Analiz

Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın “Golden Visa” Kararı

AB’nin ortak vatandaşlık hukuku ile ulusal menfaatler arasındaki denge oldukça kırılgandır.
Vatandaşlık; demokratik temsiliyeti ve katılımı içeren çok katmanlı bir kimliktir.
ABAD’ın kararı, birlik düzeyinde vatandaşlık politikasının egemenlikten çıkarılıp ortak normlarla uyumlu hale getirilmesi yönünde bir dönüm noktası olabilir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

2025 yılının Nisan ayında Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD), Malta’nın yatırım yoluyla vatandaşlık verdiği “Golden Visa” programının AB hukukuna ve Avrupa vatandaşlığı kavramının ruhuna aykırı olduğuna hükmetmiştir. Bu karar uzun süredir Avrupa’da tartışma konusu olan yatırım temelli vatandaşlık ve oturum programlarına yönelik en net karar niteliğindedir. Söz konusu programlar ekonomik kazanç sağlama amacıyla yabancı yatırımcılara hızlı vatandaşlık veya ikamet hakkı sunmaktadır. Bu durum ise vatandaşlığın “aidiyet” değil, alınıp satılabilen bir emtia olarak görülmesine neden olmaktadır.

Yatırımla vatandaşlık ve oturum sistemleri, Avrupa değerlerinin temsil ettiği hukukun üstünlüğü, eşitlik ve demokratik katılım ilkeleriyle piyasa mantığının çıkar odaklı hesapları arasında sıkışmış “gri bir alan” yaratmaktadır. Bu analiz, ABAD’ın Malta kararı ekseninde Golden Visa uygulamalarının Avrupa vatandaşlığı ile AB’nin değerleri arasındaki ilişkisini incelemeyi amaçlamaktadır.

Yatırımla Vatandaşlık: Tanım, Uygulamalar ve Eleştiriler

Yatırım Yoluyla Vatandaşlık (CBI) ve Yatırım Yoluyla Oturum (RBI) programları yabancı yatırımcılara belirli bir ekonomik katkı karşılığında vatandaşlık veya uzun süreli oturum hakkı sağlayan sistemlerdir. Bu uygulamalar, özellikle AB üyesi bazı ülkelerde bütçe açığını kapatma, konut piyasasını canlandırma veya doğrudan yabancı yatırım çekme amacıyla 2000’li yıllardan itibaren yaygınlaşmıştır. Malta, Bulgaristan, Kıbrıs ve Avusturya gibi ülkeler doğrudan vatandaşlık sunarken; Portekiz, Yunanistan ve İspanya gibi ülkeler genellikle emlak yatırımı karşılığı oturum hakkı vermektedir.[1]

Bu programlar, AB düzeyinde hem etik hem de hukuki tartışmalara yol açmıştır. Avrupa Komisyonu ve Avrupa Konseyi’nin Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO); bu uygulamaların kara para aklama, organize suç ve güvenlik açıkları açısından ciddi riskler ortaya çıkardığını raporlamıştır.[2] Ayrıca vatandaşlığın metalaştırılması, AB vatandaşlığının bir piyasa ürünü haline gelmesi anlamına gelmekte ve bu durum eşitlik, şeffaflık ve hukukun üstünlüğü gibi temel Avrupa değerleriyle açık bir çelişkiye neden olmaktadır.[3]

ABAD’ın Malta Kararı

29 Nisan 2025 tarihinde ABAD, Avrupa Komisyonu’nun Malta’ya karşı açtığı davada kararını açıklamıştır. Kararda, Malta’nın yatırım yoluyla “şartsız” vatandaşlık verdiği Golden Visa uygulamasının AB hukukuna aykırı olduğu belirtilmiştir. Mahkeme, vatandaşlığın yalnızca ekonomik katkı temelinde verilmesinin AB vatandaşlığının anlamını erozyona uğrattığını ve bu uygulamanın “vatandaşlık aidiyetini bir ekonomik emtia aracına indirgediğini” açıkça vurgulamıştır.[4]

