Türk-Amerikan İlişkilerinde F-35 Krizi

Paylaş

Truman Doktrini ya da hemen ondan bir yıl öncesi, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Münir Ertegün’ün cenazesini deryaları aşarak getiren Missouri Zırhlısı’yla birlikte başlatabileceğimiz Türk-Amerikan ilişkileri, bugün itibarıyla başlangıç noktasına doğru hızlı bir seyir izliyor.

Taraflar; “noktasız nokta” olarak adlandırdığım ilişkilerde son bir yanlış adımın ciddi maliyetlere yol açacaklarının gayet farkındalar. Zira Türkiye, tekrar güvenliği/bekası noktasında başlattığı süreçte adım adım bir karara doğru sürükleniyor; daha doğrusu itiliyor. F-35 krizi bunun en temel göstergelerinden biri olarak kabul edilebilir.

Bu kapsamda ABD Temsilciler Meclisi’nin “Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası” olarak bilinen ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) bütçesine ilişkin yasa tasarısında Türkiye’ye F-35 satışının askıya almasını da talep etmesi oldukça önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Söz konusu tasarıda “ABD’nin Türkiye Cumhuriyeti İle İlişkilerinin Durumu Hakkında Rapor” başlıklı kısmında beş madde halinde sıralanana hususlar aynen şöyle:

  1. ABD-Türkiye Cumhuriyeti ilişkileri, son bir yıl içerisinde Türk hükümetinin attığı provokatif eylemler nedeniyle giderek gerilimli bir hal almıştır.
  2. Türk hükümetinin Rusya Federasyonu’ndan S-400 hava ve füze savunma sistemlerini satın alma ihtimali, ilişkilerde tansiyonun yükselmesine neden olmuştur.
  3. Bu adımlar, ABD ile Türkiye arasında ortak silah geliştirme çalışmalarını olumsuz etkileme olasılığı taşımaktadır.
  4. Bu eylemler, NATO’nun ortak askeri yapılanma ve bilgi paylaşımına dair birlikte operasyon yapabilme yeteneği üzerindeki mevcut sıkıntıları daha da kötüleştirebilir.
  5. Bu eylemlerin ABD ile Türkiye arasında yürürlükte olan ikili anlaşmalar üzerinde de etkisi olabilir.

Söz konusu husus, ilk etapta ABD’nin S-400’lere karşı bir tutumu/cevabı olarak da nitelendirilebilir. Bu doğru bir tespit olmakla birlikte eksik… Zira işin içinde “Papaz krizi” bile var. Nitekim ABD’li Senatör Tillis, bu değişiklik önergesinin Amerikan vatandaşı Pastör Andrew Brunson’ın Türkiye’de tutuklu olmasına ve Türkiye’nin S-400 füze savunma sistemi satın alma planlarına bir tepki olarak hazırlandığını söylüyor.

Peki, ABD bu kararının beraberinde ne tür tepkilere/sonuçlara yol açabileceğini bilmiyor mu? Elbette biliyor. Eğer bilmiyorsa, o zaman dükkânı kapatsın! Dolayısıyla ortada ABD açısından Türkiye’ye karşı sistematik/bilinçli bir durum/tutumun olduğu iddia edilebilir.

Türkiye de, buna karşılık her rasyonel aktörün yapacağı refleksi bugün ortaya koymakta. 73 yıl önce Sovyet Rusya tehdidi dolayısıyla ABD/Batı ile tek taraflı bir ilişki izlemeye mecbur bırakılan Ankara, bundan ötürü bugün müttefikleri kaynaklı tehdit algısı üzerinden Rusya dengesini bir kez daha dış politikasının merkezine oturtmuş durumda. Bundan bir sonraki adım Türkiye-Rusya İttifakı olacaktır ki, açıkçası gelinen aşama itibarıyla artık sürpriz olmaktan çıkmış durumda…

Az önce ifade ettiğim F-35 krizi dolayısıyla yaşanan gelişmeleri değerlendiren Rus askeri uzman da bu süreçte önemli bir kırılmanın eşiğine daha gelindiğine dikkatleri çekiyor.  Komsomolskaya Pravda gazetesinin köşe yazarı emekli Albay Viktor Baranets, S-400’ler sonrası Türkiye’nin ABD yapımı F-35’lerin yerine Rus menşeli Su-57 avcı uçaklarını satın almasının Türkiye’yi NATO ve ABD’den daha da uzaklaştıracağını belirtiyor. Baranets aynen şu ifadeyi kullanıyor: “Amerikalılar, Erdoğan’ın Rus Su-57 fikrinden vazgeçmesi için onun için her şey yapmaya hazır. Çünkü böyle bir anlaşma, Türkiye’nin NATO ve ABD’den daha da uzaklaştıracak.”

Daha da ötesi Rus askeri uzman Türkiye’ye askeri teçhizat sevkinin, Suriye de dâhil bölgedeki askeri davranışlar için ortak stratejinin geliştirilmesini öngördüğüne de dikkatleri çekiyor.

Bu husus, 27 Haziran sonrası başlatılan normalleşme sürecinin aslında çok daha derin bir stratejik işbirliğini hedeflediğini göstermesi açısından oldukça önemli. Bu da, bizim bu köşede defalarca altını çizdiğimiz “16 Kasım 2001 tarihli Avrasya’da İşbirliği Eylem Planı” kapsamında Türk-Rus ilişkilerinin nasıl bir noktaya evirildiğini bir kez daha ortaya koyuyor.

