Tarih:

Paylaş:

Yükselen Asya’da Güçlü İşbirliği: Caparov’un Türkiye Ziyareti

Benzer İçerikler

Sadır Caparov, 5-6 Ekim 2020 tarihinde başlayan protestolar nedeniyle 10 Ocak 2021 tarihinde düzenlenen erken seçimleri %79 oy alarak kazanmış ve Kırgızistan Cumhurbaşkanı seçilmiştir. 11 Nisan 2021 tarihinde gerçekleşen referandum ise Caparov’un siyasi otoritesini arttırmasını sağlamış ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçilmiştir.

Yaşanan dönüşümün etkisiyle ülkede istikrarlı bir ortamın oluştuğu öne sürülebilir. Kırgızistan’ın istikrarını ve toplumsal refahını sağlamak için etkin bir dış politika uygulamak gerektiğine inanan Caparov, çok yönlülüğü esas alan, büyük aktörler arasındaki dengeyi gözeten, Orta Asya’da işbirliğini önemseyen ve Batı’yla ilişkilerini korumaya özen gösteren bir siyaset anlayışını hayata geçirmektedir.

Mevzubahis yaklaşımın bir yansıması olarak Caparov, 9-11 Haziran 2021 tarihlerinde Türkiye’yi ziyaret edecektir. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Caparov arasında gerçekleşecek görüşmenin iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir döneme kapı aralayacağı söylenebilir. Özellikle de salgın sürecinde ülke ekonomilerinin yaşadığı daralmanın ardından geliştirilecek işbirliği, taraflar arasındaki yakınlaşmayı arttıracaktır.

Ankara-Bişkek ilişkilerindeki öncelikli hedeflerin başında ticaret hacminin 1 milyar dolara ulaştırılması gelmektedir. Bu kapsamda Kırgızistan, teknolojik ekipman ve hammadde gibi ürünleri vergilerden muaf tutmaya hazırdır. Ayrıca Kırgızistan’daki Türk yatırımlarının 1 milyar dolara yaklaştığı bilinmektedir. Yapılacak görüşmelerde siyasi, ticari, teknolojik, bilimsel, kültürel ve insani konular ele alınacak ve muhtemelen çeşitli anlaşmalar imzalanacaktır.

Diğer yandan liderler arasında Türk Konseyi merkezli ilişkiler ve güncel meseleler de konuşulacaktır. Türkiye’nin bölge ülkeleri arasındaki işbirliğini teşvik ettiği bilinmektedir. Bu anlamda bölgesel entegrasyonun genişletilmesi amacıyla Erdoğan-Caparov görüşmesinden sonra Türk Konseyi’nin yüklendiği misyonun da önemi artacaktır. Zira 2021 yılının Mart ayında gerçekleştirilen Türk Konseyi Gayriresmi Zirvesi’nde konuşan Caparov, Türk Konseyi’nin adının Türk Devletleri Örgütü olarak değiştirilmesini desteklediklerini açıklamıştır.

İmzalanacağı öngörülen anlaşmalar, iki ülke arasındaki münasebetlerin gelişmesine ve derinleşmesine yol açacağı gibi, bağımsızlıklarının 30. yılını kutlayan Türk devletleri ile Türkiye arasındaki etkileşimi arttırarak Türk Dünyası’nın yükselişini de teşvik edecektir. İki ülke arasındaki münasebetler, Kırgızistan’ın bağımsızlığını kazandığı günden bu yana sağlıklı bir şekilde devam etmektedir. Caparov da iktidara geldiği dönemden itibaren Türkiye’ye yönelik dostane mesajlar vermiştir. Nitekim Cumhurbaşkanı seçilmesinden bir gün sonra yaptığı açıklamada Caparov, Türkiye’yle olan işbirliğini güçlendireceklerini ve üst seviyelere taşıyacaklarını belirtmiştir.

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 10 Nisan 2021 tarihindeki Bişkek ziyareti sırasında da Caparov, ortak şirketler kurulabileceğini ve sanayiden madenciliğe kadar birçok alanda işbirliği yapılabileceğini dile getirmiştir. 5 Mayıs 2021 tarihinde TRT Avaz’ın Avrasya Gündemi Özel Programı’na da katılan Caparov, Türkiye’ye ve Türk Dünyası’na olan yaklaşımını şu sözlerle ifade etmiştir:[1]

“Türkiye ile Kırgızistan ilişkisi eskiden beri kardeşlik ilişkisidir. Bunu Türk halkı da Kırgız halkı da çok iyi biliyor. İnşallah bundan sonra Kırgızistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin üst seviyeye çıkacağına inanıyorum. Bu ilişkileri tekrar canlandıracağız. Bizim bin yıllık ortak bir tarihimiz var. Bundan dolayı Türkiye ve diğer Türk devletleriyle ilişkileri kardeşçe şekillendirmek için çaba sarf edeceğiz.”

Caparov’un ziyareti, yalnızca ikili ilişkiler bakımından değil; Ankara’nın “Yeniden Asya Açılımı” için de büyük bir fırsatı barındırmaktadır. Zira jeopolitik, jeostratejik ve jeoekonomik açıdan Asya kıtasının küresel siyasette yükselişte olduğu bir dönemde Türkiye, söz konusu politikasıyla kıtadaki en önemli aktörlerden biri olabileceğini ortaya koymaktadır.