ABAD, kararında özellikle Sadakat (Loyalty) ve Dayanışma (Solidarity) ilkeleri ile AB vatandaşlığına bağlı hakların ortak niteliğine dikkat çekmiştir. Avrupa Birliği İşleyişine İlişkin Antlaşma’nın (TFEU) 20-25. maddeleri uyarınca vatandaşlık yalnızca ulusal değil, aynı zamanda Avrupa düzeyinde de sonuç doğurur. Dolayısıyla bir üye devletin vatandaşlık politikasının tüm birlik üzerinde etkisi vardır.[5] Bu karar, ABAD’ın ilk kez bir üye devletin vatandaşlık verme yetkisine doğrudan sınır çizmesi açısından emsal karar niteliği taşımaktadır. Malta’nın programını derhal sona erdirmesi beklenirken, kararın Portekiz ve Yunanistan gibi Golden Visa uygulamasını sürdüren ülkelere dolaylı baskı oluşturması beklenmektedir. Ayrıca karar, AB düzeyinde bağlayıcı normların genişletilmesine ve birlik içi vatandaşlık politikasında uyum arayışına ivme kazandırabilir.[6]

Golden Visa Programlarının Ekonomik ve Siyasal Yansımaları

Golden Visa ve Golden Passport programlarının cazibesi büyük ölçüde AB içindeki serbest dolaşım hakkı ile ilgilidir. Bir AB üyesi devletten vatandaşlık veya oturum hakkı elde eden bireyler, 27 ülkeyi kapsayan Schengen Bölgesi’nde serbestçe seyahat edebilmekte, yerleşebilmekte, çalışabilmekte ve yatırım yapabilmektedir. Bu durum belirli bir mal varlığına sahip bireyler için vatandaşlığı bir tür “jeopolitik sigorta poliçesi”ne dönüştürmektedir.[7] Ancak bu programlar yalnızca ekonomik faydalarla sınırlı kalmamaktadır: kara para aklama, vergi kaçakçılığı, yolsuzluk ve organize suç riskleri açısından ciddi sorunlar yaratmaktadır. Avrupa Komisyonu, yatırım temelli vatandaşlık programlarının özellikle finansal denetimden uzak yapıların bu kanalları suistimal etmesine zemin hazırladığını defalarca vurgulamıştır.[8] Ekonomik düzeyde ise lüks konut piyasası üzerindeki etkiler dikkat çekicidir. Portekiz ve Yunanistan’da bu programlar, gayrimenkul fiyatlarını artırarak yerel halkın erişilebilir konut hakkını zora sokmuştur.[9] Ayrıca bu uygulama demokratik meşruiyet açısından da sorunludur. Vatandaşlık, siyasal aidiyet ve sivil haklara dayanan bir statü olması gerekirken yatırım nesnesine indirgenmesi eşitlik ve katılım ilkelerine zarar vermektedir.

AB’nin Vatandaşlık Kavramı ve Golden Visa Arasındaki Gerilim

AB vatandaşlığı aynı zamanda siyasal aidiyet, hukuki koruma ve temsil hakkı gibi boyutlarıyla anlam kazanır. Avrupa vatandaşlığı, üye devlet vatandaşlığını tamamlayan bir statü olup TFEU madde 20 çerçevesinde bireylere serbest dolaşım, yerleşme, çalışma ve yerel seçimlerde oy kullanma gibi temel haklar sağlar.[10] Bu nedenle vatandaşlık; demokratik temsiliyeti ve katılımı içeren çok katmanlı bir kimliktir. Golden Visa ve Passport programları bu anlamı zayıflatmakta; vatandaşlığı piyasa mantığıyla erişilen bir “meta” haline getirmektedir. Bu durum, eşitlik ilkesine açıkça aykırıdır.

Ekonomik yeterliliği olanlar kolayca vatandaşlığa erişebilirken, göçmen işçiler ve mülteciler yıllarca temel haklara dahi ulaşamadan beklemek zorundadır.[11] Sorunun temelinde vatandaşlık verme yetkisinin üye devletlerin egemenlik alanında mı kaldığı yoksa ortak AB normlarıyla mı sınırlandırılacağı tartışması yatmaktadır. Vatandaşlık hukuku genel olarak üye devletlerin milli egemenlik alanı içerisindedir. Lakin ABAD’ın Malta kararı bu egemenliğe müdahale eden ilk ciddi adımdır. Portekiz ve Yunanistan gibi ülkelerin Golden Visa programlarını hâlâ sürdürmesi ise AB’nin siyasi iradesinin parçalı ve eşit olmadığını göstermektedir.[12]

