Analiz

Ankara ile Astana Arasında Derinleşen İttifak

Türkiye-Kazakistan işbirliği, Avrasya’da Türk eksenli çok kutuplu bir güvenlik ve kalkınma mimarisinin inşasına öncülük etmektedir.
Türkiye ile Kazakistan arasındaki ilişkiler, tarihî bağların ötesine geçerek çok katmanlı, kurumsal ve jeopolitik açıdan stratejik bir ortaklığa dönüşmüştür.
Türkiye-Kazakistan ekseninde derinleşen stratejik işbirliği, Türk Dünyası’nın çok kutuplu ve işlevsel bir güç havzası hâline dönüşmesinde belirleyici rol oynayacaktır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Türkiye ile Kazakistan arasındaki ilişkiler, yalnızca tarihî ve kültürel bağlara dayalı geleneksel bir dostluk çerçevesinde değil, aynı zamanda stratejik ortaklık ve çok boyutlu işbirliği vizyonu temelinde derinleşen bir yapıya sahiptir. Bu ilişkilerin temeli, 1991 yılında Türkiye’nin Kazakistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olmasıyla atılmış ve 1992 yılında Ankara’da büyükelçilik açılmasıyla kurumsal zemine oturmuştur. 

Takip eden süreçte, karşılıklı büyükelçilikler, başkonsolosluklar ve temsilcilikler aracılığıyla diplomatik temaslar sıklaştırılmış; bu temaslar zamanla savunma, enerji, ulaştırma, ticaret ve kültürel etkileşim gibi alanlara yayılarak bütüncül bir yapıya bürünmüştür. Özellikle 2009 yılında imzalanan Stratejik Ortaklık Antlaşması, 2012 yılında kurulan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi ve 2022 yılında ilan edilen “Geliştirilmiş Stratejik Ortaklık” bildirisi, bu ilişkilerin kurumsal çerçevesini belirleyen temel belgeler hâline gelmiştir.[i]

İki ülke liderleri arasındaki kişisel uyum ve yüksek düzeyde diplomatik sembollerle pekiştirilen karşılıklı saygı, stratejik ilişkilerin temel taşı hâline gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’i havaalanında şahsen karşılaması ve “ikinci vatanınıza hoş geldiniz” ifadesi, sadece diplomatik bir nezaket değil, ortak Türk kimliği, siyasal kader birliği ve Türk Devletleri Teşkilâtı (TDT) bağlamında örülen çok taraflı dayanışmanın bir yansımasıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucu Önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün anıt mezarına yapılan ziyaret ve Cumhurbaşkanı Tokayev’e Türkiye Cumhuriyeti Devlet Nişanı’nın tevcihi ise bu ilişkilerin sembolik derinliğini ve ortak tarihî bilinci temsil etmektedir.[ii] Bu temaslar, yalnızca diplomasi protokolü değil, iki devlet arasında geleceği birlikte inşa etme niyetinin göstergesi olmuştur.

Cumhurbaşkanı Tokayev’in 29 Temmuz 2025 tarihinde Türkiye’ye gerçekleştirdiği resmî ziyaret, yalnızca ikili ilişkiler değil, aynı zamanda Türk Dünyası’nın kurumsal çatısı olan TDT kapsamında yeni bir stratejik safhanın başlangıcına işaret etmektedir. Ziyaret kapsamında enerji, savunma sanayii, Orta Koridor, medya ve kültürel girişimler gibi birçok alanda yapılan antlaşmalar, sadece mevcut işbirliklerinin sürdürülmesini değil, aynı zamanda yapısal olarak derinleştirilmesini amaçlamaktadır.[iii] Türk kamuoyunda zaman zaman gündeme gelen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) gibi konularda Orta Asya’dan beklenen güçlü dayanışmanın sınırlı kalmasına yönelik eleştiriler de bu ziyaret vesilesiyle yumuşatılmış, Kazakistan’ın Türk Dünyası içindeki diplomatik sorumluluğu daha görünür hâle gelmiştir.

İkili ticari ilişkiler açısından değerlendirildiğinde, Türkiye ile Kazakistan arasındaki ekonomik bağlar, son yıllarda ciddi bir ivme kazanmıştır. 2024 yılında ticaret hacmi 5 milyar dolara ulaşmış, 2025’in ilk beş ayında ise 1,9 milyar dolarlık işlem gerçekleşmiştir. Türkiye, Kazakistan’ın ilk beş ticaret ortağından biri hâline gelirken; Türk şirketlerinin Kazakistan’da 5,2 milyar dolarlık yatırım yaptığı, 78 projenin tamamlandığı ve 3 bin 538 Türk firmasının aktif olduğu belirtilmektedir. Öte yandan Kazakistan da 2025’in ilk dört ayında Türkiye’ye 610 milyon dolarlık rekor seviyede yatırım yaparak karşılıklı ekonomik bağlılığı pekiştirmiştir. Ticari ilişkilerin sektörel dağılımına bakıldığında Kazakistan’dan bakır, petrol ve rafine ürünler ithal edilirken; Türkiye’den ilaç, tekstil ve inşaat malzemeleri gibi ürünler ihraç edilmektedir.

