Analiz

El Salvador’da Cristosal Üzerinden Demokrasi Tartışmaları

Cristosal’ın El Salvador’dan çekilmesi, sivil toplumun sistemli baskıyla susturulduğunu göstermektedir.
Yeni “Yabancı Ajan” yasası, insan hakları örgütlerini finansal ve cezai tehditlerle kuşatmaktadır.
Bukele’nin güvenlik politikaları, demokrasiyi aşındıran otoriter bir yapıya dönüşme eğilimindedir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Cristosal, 2000 yılında başta Anglikan piskoposlar tarafından kurulan bir insan hakları ve yolsuzlukla mücadele kuruluşu olarak tanınmıştır. Kuruluş, son haftalarda 20 personelini tahliye ederek Guatemala ve Honduras’a yerleştirmiş; şu anda yalnızca anti-yolsuzluk ve hukuk direktörü Ruth Lopez, El Salvador’da kalmıştır. Lopez’in mayıs ayında “gizli” suçlamalarla tutuklanması ve derin yargısal sürecin olmayışı, Cristosal’ın ve benzeri kuruluşların El Salvador’da çalışmasının “savunmasız hale geldiğini” gözler önüne sermektedir.[i]

Bu karar sadece bir kuruluşun taşınması anlamına gelmemekte; aynı zamanda Bukele yönetiminin muhalif sivil topluma karşı baskıcı bir bakış açısına sahip olduğunu göstermektedir. Dünya genelinde, insan hakları hakemliği ve şeffaflık arayışının kritik kurumsal aktörleri olan kuruluşların yurt dışına doğru kaçışı, demokratik gerileme emareleri olarak değerlendirilebilir.

Mayıs 2025 tarihinde kabul edilen “Yabancı Ajan” yasasıyla uluslararası finansman alan kişi ve kuruluşlar yüzde 30 ek vergiyle karşı karşıya bırakılmış; kayıtsız olmaları halinde kara para aklama suçlamasıyla cezalandırılabilecekleri öne sürülmüştür.[ii] Yasa, sivil toplum kuruluşlarının finansmanını ciddi biçimde sınırlarken birçoğunu yasallık çizgisi üzerinde yaşamaya zorlamıştır. Bu yasa, pratikte birçok kuruluşun işlevsiz kalması anlamına gelmektedir.

Bu yeni yükümlülük, kamu yararı temelinde faaliyet gösteren kuruluşların bile korkuya ve operasyonel daralmaya uğramasına neden olmuştur. Cristosal gibi lider insan hakları kuruluşlarının fiili olarak yurtdışına çekilmesi, yasanın caydırıcı etkisini teyit etmektedir.

Bukele rejimine muhalif insan hakları aktivistleri dışında medya çalışanları ve hukukçular da hedef haline gelmiştir. 60 kadar avukat ve insan hakları savunucusu 2025 yılı içinde El Salvador’dan ayrılmak zorunda kalmıştır. Ayrıca en az 40 gazeteci çeşitli baskı, izlenme ve tutuklama korkusuyla ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştır.[iii] Bu süreç, muhaliflerin seslerini susturmakla kalmayıp organizasyonlarının işlevsiz hale gelmesine yol açarak toplumsal çeşitliliğe ve demokratik kültüre zarar vermektedir.

Bukele, “yasa dışı silahlı gruplarla savaş” söylemiyle olağanüstü hâli haklılaştırmıştır. Resmî verilere göre El Salvador’da cinayet oranları %90 oranında düşmüştür.[iv] Bu veriler, güvenlik politikasının elde ettiği başarıyı gösterebilir; ancak bu başarının özellikle insan hakları ihlalleriyle gölgelenmesi, denge sorununu ortaya koymaktadır. Örneğin Ruth Lopez ve Enrique Anaya gibi isimlerin “yasal olmayan zenginleşme” gibi kapalı suçlamalarla tutuklanması, hukuki normların siyasallaştığını düşündürmektedir. Hatta bu tür uygulamalar Batı basınında demokratik kaideleri ihlal eden “otoriterleşme” adımları olarak yorumlanmaktadır.[v]

Bukele, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’la yakın ilişkiler geliştirmiş; hem “238 Venezuelalı” mahkûm gönderimiyle hem de Trump’ın Vaşington’da övgüsünü alarak uluslararası meşruiyet kazanmıştır. Trump, Bukele için “harika bir başkan” ifadesini kullanmıştır.[vi] ABD’den sağlanan bu destek, özellikle güvenlik politikaları konusunda Bukele’ye içerde daha güçlü bir pozisyon sunmuş olabilir. Ancak bu, insan hakları savunucuları açısından daha geniş bir sindirme politikasının arkasında durma anlamına da gelmektedir. Vaşington’un maddi ve diplomatik desteği, kayıt dışı yasal uygulamaların görünürlük kazanmasına yol açmaktadır.

