Küba’nın Rusya’ya Uygulanan Yaptırımlara Yaklaşımı

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) arka bahçesi olarak lanse etmeye çalıştığı Latin Amerika, tarihsel süreç içerisinde birçok protesto, devrim ve darbeyle karşı karşıya kalmıştır. ABD, nüfuzundan uzaklaşan devletleri darbeler ve askeri müdahalelerle kontrol altında tutarken; kontrol edemediği devletlere karşı ise sert yaptırımlar uygulamış ve uygulamaktadır. Bu anlamda Washington yönetiminin amacı, yaptırımlar nedeniyle zayıflayan yönetimleri toplumsal protestolarla devirmektir. Latin Amerika’da ABD’nin yaptırımlarına en sert biçimde ve en uzun şekilde maruz kalan ülke ise Küba’dır.

Son dönemde dünyada yaşanan gelişmeler ve savaşlar çerçevesinde ABD yaptırımları yeniden tartışılmaktadır. Özellikle de Rusya-Ukrayna Savaşı’yla birlikte başta ABD olmak üzere Batı Dünyası, Moskova yönetimini hedef alan sert yaptırımlar uygulamaktadır. Rusya’nın Ukrayna’ya karşı açtığı savaş, dünyanın büyük kısmı tarafından destek görmezken; uygulanan yaptırımların Rusya’nın yanı sıra küresel ekonomiyi, siyaseti ve güvenliği de doğrudan etkilediği görülmektedir. Küba da ABD’nin uyguladığı yaptırımlardan dolaylı da olsa olumsuz etkilenen devletlerdendir.

Küba, Fidel Castro ve Che Guevara’nın önceliğinde 1959 yılında gerçekleştirdiği devrimden bu yana sol ideolojiyle yönetilmektedir. Bu nedenle de çeşitli dönemlerde ABD’nin müdahalelerine maruz kalmıştır. Ancak Havana’daki yönetimi değiştirme noktasında başarısız olan Washington, sert yaptırımları devreye sokmuştur. Günümüzde sol devrimin “yıkılmaz kalesi” olarak görülen Küba, Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği’nin desteği sayesinde yaptırımlara rağmen ayakta kalmayı başarmıştır.

Soğuk Savaş’ın sonuna yaklaştıkça Sovyetler Birliği’nden Küba’ya yönelik yardımlar da azalmaya başlamıştır. Soğuk Savaş’ın bitmesi sürecinde Sovyetler Birliği’nin dağılması, Küba için iki temel mesaj içermekteydi. Öncelikle devam eden ABD yaptırımları karşında Küba’yı destekleyecek süper bir güç kalmayacaktı. Kuşkusuz bu durum, Küba’nın ekonomik olarak önemli bir baskı altına girmesine neden olmuş ve Havana yönetimi, sınırlı boyutta da olsa, liberalleşme adımları atmak zorunda kalmıştır. İkinci olarak da Sovyetler Birliği’nin dağılması, Küba’nın dünyada ve uluslararası siyasette yalnızlaşması ve izole hale gelmesi demekti.

2000’li yıllara gelindiğinde, Küba için dünya siyasetinde önemli gelişmeler yaşanmıştır. İlk olarak, tekrar güçlenmeye başlayan Rusya, Küba’yı desteklemeye başlamıştır. İkinci olarak da Latin Amerika’da yükselişe geçen Birinci Sol Dalga, Küba’nın bölgesel konjonktürde yeni partnerler edinmesini sağlamıştır.

Mevzubahis gelişmeler, dünyadaki dinamiklerin ABD’nin çıkarlarına aykırı bir şekilde geliştiğini gözler önüne sermiştir. Zira Rusya, Sovyetler Birliği’nden miras kalan etki alanındaki nüfuzunu tekrardan inşa etmek için çeşitli ülkelerle temas kurmuş ve bu bağlamda Küba’ya da yönelmiştir. 2013 yılına gelindiğinde Rusya, Küba’nın Soğuk Savaş döneminden kalan borcunun %90’ını; yani 32 milyar dolarını iptal etmiştir.[1]

Bunun karşısında ise ABD’nin de Küba’ya yönelik tutumunu yumuşattığı görülmektedir. Özellikle de ABD Eski Başkanı Barack Obama döneminde Küba’yla ilişkiler normalleşme sürecine girmiş ve Havana yönetimini hedef alan yaptırımlar hafifletilmiştir. Ancak Donald Trump, tam tersi bir politika izleyerek tekrardan ilişkileri gerginleşmiştir. Hatta ABD, Covid-19 salgını sürecinde de Küba’ya yönelik yaptırımları sürdürmüştür. ABD’nin yaptırımlarına rağmen Küba’ya yardım gönderen ülkelerden biri Rusya olmuştur.[2]