Sonuç

ABAD’ın Malta’ya ilişkin kararı, yatırım karşılığı vatandaşlık uygulamalarının hukuki sınırlarını belirleyen ve birlik düzeyinde normatif tutarlılık arayışına bir katman daha ekleyen tarihî bir karardır. Bu karar, vatandaşlığın sadece bir ekonomik işlem değil aynı zamanda hukuki ve siyasal bir aidiyet ilişkisi olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Ancak yine de Golden Visa programları hâlâ birçok üye devlette gri bir hukuki zemin üzerinde varlığını sürdürmektedir. Bu durum, AB’nin ortak vatandaşlık hukuku ile ulusal menfaatler arasındaki dengenin kırılgan olduğunu göstermektedir. Gerçek bir çözüm, vatandaşlığı “satın alınabilir bir emtia” olmaktan çıkarmak, eşitlik ve şeffaflık ilkeleriyle uyumlu düzenlemeler getirmek ve Avrupa değerlerini uygulamada da yaşatmaktan geçmektedir. Birliğe aidiyetin ölçüsü, banka hesabı değil; hukuka, dayanışmaya ve ortak demokratik değerlere bağlılıktır.


[1] European Commission. (2022). Investor citizenship and residence schemes in the European Union. https://commission.europa.eu/system/files/2022-01/investor-schemes-report_en.pdf, (Erişim Tarihi: 23.07.2025).

[2] GRECO. (2021). Corruption risks of citizenship and residence schemes. Council of Europe. https://www.coe.int/en/web/greco, (Erişim Tarihi: 23.07.2025).

[3] Carrera, S., & Guild, E. (2017). EU citizenship and federalism: The role of rights. Springer.

[4] CJEU. (2025). Commission v. Malta (Golden Passport Ruling), Case C-12/23. https://curia.europa.eu/juris/document/document.jsf?docid=XXXXXX, (Erişim Tarihi: 23.07.2025).

[5] Carrera, S., & Vankova, Z. (2020). Re-thinking the attractiveness of EU citizenship: Comparative perspectives on investment migration schemes (CEPS Papers in Liberty and Security in Europe No. 2020-03). Centre for European Policy Studies. https://www.ceps.eu/ceps-publications/re-thinking-the-attractiveness-of-eu-citizenship/

[6] Van den Brink, M. (2021). EU citizenship and member state nationality: Rethinking the relationship. European Law Review, 46(2), 212–229.

[7] Shachar, A., & Hirschl, R. (2014). On citizenship, states, and markets. Journal of Political Philosophy, 22(2), 231–257. https://doi.org/10.1111/jopp.12025

[8] European Commission. (2022). Investor citizenship and residence schemes in the European Union. https://commission.europa.eu/system/files/2022-01/investor-schemes-report_en.pdf, (Erişim Tarihi: 23.07.2025).

[9] Fernandes, J., & Pinho, M. (2023). Golden visa programmes and housing inequality in Southern Europe. European Urban and Regional Studies, 30(2), 145–162. https://doi.org/10.1177/09697764221149352

[10] Shaw, J. (2018). Citizenship and equality in the European Union. International Journal of Constitutional Law, 16(3), 737–754. https://doi.org/10.1093/icon/moy056

[11] Bauböck, R. (2018). Genuine links and useful passports: Evaluating strategic uses of citizenship. Journal of Ethnic and Migration Studies, 44(14), 2423–2438. https://doi.org/10.1080/1369183X.2017.1408463

[12] Van den Brink, M. (2021). EU citizenship and member state nationality: Rethinking the relationship. European Law Review, 46(2), 212–229.

Ali Kerem GÜLAÇTI
Ali Kerem GÜLAÇTI
Ali Kerem Gülaçtı, Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde lisans eğitimine devam ederken aynı zamanda Tarih Bölümü’nde yandal programını sürdürmektedir. Ali Kerem’in başlıca ilgi alanları; Avrupa siyaseti, insan hakları hukuku ve hükümetlerarası örgütlerdir. Ali Kerem, ileri düzeyde İngilizce ve başlangıç seviyesinde Almanca bilmektedir.

Benzer İçerikler