21 Temmuz 2025 tarihinde Avrupa Birliği (AB), Rusya’ya yönelik 18. yaptırım paketi kapsamında Hindistan merkezli enerji devi Nayara Enerji’ye yaptırım uyguladığını duyurmuştur. Gerekçe olarak “şirketin Rusya’nın enerji sektörüne sermaye ve dağıtım kanalı sağlaması” gösterilmiştir. Ancak Nayara Enerji bu karara tepki göstererek Avrupa’yı “uluslararası hukuku ihlal etmekle” ve “egemen devletlerin iç işlerine müdahale etmekle” suçlamıştır.[i] Bu gelişme, çok kutuplu küresel düzenin kırılgan dengelerinde Avrupa’nın pozisyonunun ve enerji diplomasisinin sorgulanmasına yol açacak derin jeopolitik fay hatlarını açığa çıkarmıştır.
Önümüzdeki yıllarda AB’nin enerji politikalarında benimsediği yaptırım temelli yaklaşımın, yalnızca hedef ülkeler üzerinde değil, küresel enerji diplomasisinin yapısal dinamikleri üzerinde de belirleyici etkiler üretmesi beklenmektedir. Özellikle Hindistan gibi yükselen güçlerin stratejik özerklik arayışı, bu tür tek taraflı yaptırımlara karşı bölgesel ve çok taraflı ittifak mekanizmalarının gelişmesini hızlandırabilir. Avrupa’nın küresel norm koyucu rolü ise üçüncü ülke aktörlerinin uluslararası hukuk ve egemenlik temelli itirazlarıyla daha fazla sorgulanır hale gelebilir. Bu doğrultuda enerji güvenliği, ticaret hukuku ve çok kutupluluk ekseninde şekillenen yeni jeopolitik dengelerin, yalnızca devletler arasında değil, aynı zamanda şirketler ve bloklar arasında da yeni hizalanmalara yol açacağı öngörülmektedir.
AB’nin bir Asya ülkesinin enerji şirketine doğrudan yaptırım uygulaması, Hindistan’ın uzun süredir benimsediği “stratejik özerklik” yaklaşımını daha da katılaştıracaktır. Yeni Delhi yönetimi, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile savunma işbirliği yapsa da Rusya’dan enerji ithalatını artırmış ve Batı yaptırımlarına uymamıştır. Nayara Enerji’ye yaptırım, Hindistan için bir “kırmızı çizginin” aşıldığı izlenimini yaratabilir. Bu da Hindistan’ı, Çin ve Rusya’yla daha yakın enerji ve ticaret blokları oluşturmaya itebilir. Hindistan, BRICS+ gibi platformlarda yaptırım bypass mekanizmalarının kurumsallaşması için öncülük edebilir. SWIFT dışı ödeme sistemlerinin yaygınlaşması, Hindistan-Rusya ticaretinde rupiye dayalı işlemlerin artması bu sürecin ilk işaretleridir.
AB, uzun süredir iklim krizi, enerji dönüşümü ve insan hakları alanlarında küresel norm koyucu rol üstlenmiştir. Ancak üçüncü ülke şirketlerini kendi dış politika çıkarlarına göre cezalandırması, bu meşruiyeti sarsabilir. Nayara Enerji’nin açıklamasında “AB, uluslararası ticaret hukukunu çiğnemektedir” ifadesiyle doğrudan bu eleştiri dile getirilmiştir. Bu yaklaşım, Afrika, Latin Amerika ve Güneydoğu Asya’daki birçok ülke tarafından “yeni tür sömürgecilik” olarak değerlendirilebilir. Avrupa’nın bu bölgelerdeki kalkınma ajandası ile jeopolitik baskı araçları arasında doğrudan bir çelişki doğması, AB’nin yumuşak gücünü ciddi şekilde zayıflatabilir.
Nayara Enerji yaptırımı, Rusya’nın enerji satış rotalarında Avrupa dışı alternatifleri kurumsallaştırma stratejisini hızlandıracaktır. Rusya zaten Çin, Hindistan ve Türkiye gibi ülkelere yönelik doğalgaz ve petrol sevkiyatlarını artırmış; Kuzey Akım gibi boru hattı projelerinin yerini “Doğu’ya enerji hamlesi” almıştır. Hindistan, bu anlamda sadece yeni bir pazar değil; aynı zamanda Batı yaptırımlarını sistematik olarak delmekte işlevsel hale gelen bir aktördür. Rusya, Hindistan üzerinden petrol ve türev ürünlerini Asya ve Afrika pazarlarına “yeniden etiketlenmiş” şekilde ihraç ederek Avrupa’nın yaptırım mimarisine meydan okuyabilir.
