Quincy Enstitüsü Avrasya Programı Araştırmacısı Dr. Suzanne Loftus: “Tankları Göndermek, Ukrayna’daki Savaşı Kızıştırabilir ve Rusya’nın Misillemesine Yol Açabilir.”

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Almanya’nın Ukrayna’ya “Leopard 2” tanklarını göndermesi için tek şartı vardır. O da Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) de aynı şekilde kendi tanklarını göndermeyi kabul etmesidir. Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Ukrayna’ya daha fazla silah desteğinde bulunma kararının müttefik devletler arasında işbirliği içerisinde alınmasını gerektiğini savunmaktadır. Bu gelişmeler, Avrupa’nın güvenliğiyle ilgili Almanya ve ABD arasındaki rekabetin derinleştiğine işaret etmektedir.

Buradan hareketle Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Almanya’nın Leopard 2 tanklarını Ukrayna’ya göndermesiyle ilgili tartışmaları değerlendirmek üzere Quincy Enstitüsü Avrasya Programı Araştırmacısı Dr. Suzanne Loftus’tan aldığı görüşleri dikkatlerinize sunmaktadır.

1. Scholz Hükümeti’nin “Leopard 2” tanklarını Ukrayna’ya teslim etmeme konusundaki son kararını nasıl değerlendiriyorsunuz? Almanya’nın buradaki ana kaygısı/endişesi nedir?

Almanya’nın Leopard 2 tanklarını sağlama konusundaki temel endişeleri hem siyasi hem de ekonomiktir. Bununla birlikte Almanya içerisinde de bu konuda keskin bölünmeler vardır. Dış politikadaki üst karar mercilerin çoğu tankları göndermek isterken; Almanya’nın tarihi mirası göz önünde bulunduran halk, kültürel olarak militarizme karşıdır. Ayrıca bu tankların gönderilmesi/yeniden ihraç edilmesi, Ukrayna’daki savaşı kızıştırabilir ve bu da Rusya’nın misillemesine yol açabilir. Almanlar, ABD eğer Abrams tanklarını gönderirse, kendi tanklarını göndereceklerini üzerine basarak söylediler. Böyle bir talepte bulunmalarının sebebi, Berlin’in bu düzeyde bir saldırı silahını gönderen tek ülke olmak istememesidir.

Esasen Almanya, kendi ülkesinde tartışmalı olacağını bildiği bir eylem için siyasi bir kılıf istemektedir. Birkaç dakika önce Associated Press (AP), ABD’nin rotasını değiştireceğini ve Abrams’ı göndereceğini belirten bir yazı yayınladı. Artık Almanya da muhtemelen Alman Leopard tanklarının Ukrayna’ya teslimatını onaylayacaktır. Almanya’nın askeri sanayi kompleksi ve pazar paylarını kaybetme korkusuyla ilgili ekonomik kaygıları da vardır. Ayrıca Berlin, ABD’nin Polonya ve diğer Avrupa ülkelerindeki Leopard 2 tanklarını Abrams’larla doldurma olasılığını da en aza indirmek istiyor. Almanya, Ukrayna’ya Leopard 2’leri göndermeyi, ancak ve ancak Avrupa’ya daha fazla tank satma olasılığını en üst düzeye çıkardığında kabul edecektir.

2. ABD ile Almanya arasındaki temel anlaşmazlık alanları nelerdir ve onun gerekçelerini açıklayabilir misiniz?

İki ülke arasındaki temel anlaşmazlık alanları arasında Almanya’nın Avrupa’da savunmaya daha fazla harcama yapma konusundaki isteksizliği (ki Almanya, NATO’nun öne sürdüğü GSYH’nin %2’lik hedefini karşılamamaktadır), ABD ile Avrupa arasındaki ticaret ve Çin’e bakış açıları yer almaktadır. ABD, Almanya’nın Avrupa’nın savunması için daha fazla sorumluluk almasını ve Çin’e karşı daha şahin bir tavır benimsemesini istemektedir. Almanya ise ABD’yle daha adil bir ticaret istemektedir. Halihazırda ABD Enflasyonu Düşürme Yasası, Alman ekonomisini olumsuz etkilemektedir. Almanya, Çin’i ABD’nin yaptığı gibi varoluşsal bir tehdit olarak değil; daha çok sistemik bir meydan okuma ve stratejik bir rakip şeklinde görmektedir. Bununla birlikte Almanya, kendi ekonomik beklentileri için Çin’le iyi ticari ilişkiler istemeye devam ederken; ABD, yavaş yavaş Çin’den ayrılmaya başlamaktadır.

