Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden’ın imzaladığı yeni Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi 12 Ekim 2022 tarihinde Beyaz Saray’ın internet sitesinde yayınlanmıştır.[1] Söz konusu belge, küresel güç mücadelesinin yeni oyun sahlarından biri olarak adlandırılan Arktik jeopolitiğine özel bir başlık ayırmış ve böylece Washington yönetimi, bölgeye atfettiği önemi gözler önüne sermiştir. Bu nedenle de Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, ABD’nin Arktik politikasına ışık tutmaktadır.
Bilindiği gibi Arktik Bölgesi, zengin yeraltı kaynaklarının yanı sıra küresel ısınmaya bağlı olarak Kuzey Kutbu’ndaki buzulların erimesi sebebiyle yeni ticaret yolları bağlamında da ön plana çıkan bir coğrafyadır. Zira Arktik rotasının kullanılması vesilesiyle Asya ile Avrupa arasında Hint Okyanusu-Kızıldeniz-Süveyş Kanalı-Akdeniz-Cebelitarık güzergâhında kat edilen mesafenin önemli ölçüde azalması beklenmektedir.[2] Nitekim bölgede Kuzey Deniz Rotası, Kuzeybatı Geçidi, Transpolar Deniz Rotası ve Arktik Köprüsü gibi hatlara dair çeşitli projeksiyonlar geliştirilmektedir.[3] Bunlar içerisinde Çin’in söz konusu rotaları kullanmayı öngördüğü Polar İpek Yolu ve Rusya’nın Kuzey Deniz Rotası girişimleri en dikkat çekici olanlarıdır. Kuşkusuz Moskova ve Pekin’in stratejileri, küresel ticaret yollarını denetim altında tutmak isteyen Washington tarafından da yakından takip edilmektedir.
Anlaşılacağı üzere, küresel ısınmaya bağlı olarak kutuplarda oluşan yeni su yolları, bölge devletlerinin ve küresel aktörlerin bu bölgeyle yakından ilgilenmesini beraberinde getirmektedir. Aslında İsveç ve Finlandiya’nın Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) üyeliği konusunda ABD’nin verdiği açık destek de özelde Washington yönetiminin ve genelde ise NATO’nun “Arktik Açılımı” yapmak ve bölgede etkili olmak istemesinden kaynaklanmaktadır. Yani mesele, sadece Baltıklar değildir. Kutupları da içeren Arktik jeopolitiğiyle ilgili gelişmelerle yakından ilişkilidir.
Bu kapsamda Biden yönetimi tarafından yayınlanan belgede, Arktik’in barışçıl yapısının korunması gerektiği vurgulanmaktadır. Zira metinde “ABD; barışçıl, istikrarlı, müreffeh ve işbirlikçi bir Arktik Bölgesi istiyor.” ifadesi yer almaktadır.[4]
Bu çerçevede belge, bölge dışı bir aktör olan Çin’in eylemlerinin Arktik bölgesindeki işbirliğini engellediğini ve çatışma risklerini arttırdığını belirtmektedir. Ayrıca metinde Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Kuzey Kutbu’ndaki işbirliklerini zorunlu hale getirdiği de ifade edilmektedir.[5] Dolayısıyla Washington yönetimi, Arktik jeopolitiğindeki temel rakipler olarak Rusya ve Çin’i kodlamıştır. Bu anlamda ABD, bölge devletlerinin özellikle de Rusya merkezli tehdit algılamalarından etkin bir biçimde yararlanmayı hedeflemektedir. Bir başka deyişle Moskova yönetiminin irredentist politikaları, paradoksal bir biçimde Rus yakın çevresinde yer alan Arktik’te Batı nüfuzunun artmasına alan açmaktadır.
