Sino-Amerikan İlişkilerinde Kissinger

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

100 yaşındaki Henry Kissinger, Amerika Birleşik Devletleri (ABD)-Çin ilişkilerini düzeltmek için uzun yıllar büyük çaba sarfetmiştir. En son 2023 yılının Temmuz ayında Pekin’i ziyaret etmiş ve böylelikle olumlu sonuçlar alınmıştı. Kissinger, bu görüşmeleri geçekleştirirken Washington tarafından gönderilen resmi yetkililerden biri olmamış ve Çin Dışişleri Bakanlığı, Kissinger’ın özel bir vatandaş olarak geldiğini belirtmiştir. Fakat Kissinger’ın Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından sıcak bir şekilde karşılandığı görülmüştür.[1]

29 Kasım 2023 Çarşamba günü vefat eden Kissinger, Şi Cinping tarafından “Çin ve ABD ilişkileri için önemli bir dost” olarak anılmıştır. Şi Cinping, muhatabı Joe Biden’a ve Kissinger’ın ailesine taziyelerini iletirken “Çin halkı eski dostlarını asla unutmaz ve Sino-Amerikan ilişkileri her zaman Henry Kissinger’ın adıyla ilişkilendirilecektir.” demiştir.[2]

Kissinger, ölümünden önceki beş on yıl içinde Çin’e en az 100 seyahat gerçekleştirmiştir.[3] Bu süre zarfında Çin ile ABD arasındaki ilişkilerin gelişmesinde etkili bir figür olmuştur. Çin’in ekonomik yükselişi ve küresel güç olarak ortaya çıkışı, Kissinger’ın zamanındaki diplomatik adımların bir sonucudur. Ancak günümüzde artan rekabet, ticaret savaşları ve güvenlik meseleleri gibi zorluklar, gelecekteki ilişkileri belirsiz kılmaktadır. Ayrıca, Kissinger’ın bireysel etkisi ve mirası, gelecek nesillerin ABD-Çin ilişkilerine yaklaşımını etkileyebilme potansiyeline sahiptir.

Richard Nixon, 1969 yılının başlarında Çin’le ilişkileri düzeltmek için adımlar atmıştır. Soğuk Savaş rakibi Sovyetler Birliği’ni kontrol altına almak amacıyla Sino-Sovyet ilişkilerindeki problemler kullanılmış ve etkili bir denge diplomasisi oluşturulmuştur. 1970’li yılların sonlarına gelindiğinde, Nixon ve Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak atanan Kissinger, ilk olarak Mao Zedong’la iletişim kurma yollarını aramıştır. Kamboçya’nın ABD tarafından işgal edilmesi gibi olumsuz etkenler, diyaloğu teşvik etme konusundaki ilerlemeyi engellemiştir. Her iki taraf, 1971 baharında iletişim canlanmış ve Nixon, Çin’i ziyaret etme isteğini açıklamıştır. Bu bağlamda, iki ülkenin “Ping Pong diplomasisi” olarak adlandırılan masa tenisi oyuncularını değiştirmesi diplomatik ilişkilerin önemli adımları olarak görülmüştür.

1971 yılında Kissinger, Çin’e gizlice gönderilmiş ve yıllar boyunca ilişkileri kötüleştiren anlaşmazlıklar, Kore ve Vietnam’daki çatışmalar üzerine Zhou ile ilk anlamlı görüşmeyi gerçekleştirmiştir. Kissinger, Zhou’nun “Tayvan’ın Çin’in bir parçası olduğu” ısrarına direnmiş, ancak yine de Tek Çin Politikası’na sıcak bakmıştır. Bu görüşmelerden sonra Mao, 1972 yılındaki Nixon’ın tarihi ziyaretine yeşil ışık yakmıştır.[4]