3. Almanya’nın Çin politikasında ABD’yi yeterince desteklemediğini ve dolayısıyla Avrupa’yı savunma konusunda ABD’den destek görmediğini iddia edebilir miyiz? 

Almanya ve ABD, Çin politikaları konusunda farklılık gösteriyorlar. Ancak “Çin tehdidi” konusunda her zamankinden daha fazla yakınlaşmaya başladılar. Bunun ABD’nin en önemli önceliklerinden olan Avrupa’nın savunmasına verdiği destekle herhangi bir ilgisinin olduğunu söyleyemem. NATO ittifakı çok sağlam ve ABD, Çin konusundaki tutumları ne olursa olsun Avrupa’daki müttefiklerini desteklemeye devam ediyor.

4. Almanya’nın çok kutupluluk ve Avrasya dayanışması çerçevesinde Rusya ve Çin’le işbirliği yapabileceğini düşüyor musunuz?

Olabilir. Ancak Ukrayna’daki savaş, bu beklentileri temelden değiştirdi. Almanya’nın Rusya’yla işbirliği yapabilmesi için savaşın sona ermesi ve yaptırımların kaldırılması gerekecektir. Çin’le ticari ilişkilerde olumlu seyir devam ediyor. Ancak savaş devam ettiği müddetçe Almanya, Transatlantik ilişkilere öncelik verecek ve Batılı müttefikleriyle birlik içinde kalacaktır. Bu yüzden de Almanya’nın Rusya’yla işbirliği yapacağını düşünmüyorum. Savaş sona ererse Almanya, Rusya’ya nasıl yaklaşılacağı konusunda örneğin Baltık ülkeleri ve Polonya’dan farklı bir tavır alabilir ve “her zamanki gibi” ticaret yapmaya geri dönmek isteyebilir.


Dr. Suzanne Loftus

Suzanne Loftus, Quincy Enstitüsü’nün Avrasya Programı’nda araştırmacıdır. Rus dış ve iç politikası, milliyetçilik, kimlik ve büyük güçler arasındaki stratejik rekabet konularında uzmanlaşmıştır. Quincy Enstitüsü’ne gelmeden önce Almanya’daki George C. Marshall Avrupa Güvenlik Çalışmaları Merkezi’nin Savunma Departmanı’nda Ulusal Güvenlik Profesörü olarak çalışmıştır. Suzanne, Miami Üniversitesi’nde Uluslararası Çalışmalar alanında doktorasını tamamlamış ve aynı üniversitede uluslararası ilişkiler ve güvenlik çalışmalarında dersler vermiştir. Bundan önce İsviçre’nin Cenevre kentindeki Birleşmiş Milletler Ofisi’nde ve özel sektörde çalışmıştır. Fransızca, İspanyolca ve Rusça bilmektedir.


Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Röportaj

Szczecin Üniversitesi, Prof. Dr. Małgorzata Kamola-Cieślik: “ABD ve Çin, Ay’daki Helyum-3 Kaynakları İçin Bir Yarış İçindedir.”

Enerji kaynakları denildiğinde akla ilk olarak fosil yakıtlar gelmektedir. Dünya genelinde tüketilen enerjinin %80’ini...

Tufts Üniversitesi, Fletcher Okulu, Kıdemli Araştırmacı Dr. Mihaela Papa: “BRICS, Son Dönemde Ekonomik Ortaklık ve İnovasyonu Güçlendirmeye Öncelik Vermektedir.”

BRICS ülkeleri, global ekonomi ve politika arenasında giderek artan bir etkiye sahiptir. Brezilya, Rusya,...

Mahidol Üniversitesi, Dr. Daniele Carminati: “Hallyu, Yabancıların Güney Kore’ye Bakış Açısını Değiştirmeye Başlamıştır.”

Güney Kore’nin küreselde gitgide artan popüler kültürünün de etkisiyle Kore yumuşak gücü ve kamu...

KIMEP Üniversitesi Hukuk Fakültesi Geçici Dekanı Doç. Dr. Rustam Atadjanov: “Orta Asya’da Uluslararası Hukukun Gelişiminde Kaydedilen İlerleme Çok Yönlüdür.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Orta Asya ülkelerinin hukuksal etkilerini değerlendirmek üzere...