ABD Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisindeki “Örtülü İtiraflar”

Paylaş

Amerika geri geliyor, Amerika güçlü şekilde geri geliyor” ifadeleriyle 18 Aralık’ta ABD’nin yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi’ni açıklayan Başkan Donald Trump’ın bu çıkışı, her şeyden önce 11 ay önce niçin seçildiğiyle de ilgili önemli ipuçları veriyor. Bu konuşma bir kez daha ABD’nin çöküş sürecinin başlamaktan daha da öte hızlandığını, bunu önlemeye yönelik her hamlesinin boşa çıktığını, bundan dolayı içeride-dışarıda günah keçisi aradığını ve “çok boyutlu büyük bir hesaplaşma” süreci için düğmeye bastığını gösteriyor.

Zira ABD açısından yeni bir “Monroe Doktrini” uygulamanın ya da kendi kabuğuna çekilerek infirat politikası izlemenin zamanı geçti. İstese de bu politikayı uygulayamaz. Dolayısıyla acziyet-öfke karışımı bir ruh hali içerisinde olan ABD için tek çıkar yol; daha önceki yazılarımda da birçok kez altını çizdiğim üzere “kaba güç” kullanımı olarak karşımıza çıkıyor.

Bu bir anlamda “Trump’ın Putinleşmesi” ya da “ABD’nin Rusyalaşması” olarak da değerlendirilebilir. Çünkü ABD’nin kendisi de aynen Rusya gibi elindeki en güçlü şeye sarılıyor: Silah.

Bir diğer ifadeyle, iktisadi-mali anlamda bırakın liderliği, rekabet gücünü bile kaybetmeye başlayan ve bunu Trump’ın balkon konuşmasında itiraf etmek zorunda kalan “derin irade”, ekonomik-finansal anlamdaki çöküşünün önüne radikal bir yöntemle geçmek istiyor. Bu yöntemin adı da, ABD’nin en iyi bildiği şey elbette: Savaş.

Bunu yapması için kendince birçok geçerli/haklı neden var. Trump, bunu her ne kadar kuyruğu dik tutmanın bir diğer ifadesi olarak kabul edilebilecek “Amerika geri geliyor, Amerika güçlü şekilde geri geliyor” sözleriyle ABD’nin küresel liderlik arayışı/hedefi olarak ortaya koysa da; asıl nedenin/hedefin beka meselesi olduğu anlaşılıyor.

Dolayısıyla Trump, 18 Aralık’ta açıkladığı ve tüm kabine üyelerince onaylandığını söylediği belgede büyük ölçüde bunu itiraf ediyor.

Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’ndeki İtiraflar!

Bu bağlamda Trump’ın “Önce Amerika” demesi, kendinden önceki yönetimleri Amerikan halkının çıkarlarını tam olarak korumamakla suçlaması ve sınır güvenliğine öncelik vereceklerini açıklaması oldukça önemli.

Adım adım gitmek gerekirse…

“Ülke savunması, Amerika’nın refahının korunup güçlendirilmesi, güç kullanarak barışı sürdürmek ve Amerika’nın nüfuzunu arttırmak” şeklinde dört temel önceliğe dayandıran “Önce Amerika” ifadesi; meşhur “ABD Bencilliği”nin ötesinde, “Lütufkâr Amerika”nın sonunun geldiğini göstermesi açısından oldukça önemli…

Düne kadar yaptığı yardımlarla devletleri kendisine çeken-çekmeye çalışan (1990’ların başında uygulamaya soktuğu “Önce Rusya Politikası”nda görüldüğü üzere), sistem inşa eden ABD artık bunu yapacak güç ve kudrete sahip olmadığını adeta itiraf ediyor. Dolayısıyla kendi içini büyük ölçüde ihmal etmenin faturasını çok ağır bir şekilde ödeyeceğini anlayan “ABD derin iradesi”, yeni politikasında kendi kamuoyu desteğini kazanmaya ve altyapısını güçlendirmeye yönelik bir politikayı devreye sokacağının altını çiziyor.

