Woxsen Üniversitesi, Doç. Dr. Srinivas Junuguru: “BRICS, Gelişmekte Olan Uluslararası İlişkilerde Önemli Rol Oynayacaktır.”

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

BRICS, Hindistan, Rusya, Çin, Brezilya ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nden oluşan bir grup olarak başlamıştır. Gelişmekte olan ülkelerin muazzam doğal kaynaklarını, ekonomilerini ve teknolojilerini bir araya getiren BRICS, uluslararası ilişkilerde giderek daha fazla önem kazanmaya başlamıştır.

Buradan hareketle Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), BRICS’in uluslararası ilişkilerdeki önemini değerlendirmek üzere Yeni Delhi Jawaharlal Nehru Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Srinivas Junuguru’den almış olduğu görüşleri dikkatlerinize sunmaktadır.

1-BRICS’in geleceğini nasıl görüyorsunuz ve uluslararası ilişkilerdeki rolü nedir?

BRIC, terimi ilk olarak 2001 yılında Jim O Neil tarafından ortaya atılmıştır. O Neil, bu ülkelerin muazzam miktarda doğal kaynak, insan kaynağı ve teknolojiden oluştuğunu ve uluslararası ilişkilerde parlak bir geleceğe sahip olduklarını öngörmüştür. Bu nedenle Batılı ülkeler odaklarını BRIC grubuna kaydırmışlardır. Tahmin edildiği üzere bu grup, 2009 yılında Vladimir Putin tarafından siyasi bir grup olarak şekillendirilmiştir.

Güney Afrika Cumhuriyeti, 2011 yılında Çin’de düzenlenen Sanya Zirvesi’nde BRIC’e üye olmuştur. O tarihten bu yana BRICS grubu üyeleri, ortak meseleleri ve acil küresel sorunları konuşmak üzere her yıl sürekli olarak bir araya gelmektedirler. Daha da önemlisi BRICS, sürekli olarak çeşitli küresel meselelere ilişkin pozisyon almakta ve bu meselelerin barışçıl yollarla çözülmesi çağrısında bulunmaktadırlar. Dolayısıyla BRICS, gelişmekte olan uluslararası ilişkilerde önemli bir rol oynayacaktır.

2. BRICS’in uluslararası ilişkilerdeki potansiyelini ve önemini özetler misiniz?

BRICS ülkeleri, uluslararası ilişkilerin mevcut kurumsal yapısına değişiklikler getirmişlerdir. 2009 yılında Yekaterinburg’da gerçekleşen 1. BRIC Zirvesi’nde işbirliklerinin Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) ve Birleşmiş Milletler (BM)’de küresel güneyin sesinin yansıtılacağı reformlar getirmeyi amaçladığı ilan edilmiştir.

Şu anda BRICS’in küresel ekonomideki beş üyesi, dünya nüfusunun %43’ünü, küresel ticaretin %18’ini ve dünya Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYH) %20’sini oluşturmaktadır. BRICS’in genişlemesiyle birlikte platform, dünya nüfusunun %46’sına sahip olacak ve satın alma gücü paritesi cinsinden dünya GSYİH’sinin %37’sine yükselecektir. Ayrıca küresel ihracatın %26’sına ve küresel ithalatın %22’sine sahip olacaktır.

Burada önemli olan husus; BRICS ekonomilerinin G7 grubu ülkelerini aşmış olmasıdır ki bu olağanüstü bir büyümedir. BRICS grubunda yaşanan bir diğer önemli gelişme de 2014 yılında Yeni Kalkınma Bankası’nın (NDB) kurulmasıdır. NDB’nin ana amacı, BRICS ve küresel güney ülkelerine altyapı geliştirme projelerinde yardımcı olmaktır. NDB’nin önemi yeşil finansmandır. NDB’nin 33 milyar dolar değerinde 96’dan fazla projeye fon sağladığı söylenmektedir. Dolayısıyla BRICS, gelişmekte olan uluslararası ilişkilerin oyun değiştiricisi olacaktır.

3-Rusya ve Çin’in BRICS içindeki konumları hakkındaki düşünceleriniz nelerdir ve bu ülkelerin grup içindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Başlangıçta Rusya, BRICS’i Rusya’nın uluslararası ilişkilerdeki jeopolitik rolünün en büyük siyasi oluşumu haline getirmek istiyordu. Bunun nedeni Rusya’nın Batılı ülkeler tarafından uluslararası ilişkilerden dışlanmasıydı. Bu şekilde Rusya, dış politikasını küresel güneye doğru kaydırdı. Aslında Rusya’nın eski Dışişleri Bakanı Yevgeniy Primakov, Rusya’nın Hindistan ve Çin’le ilişkilerini geliştirmeyi hedeflemiştir.

Hindistan ve Çin’le olan tarihi ilişkiler göz önüne alındığında, doğal olarak her iki ülke de Rusya’nın dış politika hedeflerinin aktif ortakları haline gelmişlerdir. Çin ise jeoekonomik hedeflerini desteklemek için BRICS grubuna üye olmuştur. Çin, küresel ekonomik güç olarak hızla büyürken, ekonomik nüfuzunu genişletmek için pazarlara ihtiyaç duymuş ve Hindistan, Güney Afrika ve Brezilya pazarları Pekin’e cazip bir fırsat sunmuştur.

