Zevahiri’nin Öldürülmesi: ABD-Taliban İlişkilerinde Nasıl Bir Gelecek?

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

1 Ağustos 2022 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Afganistan’ın başkenti Kabil’de düzenlediği insansız hava aracı (İHA) saldırısı neticesinde terör örgütü El Kaide’nin lideri Ayman el-Zevahiri’yi etkisiz hale getirmiştir.[1] Bu gelişmenin ardından Taliban, söz konusu saldırıyı kınadığını duyurmuş ve Washington yönetiminin 29 Şubat 2020 tarihli Doha Antlaşması’nı; dolayısıyla Afganistan’ın egemenliğini ihlal ettiğini belirtmiştir.[2]

Taliban’dan yapılan açıklama, ABD’yle olan temaslarda iplerin daha da gerileceğine işaret etmektedir. Zira Taliban, 29 Şubat 2020 tarihli Doha Antlaşması’nda Afganistan’da terör örgütlerinin faaliyet yürütmesine izin vermeyeceği ve terörle mücadele edeceği hususunda taahhütte bulunmuştur. Bu anlamda Zevahiri’nin Afganistan topraklarında öldürülmesi, Taliban’ın elini zayıflatacak bir hadise şeklinde yorumlanabilir. Nitekim olayın hemen ardından ABD’den Taliban’ı eleştiren sesler yükselmeye başlamıştır.  Örneğin ABD’li senatör Lindsay Graham, “Bu gelişme, Afganistan’ın bir kez daha uluslararası teröristler için güvenli bir sığınak haline geldiğinin kanıtıdır.”[3] diyerek bu durumu gözler önüne sermiştir.

Belirtmek gerekir ki; Graham’ın da dikkat çektiği üzere, Zevahiri’ye düzenlenen İHA saldırısı, El Kaide terör örgütünün Afganistan’daki varlığını teyit eden bir gelişmedir. Bu noktada en kritik durum ise söz konusu saldırının Kabil’in Şîr Pur bölgesinde; yani Taliban yöneticilerinin kaldığı bürokratik-diplomatik yaşam alanında düzenlenmesidir. Tüm bu bilgilerden hareketle, ABD’nin terörle ilişkisi iddiası üzerinden Taliban’a yönelik baskıyı arttıracağı öngörülebilir. Fakat meselenin özü, görünenden çok daha farklı da olabilir.

Eğer ki; Zevahiri’nin öldürülmesi sırasında yukarıda bahsedilen tablo geçerliyse ABD, Taliban’ı bu suikast üzerinden cezalandırmak ve uluslararası topluma Taliban-El Kaide ilişkisini ifşa etmek istemiş olabilir. Ancak aksi yöndeki ihtimaller düşünüldüğünde, dört farklı senaryodan bahsetmek de mümkündür.

Bu senaryolardan ilki, Zevahiri’nin öldürülmesi esnasında Taliban’ın kurumsal düzeyde işbirliği yapmış olabileceğidir. Bilindiği gibi Taliban Savunma Bakanı Molla Muhammed Yakup, 11-12 Temmuz 2022 tarihlerinde Katar’ı ziyaret etmiş ve mevzubahis ziyaretin ardından sınır güvenliğinden terörle mücadeleye uzanan kapsamlı bir işbirliği anlaşmasının taraflar arasında imzalanacağını duyurulmuştur.[4]

Kuşkusuz Katar, Taliban’ın Batı’ya açılan penceresi konumundadır. Çünkü ABD başta olmak üzere birçok Batılı aktör, Taliban’la olan temaslarını Doha üzerinden yürütmektedir. Dolayısıyla Taliban, terör örgütü El Kaide’yle arasına mesafe koyduğuna dair bir iyi niyet göstergesi olarak Zevahiri’nin yerine dair istihbarat paylaşımı yapmış olabilir. Tahmin edileceği üzere, böylesi bir senaryonun gerçeği yansıtması halinde, beklenilenin aksine ABD-Taliban ilişkilerinde olumlu bir atmosfer oluşacaktır. Bu da Taliban’ın tanınmasına uzanacak sürece kapı aralayabilir.

