Japonya Başbakanı Şinzo Abe, 4-6 Eylül 2019 tarihlerinde Rusya’nın en büyük liman kenti olan Vladivostok’ta gerçekleşecek Doğu Ekonomik Forumu’nda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüşmek istediğini açıkladı. İki ülke arasında uzun yıllardan beri devam eden Kuril Adaları’nın paylaşımına ilişkin sorunun çözümü için yeni adımlar atılması gerektiğini söyleyen Abe, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesinden yana olduğunu da belirtti.
Bu kapsamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), iki liderin Vladivostok’ta yapacağı görüşmeyi değerlendirmek üzere alanının önde gelen uzman ve akademisyenlerinden alınan görüşleri dikkatlerinize sunmaktadır.
Prof. Dr. Giray Saynur DERMAN (ANKASAM Avrasya Danışmanı)
İki liderin Vladivostok’ta birçok konuyu ele alacağını dile getiren Prof. Dr. Giray Saynur Derman, “Rusya ile Japonya arasında Kuril Adaları sebebiyle yaklaşık 70 yıldır devam eden bir anlaşmazlık bulunmaktadır. Yapılacak toplantı, ekonomi temelli bir toplantı olsa da adaların durumu da gündeme gelecektir. Liderler arasındaki görüşmeyi, Rusya-Japonya hattında gerilen ilişkilerin düzeltilmesi yolunda atılmış bir adım olarak yorumlamak mümkündür.” dedi.
Yaşanan gelişmeleri değerlendiren Derman, “Rusya, Japon basınında Japonya’nın hak iddia ettiği dört adaya Amerikan füzelerinin konuşlandırılması konusunda çıkan haberlerden endişe duyduğunu ve adaların geri verilmesine rıza göstermediğini belirtmiştir. Bu sebeple de Moskova, Tokyo’dan gelen müzakere taleplerine olumlu bakmaktadır. Japonya da Rusya’nın net tavrından dolayı ABD’yle ilişkilerinde temkinli davranmaktadır. Düzenlenecek forum, ilişkilerin yumuşamasına vesile olabilir.” açıklamasında bulundu.
Ayrıca Derman, “Japonya, Amerikan füze sistemlerinin konuşlandırılması için en uygun yer olarak İturup Adası’nı göstermiştir. Bu da ABD’ye Rusya Pasifik Filosu’nun bulunduğu Vladivostok Limanı’nı bloke etme imkânını sağlayabilir. Ancak Rusya’nın dört adayı teslim etmesi durumunda Japonya ve ABD’nin Rus filosuna denize açılma olanağı vermemesi, Moskova tarafından büyük bir sorun olarak görülmektedir. Japonya’nın ABD’yle yakınlaşması, Rusya-İran-Çin yakınlaşmasına karşılık ABD’nin yaptığı bir hamle ve hatta gözdağı olarak nitelendirilebilir. Ancak Abe’nin yaptığı görüşme teklifi, bir zeytin dalı olarak da telakki edebilir. Kısacası Japonya, Rusya’yla yaşanan gerginlikten rahatsızdır. Bu yüzden de ilişkileri yumuşatmaya çalışmaktadır.” yorumunu yaptı.
Prof. Dr. İlyas KEMALOĞLU (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi-Tarih)
İki liderin yapacağı zirveden somut bir sonucun çıkmayacağını öne süren Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu, “Şinzo Abe’nin iktidara gelmesinden bu yana iki ülke arasında çeşitli görüşmeler gerçekleşmiştir. Abe’nin buradaki amacı Japonya tarihine geçmektir. Bu hedefine de Kuril Adaları’nı Japonya’ya katan devlet adamı olarak ulaşmak istemektedir. Abe, iktidara geldiği günden itibaren Rusya’ya çok sayıda ziyarette bulunmuştur. Bu görüşmelerde de genellikle ana gündem maddesini adaların durumu oluşturmuştur.” ifadelerini kullandı.
Rusya’nın Kuril Adaları’nı Japonya’ya vermeyeceğinin altını çizen Kemaloğlu, “Nasıl ki Abe, Kuril Adaları’nı ülkesine katan devlet adamı olarak tarihe geçmek istiyorsa; Putin de mevzubahis adaları Japonya’ya teslim eden devlet adamı olarak anılmak istememektedir. Dolayısıyla iki tarafın bir sonuca ulaşması mümkün değildir. Ancak ikili görüşmelerin devam etmesi olumludur.” yorumunu yaptı.
