Malakka Boğazı’nın Güneydoğu Asya’daki Stratejik Önemi

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Boğazlar, suyun iki büyük bölümünü doğal yollarla birbirine bağlayan dar su geçitleri olup; derinlik, uzunluk ve genişlik gibi coğrafi özelliklerine ve kırılganlık derecelerine bağlı olarak uluslararası denizcilikte ön plana çıkmaktadırlar. Jeopolitik ve stratejik öneme sahip olan boğazlar; bölgesel ve küresel rekabete de konu olmaktadır. Bu nedenle boğazları yöneten aktörler, boğazları bir dış politika aracı olarak kullanmaktadır.[1]

Sömürge dönemlerinde stratejik öneme sahip boğazlar, Avrupalı sömürgecilerin denetimine girmiştir. Soğuk Savaş sırasında ise Sovyetler Birliği, sınırlı bir deniz yetki alanına sahip olduğu için yalnızca topraklarında bulunan okyanusların ve denizlerin coğrafyasıyla ilgilenmiştir. Bu dönemde bir deniz gücü olarak Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) en yüksek stratejik hedefi, savaş gemileri için stratejik boğazlarda seyrüsefer serbestisini korumak olmuştur. Soğuk Savaş sonrası dönem ise siyasi ve stratejik düşüncede bir değişimi beraberinde getirmiştir. Küreselleşme, stratejik ilginin boğazlara yönelmesine yol açmıştır.[2] Bu da boğazlara jeo-ekonomik bir boyut kazandırmıştır.

Malakka Boğazı, Uzak Doğu ile Hint Okyanusu arasındaki en kısa nakliye rotasıdır. Bundan ötürü söz konusu boğaz üzerinde seyrüsefer teknikleri ve gemi inşa sanatı hakkında canlı bir fikir alışverişi gerçekleşmiştir. 1819 yılında; yani 1824 tarihli Anglo-Hollanda Antlaşması’ndan sadece birkaç yıl önce, İngiliz Doğu Hindistan Şirketi, ilk ticaret karakolunu Malakka Boğazı’nda kurmuştur. Daha sonra da söz konusu coğrafyanın büyük bir ticaret limanına doğru genişlemesi gerçekleşmiştir. Nihayetinde 1867 senesinde Singapur’un bir İngiliz Kraliyet Kolonisi ilan edilmesiyle Malakka Boğazı, küresel jeopolitik açısından kritik bir yer haline gelmiştir.[3]

20. yüzyılda Malakka Limanı yakınlardaki madenlerden ve tarlalardan kalay ve kauçuk toplanarak bu liman aracılığıyla madenler Avrupa’ya taşınmıştır. İngilizler, karayla çevrili bir yer olan Kuala Lumpur’u sömürge Federal Malay Devletleri’nin siyasi merkezi olarak seçmiştir. Ancak Eski Malezya Başbakanı milliyetçi lider Tunku Abdul Rahman (1903–1990), 1956 senesinde Malakka’da çok ses getiren “Merdeka (özgürlük)” kelimesini kullanmış ve ertesi yıl Kuala Lumpur, bağımsızlığını ilan etmiştir.[4]

Daha yakın zamanlarda ise Malakka Boğazı, Asya’da hızla büyüyen ekonomileri beslemek için hayati malları tedarik eden ana geçiş yolu olarak hizmet etmiştir. 2011 yılında günde üretilen 87 milyon varil petrolün yaklaşık 15,2 milyon varili, Afrika ve Basra Körfezi tedarikçileri ile Asya pazarları arasındaki en kısa deniz yolu olan Malakka Boğazı’ndan taşınmıştır. Bu rakam, aynı dönemde Panama Kanalı’ndan geçen petrolün yaklaşık 19 ve Süveyş Kanalı’ndan geçen petrolün de 4 katına tekabül etmektedir.[5]

