Ulusal Denizcilik Vakfı Araştırmacısı Dr. Avinandan Choudhury: “G7 Ülkelerinin Çin’le Rekabet Etmeye İhtiyaçları Yoktur.”

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

2022 yılının Mayıs ayında Hiroşima’da düzenlenmesi planlanan G7 Liderler Zirvesi’ne hazırlık yapmak için Japonya Başbakanı Fumio Kişida, 9-13 Ocak 2023 tarihleri arasında Fransa, İtalya, İngiltere, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri’ni (ABD) ziyaret etmiştir. Bu temaslar sırasında Japonya Başbakanı, G7 ülkelerinin Hint-Pasifik’in güvenlik sorunlarına ve “Çin tehdidine” odaklanması için çabalamıştır.

Bu kapsamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Japonya’nın Avrupa turunda yaşanan gelişmeleri ve G7 ülkelerinin Çin’le ilgili tutumlarını değerlendirmek üzere Yeni Delhi merkezli Ulusal Denizcilik Vakfı’nda araştırmacı olarak görev yapan Dr. Avinandan Choudhury’den aldığı görüşleri dikkatlerinize sunmaktadır.

1. Japonya’nın G7 Dönem Başkanlığı’nı üstlendiği 2023 yılında Batı’nın Çin’e karşı mücadelesinin derinleşeceğini düşünüyor musunuz?

G7’nin tek Asyalı üyesi olan Japonya’nın G7 Dönem Başkanlığı, Hint-Pasifik meselelerine daha fazla önem verilmesine yardımcı olacak ve bölgede ortaya çıkan zorluklara yanıt vermede üye ülkeler arasında bir bütünleşmeye yol açacaktır. G7’nin ekonomik yapısı göz önüne alındığında, tedarik zincirlerinin güvenliğini sağlama, yarı iletken endüstrisine yatırım, yapay zeka ve biyoteknoloji gibi gelişmekte olan teknolojilerde daha fazla koordinasyon ve işbirliğine tanık olabiliriz.

Bu işbirlikleri, Çin ile Batı arasındaki sistemik jeopolitik rekabeti de etkileyecektir. Batı, rakip bir ulusun (Çin’in) daha küçük ulusların egemenliğine meydan okumasına, karşılıklı bağımlılığı bir silah olarak kullanmasına, gelişen kritik teknolojileri kötüye kullanılmasına karşı çıkarak “Özgür ve Açık Hint-Pasifik” ideallerini desteklemeye çalışacaktır. Buradaki temel çaba, kurallara dayalı bir düzen ve jeopolitik ortam yaratmaya odaklanacaktır. Ayrıca otoriter güçleri, uluslararası düzene meydan okumaktan alıkoymaya yetecek kadar caydırıcılık oluşturmaya yönelik adımlar da atılacaktır.

2. Japonya’nın son dönemde İngiltere ve İtalya’yla yaptığı savunma-güvenlik işbirliği anlaşmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Japonya, İtalya ve İngiltere arasındaki son askeri ve savunma anlaşmalarının arka planında yatan gerçeklik şudur: Ukrayna’daki savaş, devletlerin ulusal güvenliklerini korumak için yerli silah endüstrisi ve platformlar geliştirmeleri ve ayrıca lojistik kapasitelerini artırmaları gerektiğini ortaya koymuştur. Bu önlemler, hiç şüphesiz benzer düşünen ülkeler arasında bir sinerji oluşturacaktır. Daha da önemlisi söz konusu ülkeler, gelecekteki savaş alanlarında bir süper gücün kapsayıcı güvenlik şemsiyesi altına girmeden ortak hareket etme kabiliyetlerini arttıracaklardır.

