Analiz

CELAC–AB Zirvesi’nde Karayip Gerilimleri

Zirveye damgasını vuran lider eksiklikleri, iki blok arasındaki siyasi uyumsuzluğun derinleştiğini göstermiştir.
Karayiplerde artan askerî hareketlilik, Venezuela dosyasını yeniden bölgesel güvenliğin merkezine yerleştirmiştir.
Santa Marta Bildirisi, çok taraflılığa vurgu yapsa da bölgesel kırılganlıkların giderilmesi açısından sınırlı bir çerçeve sunmuştur.

Paylaş

Latin Amerika ve Karayip Devletleri Topluluğu (CELAC) ile Avrupa Birliği (AB) arasında gerçekleştirilen IV. Santa Marta Zirvesi, her iki blokun da uzun süredir arzuladığı “stratejik yakınlaşmayı” güçlendirmek amacıyla düzenlenmiş olmasına rağmen sonuçları itibarıyla hedeflenen etkiyi yaratamamıştır.[i] Lider katılımının düşük olması, gündemin dağınıklığı, diplomatik uyumsuzluklar ve Karayiplerde artan askerî gerilimler, zirvenin siyasi ağırlığını önemli ölçüde zayıflatmıştır. Bu durum hem Avrupa’nın Latin Amerika’ya yönelik bütüncül yaklaşımının hem de CELAC iç uyumunun sorgulanmasına yol açmıştır.

Zirvenin erken sona ermesi hem bölgesel hem de küresel krizlerin diplomasi masasına ağır bir gölge düşürdüğünü göstermiştir. Ukrayna ve Gazze savaşlarının uluslararası gündemi belirlediği bir dönemde, Latin Amerika’nın kendi coğrafi alanında yaşadığı güvenlik baskıları da gündeme damga vurmuştur. Santa Marta’nın bu jeopolitik koşullarda “yönsüz bir zirve” olarak nitelendirilmesi, sürecin genel ruhunu yansıtmaktadır.

Zirveye katılım düzeyinin düşük kalması, iki bölge arasında siyasi kararlılığın sınırlı olduğunu ortaya koymuştur. Ursula von der Leyen’in son dakika katılmaması, Emmanuel Macron’un Meksika’ya gitmeyi tercih etmesi, pek çok Karayip ve Latin Amerikalı liderin zirveye gelmemesi, Santa Marta’daki diplomatik fotoğrafı zayıflatmıştır. Çünkü bu tür çok taraflı zirveler, sembolik liderlik göstergeleriyle anlam kazanmakta ve siyasi etki çoğunlukla liderlerin görünürlüğü üzerinden inşa edilmektedir.

Katılım sınırlılığı, Avrupa’nın Latin Amerika gündemine yaklaşımında belirgin bir “öncelik düşüşü” olduğunu göstermiştir. Benzer şekilde CELAC içinde de siyasi ajandaların parçalı ilerlediği görülmüştür. Uruguay’dan Arjantin’e kadar pek çok ülkenin farklı önceliklerle hareket etmesi, Latin Amerika içi eşgüdümün beklenen seviyede olmadığını göstermiştir. Bu durum, CELAC’ın bölgesel bir ses üretebilme kapasitesinin sorgulanmasına yol açmıştır.

Zirvede öne çıkan en kritik konu, Karayiplerde artan askerî hareketlilik ve bunun Venezuela dosyasıyla doğrudan ilişkilendirilmesidir. Son aylarda Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Karayiplerde sürdürdüğü operasyonların yol açtığı kayıplar, bölgedeki ülkelerde ciddi bir tedirginlik yaratmıştır. Petro’nun, “Aynı füzeler Gazze’de olduğu gibi Karayiplerde de yoksul insanların üzerine düşüyor” ifadesi, bu kaygının diplomatik bir tercümesi niteliğinde olmuştur.[ii]

Venezuela, bölgesel siyasetin merkezinde yer almaya devam etmiştir. Lula, “Venezuela’nın sorunu siyasidir ve siyasi yollarla çözülmelidir” ifadesini kullanmıştır. Bu sözleri, bölgesel diplomasi açısından önemli bir tutum beyanı olarak öne çıkmıştır.[iii] Bölge ülkeleri, seçimlerin meşruiyeti konusunda farklı görüşlere sahip olsa da hiçbir devlet, Venezuela’nın kuzey sınırlarında bir askerî tırmanma istememektedir. Brezilya’nın Amazonya sınırındaki güvenlik hassasiyeti, bu tutumu güçlendirmiştir.

Venezuela Dışişleri Bakanı Yvan Gil’in, Karayiplerdeki savaş gemileri ve nükleer denizaltıların Tlatelolco Antlaşması’nı ihlal ettiğine dair açıklamaları, Karakas’ın uluslararası hukuk argümanlarını öne çıkardığını göstermiştir. Maduro’nun gönderdiği mesajda yer alan “kuşatma biçimleri değişti ama özü aynı kaldı” ifadesi, ülkenin dış baskı algısını yansıtmıştır. Bu noktada Venezuelalı muhalif Capriles’in, krizin temelinin ekonomik çöküş olduğunu vurgulaması, bölgedeki tartışmaların ideolojik bir eksenden çok sosyo-ekonomik kökenli olduğunu göstermiştir.[iv]

Zirvede Avrupa Birliği adına Kaja Kallas’ın yaptığı açıklamalar, AB’nin hem uluslararası hukuka bağlılık hem de ABD’nin Karayiplerdeki politikalarından duyduğu rahatsızlığı yumuşak bir dille ifade ettiğini göstermiştir. AB’nin geleneksel olarak bölgesel bütünlüğü destekleyen tutumu, bu zirvede yeniden teyit edilmiştir. Ancak Avrupa’nın Gazze, Ukrayna ve enerji güvenliği gibi dosyalara yoğunlaşması, Latin Amerika’yla ilişkilerin ikinci planda kaldığını düşündürmüştür.