“Yeniden Asya Açılımı” kapsamında Türkiye’nin ilişkilerini geliştirmek istediği en önemli aktörlerden biri olan Kırgızistan ise Afganistan’a yakın olması, Çin’le sınırının bulunması, Fergana Vadisi’nde bulunan toprakları ve Özbekistan, Tacikistan ve Kazakistan’a olan yakınlığı nedeniyle jeopolitik açıdan büyük öneme sahiptir. Nitekim Rusya ile Çin arasında işbirliğinin ve rekabetin arttığı günümüz koşullarında Kırgızistan değerli bir aktör olarak ön plana çıkmaktadır. Dahası Orta Asya’daki uzlaşının ve işbirliğinin tesis edilmesi için Kırgızistan’ın Fergana Vadisi’ndeki sorunların çözümüne yönelik tutumu önemlidir. Çünkü Kırgızistan’ın dahil olacağı bir çatışma, tüm bölgeyi istikrarsızlaştırarak Orta Asya ülkelerinin yükselişini sekteye uğratabilir. Buna karşılık Türkiye ise Orta Asya ülkelerinin Hazar Denizi ve Kafkasya üzerinden Batı’ya açılmalarını sağlayacak stratejik bir konumda yer almaktadır. Bu özelliğiyle de bölgenin dünyanın açılmasını ve bölge halklarının refah düzeylerinin artmasını sağlayabilir.

Türk Konseyi, özellikle Türk cumhuriyetleri arasındaki sorunların, yine söz konusu devletler tarafından çözülmesini teşvik ederek Orta Asya’dan Türkiye’ye ulaşan bir “Türk Koridoru”nun hayata geçirilmesine vesile olabilir. Bu süreçte Türkiye’nin yanı sıra Kırgızistan da Türk Konseyi’nin etkinliğinin artmasını desteklemektedir. Buna ek olarak Bişkek yönetimi, Türk Dünyası Yatırım Fonu’nun kurulması fikrini de savunmakta ve Trans-Hazar Uluslararası Taşımacılık Koridoru’nun yanı sıra Türk Konseyi’ne üye olan devlet arasında yeni demiryolları inşa edilerek bağların güçlendirilmesi gerektiğini dile getirmektedir.

Sonuç olarak Türkiye ile Kırgızistan arasında dil, din ve kültür gibi bağların bulunması, güçlü ilişkilerin kurulması için önemli avantajlar sağlasa da ilişkilerin sürekliliği için ekonomik, siyasi ve askeri işbirliklerinin geliştirilmesi elzemdir. Caparov’un göreve başlamasıyla birlikte Ankara-Bişkek hattındaki ilişkilerin ciddi bir ivme kazandığı aşikardır. Bu nedenle de yakın gelecekte ikili münasebetlerin daha da gelişeceği öne sürülebilir. Türkiye ise güçlü ilişkiler sayesinde hem Kırgızistan’a hem de bölge ülkelerine yalnız olmadıkları mesajını vermektedir. Bu bağlamda Türk Konseyi çerçevesinde geliştirilecek ilişkiler sayesinde çok kutupluluğa evirilen dünyada alternatif bir kutbun oluşumu da gündeme gelebilir. Nitekim 21. yüzyılın “Asya Çağı” olacağına dair tartışmalar sürerken; Türk Dünyası da gerçekleştireceği işbirliğiyle zamanın ruhuna uygun bir biçimde konumlanarak dönemin parlayan yıldızı haline gelebilir.

Hiç kuşkusuz Türk Konseyi’nin kurulmasında Türk Dünyası’nın aksakalı ve Kazakistan’ın kurucu lideri Nursultan Nazarbayev’in katkıları, “Yeni Özbekistan Hareketi”nin lideri Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in destekleri, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Hazar ve Kafkasya’dan Türk Dünyası’na uzattığı dostluk eli, Daimi Tarafsızlık Statüsü ile bölge ve dünya barışına katkı sağlayan Türkmenistan Cumhurbaşkanı Kurbankulu Berdimuhammedov’un yaklaşımı, Bişkek’ten Türkiye’ye güçlü köprüler kurmak isteyen Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov’un kararlılığı, Avrupa’nın kalbinden Türk Dünyası’nı selamlayan Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın dostluğu ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Yeniden Asya Açılımı” stratejisi, bölgedeki yakınlaşmayı ve işbirliğini teşviki bu yeni süreçte oldukça önemli bir yere sahiptir. Türk Dünyası, doğu ile batı arasında bir barış, istikrar ve güvenlik merkezi olarak her geçen gün daha da önem kazanmaktadır.


[1] “Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov TRT’de”, TRT Haber, https://www.trthaber.com/haber/gundem/kirgizistan-cumhurbaskani-sadir-caparov-trtde-578737.html, (Erişim Tarihi: 07.06.2021).

Dr. Emrah KAYA
Dr. Emrah KAYA
ANKASAM Dış Politika Uzmanı Dr. Emrah Kaya, Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezundur. Yüksek lisans derecesini 2014 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde hazırladığı “Latin Amerika'da Sol Liderlerin Yükselişi ve Uluslararası Politikaya Etkisi: Venezuela-Bolivya Örneği” başlıklı teziyle almıştır. Kaya, doktora derecesini de 2022 yılında aynı üniversitede hazırladığı "Terörle Mücadelede Müzakere Yöntemi: ETA-FARC-LTTE-PKK" başlıklı teziyle elde etmiştir. İyi derecede İngilizce bilen Kaya'nın başlıca çalışma alanları; Orta Asya, Latin Amerika, terörizm ve barış süreçleridir.