Ekonomik ilişkilerin enerji alanında derinleştirilmesi ise Avrasya’nın stratejik denklemleri bağlamında belirleyici rol oynamaktadır. Cumhurbaşkanı Tokayev ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yapılan görüşmelerde Kazak petrolünün Baku-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattı üzerinden ihracatının artırılması konusu ön plana çıkmıştır. 2025’in ilk yarısında bu hat üzerinden gerçekleşen Kazak petrol ihracatı yüzde 12 artarak 785 bin tona ulaşmış olsa da Aktau Limanı’nın teknik yetersizlikleri, bu artışın potansiyelini sınırlamaktadır. Kazakistan’ın 2029’a kadar yıllık 20 milyon ton petrolü Trans-Hazar rotasından ihraç etme hedefi doğrultusunda, Türkiye’nin enerji geçiş ülkesindeki rolü daha da stratejik hâle gelmektedir.[iv]

Buna karşılık Kazakistan hâlen enerji ihracatında büyük oranda Rusya merkezli hatlara bağımlıdır. Hazar Boru Hattı Konsorsiyumu 2025’in ilk yarısında 33 milyon tonluk taşıma hacmiyle yüzde 83’lük bir oranla öne çıkarken; alternatif güzergâhlardan yapılan ihracat yüzde 6’nın altında kalmaktadır. Almanya’ya yapılan ihracatın yüzde 46 artışla 926 bin tona ulaşması ve Macaristan yönlü potansiyelin değerlendirilmesi bu bağlamda anlamlıdır. Ancak İran’a yönelik ihracat ABD yaptırımları nedeniyle mümkün olmazken, Çin yönlü ihracat yüzde 26 düşüşle 480 bin tona gerilemiştir. Bu durum, Türkiye’nin sahip olduğu jeopolitik geçiş avantajı ve alternatif enerji koridorlarının güvenilirliğiyle birleştiğinde, Türkiye-Kazakistan enerji işbirliğini çok daha kritik bir noktaya taşımaktadır.

Savunma sanayii alanındaki işbirlikleri, ikili ilişkilerin en hızlı gelişen boyutlarından biri olarak öne çıkmaktadır. 2025 yılında gerçekleştirilen ortak askerî tatbikatlar, barış gücü eğitimleri ve İnsansız Hava Aracı (İHA) üretimine yönelik girişimler, iki ülkenin savunma entegrasyonunu daha üst seviyeye taşımıştır. Türkiye’nin “Anka” ve “Bayraktar” modelleri üzerinden Kazakistan’la yürüttüğü ortak üretim projeleri, sadece teknik transfer değil, aynı zamanda bölgesel caydırıcılığın inşası açısından da önemlidir. Siber güvenlik projeleri ve savunma sanayii modernizasyonu ise dijital çağın güvenlik mimarisine yönelik işbirliklerinin zeminini hazırlamaktadır.

Orta Asya’da insansız sistemlerin yaygınlaşması, sadece askerî teknolojilerin değil aynı zamanda uluslararası yaptırımların etrafından dolaşan stratejik üretim zincirlerinin oluşmasına yol açmıştır. Kazakistan merkezli firmaların Çin ve İran menşeli bileşenlerle dron üretip bu sistemleri “yerli” olarak etiketleyerek üçüncü ülkelere, özellikle Rusya’ya yönlendirmesi, bölgesel üretim ağlarının siyasî boyutunu gözler önüne sermektedir. Kırgızistan’dan Kazakistan’a gelen dronların tarım amaçlı olarak ihraç edildiği iddiası, Washington Post gibi kaynaklarda yankı bulmuş; Rus medyası ise bu sistemlerin Ukrayna’daki bombardımanlarda kullanıldığını öne sürmüştür.[v] Kazakistan yönetimi bu iddiaları net şekilde yalanlasa da ortaya çıkan tablo, Orta Asya’nın artık sadece bir alıcı değil, küresel stratejilerin parçası hâline gelen bir üretici bölgeye dönüştüğünü göstermektedir.

