“Yeni Türkiye”yi Graham Fuller ile Vurmak!

Paylaş

Arzu ederseniz bu başlığı “Yeni Türkiye ”yi, “Yeni Türkiye Cumhuriyeti ile Vurmak” olarak da değiştirebilirsiniz. Zira bugünlerde alttan alta çekilen operasyonun hedefi Graham Fuller üzerinden “Yeni Türkiye” sürecidir.

Nitekim bugünlerde Graham Fuller ile yatıyor, onunla kalkıyoruz. Oysa Fuller daha önce de vardı ve bugünlerde devamlı surette alıntılar yapılan çalışmaları da yeni değildi; örneğin “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” kitabı gibi. Yeni olan, operasyonda farklı bir düğmeye basılmış olması…

Daha somut bir şekilde ifade etmek gerekirse; tankla topla alt edemedikleri “Yeni Türkiye”yi kavramlar üzerinden vurarak, onu sulandırmak ve kafalarda-kalplerde bir takım soru işaretlerine yol açmak suretiyle bitirmek istiyorlar. Eğer bunu başarabilirlerse, 15 Temmuz ’un iki temel dinamiği olan “Milli İrade” ve “Yeni Türkiye” arasına büyük bir fitne tohumu ekilmiş olacak.

Nasıl mı? Söyleyelim…

“Yeni Türkiye Cumhuriyeti” çalışmasının çıkış noktası; aslında sahada kaybeden ABD ’nin yerini alabilecek bir Türkiye çalışmasıdır. Fakat ortada küçük bir sorun vardır; o da Türkiye’nin eski Türkiye olmamasıdır.

Zira Türkiye uzunca bir süredir kendi rotasını çizmeye başlamıştır; çünkü ABD’ye güvenilmemesi gerektiğini daha müttefiklik ilişkilerinin başladığı ilk yıllarda görmüştür. Bu bağlamda 1957 yılı, Türk-Amerikan ilişkilerindeki ilk ciddi kırılma noktasını teşkil etmektedir; bunun için 1957 Suriye krizini çıkışı, seyri ve sonuçları itibarıyla iyi irdelemek gerekir.

Türkiye-ABD müttefikliği bundan ötürü çok uzunca bir süredir SOS verdiğini söyleyebiliriz. ABD bunun o tarihlerden itibaren farkındadır. Nitekim 27 Mayıs’tan bu yana yapılan müdahalelerin temelinde Türkiye’de oluşmaya başlayan bu milli oluşumu bitirme hedefi vardır. Fakat atılan neşterler, tutturulmaya çalışılan dikişler bir türlü istenilen sonucu vermemiştir.

Dolayısıyla ABD açısından sorunun adı, bir türlü muhatap kabul etmek istemediği “Yeni Türkiye”dir. Fuller’in çalışmasının adının da “Yeni Türkiye” ile başlamasının nedeni bu açıdan bir tesadüf değildir.

Bugünlerde yapılan da, yukarıda bahsettiğim gibi, tam manasıyla “Yeni Türkiye” sürecini bir sulandırma operasyonudur. Kafalarda bir kavram karmaşasına yol açmak suretiyle, tam bağımsız, milli ve güçlü bir devlet inşasını hedef alan “Yeni Türkiye” süreci adeta bir ABD projesi gibi sunulmaya çalışılmaktadır.

Garaham Fuller’in gayri milli “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” ile bizim yıllardır savunduğumuz “Yeni Türkiye”yi birbiriyle karıştırmamak lazım. Bundan ötürü, bu hususta oldukça dikkatli olmakta fayda var. Kaş yapalım derken, göz çıkarmayalım!

ABD’de Yargılanan, Aslında Türk Dış Politikasıdır!

Siz bu alt başlığı arzu ederseniz “ABD’de Yargılanan, Aslında Türk İç Siyaseti Üzerinden Türk Dış Politikasıdır!” olarak da atabilirsiniz. Nitekim asıl hedefin “Yeni Türkiye”nin Soğuk Savaş sonrası hız kazanan ve daha önceki müdahalelerde kullanılan yöntem ve araçlar ile değiştirilmesi mümkün olmayan dış politika tercihi olduğu görülmektedir.

