Almanya ve Ukrayna Arasında “Taurus Füzeleri Krizi”

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

17 Ocak 2024 tarihinde Alman Federal Meclisi’nde Ukrayna’ya Taurus füzelerinin gönderilmesine yönelik tasarı büyük çoğunlukla reddedilmiştir.[i] ABD Kongresi’nden sonra Almanya’dan da benzer bir adımın gelmesi, Batı’nın Ukrayna’ya desteğinin sorgulanmasına yol açmaktadır. Scholz Hükümeti, savaşın başından beri bu tür talepleri kabul etme konusunda isteksizdi. Buna rağmen Berlin’in Kiev’e desteği aralıksız devam etti. Hatta en son Berlin Hükümeti, Ukrayna’ya askeri yardımını 2024 yılında ikiye katlayarak 8 milyar avro’ya çıkarmayı kabul etmiştir.[ii] Bu yüzden Almanya’nın Ukrayna’daki savaşa ilişkin görüşleri tartışılmaya başlanmıştır.

Almanya, savaşın uzamasının başta kendisi olmak üzere Avrupa ekonomisi üzerinde doğurduğu yıkıcı etkileri sona erdirme arzusundadır. Almanya, Rusya’yı askeri yöntemlerle durdurmanın bir yolu olmadığının artık farkına varmış olabilir. Berlin, uzun zamandır bu savaşın yükünü Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) üzerine atmaya çalışmaktadır. Bu da mümkün değilse Ukrayna’ya verilen desteğin Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyeleri arasında eşit ve adil bir şekilde paylaştırılması gerektiğini savunmaktadır.

Scholz Hükümeti’ne göre Ukrayna’yı daha fazla silahlandırmak, savaşı sona erdirecek kesin bir çıkış yolu değildir. Aksine savaşın daha da uzamasına yol açmaktadır. Bu süreçte Berlin Hükümeti, uzun süre Leopard-2 tanklarının Kiev’e gönderilmesine diretmiştir. Ancak ve ancak ABD, kendi Abrams tanklarını Kiev’e göndermeyi kabul ettikten sonra Almanya, benzer bir adım atarak Leopard-2 tanklarının gönderilmesini onaylamıştır.

Almanya, Batı’nın hem Rusya hem Çin’e karşı bir kutuplaşma içerisine girmesine karşıdır. Bu bağlamda örneğin Ukrayna’nın NATO üyeliğinin siyasi saiklerle desteklenmesinden rahatsızdır ve böyle bir üyelik sürecini kabul etmemektedir. Ukrayna’daki savaş, Almanya’yla ilgili önemli bir askeri gerçekliği ortaya çıkarmıştır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ordusunu minimalize eden Almanya, savaşa hazırlıklı değildir. Bu önemli bir ulusal güvenlik sorunu olarak dikkat çekmektedir. Leopard-2 tanklarının büyük çoğunluğunun kullanışlı durumda olmaması ve modernizasyona ihtiyaç duymaları, Alman Ordusu’ndaki silah-araç envanterinin bakımsızlığını gözler önüne sermiştir. Bu sorunlar, Almanya’nın ABD’ye olan bağımlılığının artmasına yol açmıştır.

Halbuki Almanya Başbakan Olaf Scholz, ABD’nin dünya siyasetinin peşine takılmaktan olabildiğince kaçınmaya çalışmaktadır. Bu bağlamda Almanya’nın özerk bir dış politikayla Avrasya dünyasında etkili olabileceğini tasavvur etmektedir. Batı’nın geleneksel blok mantalitesine karşı çıkan Scholz Hükümeti, NATO’nun Ukrayna üzerinden Rusya’yla daha fazla kutuplaşmasından ve kaçınılmaz olarak bir savaşa sürüklenmesinden endişelidir. Zira Rusya’yla mücadele, Almanya’nın takip etmek durumunda olduğu bir Avrupa politikasıdır. Ukrayna’nın savunulması ve Avrupa’nın güvenliğinin restore edilmesi amacıyla Berlin Hükümeti, Rusya’yla mücadeleye yönelmek durumunda kalmıştır.

Almanya’daki koalisyon hükümeti içerisinde Rusya’yla mücadele noktasında görüş ayrılıklarının olduğu bilinmektedir. Peki bu durum, Almanya’nın Ukrayna’ya destekle ilgili siyasetinin değişmesine neden olabilir mi? Burası soru işaretidir. Ukrayna’yla ilgili ihtiyatlı tutumu nedeniyle Almanya, diğer Batılı aktörlerden gözle görülür bir şekilde ayrışmaktadır. Geçtiğimiz yıl Leopard-2 tanklarının Ukrayna’ya gönderilmesine uzun süre karşı çıkan Almanya, bu kez Ukrayna’nın Rusya topraklarına karşı saldırı düzenlemesine de olumsuz bakmaktadır. Rusya topraklarını vurabilecek uzun menzilli Taurus füzelerinin Ukrayna’ya gönderilmesinin reddedilmesi, bunun açık bir göstergesidir. Bu bağlamda Almanya, Ukrayna’nın karşı saldırısının anlamsız olacağını düşünüyor olabilir. Esasında bu strateji, İngiltere ve ABD’nin desteğiyle ortaya çıkmış bir plan olabilir. Almanya ise buna karşı olduğunu açıkça göstermektedir.

Hatırlatmak gerekirse Ukrayna, Rusya’ya karşı saldırı yapabilmek için uzun menzilli Taurus füzelerini talep ederken, Almanya bunları Kiev’e teslim etmeden önce menzilini kısaltabilmek için çalışmalar yapmıştı.[iii] Sonuç olarak Almanya, son yıllarda küresel sistemde yaşanan kutuplaşmadan rahatsızdır. Rusya-Ukrayna Savaşı, Batı Dünyası içerisinde hem konsolidasyon hem ayrışma yaratmıştır. Almanya ise uzun vadede Avrasyacı güçlerle yapılacak işbirliğini Atlantik güçlerinin hegemonyasından kurtulmanın bir yolu olarak görmektedir. Bu sebepledir ki Almanya, Ukrayna Savaşı sebebiyle yaşanan bloklaşmanın tehlikelerinden bahsederek çok kutuplu dünyaya yeşil ışık yakmaktadır. En nihayetinde Berlin’in Ukrayna’ya bakışı ihtiyatlı kalmaya devam edecektir.


[i] “485 German Votes Banned ‘Ukrainian’ Taurus, Scholz Must Decide”, Bulgarian Military, https://bulgarianmilitary.com/2024/01/18/485-german-votes-banned-ukrainian-taurus-scholz-must-decide/, (Erişim Tarihi: 13.11.2023).

[ii] “Scholz Coalition Set To Double Germany’s Military Aid To Ukraine To £7bn”, Telegraph, https://www.telegraph.co.uk/world-news/2023/11/12/olaf-scholz-double-germany-military-aid-ukraine/, (Erişim Tarihi: 13.11.2023).

[iii] “Germany Mulls Sending Ukraine Taurus Long-Range Missiles”, Liga Net, https://news.liga.net/en/politics/news/berlin-obsujdaet-s-mbda-postavku-ukraine-modifitsirovannyh-krylatyh-raket-taurus-reuters, (Erişim Tarihi: 23.08.2023).

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Benzer İçerikler