Ulaştırma ve lojistik alanında imzalanan antlaşmalar, Türkiye ile Kazakistan arasında “Orta Koridor”u küresel ölçekte stratejik bir geçiş güzergâhına dönüştürme çabasının somut göstergesidir. Cumhurbaşkanı Tokayev’in ziyareti esnasında Kazakistan’ın “Kazakistan Demir Yolu (Kazakhstan Temir Joly – KTJ)” şirketi ile Türkiye’nin “Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) Taşımacılık A.Ş.” arasında imzalanan işbirliği, Bakü-Tiflis-Kars hattındaki taşımacılığın yoğunlaştırılması, Çin-Avrupa ve Çin-Afrika bağlantılarında ortak taşıma hacminin artırılması, dijital belge sistemlerinin uygulanması gibi çok yönlü hedefleri içermektedir.[vi] Türkiye Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun da belirttiği gibi, bu hamle, yalnızca teknik kapasiteyi değil, bölgesel ekonomik entegrasyonu da güçlendirmektedir.

Kültürel ve toplumsal düzeydeki işbirlikleri ise stratejik ortaklığın yumuşak güç unsurlarını oluşturmaktadır. 2024’te Türkiye’yi ziyaret eden 863 bin Kazak vatandaşı ve Türkiye’den Kazakistan’a seyahat eden 130 bin turist, halklar arası etkileşimin düzeyini yansıtırken; Türkiye’de eğitim gören 12 bin Kazak öğrenci, iki ülke arasındaki entelektüel yakınlaşmanın da altyapısını kurmaktadır. Türk burslarıyla desteklenen 300 öğrencilik özel kontenjan, Kazakistan’ın Türkiye’ye yönelik eğitim yatırımlarının da göstergesidir.

Güncel veriler ve mevcut eğilimler doğrultusunda değerlendirildiğinde, Türkiye ile Kazakistan arasındaki ikili ilişkilerin önümüzdeki yıllarda çok daha derin ve yapısal bir stratejik ortaklığa evrilmesi kuvvetle muhtemeldir. Savunma sanayii, enerji ve lojistik alanlarında başlatılan ortak projeler, iki ülkenin sadece ticaret ortağı değil, aynı zamanda güvenlik ve kalkınma temelli bir “stratejik sinerji ekseni” inşa ettiğini göstermektedir. Özellikle Kazakistan’ın Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltma hedefi ile Türkiye’nin Orta Asya’da enerji geçiş merkezi olma stratejisi birleştiğinde, BTC hattı ve Orta Koridor üzerinden yürütülecek yeni yatırımların hem ekonomik hem de jeopolitik sonuçları olacaktır. 

Türkiye’nin Bayraktar ve Anka üzerinden gerçekleştirdiği teknoloji transferi, sadece Kazakistan’la değil, diğer Orta Asya ülkeleriyle savunma ağının merkezîleşmesini sağlayabilir. Bu gelişmeler, Türkiye’yi yalnızca Batı-Doğu enerji ve güvenlik hatlarının değil, aynı zamanda Kuzey-Güney istikrar eksenlerinin de başat aktörü hâline getirme potansiyeli taşımaktadır. Buna paralel olarak Çin’in ekonomik baskısı ve Rusya’nın bölgedeki etkinliğinin sorgulandığı bir konjonktürde, Türkiye-Kazakistan ekseninde gelişen yapısal yakınlaşma, Avrasya’da Türkiye merkezli çok taraflı bir güç mimarisi inşasına zemin hazırlayabilir.

Bu ikili derinleşme, TDT açısından ise kurumsal kapasitenin genişletilmesi ve işlevsellik kazanması bakımından kritik sonuçlar doğuracaktır. Türkiye ile Kazakistan arasında kurulan yüksek düzeyli koordinasyon modeli, TDT’nin savunma, enerji güvenliği, dijitalleşme ve ulaştırma gibi alanlarda ortak politikalar üretmesine imkân tanıyabilir. Özellikle savunma sanayiinde oluşturulan işbirliği modelleri, TDT bünyesinde ortak tatbikatlar, savunma fonları ve kriz yönetim mekanizmalarının kurulmasının önünü açabilir. 

Kazakistan’ın Türk kimliğini daha görünür biçimde sahiplenmesi ve KKTC konusundaki diplomatik tutumunu Ankara’yla senkronize etmesi, Türk Dünyası içindeki siyasî birlik algısını güçlendirebilmesi olası ihtimali barındırmaktadır. Türkiye’nin liderlik kapasitesi ile Kazakistan’ın coğrafi konumu ve enerji kaynakları birleştiğinde, TDT yalnızca bir kültürel dayanışma örgütü değil, aynı zamanda Avrasya’nın siyasî ve ekonomik dengesinde belirleyici bir aktöre dönüşme potansiyeli kazanacaktır. Bu durum, Orta Asya’nın sadece Çin ve Rusya eksenli bloklara eklemlenmesini değil, Türk Dünyası merkezli bağımsız ve çok yönlü bir jeopolitik kimliğin doğmasını beraberinde getirebilir.