Cristosal’ın ülkeden çekilmesi, El Salvador’daki sivil toplumun sistemli olarak zayıflatılmasının yalnızca bugüne değil, ülkenin demokratik geleceğine de yönelik bir tehdit oluşturduğu düşünülmektedir. Bu gelişme, güvenliğe dayalı bir yönetim anlayışı ile demokratik değerlerin çatıştığı bir dönüm noktasına işaret etmektedir. Bukele yönetimi, düşen suç oranlarını başarı olarak sunarken; ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı ve sivil katılım gibi temel demokratik ilkeleri adım adım geri plana itmektedir. Bu ortam, ülkenin gelecekte nasıl bir yön seçeceğine dair belirleyici olacak, hak temelli bir demokratik hukuk devleti mi, yoksa istikrar adına hakların göz ardı edildiği bir güvenlik devleti mi olacağını gösterecektir.

Bu ikilemin kalıcı hale gelmemesi, El Salvador’daki sivil toplumun ve muhalif seslerin dış dünyadan alacağı destekle doğrudan ilişkilidir. Uluslararası insan hakları örgütleri, Latin Amerika’daki demokratik gerileme eğilimlerine karşı etkili baskı ve dayanışma mekanizmaları geliştirmediği sürece Bukele gibi liderlerin güç konsolidasyonu daha da hızlanabilir. Özellikle Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve Amerika’daki insan hakları kurumlarının Cristosal gibi kuruluşların yaşadığı tehditlere karşı güçlü ve görünür tepkiler vermesi büyük önem taşımaktadır.

El Salvador halkının güvenliğe yönelik beklentisi de göz ardı edilmemelidir. Ülkede yıllardır süren yasa dışı silahlı grup şiddeti, pek çok yurttaşın Bukele’nin sert politikalarını desteklemesine neden olmaktadır. Ancak güvenlik talebinin, temel hakların askıya alınmasına zemin hazırlayacak şekilde araçsallaştırılması, uzun vadede halkın devlete olan güvenini de sarsabilir. Demokrasi, yalnızca oy verme süreçlerinden ibaret değil; aynı zamanda hesap verebilirlik, katılım ve özgürlük gibi unsurların da bir arada bulunması gereken bir sistemdir.

Diasporadaki El Salvadorluların rolü de önümüzdeki dönemde kritik olabilir. Ülkesinden ayrılmak zorunda kalan gazeteciler, avukatlar, akademisyenler ve insan hakları savunucuları hem kendi güvenliklerini sağlamak hem de uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmek açısından aktif bir muhalefet kanalı haline gelebilir. Diasporanın bilgi üretimi, medya işbirlikleri ve hukuk mücadeleleri yoluyla oluşturacağı baskı, içeride bastırılan demokratik potansiyelin yeniden yeşermesine katkı sunabilir. Bu anlamda geleceğe dair umut ancak sınır ötesinden beslenen örgütlü sivil dirençle ayakta kalabilir.

Sonuç olarak El Salvador’daki son gelişmeler, yalnızca bir insan hakları örgütünün faaliyetlerinin engellenmesiyle sınırlı kalmamakta, aynı zamanda ülkenin demokratik kurumlarının kırılgan hâle geldiğine işaret etmektedir. Güvenlik kaygılarıyla uygulamaya konulan politikalar, ifade özgürlüğü ve hukuk devleti ilkeleri açısından bazı ciddi riskler barındırmaktadır. Cristosal’ın ülkeden ayrılmak zorunda kalması, bu sürecin dikkat çekici bir örneğini oluşturmuştur. Önümüzdeki dönemde demokrasinin güçlenmesi hem toplum içindeki yapıcı çabalara hem de uluslararası işbirliğine bağlı olacağı düşünülmektedir.

[i] Green, Emily. “Exclusive: El Salvador Rights Group Flees Bukele’s Deepening Crackdown”, Reuters, www.reuters.com/world/americas/el-salvador-rights-group-flees-bukeles-deepening-crackdown-2025-07-17/, (Erişim Tarihi: 20.07.2025).

[ii] Aynı yer.

[iii] Aynı yer.

[iv] Aynı yer.

[v] “Bukele amordaza El Salvador”, El País, https://elpais.com/opinion/2025-05-19/bukele-amordaza-el-salvador.html, (Erişim Tarihi: 20.07.2025).

[vi] “El Salvador­ President Says ‘Of Course’ He Won’t Release Maryland Man Back to the US”, Le Monde, 14 Apr. 2025, www.lemonde.fr/en/immigration/article/2025/04/14/el-salvador-president-bukele-says-of-course-he-won-t-be-releasing-maryland-man-back-to-the-us_6740221_144.html, (Erişim Tarihi: 20.07.2025).

Ali Caner İNCESU
Ali Caner İNCESU
Ali Caner İncesu, 2012 yılında Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olmuştur. Eğitimine Kapadokya Üniversitesi Turist Rehberliği ön lisans programında devam etmiş ve 2017 yılında mezun olmuştur. 2022 yılında Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde Seyahat İşletmeciliği ve Turizm Rehberliği alanlarında yüksek lisans eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır. 2024 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde University of Maryland Global Campus (UMGC) Siyaset Bilimi lisans programından mezun olmuştur. 2023 yılı itibarıyla Kapadokya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde doktora eğitimine devam etmektedir.2022 yılında Paraguay Cumhuriyeti Büyükelçiliği’nde (Ankara) özel danışmanlık görevi de yürüten İncesu, ileri seviyede İspanyolca ve İngilizce bilmekte olup İngilizce ve İspanyolca dillerinde yeminli tercümandır.Çalışma alanları Latin Amerika, uluslararası hukuk ve turizmdir.

Benzer İçerikler