Ankara-Washington Hattında Yarım Kalmış Hesaplaşma!

Paylaş

Ankara önümüzdeki günlerde sırasıyla ABD Dışişleri Bakanı RexTillerson ve Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Korgeneral Herbert Raymond McMaster’ı ağırlayacak. Bu ağırlamalar hiç kuşkusuz sıradan olmayacak. Zira iki ülke silahlı kuvvetlerinin her an karşı karşıya gelme durumu söz konusu ve bunun için bir kıvılcım yeterli.

Taraflar da bunun farkında olduğu için halen diplomasi kapısını açık tutma gayretinde. Bu bağlamda ABD heyetinin burada Türkiye’ye geliyor olması, göz ardı edilmemesi gereken önemli bir detay. Ankara’da oluşan yeni iradenin kararlılığı ve bu noktada ABD çaresizliği de elbette dikkatlerden kaçmıyor.

Bu kapsamda Washington’ın Zeytin Dalı Harekâtı’nı “sınırlı tutun”, “Münbiç’e harekât yapmayın” isteklerine ve “kendinizi ateşe atarsınız”, “rolümüze muhtaç kalırsınız” türünden aba altı tehditlerine verilen; “tüm Suriye sınırımızdan PYD/PKK temizlenecek”, “vatandaşlarınızın (daha doğrusu asker görünümlü kiralık-profesyonel katillerinizin) cesetlerini toplamak zorunda kalırsınız” cevabı bu ziyaretleri kaçınılmaz kılmış görünüyor.

Peki, bu ziyaretlerden bir sonuç çıkar mı? Açıkçası sanmıyorum; en azından hemen. Dolayısıyla Türk-Amerikan ilişkilerinde “ittifaklık” bağlamında kör topal işleyen, “noktasız nokta dönemi” bir süre daha devam edeceğe benziyor.

Diğer taraftan sürecin bu şekilde devam ettirilmesinin de artık mümkün olmadığı ortada. Yani Ankara-Washington hattında mevcut şartlar altında sürdürülebilir bir ilişkiden bahsedebilmek mümkün değil. Var olan durum; her iki taraf açısından sadece ve sadece yükselen, derinleşen, genişleyen ve ucu bir çatışmayı/savaşı işaret eden krizi mümkün mertebe dondurabilmek.

Burada sürecin nasıl bir seyir alacağı daha çok Amerikan tarafının Türkiye’ye yönelik tavrındaki değişiklik ve bu kapsamda atacağı adımların sonucunda belirgin bir hal alacağa benziyor. ABD ya Türkiye ile tekrar masaya oturacak ya da Türkiye’yi, başta Suriye ve Irak olmak üzere her masanın dışında tutmaya çalışacak yeni bir politikayı hem diplomasi masasında hem da sahada uygulamaya koyacaktır.

Buradaki hedef de ortada: Türk kamuoyunu ve uluslararası kamuoyunu Türkiye’ye karşı döndürmek ve onları kullanmak, karşısındaki iradeyi de bunaltarak pes ettirmek.

ABD Sonuç Alamadığı Takdirde “Kirli Savaşı” Tırmandıracaktır!

Bunu neye göre söylüyorum? Son dönem Türk-Amerikan ilişkilerini yakından takip edenler açısından aslında bu sorunun cevabı çok basit! Şöyle ki…

ABD öncelikle bir taraftan sahada Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’ne ve onunla birlikte hareket eden Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)’na büyük kayıplar verdirmeye çalışırken; diğer taraftan onların elini kolunu bağlamayı ve hatta aralarında bir takım ihtilaflara yol açma yoluna gidecektir.

Bu noktada TSK ve ÖSO’ya yönelik çok boyutlu yıpratma savaşları ortada. ABD bir yandan ellerine sofistike silahlar verdiği teröristlerle TSK ve ÖSO’yu hedef alırken; diğer taraftan da medya ve bir takım Sivil Toplum Örgütleri (STK), think tanklar ve onların yayınladığı dezenformasyona dayalı haber ve raporlar ile bu iki gücün operasyonel kabiliyetlerini etki/baskı altına almaya, manevra kabiliyetlerini daraltmaya çalışıyor.

Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan 1 Mart Tezkeresi ve Çuval Krizi sonrası 2007’ye kadar yaşanan dönemde ABD’nin izlediği ve sahaya sürdüğü kartları (başta PKK terör örgütü ve sözde soykırım olmak üzere) burada bir kez daha hatırla(t)makta fayda var. ABD bu kartları çok acımasız bir şekilde Kasım 2007’de Washington’da gerçekleşen Erdoğan-Bush zirvesine ve orada bir mutabakat sağlanana kadar kullandı.

ABD bu noktada Türkiye üzerinde daha etkili olabilmek için düne kadar ihtilaf halinde olduğu ülke ya da gruplarla yeni bir süreç başlatmaktan da çekinmeyecektir. Suriye’de istediği gibi Türkiye’yi “kullanamayan”, ona istediğini yaptırtamayan ABD; bir anda “model ortaklık” dönemini bitirmiş, ardından da 2012’de Cenevre süreciyle birlikte Ankara’yı yüzüstü bırakmıştı. ABD, Cenevre üzerinden kendisine yeni ortak olarak Rusya-İran ikilisini tercih etmişti. (Dikkatinizi çekmiştir: Mevzu Türkiye olduğunda her türlü düşmanlık bir anda dostluğu/müttefikliğe dönüşebiliyor!)

Sonrası gelişmeleri biliyoruz. ABD; Gezi ve Mısır’da askeri darbe ile birlikte 2013 sonrası Türkiye’ye yönelik “etkisizleştirme”, “itibarsızlaştırma”, “yalnızlaştırma” ve “istikrarsızlaştırma” politikalarına hız verecektir. Zirve yaptığı nokta ise, “15 Temmuz Hibrid Darbe” girişimi olacaktır.

ABD “Yeni Türkiye Cumhuriyeti Projesi”nden Vazgeçmiş Değil!

ABD, Suriye ve Ortadoğu konusunda Türkiye’yi gözden çıkardığını açıkça deklare etmese bile, daha önce yaşanan üç somut örnekte de görüldüğü üzere bir süre daha kontrollü bir gerginlik politikası izlemeye çalışacak gibi. Zira ABD halen Türkiye’de halen kontrolü yeniden ele geçirebileceği düşüncesinde.

Açıkçası, “15 Temmuz Hibrid Darbe” girişimi ve onun yol açacağı kontrolsüz bir Türkiye üzerinden bir iç savaşı gerçekleştirmek suretiyle bu planını hayata geçirmek isteyen ABD, görünen o ki bu hedefinden vazgeçmiş değil.

Dolayısıyla olayın adını ve yöntemi net bir şekilde ortaya koyalım: ABD, Türkiye’yi terör örgütleri ve iç savaş üzerinden dizayn etmek istiyor. ABD açısından “karadaki müttefik” tercihi de bunun bir parçası. Dolayısıyla, PYD-YPG/PKK/SDG terör örgütüne yönelik verdiği destek; 2016 itibarıyla Türkiye’ye yönelik yeni kararını ve bunu hayata geçirme noktasında nasıl bir strateji ve araçları tercih edeceğini göstermesi açısından oldukça önemli.

Çünkü ABD açısından önünde halen değerlendirebileceğine inandığı en azından bir (ya da iki yıl) daha var. Türkiye’ye yönelik “örtülü savaş” ile 2019’da kendi Türkiye’sini (daha somut ifadeyle, GrahamFuller’in yıllar öncesinde ortaya koyduğu “Yeni Türkiye Cumhuriyeti”) inşa projesi halen gündemde. Bu bağlamda Türkiye’ye yönelik dolaylı bir darbe sürecini Suriye üzerinden harekete geçirmiş görünüyor.

Ziyaretlerde ABD cenahı bunu hissettirmeye çalışacak. Fakat bizim de cevabımız hazır! Gelince görecekler, biraz sürpriz olsun.