Kemaloğlu, “Japonya’nın Rusya’yla görüşmek için ısrarlı olması, Abe’nin hedefleriyle ilişkilidir. Rusya’nın amacı ise Batı’dan gelen ambargolara karşı hem diplomatik hem de ekonomik çıkış yolu bulmaktır. Bu çıkış noktalarından biri de Japonya’dır. Moskova’nın bir diğer beklentisi ise Tokyo’yla ipleri tamamen koparmamak ve iki ülke arasındaki ekonomik münasebetleri geliştirmektir. Ekonomik ilişkilerdeki en büyük sorun, Japonya’nın Rusya’ya yapacağı yatırımlar konusunda ön koşul olarak Kuril Adaları’nı sunmasıdır.” dedi.
Görüşmelerin merkezini Kuril Adaları oluştursa da bölgedeki Çin varlığının da unutulmaması gerektiğini söyleyen Kemaloğlu, “Çin faktöründen dolayı taraflar, açıktan işbirliği yapmasalar bile Çin’i dengeleme yoluna gitmektedirler.” dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Barış ADIBELLİ (Dumlupınar Üniversitesi-Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler)
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından başta Kuril Adaları olmak üzere birçok sorun nedeniyle Rusya ile Japonya arasında barış anlaşması imzalanmadığını hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Barış Adıbelli, “Bu durum, yıllar geçtikçe iki ülkeyi de rahatsız etmeye başlamıştır. Ancak iki ülke, geçmişte de aralarındaki sorunları halletmeye yönelik girişimlerde bulunmuş ve bu girişimlerden sonuç alınamamıştır. Lakin son dönemde Putin, ülkesinin Japonya’yla ilişkilerini farklı bir boyuta taşımak istediğinin sinyallerini vermiştir. Benzer bir şekilde Abe de Rusya ile Japonya arasındaki sorunları çözerek yeni bir dönem başlatma niyetinde olduğunu göstermiştir. Putin’in hemen her fırsatta Japonya’yla bir barış anlaşması imzalayabileceklerini dile getirmesi de bu süreçteki umutları artırmıştır.” açıklamasında bulundu.
Rusya ve Japonya’nın Asya’da değişen jeopolitik dengeleri gözeterek avantaj elde etmek istediğini söyleyen Adıbelli, “Bilindiği gibi iktidara geldikten sonra ABD Başkanı Donald Trump, Japonya ve Güney Kore’nin müttefiklik statüsünü sorgulamaya başladı. Burada bulunan Amerikan üsleri ve Amerikan askerleri için para talebinde bulundu. Hatta uzun vadede Japonya ve Güney Kore’yi korumayacaklarını da ima etti. Bunun yanı sıra hiç beklenmedik bir adım atarak Kuzey Kore’yle ilişkileri normalleştirme sürecine de soktu. Bu durum ise Japonya’nın kabul edebileceği bir gelişme değildi.” yorumunu yaptı.
Adıbelli, “Çin’in yükselişi ve ABD’nin Asya-Pasifik bölgesinde giderek farklı bir stratejiye yönelmesi, Japonya’nın yeni bir arayışa girmesine neden olmuştur. Asya’daki bu jeopolitik değişim, sadece Japonya’yı değil; Rusya’yı da rahatsız etmektedir. Rusya, her ne kadar Çin’le stratejik ortak olsa da bölgede dengeyi sadece Çin’e bağımlı olarak devam ettirmek istememektedir. Bu bağlamda Moskova, Asya-Pasifik bölgesinde kendi jeopolitik dengesini kurma arayışı içeresindedir. Dolayısıyla Rusya, Japonya’yla Çin’e ve ABD’ye karşı bir denge oluşturmaya çalışmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Tokyo’nun son dönemde ABD-Kuzey Kore ekseninde yaşanan gelişmelerden duyduğu rahatsızlığı Moskova’nın doğru okuduğunu söyleyen Adıbelli, “Rusya, bölgedeki jeopolitik denklemi kendi lehine çevirmek için Kuril Adaları’ndan taviz verebilir. Buna orta vadede Güney Kore’yle yaşanabilecek yakınlaşma da eklenebilir. Ancak Güney Kore ile Japonya arasındaki tarihi sorunların nasıl çözüleceği belirsizdir.” açıklamasını yaptı.