Mevzubahis tehdit tanımlamaları çerçevesinde Beyaz Saray, ABD’nin Arktik jeopolitiğinde varlık göstermesini bir ihtiyaç şeklinde nitelendirmiş ve bu varlığın Arktik Konseyi üyeleri başta olmak üzere müttefik devletlerle kurulacak ilişkiler vesilesiyle derinleştirilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Ayrıca belge, Rusya ve Çin kaynaklı tehditlerle mücadele ve seyrüsefer güvenliğinin sağlanması maksadıyla bölgede gerçekleşen askeri tatbikatların büyük ehemmiyet arz ettiğini vurgulamaktadır.[6] Bu noktada Washington yönetiminin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri aracılığıyla bölgede NATO üsleri tesis edilmesini amaçladığı söylenebilir. Nitekim belgede, ABD’nin bu devletlerin üyeliklerini desteklediği açıkça vurgulanmıştır.[7]
Diğer taraftan 16 Ekim 2022 tarihinde ABD’nin NATO üyeliği konusunda tartışma bulunan İsveç’le imzaladığı askeri işbirliği anlaşması da göz ardı edilmemesi gereken bir gelişmedir. Çünkü söz konusu anlaşma, Washington yönetiminin Arktik politikasında işini şansa bırakmak istemediğini ortaya koymaktadır.[8] Bir diğer ifadeyle ABD, İsveç’in NATO üyeliği konusunda yaşanabilecek bir yol kazasının Stockholm’ün jeopolitik tercihlerini ve yönelimlerini etkilememesi amacıyla birtakım güvenlik garantileri vermeyi rasyonel bulmuştur. Dolayısıyla ABD’nin bölgedeki askeri varlığını arttırmaya odaklandığını öne sürmek mümkündür.
Tüm bunlara ek olarak Washington yönetimi, Arktik Bölgesi’nin önemli fırsatlar barındırdığına da dikkat çekmiş ve bölgede faaliyette bulunan gemilerin buz kırma kapasitesinin arttırılması gerektiğini ifade etmektedir. Bu da ABD’nin başta buzkıran gemi teknolojisi olmak üzere çeşitli alanlar üzerinden bölge devletleriyle olan teknolojik işbirliklerini geliştirmek istediğine işaret etmektedir.
Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse, Washington yönetiminin zaten Danimarka, İzlanda, Kanada ve Norveç’in NATO üyesi olması hasebiyle bu devletlerle müttefiklik ilişkisinin bulunduğu vurgulanmalıdır. Gelinen aşamada Finlandiya’nın da belirtilen ülkelerin arasına katılması muhtemel gözükmektedir. İsveç’in üyeliğinin sürüncemede kalma ihtimali bulunsa da Biden yönetimi, bahsi geçen anlaşmadan da görüleceği üzere, olası riskleri bertaraf etmek için ön alıcı adımlar atmakta ve Arktik’teki ittifak ilişkilerini derinleştirmeye çalışmaktadır.
Neticede küresel ısınmaya paralel olarak oluşan yeni ticaret yolları bağlamında büyük güçlerinin ilgisinin yoğunlaştığı Arktik jeopolitiğindeki etkisini arttırmak isteyen devletlerin başında ABD gelmektedir. Washington yönetimi, bölgedeki askeri varlığını arttırmak ve bölge devletlerinin NATO yönelimlerini desteklemek gibi hamleler vesilesiyle Moskova ve Pekin’in Arktik coğrafyasındaki etkisini sınırlandırmaya çalışmaktadır. Hiç şüphe yok ki bu politika, Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nin temel odak noktası olan Rusya ve Çin’in küresel düzeyde kısıtlanması amacıyla örtüşmektedir. Bu kapsamda ABD, Arktik jeopolitiğini NATO nüfuz alanına dönüştürmek suretiyle hedeflerine ulaşma arzusu içerisindedir. 12 Ekim 2022 tarihli belge de bunun yöntemlerini ortaya koyması bakımından oldukça mühimdir.
[1] “National Security Strategy”, The White House, https://www.whitehouse.gov/wp-content/uploads/2022/10/Biden-Harris-Administrations-National-Security-Strategy-10.2022.pdf, (Erişim Tarihi: 19.10.2022).
[2] Ferhan Oral, “İklim Değişikliğinin Küresel Deniz Ticaretine Etkileri”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/iklim-degisikliginin-kuresel-deniz-ticaretine-etkileri/, (Erişim Tarihi: 19.10.2022).
[3] Oral, a.g.m.
[4] “National Security Strategy”, a.g.m., s. 44.
[5] “National Security Strategy”, a.g.m., s. 44-45.
[6] Aynı yer.
[7] “National Security Strategy”, a.g.m., s. 2.
[8] “US Signs Military Cooperation Agreement with Sweden”, Press Tv, https://www.presstv.ir/Detail/2022/10/16/691046/US-signs-military-cooperation-agreement-with-Sweden-, (Erişim Tarihi: 19.10.2022).