Nayara örneği, enerji şirketlerinin yalnızca ticari değil; aynı zamanda jeopolitik aktörler haline geldiği bir dönemin sinyalidir. 2026 sonrası dönemde Rosneft, CNPC, Saudi Aramco ve Petronas gibi şirketler arasında Batı karşıtı “enerji dayanışması” oluşabilir. Bu şirketler, ulusal hükümetlerinin diplomatik kalkanı sayesinde Avrupa’nın finansal araçlarından bağımsız işlem yapma stratejileri geliştirebilir. Bu da enerji piyasasında yalnızca devletler arası değil, şirketler arası da bir kamplaşmaya yol açabilir.
Bu kriz, Birleşmiş Milletler sistemi başta olmak üzere uluslararası hukukta ekonomik yaptırımların kapsamı ve meşruiyeti üzerine yeni tartışmaları tetikleyecektir. Nayara Enerji’nin itirazında geçen “hukuka aykırılık” vurgusu, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) nezdinde bir uyuşmazlık prosedürü başlatabilir. Bu da AB’nin çok taraflı ticaret sisteminde meşruiyetinin test edilmesine neden olabilir. Eğer DTÖ, yaptırımların AB’nin kendi iç hukuku yerine tarafsız ticaret kurallarına göre yargılanması gerektiğine karar verirse, bu emsal karar Avrupa’nın diğer yaptırımlarını da zora sokabilir.
Nayara Krizi’nin ardından Avrupa içinde enerji arz güvenliği tartışmaları da yeniden alevlenebilir. Özellikle Macaristan, Bulgaristan ve Slovakya gibi doğuya bağımlı üyeler, Avrupa’nın dış politika öncelikleriyle enerji güvenliği ihtiyaçlarının çatıştığını gündeme getirebilir. Bu da Avrupa’da enerji politikasının “merkezî karar alma” yerine “çok katmanlı çıkar uyumu” üzerine yeniden kurgulanmasına neden olabilir. AB içinde enerji konusunda ortak bir stratejinin sağlanamaması, Yeşil Mutabakat’ın da iç meşruiyetini zayıflatacaktır.
Nayara Enerji, Hindistan’da petrokimya ve dağıtım sektörlerinde çok sayıda alt taşeronla çalışan bir tedarik zinciri merkezidir. AB’nin bu şirkete uyguladığı yaptırımlar, yalnızca enerji değil; kimya, plastik, lojistik ve finans sektörlerini de etkileyecektir. Bu durum, yaptırımların “yayılma etkisi (spillover effect)” nedeniyle Avrupa şirketlerini de dolaylı olarak zarar görür hale getirecektir. Özellikle BP, Total ve Shell gibi şirketlerin Hindistan pazarındaki operasyonları bundan etkilenebilir. Bu da Avrupa iş dünyası içinde yaptırımların yeniden tartışılmasına yol açabilir.
Bu sürecin devamında Hindistan’ın sadece Nayara örneğiyle sınırlı kalmayıp küresel finans ve enerji ticaretinde kendi ödeme sistemlerini geliştirmeye yönelik adımlar atması olasıdır. BRICS+ çatısı altında Rusya, Çin, Brezilya ve Güney Afrika gibi aktörlerle birlikte SWIFT dışı işlem ağlarının oluşturulması, dolarla işlem zorunluluğunu ortadan kaldıracak bölgesel ödeme sistemlerinin yaygınlaşması beklenmektedir. Bu adımlar, yaptırım direncine dayalı yeni bir ekonomik sistemin temellerini atarken, Batı merkezli finansal hegemonyanın sorgulanmasına da yol açacaktır.
Sonuç olarak AB’nin Nayara Enerji’ye yönelik yaptırımı, yalnızca Rusya’yı değil, Hindistan gibi yükselen güçleri de karşı cepheye iterek çok kutuplu enerji düzeninin derinleşmesine yol açacaktır. AB’nin üçüncü ülke şirketlerine doğrudan yaptırım uygulaması, küresel meşruiyetini zedeleyebilir ve Güney ülkelerinde “yeni sömürgecilik” algısını pekiştirebilir. Hindistan, BRICS+ çerçevesinde Batı dışı ödeme sistemlerini güçlendirerek yaptırım direncine dayalı yeni bir ekonomik sistemin öncüsü haline gelebilir.
[i] “Nayara Energy views EU sanctions as groundless, ignoring international law”, TASS, https://tass.com/world/1992277, (Erişim Tarihi: 24.07.2025).