Bu kapsamda Küba yönetimi, uluslararası siyasette yaşanan gelişmelerde açık bir şekilde Rusya’yı destekleyen bir tutum benimsemektedir. Zira Rusya-Ukrayna Savaşı’nın arifesinde Küba Dışişleri Bakanlığı yaptığı bir açıklamada Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) sınırlarını Rusya’ya doğru genişletmesinin Rusya’nın güvenliği ve uluslararası barış için bir tehdit olduğunu açıklamıştır.[3]

Anlaşılacağı üzere, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Küba’nın politikalarında herhangi bir değişime yol açtığını söylemek mümkün değildir. Havana yönetimi, Batı Dünyası’nın savaş gerekçesiyle Moskova’ya uyguladığı yaptırımları şiddetle kınamış ve yaptırımlara katılmayacaklarını açıklamıştır.[4]

Savaşın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen Küba, söz konusu politikasını sürdürmektedir. Zira 15 Mart 2023 tarihinde yaptığı açıklamada Küba’nın Moskova Büyükelçisi, Washington yönetiminin baskılarına rağmen Havana’nın Batı merkezli yaptırımlara katılmayacağını vurgulamıştır.[5]

Söz konusu yaptırımlar, Rusya’yı başta ekonomi olmak üzere siyasi ve askeri bakımdan olumsuz etkilemiştir. Bu durum, aslında Küba’nın da olumsuz etkilenmesi anlamına gelmektedir. Zira Ukrayna’da yürüttüğü savaşı sürdürme noktasında kararlı gözüken Rusya’nın dünyanın diğer bölgelerine gönderdiği yardımları azalttığı söylenebilir. Özellikle de Rusya’nın Asya merkezli bir politikaya ağırlık vermesi, Küba’ya olumsuz yansımıştır. Havana ise tüm zorluklara rağmen Moskova’yı desteklemeyi sürdürmektedir.

Sonuç olarak Küba hem ABD karşıtlığı üzerinden şekillenen ideolojik bakış açısı nedeniyle hem de Rusya’ya uygulanan yaptırımlardan olumsuz etkilenmesi sebebiyle yaptırımları kınamaktadır. Ayrıca Havana yönetimi, uzun süredir yaptırımlara maruz kaldığı için Washington’un yaptırımları bir silah olarak kullandığının farkındadır ve uzun süredir bunu tecrübe etmektedir. Bu nedenle de Rusya’ya yönelik yaptırımlara karşı çıkarken kendisine uygulanan yaptırımların sona ermesini istediğinin mesajını da vermektedir. Ayrıca Küba’nın Rusya’ya karşı tarihsel olarak minnettarlığını göstermek istediği de söylenebilir. Dolayısıyla yaptırımlar, Rusya’nın Küba için önemini tekrar ortaya koymuş ve her şeye rağmen taraflar arasındaki güçlü ilişkilerin devam ettiğini göstermiştir.


[1] Mark Lammey, “Russia Ratifies $35Bln Debt Write-Off for Cuba”, The Moscow Times, https://www.themoscowtimes.com/2014/07/09/russia-ratifies-35bln-debt-write-off-for-cuba-a37170, (Erişim Tarihi: 17.03.2023).

[2] “Russia Sends COVID-19 Aid to Cuba-Defence Ministry”, Reuters, https://www.reuters.com/world/americas/russia-sends-covid-19-aid-cuba-defence-ministry-2021-07-24/, (Erişim Tarihi: 17.03.2023).

[3] Laura Gamba Fadul, “Cuba Backs Vladimir Putin in Ukraine Crisis”, Anadolu Agency, https://www.aa.com.tr/en/world/cuba-backs-vladimir-putin-in-ukraine-crisis/2511636, (Erişim Tarihi: 17.03.2023).

[4] “Cuban President Rejects Sanctions Against Russia”, TeleSur, https://www.telesurenglish.net/news/Cuban-President-Rejects-Sanctions-Against-Russia-20221122-0007.html, (Erişim Tarihi: 17.03.2023).

[5] “Посол подтвердил неизменную позицию Кубы по отказу от санкций против РФ”, https://aif.ru/politics/posol_podtverdil_neizmennuyu_poziciyu_kuby_po_otkazu_ot_sankciy_protiv_rf, (Erişim Tarihi: 17.03.2023).

Dr. Emrah KAYA
Dr. Emrah KAYA
ANKASAM Dış Politika Uzmanı Dr. Emrah Kaya, Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezundur. Yüksek lisans derecesini 2014 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde hazırladığı “Latin Amerika'da Sol Liderlerin Yükselişi ve Uluslararası Politikaya Etkisi: Venezuela-Bolivya Örneği” başlıklı teziyle almıştır. Kaya, doktora derecesini de 2022 yılında aynı üniversitede hazırladığı "Terörle Mücadelede Müzakere Yöntemi: ETA-FARC-LTTE-PKK" başlıklı teziyle elde etmiştir. İyi derecede İngilizce bilen Kaya'nın başlıca çalışma alanları; Orta Asya, Latin Amerika, terörizm ve barış süreçleridir.

Benzer İçerikler