Güney Kore Anayasa Mahkemesi, 4 Nisan 2025 Cuma günü Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol’un aralık ayında kısa süreli sıkıyönetim ilan etmesi nedeniyle görevden alınmasını oybirliğiyle onaylamıştır.[1] Böylece 2022 yılında göreve gelen Yoon’un, mahkemenin tüm yargıçları tarafından desteklenen bu hükümle görevine son verilirken, yeni bir seçim süreci de başlatılmıştır. Ulusal kanalda gösterilen bir duruşmada mahkemenin geçici başkanı Moon Hyung-bae, sekiz üyeli heyetin Yoon’un eylemlerini anayasa hükmüne aykırı ve dolayısıyla ciddi etkilerinin olduğunu söylemiştir.
Yoon, 3 Aralık’ta sıkıyönetim ilan ederek, milletvekillerinin kararnameyi oylamasını engellemek için Ulusal Meclis’e asker göndererek ve siyasetçilerin tutuklanmasını emrederek Anayasa ve yasaları ihlal ettiği gerekçesiyle aralık ayı ortasında muhalefetin kontrolündeki Ulusal Meclis tarafından görevden alınmıştı.[2] Bu durum toplumu bir kargaşaya sürüklemiştir. Yoon, Anayasa ihlali yoluyla sıkı yönetim ilan ederek devletin olağanüstü hal kararnamelerini kötüye kullanma örneğini de geri getirmiştir.
1979 yılında Güney Kore Devlet Başkanı olan Park Chung-hee bir suikast sonucu öldürülünce ülkede oluşan siyasi istikrarsızlığı önlemek için yerine ordu içindeki gücünü kullanarak General Chun Doo-hwan geçmiştir. Chun, iktidarı pekiştirmek adına sıkı yönetim ilan etmiş fakat bu halkın tepkisini daha da artırmıştır. 18-27 Mayıs 1980 tarihinde Gwanju Ayaklanması ortaya çıkmış ve Chun’un yönettiği askeri güçler bu ayaklanmayı bastırmıştır. Binlerce kişinin hayatını kaybettiği bu olay, Chun’un iktidarının meşruiyetini sarsmıştır. 1987 yılında ise halk hareketleri ve öğrenci protestoları artınca Chun’un yerine Roh Tae-woo geçmiştir. Bu olay da Güney Kore’nin demokratikleşme sürecinde önemli bir adım olmuştur. Daha sonra 1996 yılında Chun, Gwanju katliamı ve yolsuzluk suçundan dolayı ölüm cezasına çarptırılsa da müebbet hapse çevrilmiş ve bir yıl sonra affedilmiştir.
Günümüzde ise Yoon yerine gelecek yeni bir başkan için iki ay içerisinde bir seçim düzenlenecek olup ülkenin geçici lideri olan Başbakan Han Duck-soo, bu süreçte halkın güvenliğini sağlamaya ve düzeni sürdürmeye söz vermiştir. Anketler ise ana liberal muhalefet Demokratik Parti’nin lideri Lee Jae-myung’ın yaklaşan ara seçimlerde öne çıkan bir aday olduğunu göstermektedir. Lee, iç politikada gelir eşitsizliğini azaltma ve sosyal refahı artırma söylemleriyle tanınmaktadır ve ekonomi odaklı vadettiği reformlarla halkın desteğini pekiştirmiştir. Gyeonggi Valiliği sırasında kamu projeleriyle dikkat çemiştir. Dış politikada ise daha dengeli ve diyalog odaklı bir yaklaşım benimseyeceği düşünülmektedir.
Yoon’un görevden alınması, Güney Kore’de demokratik denetim mekanizmalarının etkinliğini gözler önüne sermiş ve Güney Kore halkı demokrasi yolunda önemli bir sınav vermiştir. Her ne kadar Parlamento yasama yetkisini elinde bulundurup başkanın karalarını denetleme yetkisine sahip olsa da başkanlık sistemine yönelik tartışmalar ortaya çıkmıştır. Başkanlık sisteminin sınırları, riskleri ve anayasa reformları gündeme gelmiştir. Ayrıca sürecin yasal bir çerçevede ilerlemesi demokrasiye dair umutları pekiştirse de Yoon’un destekçileri ve karşıtları arasında bir kutuplaşma yaşanmıştır. Muhalefet ve Yoon karşıtları sıkı yönetim ilanını demokrasiye tehdit olarak görürken, destekçileri onun güçlü liderliğini ve ülkenin kalkınması için sert politikalar izlemesi yönündeki çabalarını savunmuşlardır. Halkta endişe ve güven sorunu ortaya çıkmış fakat bu durum yasal süreçlerle denetim ve kontrol altına alınmıştır.
Yoon, sıkı yönetim ilanını “devletin işleyişini korumak ve istikrarını sağlamak” amacıyla yaptığını iddia etmektedir. Ancak anayasa ve demokrasi ilkeleri göz önünde bulundurulduğunda bu hamle, “görevi kötüye kullanma” olarak değerlendirilmektedir. Yoon, siyasi sorunları çözmek ve kendi yönetimini de korumak isterken, sert ve riskli bir yola başvurmuştur. Niyeti ne olursa olsun uygulama anayasal düzeni ihlal ettiğinden dolayı bu olay, Güney Kore tarihi adına da uyarı niteliğinde dönüşü olmayan bir etki bırakmıştır.
Sonuç olarak Yoon’un görevden alınması, Güney Kore’de demokratik kurumların işlediği ve hukukun üstünlüğüne dayalı mekanizmaların önemine vurgu yapmaktadır. Yoon ülkenin istikrarını sağlama amacıyla sıkı yönetimi ilan etse de uyguladığı sert politikaları, halkın iradesi ve demokratik normlarla çelişmiştir. Böylece iç politikada gücünü pekiştirmek isterken, toplumsal tepkiler ve kurumsal bir direnişle karşılaşmıştır. Güç kullanımı ve baskılar da halkın güvenini sarsmıştır.
Yoon’un sıkı yönetim ilanı sonrası görevden alınması, hem geçmişteki siyasi yapıları (Chun zamanındaki otoriter eğilimleri ve anayasal ihlalleri) hatırlatarak demokratik değerlerin altını çizmiş hem de ülkenin iç politikasının güç dengelerinin istikrarı, toplumsal uzlaşı ve hukukun üstünlüğünün daha şeffaf bir yapıda şekillenmesine yol açacak bir dönüm noktası olmuştur. Böylece güvenlik odaklı stratejilerin iç politikadaki demokratikleşme süreçlerindeki güç dengelerindeki kritik rolü ortaya koyulmuştur.
[1] “Constitutional Court upholds Yoon’s impeachment, removes him from office”, Yonhap News Agency, https://en.yna.co.kr/view/AEN20250403008557315?section=national/national, (Erişim Tarihi: 06.04.2025).
[2] Aynı Yer.