asya’da Uluslararası Hukukun Gelişiminde Kaydedilen İlerleme Çok Yönlüdür.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Orta Asya ülkelerinin hukuksal etkilerini değerlendirmek üzere...