Dünya deniz taşımacılığının yaklaşık yüzde 60’ı Malakka Boğazı’ından geçmekte olup; boğaz, günde 150’den fazla gemiye ve çoğu Çin ile Japonya’dan gelen tankerlere ev sahipliği yapmaktadır. Bu anlamda Malakka Boğazı, Ortadoğu ile Asya arasında taşınan petrolün yaklaşık yüzde 25’inin taşınma güzergâhında yer almaktadır. Çin ve diğer bölgesel güçlerin nüfusunun ve zenginliğinin artmasıyla, söz konusu oran istikrarlı bir şekilde artmaktadır. Malakka Boğazı, tüm Hint-Pasifik bölgesi için coğrafi olarak kilit bir rol oynamaktadır. Bu nedenle de Çin ve hatta ABD de dâhil olmak üzere bölgedeki birçok ülke, Malakka Boğazı’na bağımlıdır.[6]

Gerçek şu ki; Malakka Boğazı bölgesinde iki Asya gücü olan Çin ve Hindistan arasında “Malakka İkilemi” olarak da bilinen büyük bir rekabet vardır. Çin’in Hint Okyanusu’na artan ilgisi ve bölgedeki etkisi nedeniyle Hindistan, doğu kıyısından Malakka Boğazı’na kadar Çin’i dengelemek ve kendi etkisini genişletmek için tedbirler almaya başlamıştır. Hindistan, bu bağlamda Malakka Boğazı’na daha fazla önem veren Çin’in denizcilik alanındaki çıkarlarına meydan okumak için Batı’ya; yani boğaza doğru ilerlemektedir. Hindistan’ın Malakka Boğazı’ndaki konumu, bir alternatif bulmaya çalışan Pekin’de paniğe yol açmaktadır.

Bazı analistler, Yeni Delhi’yi Pekin için potansiyel bir tehdit olarak görmektedir. Zira iki bölgesel güç arasında olası bir savaş durumunda Hindistan, Malakka Boğazı yoluyla Çin’in hammadde ve diğer kaynakları ithal etme yetisini engelleme kapasitesine sahiptir. Bu nedenle Çin, son yıllarda Malakka Boğazı’nda özellikle de Malezya ile çeşitli askeri manevralar gerçekleştirmektedir.[7]

Diğer taraftan Çin’in Suudi Arabistan’dan yaptığı petrol ithalatı, Malakka Boğazı üzerinden anakaraya ulaşmaktadır. Fakat bu ticaret yolu, askeri anlamda savunmasızdır ve bu nedenle de Pekin yönetiminin enerji arzını tehlikeye sokabilir. Çin Donanması ise ilk uçak gemisi Liaoning’i 2016 yılında ve ikinci uçak gemisini de 2017 senesinde denize indirmiştir. Üst düzey Çinli askeri yetkililerin belirttiğine göre, Çin’in 2030 yılına kadar her biri özel filolar barındıran en az dört aktif uçak gemisine sahip olması gerekmektedir. Zira ülkenin petrol ithalatının yüzde 75’i bu açık denizlerden gelmektedir. Dolayısıyla Pekin açısından Hint Okyanusu ve Malakka Boğazı’ndaki deniz ticaret yollarının güvenliğinin sağlanması elzemdir.[8]

Öte yandan Malakka Boğazı’nın güvenliği Hindistan için de endişe konusudur. Tüm geleneksel olmayan tehditlere karşı koymanın ötesinde, Yeni Delhi’nin Malakka Boğazı’yla ilgili temel stratejisi, boğazın “Doğuya Bakış Politikası”nın bir kapısı haline gelmesiyle ilişkilidir. Ayrıca Hindistan, Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) Bölgesel Forumu gibi çeşitli işbirliği mekanizmalarıyla ikili ve bölgesel münasebetler geliştirme noktasında da Malakka Boğazı’nı önemsemektedir. Çünkü değişen bölgesel güvenlik ortamı nedeniyle bu bağları güçlendirmek zorlaşmıştır. Bölgedeki tüm işbirliklerinin ötesinde, Andaman ve Nikobar Komutanlığı’nın (ANC) kurulması da boğazı güvence altına almanın ihtiyaç haline geldiğini göstermektedir.[9]