Türk dış politikasının yeni vizyon-misyonunun istikametinin ilk farkına varanlardan biri de Graham Fuller’dir. “Gelecek ne getirirse getirsin, bir şey kesindir: O eski öngörülebilir ve sadık ABD müttefiki Türkiye artık tarihe karışmıştır.” tespitinde bulunan Fuller’in şu cümlesi bir itiraf ve aynı zamanda bir uyarı niteliğindedir: “ABD’nin bölgesel meselelerde Türkiye ile yakın temas halinde olmayı ihmal etmesi daha pahalıya mal olacaktır.” Yani, Fuller ABD’ye “akıllı ol” diyor.

Aslında Graham Fuller de bunun farkına geç varmıştır ve bundan ötürü “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” çalışmasında ve diğerlerinde (örneğin; “İslamsız Dünya”, “Arap Baharı ve Türkiye”, Henri J. Barkey ile kaleme aldığı “Türkiye’nin Kürt Meselesi” gibi) yeni bir strateji önermektedir.

Bu stratejinin özünde Türkiye’yi doğrudan karşısına almak yerine, “onun sorunlarını çözer gibi görünmek” ve ona “imparatorluk bahşetmek” suretiyle kazanmak söz konusudur. Yani, farklı yöntem ve araçlar ile (örneğin “Model Ortaklık” ve “Ilımlı İslam Projesi” gibi) “Yeni Türkiye” sürecini mümkün mertebe ABD çıkarlarına evirme peşindedir. Bunun da yolu bir kez daha “devşirmeler”den geçmektedir.

Nitekim Graham Fuller’in (daha doğrusu Neo-Con ABD’nin) “Yeni Türkiye Cumhuriyeti”nde üç temel hedefinin olduğu dikkatlerden kaçmamaktadır. Bu hedefler: 1) ABD’nin artan maliyetlerini ve sahada yükselen anti Amerikancılığı bertaraf etmek; 2) Bu bertaraf için en uygun araç olarak değerlendirdikleri Türkiye’yi yeniden dizayn ederek kullanmak; 3) Böylece “Yeni Türkiye” sürecini kendi rotalarına sokarak bertaraf etmek ya da bu olmaz ise, en azından onu sulandırmak olarak sıralanabilir.

Fakat ABD/Fuller bu hedeflerin hiç birini gerçekleştirmemiştir. Gerçekleştiremedikleri gibi Yeni Türkiye’yi de karşılarına almaya başlamışlardır. Dolayısıyla Fuller’in ve bu bağlamda ABD’nin “Yeni Türkiye Cumhuriyeti Projesi” çökmüştür.

Türk dış politikası Graham Fuller’in istediği rotaya girmiş olsaydı, zaten iç siyasette sorun olmazdı. Zira iç siyaset kendilerine biçilen rolü başarıyla oynuyor olacaktı.

Daha da ötesi, “Yeni Türkiye” ABD iç siyasetinin/krizinin de bir parçası haline gelmiştir. Onun için hedef, iç siyaset aktörleri üzerinden Türk dış politikası ve onun arkasındaki “Yeni Türkiye” süreci ile onun temel dayanağı olan “Milli İrade”dir!

Bundan dolayı fazlasıyla uyanık olmakta fayda var!