Sonuç itibarıyla Türkiye ile Kazakistan arasındaki ilişkiler, tarihî bağların ötesine geçerek çok katmanlı, kurumsal ve jeopolitik açıdan stratejik bir ortaklığa dönüşmüş; bu dönüşüm savunma sanayii, enerji güvenliği, ulaştırma altyapısı ve kültürel diplomasi alanlarında somut projelerle pekiştirilmiştir. İki ülke arasında artan ekonomik karşılıklılık ve savunma temelli teknoloji transferi, yalnızca ikili düzeyde değil, TDT çatısı altında bölgesel düzlemde de istikrar, kalkınma ve siyasî eşgüdüm hedeflerine hizmet etmektedir. 

Türkiye’nin etkisiyle Kazakistan’ın doğal kaynak zenginliği ve Avrasya içindeki jeostratejik konumu birleştirildiğinde, yalnızca Batı-Doğu değil, Kuzey-Güney istikrar hatlarını da kapsayan Türk merkezli yeni bir jeopolitik mimarinin yükselişi mümkün görünmektedir. Bu bağlamda Türkiye-Kazakistan ekseninde derinleşen stratejik işbirliği, Orta Asya’nın yalnızca Çin ve Rusya etkisine açık bir tampon bölge değil, aynı zamanda Türk Dünyası’nın çok kutuplu ve işlevsel bir güç havzası hâline dönüşmesinde belirleyici rol oynayacaktır.


[i] Aiman Nakispekova, “Kazakhstan, Türkiye to Deepen Strategic Ties at High-Level Council Meeting in Ankara”, The Astana Times, https://astanatimes.com/2025/07/kazakhstan-turkiye-to-deepen-strategic-ties-at-high-level-council-meeting-in-ankara, (Erişim Tarihi: 31.07.2025).

[ii] “A New Level of Strategic partnership: What Astana and Ankara Agreed On”, Qazinform, https://qazinform.com/news/a-new-level-of-strategic-partnership-what-astana-and-ankara-agreed-on-0415a8, (Erişim Tarihi: 31.07.2025).

[iii] Äsel Äbilbek, “Toqaevtıñ Türkïyağa Resmï Saparı: Strategïyalıq Seriktestiktiñ Jaña Kezeñi”, Baq, https://baq.kz/toqaevtyn-turkiyaga-resmi-sapary-strategiyalyq-seriktestiktin-zhana-kezeni-200018032/, (Erişim Tarihi: 31.07.2025).

[iv] “‘Neobkhodimo v Tekushchikh Usloviyakh’. V Gosdume Prizvali Podnyat Kurs Dollara do 108 Rubley, Chtoby Pomoch Byudzhetu i Ekonomike”, Moscow Times, https://www.moscowtimes.ru/2025/07/29/neobhodimo-vtekuschih-usloviyah-vgosdume-prizvali-podnyat-kurs-dollara-do108-rublei-chtobi-pomoch-byudzhetu-iekonomike-a170189, (Erişim Tarihi: 31.07.2025).

[v] “‘Tranzitnyy Khab, Tsentralnaya Aziya Narashchivayet Proizvodstvo Dronov: Chem Eto Mozhet Grozit na Fone Konfliktov v Mire”, Radio Azattik, https://rus.azattyq.org/a/tranzitnyy-hab-kak-tsentralnaya-aziya-naraschivaet-proizvodstvo-dronov-i-chem-eto-mozhet-grozit-v-kontekste-konfliktov-v-mire/33484076.html, (Erişim Tarihi: 31.07.2025).

[vi] “Turtsiya i Kazakhstan Namereny Uvelichit Propusknuyu Sposobnost Srednego Koridora”, Caliber, https://caliber.az/post/turciya-i-kazahstan-namereny-uvelichit-propusknuyu-sposobnost-srednego-koridora, (Erişim Tarihi: 31.07.2025).

Ergün MAMEDOV
Ergün MAMEDOV
Ergün Mamedov, 2020 yıllında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler tezli yüksek lisans bölümüne kabul almış ve 2022 yılında tezini başarıyla savunarak mezun olmuştur. Eğitimine hâlihazırda 2022 yılında başladığı Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler ana bilim dalında doktora öğrencisi olarak devam etmektedir. Gürcistan vatandaşı olan Ergün Mamedov, ileri düzeyde Gürcüce, orta düzeyde İngilizce ve başlangıç düzeyinde Rusça bilmektedir. Başlıca ilgi alanları, Güney Kafkasya ve Türk Dünyası coğrafyaları merkezli güncel diplomasi gündemi ve siyasî tarihtir.

Benzer İçerikler