Peki, bu yeni bir itiraf mı? Elbette hayır! Zira Trump “Önce Amerika” söylemini hem seçim sürecinde bir vaat olarak ortaya koymuş hem de o meşhur balkon konuşmasında bir kez daha tekrarlamıştı. Bundan ötürü Ulusal Güvenlik Stratejisi’ndeki bu açıklama yeni bir şey değil!

Kendi Sınırlarını Koruyamayan “Süper Güç”…

ABD’nin zayıflamaya başladığını, sınırlarının ötesinde güvenlik arayışı politikalarının iflas ettiğinin en temel göstergelerinden birisi de, Amerika’nın kendi sınırlarını koruyamaz bir hale gelmesi. Afganistan, Irak, Suriye, Libya başta olmak üzere Türk-İslam coğrafyasında “ön alıcı vuruşlar yapan” ABD, kendi yakın çevresini kaybetmiş durumda.

Nitekim ABD sınırları delik deşik! Bunu tüm dünyaya her ne kadar “radikal İslamcılar/radikal İslami terör/cihatçılar” olarak yutturmaya çalışsa da, bunun adının ne olduğunu herkes biliyor. ABD; başta Meksika olmak üzere, elinden kayıp gitmeye başlayan Latin Amerika’nın bedelini daha ağır bir şekilde ödeyeceği günleri öngörmüş durumda. Şimdiden bunun tedbirini almaya çalışıyor.

Bu bağlamda Trump, her ne kadar Asya-Pasifik’i işaret etse de, önümüzdeki süreçte bizatihi bu savaşı/mücadeleyi kendisi yakın çevresinde kabul etmek zorunda kalacak. Rusya, Çin ve hatta İran’ın ABD yakın çevresinde her geçen gün artan varlığı bunun en temel göstergesi. Dolayısıyla düne kadar hasım gördüğü güçleri içeriden ve bu ülkelerin yakın çevresinden kuşatan, oraları istikrarsızlaştıran ABD, benzer bir durumu yaşayacak. Trump’ın konuşması bu bağlamda “yakın çevrelerde büyük bir güç mücadelesi”ne işaret etmesi açısından oldukça önemli.

ABD de “Üçüncü Dünya Ülkesi” mi Oluyor?

Trump’ın konuşmasında göz ardı edilmemesi gereken bir diğer husus ise, mevcut başkanın öncekileri beceriksizlik ve başarısızlıkla suçlaması oldu. Trump’ın bu çıkışı, daha önceleri “Üçüncü Dünya Ülkeleri” ile özdeşleştirilen bu hastalığa ABD’nin de yakalanmış olduğunu göstermesi açısından oldukça önemli.

Düne kadar güçlü bir sistem devleti olmakla övünen ve bu tür suçlamalara pek yer vermeyen ABD liderleri artık kendi içindeki başarısızlıklara, zayıflıklara “Üçüncü Dünya Refleksi” ile bir tepki veriyor.

Trump’ın kendinden önceki yönetimleri Amerikan halkının çıkarlarını tam olarak korumamakla suçlaması ve bu noktada Trans Pasifik Anlaşması ve Paris İklim Anlaşması gibi Amerika’nın çıkarına olmayan anlaşmalardan bu nedenle çekilme kararı aldıklarını söylemesi her ne kadar ABD’nin daha acımasız bir “kalkınma” hamlesine gireceğini gösterse de; diğer taraftan ABD yönetiminde zayıf liderlikler döneminin ve yozlaşmanın başladığına işaret etmesi açısından da önemli bir gelişme…

Zira ABD düne kadar kendi içindeki sistem tartışmasını bu kadar aleni bir şekilde ortaya koymazdı!