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
1969 Dörtyol-Hatay doğumlu olan Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldu. BÜ’de 1995 yılında Yüksek Lisans çalışmasını tamamlayan Erol, aynı yıl BÜ’de doktora programına kabul edildi. Ankara Üniversitesi’nde doktorasını 2005’de tamamlayan Erol, 2009 yılında “Uluslararası İlişkiler” alanında doçent ve 2014 yılında da Profesörlük unvanlarını aldı. 2000-2006 tarihleri arasında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM)’nde görev yapan Erol, ASAM’ın Genel Koordinatörlük görevini de bir dönemliğine yürütmüştür. 2009 yılında Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) Kurucu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi (USGAM)’nin de kurucu başkanı olan Prof. Erol, Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (YTSAM) Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanlığını da yürütmektedir. Prof. Erol, Gazi Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (GAZİSAM) Müdürlüğü görevinde de bulunmuştur. 2007 yılında Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) “Türk Dünyası Hizmet Ödülü”nü alan Prof. Erol, akademik anlamdaki çalışmaları ve medyadaki faaliyetlerinden dolayı çok sayıda ödüle layık görülmüştür. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: 2013 yılında Çağdaş Demokratlar Birliği Derneği tarafından “Yılın Yazılı Medya Ödülü”, 2015 yılında “APM 10. Yıl Hizmet Ödülü”, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından “2015 Yılın Basın-Fikir Ödülü”, Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri “2016 Gönül Elçileri Medya Onur Ödülü”, Yörük Türkmen Federasyonları tarafından verilen “2016 Türkiye Onur Ödülü”. Prof. Erol’un 15 kitap çalışması bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının isimleri şu şekildedir: “Hayalden Gerçeğe Türk Birleşik Devletleri”, “Türkiye-AB İlişkileri: Dış Politika ve İç Yapı Sorunsalları”, “Avrasya’da Yeni Büyük Oyun”, “Türk Dış Politikasında Strateji Arayışları”, “Türk Dış Politikasında Güvenlik Arayışları”, “Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu İlişkileri”, “Sıcak Barışın Soğuk Örgütü Yeni NATO”, “Dış Politika Analizinde Teorik Yaklaşımlar: Türk Dış Politikası Örneği”, “Krizler ve Kriz Yönetimi: Aktörler ve Örnek Olaylar”, “Kazakistan” ve “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”. 2002’den bu yana TRT Türkiye’nin sesi ve TRT Radyo 1 (Ankara Radyosu) “Avrasya Gündemi”, “Stratejik Bakış”, “Küresel Bakış”, “Analiz”, “Dosya”, “Haber Masası”, “Gündemin Öteki Yüzü” gibi radyo programlarını gerçekleştirmiş olan Prof. Erol, TRT INT televizyonunda 2004-2007 yılları arasında “Arayış”, 2007-2010 yılları arasında Kanal A televizyonunda “Sınır Ötesi” ve 2020-2021’de de BBN TÜRK televizyonunda “Dış Politika Gündemi” programlarını yapmıştır. 2012-2018 yılları arasında Millî Gazete’de “Arayış” adlı köşesinde dış politika yazıları yayımlanan Prof. Erol’un ulusal-uluslararası medyada çok sayıda televizyon, radyo, gazete, haber siteleri ve dergide uzmanlığı dahilinde görüşlerine de başvurulmaktadır. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Latin Amerika Araştırmaları Merkezi’nde (LAMER) de dersler veren Prof. Erol, 2018’den bu yana Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerini devam ettirmektedir. Prof. Erol, 2006 yılından itibaren Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde de dersler vermiştir. Prof. Erol’un başlıca ilgi ve uzmanlık alanları ve bu kapsamda lisans, master ve doktora seviyesinde verdiği derslerin başlıcaları şu şekilde sıralanabilir: “Jeopolitik”, “Güvenlik”, “İstihbarat”, “Kriz Yönetimi”, “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”, “Türk Dış Politikası”, “Rus Dış Politikası”, “ABD Dış Politikası”, “Orta Asya ve Güney Asya”. Çok sayıda dergi ve gazetede yazıları-değerlendirmeleri yayımlanan Prof. Erol’un; “Avrasya Dosyası”, “Stratejik Analiz”, “Stratejik Düşünce”, “Gazi Bölgesel Çalışmalar”, “The Journal of SSPS”, “Karadeniz Araştırmaları gibi” akademik dergilerde editörlük faaliyetlerinde bulunan Prof. Erol, “Bölgesel Araştırmalar”, “Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları”, “Gazi Akademik Bakış”, “Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri”, “Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler”, “Demokrasi Platformu” dergilerinin editörlüklerini hali hazırda yürütmekte, editör kurullarında yer almaktadır. 2016’dan bu yana Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Kurucu Başkanı olarak çalışmalarını devam ettiren Prof. Erol, evli ve üç çocuk babasıdır.

Benzer İçerikler