Malakka Boğazı, ticaret gemilerinin yanı sıra dev petrol tankerlerinin Ortadoğu ve Japon limanlarına ve Doğu Asya’nın diğer bölgelerine geçiş noktası olan dünyanın en işlek kanallarından biridir. Ayrıca söz konusu boğaz, bölge ülkeleri ve dünyanın geri kalanı için büyük ekonomik öneme sahiptir. Dolayısıyla Malakka Boğazı’nın stratejik avantajlara sahip olması, mevzubahis boğaza kıyısı olan devletlerin ulusal güvenlik politikalarına yansımıştır.Bu yüzden de Güney Çin Denizi’ndeki anlaşmazlıkların artmasına paralel olarak bölgenin yaşanacak ihtilafların temel adreslerinden birine dönüşme ihtimali vardır. Zira Malakka Boğazı, Çin ve Doğu Asya deniz ticareti için hayati bir önem taşımaktadır. Ayrıca boğaz, Çin Donanması’nın Güney ve Batı Asya’ya açılan ana rotasıdır.

Gerginlik, kriz veya savaş durumunda Malakka Boğazı’nın abluka altına alınması, Hindistan’ın Çin’e yönelik petrol arzını engellemesine fırsat yaratabilir. Bu nedenle de Pekin’in Malakka Boğazı’na ve dolayısıyla enerji ve hammaddelere olan bağımlığını azaltacak hamleler yapması şaşırtıcı olmayacaktır.


[1] Hasan Kamran Dastjerdi, “Role of Malacca Strait with a Geopolitical and Strategic Approach”, Geopolitics Quarterly, 16(4), 2021, s. 266.

[2] Zahra Pishgahi Fard-Nasrin Khaniha, “Indian Ocean and Its Strategic Straits in the Globalization”, Journal of Geography, 3(10), 2009, s. 155.

[3] “The Strait of Malacca-A Historical Shipping Metropolis”, https://worldoceanreview.com/en/wor-5/living-with-the-coasts/coastal-functions/the-strait-of-malacca-a-historical-shipping-metropolis/, (Erişim Tarihi: 03.01.2022).

[4] “When the World Came to Southeast Asia: Malacca and the Global Economy”, The Association for Asian Studies, https://www.asianstudies.org/publications/eaa/archives/when-the-world-came-to-southeast-asia-malacca-and-the-global-economy/, (Erişim Tarihi: 03.01.2022).

[5] Tomas Hirst, “The World’s Most Important Trade Route?”, World Economic Forum, https://www.weforum.org/agenda/2014/05/world-most-important-trade-route/, (Erişim Tarihi: 03.01.2022).

[6] Mariam Verij Kazemi, “جایگاه تنگه مالاکا در رقابت استراتژیک میان هند و چین”, IPSC, https://peace-ipsc.org/fa/, (Erişim Tarihi: 03.01.2022).

[7] Aynı yer

[8] “تنگه مالاکا و چالش های چند جانبه”, IRIB, https://www.iribnews.ir/009mYA, (Erişim Tarihi: 03.01.2022).

[9] “India’s Strategic Dimensions in Malacca Strait By Vithiyapathy Purushothaman”, CCCS,  https://www.c3sindia.org/defence-security/indias-strategic-dimensions-in-malacca-strait-by-vithiyapathy-p/, (Erişim Tarihi: 03.01.2022).

Dr. Seyedmohammad Seyedi ASL
Dr. Seyedmohammad Seyedi ASL
Seyedmohammad Seyedi Asl, 2008 yılında Urmiye Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Klimatoloji Bölümü’nden mezun olmuştur. 2012 yılında Tahran Üniversitesi Coğrafya Fakültesi Jeopolitik Bölümü’nde savunduğu “Explanation of Geopolitical Relationships of Iran and Azerbaijan Republic with Constructivism Approach” başlıklı teziyle yüksek lisans derecesini almaya haz kazanmıştır. 2021 yılında Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu “İran’ın Dış Politikasında Şia Mezhep Faktörün Etkisi ve Kullanımı: Jeopolitik Bir Değerlendirme” başlıklı teziyle doktora eğitimini tamamlamıştır. Türkçe, Farsça ve İngilizce bilen Asl’ın bu dillerde yayınlanmış çok sayıda akademik çalışması bulunmaktadır.

Benzer İçerikler