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
1969 Dörtyol-Hatay doğumlu olan Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldu. BÜ’de 1995 yılında Yüksek Lisans çalışmasını tamamlayan Erol, aynı yıl BÜ’de doktora programına kabul edildi. Ankara Üniversitesi’nde doktorasını 2005’de tamamlayan Erol, 2009 yılında “Uluslararası İlişkiler” alanında doçent ve 2014 yılında da Profesörlük unvanlarını aldı. 2000-2006 tarihleri arasında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM)’nde görev yapan Erol, ASAM’ın Genel Koordinatörlük görevini de bir dönemliğine yürütmüştür. 2009 yılında Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) Kurucu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi (USGAM)’nin de kurucu başkanı olan Prof. Erol, Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (YTSAM) Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanlığını da yürütmektedir. Prof. Erol, Gazi Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (GAZİSAM) Müdürlüğü görevinde de bulunmuştur. 2007 yılında Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) “Türk Dünyası Hizmet Ödülü”nü alan Prof. Erol, akademik anlamdaki çalışmaları ve medyadaki faaliyetlerinden dolayı çok sayıda ödüle layık görülmüştür. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: 2013 yılında Çağdaş Demokratlar Birliği Derneği tarafından “Yılın Yazılı Medya Ödülü”, 2015 yılında “APM 10. Yıl Hizmet Ödülü”, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından “2015 Yılın Basın-Fikir Ödülü”, Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri “2016 Gönül Elçileri Medya Onur Ödülü”, Yörük Türkmen Federasyonları tarafından verilen “2016 Türkiye Onur Ödülü”. Prof. Erol’un 15 kitap çalışması bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının isimleri şu şekildedir: “Hayalden Gerçeğe Türk Birleşik Devletleri”, “Türkiye-AB İlişkileri: Dış Politika ve İç Yapı Sorunsalları”, “Avrasya’da Yeni Büyük Oyun”, “Türk Dış Politikasında Strateji Arayışları”, “Türk Dış Politikasında Güvenlik Arayışları”, “Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu İlişkileri”, “Sıcak Barışın Soğuk Örgütü Yeni NATO”, “Dış Politika Analizinde Teorik Yaklaşımlar: Türk Dış Politikası Örneği”, “Krizler ve Kriz Yönetimi: Aktörler ve Örnek Olaylar”, “Kazakistan” ve “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”. 2002’den bu yana TRT Türkiye’nin sesi ve TRT Radyo 1 (Ankara Radyosu) “Avrasya Gündemi”, “Stratejik Bakış”, “Küresel Bakış”, “Analiz”, “Dosya”, “Haber Masası”, “Gündemin Öteki Yüzü” gibi radyo programlarını gerçekleştirmiş olan Prof. Erol, TRT INT televizyonunda 2004-2007 yılları arasında “Arayış”, 2007-2010 yılları arasında Kanal A televizyonunda “Sınır Ötesi” ve 2020-2021’de de BBN TÜRK televizyonunda “Dış Politika Gündemi” programlarını yapmıştır. 2012-2018 yılları arasında Millî Gazete’de “Arayış” adlı köşesinde dış politika yazıları yayımlanan Prof. Erol’un ulusal-uluslararası medyada çok sayıda televizyon, radyo, gazete, haber siteleri ve dergide uzmanlığı dahilinde görüşlerine de başvurulmaktadır. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Latin Amerika Araştırmaları Merkezi’nde (LAMER) de dersler veren Prof. Erol, 2018’den bu yana Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerini devam ettirmektedir. Prof. Erol, 2006 yılından itibaren Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde de dersler vermiştir. Prof. Erol’un başlıca ilgi ve uzmanlık alanları ve bu kapsamda lisans, master ve doktora seviyesinde verdiği derslerin başlıcaları şu şekilde sıralanabilir: “Jeopolitik”, “Güvenlik”, “İstihbarat”, “Kriz Yönetimi”, “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”, “Türk Dış Politikası”, “Rus Dış Politikası”, “ABD Dış Politikası”, “Orta Asya ve Güney Asya”. Çok sayıda dergi ve gazetede yazıları-değerlendirmeleri yayımlanan Prof. Erol’un; “Avrasya Dosyası”, “Stratejik Analiz”, “Stratejik Düşünce”, “Gazi Bölgesel Çalışmalar”, “The Journal of SSPS”, “Karadeniz Araştırmaları gibi” akademik dergilerde editörlük faaliyetlerinde bulunan Prof. Erol, “Bölgesel Araştırmalar”, “Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları”, “Gazi Akademik Bakış”, “Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri”, “Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler”, “Demokrasi Platformu” dergilerinin editörlüklerini hali hazırda yürütmekte, editör kurullarında yer almaktadır. 2016’dan bu yana Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Kurucu Başkanı olarak çalışmalarını devam ettiren Prof. Erol, evli ve üç çocuk babasıdır.

Benzer İçerikler