Santa Marta Bildirisi’nde Ukrayna ve Gazze hakkında yapılan vurgulara bazı Latin Amerika ülkelerinin çekince koyması, iki blok arasındaki jeopolitik okuma farklılıklarını daha da görünür hale getirmiştir. Arjantin, Ekvador ve Paraguay’ın Gazze ilgili paragraflardan çekilmesi, bölgesel konumlanmaların ne kadar çeşitlendiğini göstermiştir.

Zirvede ticaret hacminin son on yılda önemli ölçüde arttığı vurgulanmış olsa da ekonomik gündem siyasi gölgelerin altında kalmıştır. AB-Latin Amerika ve Karayipler (LAK) Global Gateway yatırım programları; yeşil dönüşüm, dijitalleşme ve kadın emeğinin merkezde olduğu bakım ekonomisi gibi alanlarda işbirliği fırsatları sunmuştur. Ancak siyasal atmosfer, bu teknik alanların önünü açmak yerine daha çok sınırlamıştır. Bu nedenle zirveden ortaya çıkan ekonomik sonuçlar, stratejik bir atılım yerine mevcut çerçevenin teyidi niteliğinde kalmıştır.

Zirve öncesi Kolombiya’nın ABD’yle yaşadığı diplomatik gerilim, Santa Marta sürecine ayrı bir boyut kazandırmıştır. Petro’nun, ABD’den gelen baskı iddialarını gündeme taşıması ve Kolombiya’nın Washington Büyükelçisi’ni geri çağırma ihtimalinin ortaya çıkması, zirve atmosferini gerginleştirmiştir. Her ne kadar daha sonra diplomatik ton yumuşatılmış olsa da bu olay, bölgedeki ABD etkisinin nasıl tartışmalı hale geldiğini göstermiştir.

Kolombiya gibi ABD’yle yakın ilişkileri olan bir ülkenin dahi Karayiplerdeki askerî faaliyetlerden duyduğu rahatsızlığı açık biçimde ifade etmesi, Latin Amerika’da yeni bir güvenlik tartışmasının şekillendiğine işaret etmiştir. Bu durum, CELAC–AB yakınlaşmasının arka planına dolaylı olarak yansımıştır.

Santa Marta Zirvesi, iki bölge arasında daha güçlü bir siyasi ve ekonomik bağ kurulması hedefiyle toplanmış olmasına rağmen gerek katılım eksikliği gerekse jeopolitik çekişmeler nedeniyle sınırlı bir diplomatik sonuç üretmiştir. Zirve sonunda kabul edilen bildirinin çok taraflılık ve barış vurgusu önemli olmakla birlikte bölgesel kırılganlıkları giderecek düzeyde derinlik sunmamıştır.

Karayiplerdeki askerî yığılmalar, Venezuela çevresinde süren tartışmalar ve Latin Amerika’nın kendi iç dengeleri göz önüne alındığında, AB ile CELAC’ın ortak bir stratejik vizyon geliştirmesi kolay olmayacaktır. Bu zirve, iki bölgenin de giderek karmaşıklaşan küresel rekabetlerde pozisyon almakta zorlandığını göstermiştir. Tüm bu gelişmeler ışığında Santa Marta Zirvesi, çok taraflılığın önemini hatırlatan ancak yönsüz kalan bir diplomatik girişim olarak tarihe geçmiştir.


[i] Ruiz, Luis Alejandro. “A Summit without a Compass: The CELAC–EU Faces Caribbean Tensions and Key Absences amid Growing Pressures.” Guacamaya, 10 Nov. 2025, guacamayave.com/en/a-summit-without-a-compass-the-celac-eu-faces-caribbean-tensions-and-key-absences-amid-growing-pressures/, (Erişim Tarihi: 23.11.2025).

[ii] Aynı yer.

[iii] Aynı yer.

[iv] Aynı yer.

Ali Caner İNCESU
Ali Caner İNCESU
Ali Caner İncesu, 2012 yılında Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olmuştur. Eğitimine Kapadokya Üniversitesi Turist Rehberliği ön lisans programında devam etmiş ve 2017 yılında mezun olmuştur. 2022 yılında Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde Seyahat İşletmeciliği ve Turizm Rehberliği alanlarında yüksek lisans eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır. 2024 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde University of Maryland Global Campus (UMGC) Siyaset Bilimi lisans programından mezun olmuştur. 2023 yılı itibarıyla Kapadokya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde doktora eğitimine devam etmektedir.2022 yılında Paraguay Cumhuriyeti Büyükelçiliği’nde (Ankara) özel danışmanlık görevi de yürüten İncesu, ileri seviyede İspanyolca ve İngilizce bilmekte olup İngilizce ve İspanyolca dillerinde yeminli tercümandır.Çalışma alanları Latin Amerika, uluslararası hukuk ve turizmdir.

Benzer İçerikler