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
1969 Dörtyol-Hatay doğumlu olan Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldu. BÜ’de 1995 yılında Yüksek Lisans çalışmasını tamamlayan Erol, aynı yıl BÜ’de doktora programına kabul edildi. Ankara Üniversitesi’nde doktorasını 2005’de tamamlayan Erol, 2009 yılında “Uluslararası İlişkiler” alanında doçent ve 2014 yılında da Profesörlük unvanlarını aldı. 2000-2006 tarihleri arasında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM)’nde görev yapan Erol, ASAM’ın Genel Koordinatörlük görevini de bir dönemliğine yürütmüştür. 2009 yılında Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) Kurucu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi (USGAM)’nin de kurucu başkanı olan Prof. Erol, Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (YTSAM) Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanlığını da yürütmektedir. Prof. Erol, Gazi Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (GAZİSAM) Müdürlüğü görevinde de bulunmuştur. 2007 yılında Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) “Türk Dünyası Hizmet Ödülü”nü alan Prof. Erol, akademik anlamdaki çalışmaları ve medyadaki faaliyetlerinden dolayı çok sayıda ödüle layık görülmüştür. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: 2013 yılında Çağdaş Demokratlar Birliği Derneği tarafından “Yılın Yazılı Medya Ödülü”, 2015 yılında “APM 10. Yıl Hizmet Ödülü”, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından “2015 Yılın Basın-Fikir Ödülü”, Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri “2016 Gönül Elçileri Medya Onur Ödülü”, Yörük Türkmen Federasyonları tarafından verilen “2016 Türkiye Onur Ödülü”. Prof. Erol’un 15 kitap çalışması bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının isimleri şu şekildedir: “Hayalden Gerçeğe Türk Birleşik Devletleri”, “Türkiye-AB İlişkileri: Dış Politika ve İç Yapı Sorunsalları”, “Avrasya’da Yeni Büyük Oyun”, “Türk Dış Politikasında Strateji Arayışları”, “Türk Dış Politikasında Güvenlik Arayışları”, “Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu İlişkileri”, “Sıcak Barışın Soğuk Örgütü Yeni NATO”, “Dış Politika Analizinde Teorik Yaklaşımlar: Türk Dış Politikası Örneği”, “Krizler ve Kriz Yönetimi: Aktörler ve Örnek Olaylar”, “Kazakistan” ve “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”. 2002’den bu yana TRT Türkiye’nin sesi ve TRT Radyo 1 (Ankara Radyosu) “Avrasya Gündemi”, “Stratejik Bakış”, “Küresel Bakış”, “Analiz”, “Dosya”, “Haber Masası”, “Gündemin Öteki Yüzü” gibi radyo programlarını gerçekleştirmiş olan Prof. Erol, TRT INT televizyonunda 2004-2007 yılları arasında “Arayış”, 2007-2010 yılları arasında Kanal A televizyonunda “Sınır Ötesi” ve 2020-2021’de de BBN TÜRK televizyonunda “Dış Politika Gündemi” programlarını yapmıştır. 2012-2018 yılları arasında Millî Gazete’de “Arayış” adlı köşesinde dış politika yazıları yayımlanan Prof. Erol’un ulusal-uluslararası medyada çok sayıda televizyon, radyo, gazete, haber siteleri ve dergide uzmanlığı dahilinde görüşlerine de başvurulmaktadır. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Latin Amerika Araştırmaları Merkezi’nde (LAMER) de dersler veren Prof. Erol, 2018’den bu yana Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerini devam ettirmektedir. Prof. Erol, 2006 yılından itibaren Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde de dersler vermiştir. Prof. Erol’un başlıca ilgi ve uzmanlık alanları ve bu kapsamda lisans, master ve doktora seviyesinde verdiği derslerin başlıcaları şu şekilde sıralanabilir: “Jeopolitik”, “Güvenlik”, “İstihbarat”, “Kriz Yönetimi”, “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”, “Türk Dış Politikası”, “Rus Dış Politikası”, “ABD Dış Politikası”, “Orta Asya ve Güney Asya”. Çok sayıda dergi ve gazetede yazıları-değerlendirmeleri yayımlanan Prof. Erol’un; “Avrasya Dosyası”, “Stratejik Analiz”, “Stratejik Düşünce”, “Gazi Bölgesel Çalışmalar”, “The Journal of SSPS”, “Karadeniz Araştırmaları gibi” akademik dergilerde editörlük faaliyetlerinde bulunan Prof. Erol, “Bölgesel Araştırmalar”, “Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları”, “Gazi Akademik Bakış”, “Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri”, “Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler”, “Demokrasi Platformu” dergilerinin editörlüklerini hali hazırda yürütmekte, editör kurullarında yer almaktadır. 2016’dan bu yana Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Kurucu Başkanı olarak çalışmalarını devam ettiren Prof. Erol, evli ve üç çocuk babasıdır.

Benzer İçerikler