3. Hint-Pasifik’te “Çin tehdidine” karşı Japonya ve ABD öncülüğünde bir koalisyon kurulduğunu iddia edebilir miyiz?

Japonya ve ABD, ittifak ortakları olmalarına ve diğer dost ülkelerle üçlü ve çoklu görüşmelere katılmalarına rağmen Hint-Pasifik’te resmi bir koalisyondan söz edemeyiz. Bunlar, daha ziyade benzer düşünen ülkelerin yakınlaşması olarak yorumlanabilir. Bu noktada, şu hususu özellikle belirtmek isterim ki; aktörler arasındaki bu stratejik uyum, “Özgür ve Açık Hint-Pasifik” düşüncesi üzerine inşa edilmiştir ve tek başına Çin’e karşı oluşturulmadığını not etmek önemlidir. Çin’in uluslararası kurallara dayalı düzen karşısında kendisini nasıl konumlandıracağı, Japonya ve ABD’nin vereceği tepkiyi belirleyecektir. Yine de mevcut güvensizlik ortamı düşünüldüğünde, ABD ve Japonya’nın caydırıcılıklarını arttırması ve “kavgacı bir Çin” karşısında daha fazla risk alması muhtemeldir.

4. G7 ülkeleri, Çin’le mücadele etme hususunda hemfikir mi? Bu anlamda Almanya ve İtalya’nın Çin’e karşı farklı bir tavrı olduğunu düşünüyor musunuz?

G7 ülkelerinin Çin’le rekabet etmeye ihtiyaçları yoktur. Ancak bu ülkeler, tedarik zincirlerinin jeopolitik rekabetten uzak kaldığı ve karşılıklı bağımlılığın bir silah olarak kullanılmadığı özgür ve istikrarlı bir uluslararası düzen için çalışacaklardır. Kritik kaynakların çeşitlendirilmesini destekleyecekler ve zararlı teknolojiler için norm belirleme sürecine dahil olacaklardır. G7 ülkelerinin çoğu, Ukrayna’daki savaş şiddetlenirken; kendilerini Hint-Pasifik’in karşı karşıya olduğu zorlu güvenlik sorunlarına adamak yerine Avrupa’nın güvenlik ve savunma konularına öncelik verebilir.


Dr. Avinandan Choudhury

Avinandan Choudhury, 2022 yılının Temmuz ayından beri Yeni Delhi merkezli Ulusal Denizcilik Vakfı’nda araştırmacı olarak çalışmaktadır. 2020 senesinin Temmuz ayından 2022 yılının Haziran ayına kadar Choudhury, Racastan’daki Amity Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi Bölümü’nde Öğretim Üyesi olarak çalışmıştır. Choudhury, doktora derecesini, 2021 yılında Pondicherry Üniversitesi’nde Siyaset ve Uluslararası Çalışmalar alanında “Hint Okyanusu Jeopolitiği: 21. Yüzyılda Hindistan’ın Denizcilik Jeo-stratejisi Üzerine Bir Araştırma” başlıklı teziyle almıştır. Temel araştırma alanları; Hint Okyanusu jeopolitiği, Hindistan’ın komşuluk politikası ve deniz güvenliğidir.


Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Röportaj

Szczecin Üniversitesi, Prof. Dr. Małgorzata Kamola-Cieślik: “ABD ve Çin, Ay’daki Helyum-3 Kaynakları İçin Bir Yarış İçindedir.”

Enerji kaynakları denildiğinde akla ilk olarak fosil yakıtlar gelmektedir. Dünya genelinde tüketilen enerjinin %80’ini...

Tufts Üniversitesi, Fletcher Okulu, Kıdemli Araştırmacı Dr. Mihaela Papa: “BRICS, Son Dönemde Ekonomik Ortaklık ve İnovasyonu Güçlendirmeye Öncelik Vermektedir.”

BRICS ülkeleri, global ekonomi ve politika arenasında giderek artan bir etkiye sahiptir. Brezilya, Rusya,...

Mahidol Üniversitesi, Dr. Daniele Carminati: “Hallyu, Yabancıların Güney Kore’ye Bakış Açısını Değiştirmeye Başlamıştır.”

Güney Kore’nin küreselde gitgide artan popüler kültürünün de etkisiyle Kore yumuşak gücü ve kamu...

KIMEP Üniversitesi Hukuk Fakültesi Geçici Dekanı Doç. Dr. Rustam Atadjanov: “Orta Asya’da Uluslararası Hukukun Gelişiminde Kaydedilen İlerleme Çok Yönlüdür.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Orta Asya ülkelerinin hukuksal etkilerini değerlendirmek üzere...