1 Ekim 2025 tarihinde Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin Haiti’ye yönelik Silahlı Grupları Bastırma Gücü (SGBG) adlı yeni bir uluslararası güvenlik misyonunu onaylaması, ülke tarihinin bitmek bilmeyen müdahale döngüsüne yeni bir halka eklemiştir. Bu karar, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Panama tarafından sunulmuş ve 12 lehte oya karşılık Çin, Rusya ve Pakistan’ın çekimser kalmasıyla kabul edilmiştir. SGBG, başarısızlığıyla hatırlanan Çok Uluslu Güvenlik Destek Gücü (ÇUGDG) misyonunun yerini alacaktır. ÇUGDG, Kenya liderliğinde planlanmış olsa da 2.500 kişilik bir kuvvetten yalnızca 970 personel konuşlandırabilmiş ve beklenen etkiyi yaratamamıştır. Yeni misyon, 12 aylık bir süreyle 5.500 asker ve polisle 50 sivil personelin Haiti Ulusal Polisi’ne destek olmasını öngörmektedir. Ancak bu adım, sadece askeri değil, aynı zamanda politik, finansal ve insani açıdan da büyük tartışmalar doğurmuştur.[i]
BM’nin Haiti’deki güvenlik girişimleri yeni değildir. 1990’lardan itibaren ülke defalarca uluslararası müdahalelere sahne olmuştur: BM Haiti İstikrar Misyonu (MINUSTAH), Aristide’in devrilmesinden sonra kurulmuş; daha sonra BM Haiti Adalet Destek Misyonu (MINUJUSTH) adında bir adalet destek misyonuna evrilmiştir. Ancak bu misyonlar, Haiti’de kalıcı istikrarı sağlayamamış, hatta bazıları ülke halkı nezdinde meşruiyet krizi yaratmıştır. MINUSTAH askerlerinin neden olduğu kolera salgını (2010-2011) ve istismar vakaları, uluslararası toplumun güvenilirliğini zedelemiştir.
Bugün Haiti’nin başkenti Port-au-Prince’in yaklaşık %90’ı silahlı grupların kontrolü altındadır. Cinayet, gasp, fidye için kaçırma ve her türlü şiddet günlük hayatın bir parçası hâline gelmiştir. 2025 yılı itibarıyla ülkede 3.000’den fazla cinayet, 1.500 civarında kaçırılma ve 200.000 civarında yerinden edilmiş kişi bulunmaktadır. Bu rakamların yarısı çocuktur.
Devlet otoritesi, özellikle polis gücü, neredeyse işlevsiz hale gelmiştir. Haiti Ulusal Polisi’nin 5.000 aktif personeliyle, binlerce silahlı grup üyesine karşı koyması mümkün görünmemektedir. Bu nedenle BM misyonunun temel hedefi, “devletin güvenlik kapasitesini yeniden canlandırmak” olarak tanımlanmıştır.[ii] Ancak bu, sahada kökleşmiş silahlı grupların yalnızca askeri güçle tasfiye edilebileceği anlamına gelmemektedir. Söz konusu gruplar, Haiti’de sadece suç örgütü değil, aynı zamanda paralel yönetim ve toplumsal dayanışma ağları işlevi görmektedir.
Haiti Başbakanı Ariel Henry, Eylül ayında BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada bu müdahaleyi bizzat talep etmiştir. Henry, “her gün istismar edilen kadınlar, yerinden edilmiş aileler ve eğitimsiz kalan çocuklar adına uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırıyorum” demiştir.[iii] Bu çağrı, Haiti hükümetinin kendi güvenlik aygıtına duyduğu umutsuzluğu yansıtmaktadır. Ancak muhalif çevreler, Henry’nin bu tutumunu “yabancı güçlere bağımlılık politikası”olarak eleştirmiştir. Zira Haiti’deki birçok sivil toplum kuruluşu, uluslararası askeri müdahalelerin ülkenin egemenliğini daha da zayıflattığını, kalıcı çözümler üretmek yerine “gözetim altındaki istikrar” yarattığını ileri sürmüştür.