Nixon’un Çin ziyareti, ikili diplomatik ilişkilerin normalleşmesi adına önemli bir dönemeç olmuştur. 1979 yılında iki ülke resmi diplomatik ilişkiler kurarak Soğuk Savaş dönemindeki gerilimleri aşmaya çalışmıştır. Bu dönemde ekonomik işbirliği de büyük bir ivme kazanmış ve Çin, küresel ekonomide etkili bir konuma yükselmeye başlamıştır. 1989 Tiananmen Meydanı olayları sonrasında taraflar arasında gerilim artmış ve ABD tarafından bazı yaptırımlar uygulanmıştır. Fakat 1990’lı yılların sonunda Çin, dünya ekonomisinin önemli bir parçası haline gelerek ticaret hacmini büyük ölçüde artırmıştır. 2000’li yıllarla birlikte ABD ve Çin arasındaki ticaret hacmi büyük ölçüde artarak dünya ekonomisini etkilemiştir. Güvenlik, teknoloji transferi, insan hakları gibi konularda yaşanan anlaşmazlıklar ve rekabet, ilişkileri zorlayan faktörler arasında yer almıştır.

Günümüzde ABD ve Çin arasındaki rekabet özellikle teknoloji, güvenlik ve küresel liderlik konularında yoğunlaşmıştır. Joe Biden yönetimi, Çin’le rekabeti vurgulayan bir politika izlemeye devam etmiştir. ABD, özellikle teknoloji alanında Çin’e karşı sıkı önlemler almaya başlamıştır.

Çekişmeli ve uluslararası normlar anlamında birbiriyle farklılaşan tarihsel süreçten sonra 17 Kasım 2023 tarihinde gerçekleştirilen APEC Zirvesi’nde Biden yönetimi, ana hedefinin iki ülkenin askeri iletişim kanallarını yeniden açarak ikili ilişkileri iyileştirmek olduğunu belirtmiştir.[5] Zirvedeki Biden-Şi görüşmesi, önemli bir başarıya işaret etmektedir. Her iki taraf da askeri iletişim kanallarını yeniden kurma konusunda anlaşmıştır. Bu da şeffaflığı artırmayı ve potansiyel tehlikeli yanılgıları önlemeyi amaçlamıştır.

Sonuç olarak gelecekte ABD ve Çin arasındaki ilişkilerin seyri, Kissinger’ın diplomatik stratejilerinin ve yaklaşımlarının hala ne kadar etkili olduğuna bağlı olarak devam edecek gibi görünmektedir. Onun bıraktığı mirasın gelecek nesiller için bir öğreti olup olmadığı, zamanla ortaya çıkacaktır. Ancak şu an için Kissinger’ın vefatı, Çin-ABD ilişkilerindeki geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki köprüyü temsil etmektedir.


[1] “Henry Kissinger Was So Revered In China That Xi Jinping Personally Called Him An ‘Old Friend’ While Snubbing Biden Officials”, Business Insider, https://www.businessinsider.com/henry-kissinger-xi-jinping-old-friend-chinese-people-snub-biden-2023-11, (Erişim Tarihi: 01.12.2023).

[2] Aynı yer.

[3] Aynı yer.

[4] “Why China Fondly Remembers Henry Kissinger”, TIME, https://time.com/6340967/china-pays-tribute-to-old-friend-henry-kissinger/, (Erişim Tarihi: 01.12.2023).

[5] “The Big Takeaways From the Biden-Xi APEC Meeting”, Foreign Policy, https://foreignpolicy.com/2023/11/16/biden-xi-apec-meeting-talks-dictator-communication-channels-fentanyl-pandas-ai/, (Erişim Tarihi: 01.12.2023).

Zeynep Çağla ERİN
Zeynep Çağla ERİN
Zeynep Çağla Erin, 2020 yılında Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden "Feminist Perspective of Turkish Modernization” başlıklı bitirme teziyle ve 2020 yılında da İstanbul Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Sosyoloji bölümünden mezun olmuştur. 2023 yılında Yalova Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim dalında "Güney Kore'nin Dış Politika Kimliği: Küreselleşme, Milliyetçilik ve Kültürel Kamu Diplomasisi Üzerine Eleştirel Yaklaşımlar” başlıklı yüksek lisans tezini tamamlayarak mezun olmuştur. Şu an Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim dalında doktora eğitimine devam etmektedir. ANKASAM stajyeri olarak çalışan Erin'in başlıca ilgi alanları; Asya-Pasifik, Uluslararası İlişkiler'de Eleştirel Teoriler ve Kamu Diplomasisi'dir. Erin iyi derecede İngilizce ve başlangıç seviyesi Korece bilmektedir.

Benzer İçerikler