İkinci senaryo ise Taliban içerisindeki güç mücadelesi üzerinden açıklanabilir. Zira Taliban içerisinde Taliban Başbakan Yardımcısı Molla Abdulgani Birader liderliğindeki ılımlı-reformist kanat ile Hakkani Ağı şeklinde ifade edilen radikaller arasında bir rekabet söz konusudur. Bu rekabet bağlamında Birader grubu, ABD’yle istihbarat paylaşımında bulunarak Zevahiri’nin öldürülmesine zemin hazırlamış olabilir. Aynı zamanda bu durum, Hakkani Ağı’nın Washington yönetimi tarafından hedef alınması anlamına gelecektir. Bu da Birader’in ve dolayısıyla ılımlıların güçlenmesini sağlayacaktır. Lakin bu tarz bir gelişme yaşandıysa, Hakkani Ağı’nın buna sert tepki vermesi ve Taliban içi çatışmaların hız kazanması kaçınılmazdır.

Değerlendirilmesi gereken üçüncü senaryo da Taliban içerisindeki güç mücadelesiyle ilişkilidir. Buna göre, halihazırda ABD’nin terör örgütü El Kaide’yle olan bağlantılarından ötürü yaptırım uyguladığı Hakkani Ağı, Zevahiri’nin yerini ABD’li yetkililere bildirerek üzerlerindeki yaptırım baskısının azalmasını hedeflemiş olabilir. Bu ise Hakkani Ağı’nın Taliban içerisindeki ağırlığının artmasını sağlayacak ve reformistlerin tasviye edilmesine yol açacak gelişmelere başlangıç teşkil edebilir.

Dördüncü senaryo da Afganistan’da önemli bir nüfuza sahip olduğu bilinen Pakistan İstihbaratı’nın ABD’yle bilgi paylaşımında bulunmasıdır. Zira mevcut konjonktürde İslamabad yönetimi, Batı’yla ilişkilerini onarmaya çalışmaktadır. Bu kapsamda Batı Açılımı gerçekleştiren Pakistan, bir iyi niyet göstergesi olarak Zevahiri’nin öldürülmesinde işbirliği yapmayı seçmiş olabilir.

Sonuç olarak ABD’nin İHA’lar aracılığıyla Zevahiri’ye düzenlediği saldırı gerek Taliban’ın gerekse de Afganistan’ın geleceği açısından milat olarak kabul edilecek bir gelişmedir. Eğer ki Zevahiri’nin öldürülmesi, Taliban’ın kurumsal düzeyde yaptığı bir işbirliğinin neticesinde yaşanmışsa, mevcut durumda yapılan kınama açıklamalarına rağmen ilerleyen dönemde Taliban-ABD ilişkilerinin olumlu bir ivme kazanmasına yol açabilir. Ancak saldırı, Taliban içerisindeki ayrışmadan kaynaklanıyorsa, örgüt içerisindeki güç mücadelesinin artacağı, Afganistan’ın istikrarsızlaşacağı ve Washington yönetimiyle işbirliği yapan aktörün güçleneceği söylenebilir. Fakat ABD’yle istihbarat paylaşımında bulunan Pakistan İstihbaratı ise bu süreç, son dönemde Taliban-Pakistan hattında yükselen gerilimin daha da artacağı ve taraflar arasındaki ilişkilerin kopma noktasına gidebileceği anlamını taşımaktadır.


[1] “Zawahri’s Kabul Death Raises Questions About al Qaeda Presence in Afghanistan After US left it to the Taliban”, Fox News, https://www.foxnews.com/politics/zawahiri-death-raises-questions-over-al-qaeda-operations-in-taliban-controlled-afghanistan, (Erişim Tarihi: 02.08.2022).

[2] “Statement of the Spokesperson of the Islamic Emirate Regarding the Drone Attack in Kabul City”, Just Paste, https://justpaste.it/8n3bw, (Erişim Tarihi: 02.08.2022).

[3] “Zawahri’s Kabul Death…”, a.g.m.

[4] “Kabul, Doha to Sign Security Agreement: Acting Defense Minister”, Tolo News, https://tolonews.com/afghanistan-178885, (Erişim Tarihi: 18.07.2022).

Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN, 2014 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2017 yılında Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu ‘’Uluslararası Güç İlişkileri Bağlamında İkinci Dünya Savaşı Sonrası Hegemonik Mücadelelerin İncelenmesi’’ başlıklı teziyle almıştır. Doktora derecesini ise 2021 yılında Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı‘nda hazırladığı “İmparatorluk Düşüncesinin İran Dış Politikasına Yansımaları ve Milliyetçilik” başlıklı teziyle alan Başaran’ın başlıca çalışma alanları Uluslararası ilişkiler kuramları, Amerikan dış politikası, İran araştırmaları ve Afganistan çalışmalarıdır. Başaran iyi derecede İngilizce ve temel düzeyde Farsça bilmektedir.

Benzer İçerikler