Nitekim ortada Ankara açısından resmi bir tutum olmasa da, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, S-400’ler hadisesinde olduğu gibi, SU-57’ler noktasında da Türkiye’ye yeşil ışık yakmış durumda. Putin’in, “Savaş uçağı temini noktasında Türkiye seçim yapma hakkına sahip. Fiyat ve kalite unsurlarını dikkate alarak ulusal çıkarlarını gözetecektir” ifadesi Türk-Rus ilişkilerindeki yeni seviyeyi çok net bir şekilde özetliyor.

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
1969 Dörtyol-Hatay doğumlu olan Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldu. BÜ’de 1995 yılında Yüksek Lisans çalışmasını tamamlayan Erol, aynı yıl BÜ’de doktora programına kabul edildi. Ankara Üniversitesi’nde doktorasını 2005’de tamamlayan Erol, 2009 yılında “Uluslararası İlişkiler” alanında doçent ve 2014 yılında da Profesörlük unvanlarını aldı. 2000-2006 tarihleri arasında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM)’nde görev yapan Erol, ASAM’ın Genel Koordinatörlük görevini de bir dönemliğine yürütmüştür. 2009 yılında Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) Kurucu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi (USGAM)’nin de kurucu başkanı olan Prof. Erol, Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (YTSAM) Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanlığını da yürütmektedir. Prof. Erol, Gazi Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (GAZİSAM) Müdürlüğü görevinde de bulunmuştur. 2007 yılında Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) “Türk Dünyası Hizmet Ödülü”nü alan Prof. Erol, akademik anlamdaki çalışmaları ve medyadaki faaliyetlerinden dolayı çok sayıda ödüle layık görülmüştür. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: 2013 yılında Çağdaş Demokratlar Birliği Derneği tarafından “Yılın Yazılı Medya Ödülü”, 2015 yılında “APM 10. Yıl Hizmet Ödülü”, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından “2015 Yılın Basın-Fikir Ödülü”, Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri “2016 Gönül Elçileri Medya Onur Ödülü”, Yörük Türkmen Federasyonları tarafından verilen “2016 Türkiye Onur Ödülü”. Prof. Erol’un 15 kitap çalışması bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının isimleri şu şekildedir: “Hayalden Gerçeğe Türk Birleşik Devletleri”, “Türkiye-AB İlişkileri: Dış Politika ve İç Yapı Sorunsalları”, “Avrasya’da Yeni Büyük Oyun”, “Türk Dış Politikasında Strateji Arayışları”, “Türk Dış Politikasında Güvenlik Arayışları”, “Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu İlişkileri”, “Sıcak Barışın Soğuk Örgütü Yeni NATO”, “Dış Politika Analizinde Teorik Yaklaşımlar: Türk Dış Politikası Örneği”, “Krizler ve Kriz Yönetimi: Aktörler ve Örnek Olaylar”, “Kazakistan” ve “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”. 2002’den bu yana TRT Türkiye’nin sesi ve TRT Radyo 1 (Ankara Radyosu) “Avrasya Gündemi”, “Stratejik Bakış”, “Küresel Bakış”, “Analiz”, “Dosya”, “Haber Masası”, “Gündemin Öteki Yüzü” gibi radyo programlarını gerçekleştirmiş olan Prof. Erol, TRT INT televizyonunda 2004-2007 yılları arasında “Arayış”, 2007-2010 yılları arasında Kanal A televizyonunda “Sınır Ötesi” ve 2020-2021’de de BBN TÜRK televizyonunda “Dış Politika Gündemi” programlarını yapmıştır. 2012-2018 yılları arasında Millî Gazete’de “Arayış” adlı köşesinde dış politika yazıları yayımlanan Prof. Erol’un ulusal-uluslararası medyada çok sayıda televizyon, radyo, gazete, haber siteleri ve dergide uzmanlığı dahilinde görüşlerine de başvurulmaktadır. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Latin Amerika Araştırmaları Merkezi’nde (LAMER) de dersler veren Prof. Erol, 2018’den bu yana Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerini devam ettirmektedir. Prof. Erol, 2006 yılından itibaren Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde de dersler vermiştir. Prof. Erol’un başlıca ilgi ve uzmanlık alanları ve bu kapsamda lisans, master ve doktora seviyesinde verdiği derslerin başlıcaları şu şekilde sıralanabilir: “Jeopolitik”, “Güvenlik”, “İstihbarat”, “Kriz Yönetimi”, “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”, “Türk Dış Politikası”, “Rus Dış Politikası”, “ABD Dış Politikası”, “Orta Asya ve Güney Asya”. Çok sayıda dergi ve gazetede yazıları-değerlendirmeleri yayımlanan Prof. Erol’un; “Avrasya Dosyası”, “Stratejik Analiz”, “Stratejik Düşünce”, “Gazi Bölgesel Çalışmalar”, “The Journal of SSPS”, “Karadeniz Araştırmaları gibi” akademik dergilerde editörlük faaliyetlerinde bulunan Prof. Erol, “Bölgesel Araştırmalar”, “Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları”, “Gazi Akademik Bakış”, “Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri”, “Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler”, “Demokrasi Platformu” dergilerinin editörlüklerini hali hazırda yürütmekte, editör kurullarında yer almaktadır. 2016’dan bu yana Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Kurucu Başkanı olarak çalışmalarını devam ettiren Prof. Erol, evli ve üç çocuk babasıdır.

Benzer İçerikler