Bakü-Erivan Hattında Kalıcı Barış Arayışları ve AB’nin Arabuluculuğu

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

10 Kasım 2020 tarihinde imzalanan Moskova Deklarasyonu’nun ardından Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barış anlaşması imzalanması hususunda çeşitli müzakereler yürütülmüş ve yürütülmektedir. Esasen ateşkes anlaşmasının imzalanmasında belirleyici rol oynayan temel aktör Rusya olduğu için barış anlaşmasına ilişkin arabuluculuk diplomasisinde de ilk aşamada Moskova’nın ön plana çıktığı görülmüştür. Ancak zaman içerisinde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ile Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan’ı bir araya getirdiği toplantılar da yapılıştır. Aslında Washington da Moskova da Karabağ Sorunu’nun çözümü hususundaki süreci sürdürmektedir. Fakat arabuluculuk noktasında ön plana çıkan başat aktörün de Avrupa Birliği (AB) haline geldiği görülmektedir.

Esasen bu durum, AB’nin Güney Kafkasya’nın istikrarını gerçek anlamda istemesinden kaynaklanmaktadır. Zira birlik, özellikle de Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından yaşanan enerji krizi ve Kuzey Koridoru’nun tıkanması hasebiyle tedarik zincirlerinde yaşanan lojistik sorunlar sebebiyle ciddi sorunlarla yüzleşmektedir. Böylesi bir ortamda AB nezdinde Orta Koridor’un ehemmiyeti artmıştır. Bu da gerek lojistik gerekse de enerji boyutunda Güney Kafkasya’nın istikrarını her zamankinden çok daha önemli hale getirmiştir.

Üstelik hem Azerbaycan hem de Ermenistan, AB’nin arabuluculuğu konusuna olumlu yaklaşmakta ve birliği güvenilir bir arabulucu olarak algılamaktadır. Bunun sebebi ise iki aktörün de AB’yle ilişkilere verdiği önemdir.

İlk olarak Azerbaycan’dan bahsetmek gerekirse Bakü yönetimi hem kendi enerji kaynaklarını Avrupa’ya ihraç etmek istemekte hem de Hazar’a kıyıdaş ülkelerin kaynaklarının Avrupa’ya ulaştırılması hususunda köprü vazifesi üstlenmeye çalışmaktadır. Nitekim Azerbaycan’ın 2022 yılının Temmuz ayında AB’yle imzaladığı enerji anlaşması[1] ve Kazakistan ve Özbekistan’la ilişkilerindeki yakınlaşma da bunu da teyit eder mahiyettedir.[2]

Öte yandan Ermenistan ise Karabağ’ın işgali sebebiyle 30 yıl boyunca dünyadan tecrit edilmiş ve bir anlamda Rusya ile İran’a muhtaç hale gelmiştir. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ise bu izolasyon durumunun Ermeni halkını fakirleştirdiğini düşünmektedir. Bu yüzden de Batı’ya açılmak istemektedir. Batı’yla sağlıklı ilişkilerin yolu ise Azerbaycan’la normalleşmeyi gerektirmektedir. Bu süreçte de Erivan, AB’yi ideal bir arabulucu olarak görmektedir.

Tüm bu nedenlerden mütevellit 2023 senesinin Haziran ayı itibarıyla AB’nin arabuluculuğunda yürütülen Azerbaycan-Ermenistan görüşmeleri hız kazanmıştır. Bu kapsamda 1 Haziran 2023 tarihinde Moldova’da düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi kapsamında Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel’in katıldığı bir toplantı gerçekleştirilmiştir. Söz konusu toplantıda iki ülke arasındaki sınırların belirlenmesi, tarafların birbirlerinin toprak bütünlüklerini karşılıklı olarak tanıması ve Karabağ Ermenilerinin durumu gibi meseleler masaya yatırılmıştır.[3]