Haiti’nin bugünkü güvenlik krizinin köklerini yalnızca silahlı şiddette değil, ekonomik yapısının çöküşünde aramak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Ülke, 2019 yılına kadar Venezuela’nın öncülük ettiği Petrocaribe programı sayesinde ucuz petrol tedarik edebilmiş ve bu gelirlerle sosyal programlarını finanse edebilmiştir. Ancak bu programın sona ermesi, Haiti’yi ani bir gelir kaybıyla karşı karşıya bırakmıştır. Devlet gelirlerinin düşmesi, altyapı projelerinin durması, işsizliğin artması ve sosyal yardımların kesilmesi, toplumun geniş kesimlerini çete ekonomisine bağımlı hale getirmiştir. Bu bağlamda uluslararası misyonun başarısı yalnızca güvenlik operasyonlarına değil, ekonomik rehabilitasyon politikalarına da bağlı olacaktır. Çünkü Haiti’nin silahlı gruplarla mücadelesi, temelde bir “geçim mücadelesidir.”
Güvenlik Konseyi kararı, askeri birliklerin misyon içinde yer almasına izin vermiştir. Ancak bu karar, birçok insani kuruluşun tepkisini çekmiştir. Çünkü Haiti’deki kriz, yalnızca güvenlik değil, aynı zamanda toplumsal dokunun çözülmesiyle ilgilidir. Uluslararası Af Örgütü ve CARE gibi kuruluşlar, askeri birliklerin yerel halkla doğrudan temas kurmasının ciddi riskler doğurabileceğini, geçmişte yaşanan ihlallerin tekrarlanabileceğini belirtmiştir. Ayrıca Çin, Rusya ve Pakistan’ın çekimser oyları, bu kaygıların diplomatik düzeyde de paylaşıldığını göstermektedir. Rusya, kararı “tehlikeli ve kötü planlanmış bir macera” olarak nitelendirirken; Çin, “ön inceleme ve yerel katılım eksikliği”ni eleştirmiştir. Bu çekinceler, SGBG’nin meşruiyetini zedeleyebilecek unsurlar olarak öne çıkmıştır.
Haiti’deki kriz, yalnızca ülke içi bir güvenlik sorunu değil, Karayipler’in genel istikrarını etkileyen bir bölgesel krizdir. Dominik Cumhuriyeti, Bahamalar ve Jamaika gibi komşu ülkeler, artan göç akını nedeniyle alarmdadır. ABD açısından Haiti, Karayip’teki jeopolitik denklemin en zayıf halkasıdır; bu nedenle Vaşington, bu müdahaleyi kendi arka bahçesinin istikrarı olarak görmektedir. Ancak Çin ve Rusya’nın karşı duruşu, BM Güvenlik Konseyi’nde çok kutuplu düzenin yeni bir tezahürüne işaret etmektedir. Bu durum, uluslararası güvenlik misyonlarının gelecekte daha fazla diplomatik gerilime sahne olacağını göstermektedir.
Birleşmiş Milletler’in yeni Haiti misyonu, ülkeye güvenlik getirmeyi hedeflemiş olsa da yapısal sorunların derinliği nedeniyle başarı şansı sınırlı görünmektedir. Finansman eksikliği, meşruiyet tartışmaları, askerî yaklaşımın insani boyutu gölgeleme riski ve Haiti toplumunun dış müdahalelere olan güvensizliği, bu girişimin önündeki başlıca engellerdir.
Yine de bu operasyon, Haiti’nin çöküşünü bir süreliğine durdurabilir; çetelerin egemenliğini zayıflatabilir ve seçimlere giden yolu açabilir. Ancak kalıcı barış için Haiti’nin kendi kurumlarının yeniden inşa edilmesi, ekonomik bağımsızlığının sağlanması ve uluslararası toplumun kısa vadeli güvenlikten uzun vadeli kalkınmaya yönelmesi gerekmektedir. Aksi hâlde SGBG de başarısız bir girişim olarak tarihe geçebilir.
Son tahlilde Haiti’deki bu yeni girişim, uluslararası toplumun güvenlik odaklı yardımlarının sınırlarını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Haiti’nin kurtuluşu dış müdahalede değil, halkının kendi devletini yeniden inşa etme iradesinde yatmaktadır.
[i] Ruiz, Luis Alejandro, “UN Security Council Launches New Anti-Gang Force in Haiti”, Guacamayave, guacamayave.com/en/un-security-council-launches-new-anti-gang-force-in-haiti/, (Erişim Tarihi: 12.10.2025).
[ii] Aynı yer.
[iii] Aynı yer.