Nihai aşamada Çin’in ABD’yle uzlaşacağını iddia eden Adıbelli, Rusya’nın da durumun farkında olduğunu ifade etti. Son olarak Adıbelli, “Neticede Rusya ve Japonya arasında barış anlaşması yapılırsa, yeni bir dönem başlayabilir. Bu yeni dönem, taraflar arasında askeri ve siyasi işbirliğine doğru evrilebilir. Japonya’nın enerji temininde Rusya’dan faydalanması ve buna karşılık Rusya’nın da Japonya’nın yüksek teknolojisinden yararlanması, her iki tarafı da memnun edecektir.” dedi.
Alev KILIÇ (Emekli Büyükelçi/AVİM Başkanı)
Vladivostok’ta gerçekleşecek Doğu Ekonomik Forumu’nun son dönemlerde dikkat çektiğini belirten Emekli Büyükelçi Alev Kılıç, “2018 yılında gerçekleşen Doğu Ekonomik Forumu’na Çin Devlet Başkanı Şi Cinping katılmıştı. Cinping’in Putin’le görüşmesi, Moskova-Pekin yakınlaşmasının önemli bir işareti olarak algılanmıştı. Dolayısıyla bu yıl gerçekleşecek toplantıya Abe’nin katılacak olması da hem Vladivostok Forumu bakımından hem de Moskova-Tokyo ilişkileri açısından olumlu bir gelişmedir.” yorumunu yaptı.
Japonya’nın Rusya’ya olan ilgisinin ve Abe-Putin ilişkisinin son derece önemli olduğunu ifade eden Kılıç, “Rus-Japon ilişkilerinin önündeki en büyük engel, iki ülkenin uzun yıllardan beri Kuril Adaları nedeniyle yaşadığı sınır sorunudur. Söz konusu adalar, tarihi olarak Japonya’ya aittir. Ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra işgale uğrayan Japonya’nın savaşı kaybetmesinin ardından Kuril Adaları, Rusya tarafından adeta bir savaş ganimeti olarak alınmıştır. Adalara ilişkin görüşmeler sürmektedir; fakat alınan bir toprağın geri verilmesi her ülke için zordur. Kaldı ki Kuril Adaları, Rusya’nın Pasifik’e açılmasını sağlamaktadır. Tüm bunlar değerlendirildiğinde sorun, çözümü çok zor bir mesele olarak karşımızda durmaktadır. Lakin iki tarafın da meseleyi çözme arzusunda olduğu görülmektedir.” dedi.
Barış MUTLU (Rusya Uzmanı)
Putin ile Abe arasındaki görüşmenin iki tarafı da zorlayan meselelerin kendini iyice hissettirdiği bir döneme denk geldiğini öne süren Barış Mutlu, “İki devlet arasında onlarca yıldır devam eden sınır anlaşmazlığı, ABD gibi bir aktörün Asya-Pasifik bölgesine yönelik planlarındaki sert değişiklikler nedeniyle farklı bir boyuta geçmişti. Hassas bir mesele olan Kuril Adaları Sorunu’yla ilgili olarak bir dönem birbirlerini gücendirecek adımlar atmamaya özen gösteren taraflar, son yıllarda sertleşen dış politik dengeler nedeniyle bu tutumlarını terk etmeye başladı.” dedi.
Tarafların Kuril Adaları’na yönelik politikalarındaki değişimin en büyük göstergesinin adaya savunma sistemlerinin yerleştirilmesinin planlanması olduğunu söyleyen Mutlu, “Rusya, Kuril Adaları’na askeri yığınak yapmasını, ABD’nin bölgedeki hareketliliğine verdiği yanıt şeklinde savunmaktadır. Japonya ise bu gelişmeleri, Sovyetler Birliği döneminden beri gerçekleşen görüşmeler neticesinde gelinen noktanın inkâr edilmesi olarak okumaktadır. Bu yüzden de Vladivostok’ta gerçekleşecek buluşmada, en az Rus-Japon ilişkileri kadar ABD’nin bölgedeki varlığı da tartışılacaktır.” yorumunda bulundu.