Dolayısıyla Rusya ve Çin’in amaçları farklı olabilir, ancak uluslararası ilişkilerin mevcut kurumsal yapısında reform yapmak konusunda birlikte çalışmışlardır. Ancak sanılanın aksine Rusya ve Çin arasında BRICS projeleri konusunda anlaşmazlıklar bulunmaktadır. Çin’in ekonomik yükselişi Rusya için her zaman bir tehdittir ve Çin’in Rusya’nın yakın çevresine müdahalesi endişe kaynağıdır. Dahası Çin’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) reformuna yönelik yaklaşımı kararsızdır. Ancak Arap Baharı Krizi ve Ukrayna Krizi, Çin ve Rusya’nın BRICS hedefleri konusundaki anlaşmazlıklarını değiştirmiştir. İki ülke, şu anda sadece ortak gündem üzerinde çalışmaktadır.

4-BRICS içerisinde Çin ve Rusya arasındaki işbirliği ve dayanışma alanları nelerdir ve bu işbirliği uluslararası ilişkilerde nasıl olumlu etkiler yaratmaktadır?

Rusya ve Çin, enerji işbirliği, iklim değişikliği ve güvenlik konularında çalışabilir. Suudi Arabistan’ın BRICS’e üye olmasıyla birlikte birliğin enerji gücü daha da artmıştır. Aynı şekilde Mısır ve Etiyopya da BRICS ülkelerine üye olmuştur. Ayrıca 40’tan fazla ülke BRICS grubunun bir parçası olmak istemektedir. Grubun gücü her geçen yıl artarken, üyeler arasında anlaşmazlık yaşanması ihtimali de ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle Rusya, Çin ve Hindistan’a büyük sorumluluklar düşmektedir. Çoğunlukla Küresel Güney’den gelen bu ülkeler, birlikte çalışmayı hedeflemektedirler. Birçok ülkenin BRICS grubunun bir parçası olmak için artan hırsı nedeniyle ortaya çıkan uluslararası ilişkilerde hızlı bir değişim beklenebilir. Bu bağlamda BMGK, IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ve diğer çeşitli kuruluşların reformu sıkı bir şekilde uygulanmalıdır. Eğer küresel örgütler tüm ülkelerin kaygılarını temsil ederse, uluslararası ilişkilerde istikrar ve barışın sağlanması mümkün olacaktır. Bu nedenle Batılı güçlerin küresel barış için uluslararası ilişkilerin kurumsal yapısının reforme edilmesine daha açık olmalarının tam zamanıdır

Doç. Dr. Srinivas Junuguru

Doç. Dr. Srinivas Junuguru, Woxsen Üniversitesi, doktorasını 2018 yılında Yeni Delhi Jawaharlal Nehru Üniversitesi’nde “Rusya ve Orta Asya Çalışmaları Merkezi”nde yapmıştır. Yüksek lisansını 2013 yılında Jawaharlal Nehru Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler alanında tamamlamıştır. Yakın zamanda Palgrave Macmillan tarafından yayınlanan “BRICS’in Geleceği, Rusya ve Çin’in Rolü” adlı bir kitap yayınlamıştır. Uzmanlık alanları; Hindistan dış politikası, Birleşmiş Milletler ve Rusya’dır.

Dilara Cansın KEÇİALAN
Dilara Cansın KEÇİALAN
Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu olan Dilara Cansın KEÇİALAN, Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı'nda yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi alanında yüksek lisans eğitimini sürdüren Keçialan, ayrıca Atatürk Üniversitesi'nde Yeni Medya ve Gazetecilik bölümünde öğrenim görmektedir. ANKASAM'da Avrasya Araştırma Asistanı olarak görev yapan Keçialan'ın başlıca ilgi alanları Avrasya ve özellikle Orta Asya bölgesidir. İngilizce, Rusça ve az derecede Ukraynaca bilmekte olup Kazakça öğrenmektedir.

Röportaj

Szczecin Üniversitesi, Prof. Dr. Małgorzata Kamola-Cieślik: “ABD ve Çin, Ay’daki Helyum-3 Kaynakları İçin Bir Yarış İçindedir.”

Enerji kaynakları denildiğinde akla ilk olarak fosil yakıtlar gelmektedir. Dünya genelinde tüketilen enerjinin %80’ini...

Tufts Üniversitesi, Fletcher Okulu, Kıdemli Araştırmacı Dr. Mihaela Papa: “BRICS, Son Dönemde Ekonomik Ortaklık ve İnovasyonu Güçlendirmeye Öncelik Vermektedir.”

BRICS ülkeleri, global ekonomi ve politika arenasında giderek artan bir etkiye sahiptir. Brezilya, Rusya,...

Mahidol Üniversitesi, Dr. Daniele Carminati: “Hallyu, Yabancıların Güney Kore’ye Bakış Açısını Değiştirmeye Başlamıştır.”

Güney Kore’nin küreselde gitgide artan popüler kültürünün de etkisiyle Kore yumuşak gücü ve kamu...

KIMEP Üniversitesi Hukuk Fakültesi Geçici Dekanı Doç. Dr. Rustam Atadjanov: “Orta Asya’da Uluslararası Hukukun Gelişiminde Kaydedilen İlerleme Çok Yönlüdür.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Orta Asya ülkelerinin hukuksal etkilerini değerlendirmek üzere...