Ayrıca Michel, görüşmeye dair yaptığı açıklamada aynı liderlerin katılımıyla 21 Temmuz 2023 tarihinde Brüksel’de bir zirve düzenleneceğini belirtmiş ve Moldova’daki görüşmenin de 21 Temmuz 2023 tarihinde gerçekleştirilecek toplantının ön hazırlığı olduğunu dile getirmiştir.[4] 6 Haziran 2023 tarihinde ise AB’nin Güney Kafkasya ve Gürcistan krizinden sorumlu Özel Temsilcisi Toivo Klaar’ın Bakü ziyareti gerçekleşmiştir.[5] Bu da AB’nin Güney Kafkasya’daki normalleşmeyi sağlamaya dönük süreci mekik diplomasisi boyutuyla sürdürdüğü anlamına gelmektedir. Muhtemelen Klaar, Bakü ve Erivan arasında orta yolun bulunması ve bu bağlamda 21 Temmuz 2023 tarihinde ele alınacak meselelerin netleştirilmesi çabası içerisindedir.

Mevzubahis çabanın da mühim olduğu vurgulanmalıdır. Çünkü Azerbaycan ile Ermenistan, birçok konuda anlaşmaya yakın görünse de iki meselede tarafların yaklaşımları arasında ciddi farklılıklar vardır. Bunlardan ilki, Zengezur Koridoru mevzusudur. Bakü, koridorun açılmasını beklerken; Erivan’ın bu süreci ağırdan aldığı görülmektedir.

İkincisi ise Karabağ Ermenilerinin durumudur. Ermenistan’ın bu konuda birtakım talepleri bulunsa da Azerbaycan, bu konunun kendi iç meselesi olduğunu dile getirmekte ve taviz vermeye yanaşmamaktadır. Öyle görünüyor ki; AB de bu farklılıklarda bir orta yol bulmaya çalışmaktadır.

Sonuç olarak AB, enerji ve lojistik bakımından Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından yaşanan sorunlar sebebiyle Güney Kafkasya’nın istikrarını önemsemekte ve Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barışı sağlayacak anlaşmanın imzalanmasını istemektedir. Buna karşılık ihtilafın tarafı olan iki devletin de AB’yi güvenilir bir arabulucu olarak algıladığı anlaşılmaktadır. Bu da Brüksel’i müzakere sürecinin merkezi haline getirmektedir. Taraflar arasındaki ihtilafların kısa vadede çözülmesi mümkün olmasa da barışa yönelik güçlü bir iradenin varlığından bahsedilebilir.


[1] “EU Agrees Deal with Azerbaijan to Double Gas Exports by 2027”, Euronews, https://www.euronews.com/my-europe/2022/07/18/von-der-leyen-heads-to-azerbaijan-to-secure-new-gas-import-deal, (Erişim Tarihi: 07.06.2022).

[2] Doğacan Başaran, “Azerbaycan-Özbekistan Yakınlaşması ve Hazar’da İşbirliği Arayışları”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/azerbaycan-ozbekistan-yakinlasmasi-ve-hazarda-isbirligi-arayislari/, (Erişim Tarihi: 07.06.2023).

[3] “EU-Mediated Armenia-Azerbaijan Summit Underway in Moldova”, Armenpress, https://www.armenpress.am/eng/news/1112316/, (Erişim Tarihi: 07.06.2023).

[4] Aynı yer.

[5] “EU Special Rep for South Caucasus to Arrive in Baku”, Report.az, , (Erişim Tarihi: 07.06.2023).

Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN, 2014 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2017 yılında Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu ‘’Uluslararası Güç İlişkileri Bağlamında İkinci Dünya Savaşı Sonrası Hegemonik Mücadelelerin İncelenmesi’’ başlıklı teziyle almıştır. Doktora derecesini ise 2021 yılında Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı‘nda hazırladığı “İmparatorluk Düşüncesinin İran Dış Politikasına Yansımaları ve Milliyetçilik” başlıklı teziyle alan Başaran’ın başlıca çalışma alanları Uluslararası ilişkiler kuramları, Amerikan dış politikası, İran araştırmaları ve Afganistan çalışmalarıdır. Başaran iyi derecede İngilizce ve temel düzeyde Farsça bilmektedir.

Benzer İçerikler