ABD ile İran arasındaki gerginlik devam ederken, Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nın (KOEP) diğer taraflarının bu krize karşı tutumları merak edilmektedir. Bu bağlamda, Pekin’in ABD-İran gerginliğindeki tutumunu ele almak gerekmektedir. Nitekim, ABD’ye meydan okuyan ve uluslararası politikada yükselen güç olarak tanımlanan Çin’in dış politikası önemlidir. Ne var ki son dönemlerde yaşanan birkaç olaydan dolayı İran-Çin ilişkilerinin yolunda gitmediği görülmektedir. Bu olayları analiz etmemizde yarar vardır.
Öncelikle Çin’in İran petrolünün en büyük alıcısı olduğuna dikkat çekelim. Bunun anlamı şudur ki eğer ABD İran’ın petrol ihracatına darbe vurmak isterse, Çin’le bu konuda uzlaşması gerekecektir. Diğer bir ifadeyle, Washington’ın Pekin’i pazarlık aracılığıyla İran’dan petrol alımını durdurması konusunda ikna etmesi gerekir. Böylece, İran konusu ABD-Çin ilişkilerinin bir gündem maddesi olarak masadaki yerini almaktadır. Burada İran’a endişe veren soru Çin’in hangi tarafa öncelik vereceği konusudur. Her ne kadar Çinli yetkililer ABD’nin tek taraflı uyguladığı yaptırımları kınadığını açıklasa da[1] Pekin için ABD’yle ticaret İran’la işbirliğinden daha da önemlidir:[2]
“Çin, İran’ın petrol alımlarını sıfıra indirmezse, Trump yönetimi Çin bankalarını ABD mali sisteminden bloke etme konusunda bir karar vermek zorunda kalabilir. Bu, dünyadaki en büyük iki ekonomi arasında, halihazırda ticari anlaşmazlıklar konusunda müzakerelerde bulunan finans ve ticaret açısından istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Çin için ABD’yle ticaret kritik öneme sahip iken, İran’la ticaret kritik önem teşkil etmemektedir.”
Bu çerçevede Çin’in İran’la ticareti kademeli olarak azaltmaya başladığı gözlemlenmektedir. Londra merkezli iş analistleri Bourse & Bazaar’ın 2019 Ocak ayında Çin gümrük verileriyle ilgili yaptığı araştırmaya göre, Çin’in İran’a ihracatı ekim-aralık ayları arasında %70 oranında geriledi. Aynı şekilde, Radio Farda tarafından bildirilen İran gümrük verilerine göre, İran’daki Çin ihracatında yıllık bazda %12 düşüş gözlemlendi. Buna ek olarak, Çin’in Kunlun Bankası’nın önce İran’la ticari ilişkilerini durdurması ve ardından 2018 Aralık’ta insani malların ticaretinin sınırlandırılması konusunda bir karar açıklaması,[3] Pekin’in ABD’nin isteği doğrultusunda hareket etmekte olduğunu göstermektedir.
İran-Çin arasındaki petrol ticaretine bakacak olursak, Reuters tarafından sağlanan gümrük verilerine göre, Çin, İran’ın en büyük ham petrol müşterisidir ve 2018 yılında yaklaşık 29.3 milyon ton yani yaklaşık 585.400 varillik petrol ithalatı gerçekleştirmiştir. Bu, Çin’in toplam petrol ithalatının kabaca %6’sıdır.[4] Bu veriden de anlaşıldığı üzere, her ne kadar Çin, İran’ın petrollerini tüketen en büyük ortağı konumunda olsa da Pekin açısından bakıldığında, Çin’in ithal ettiği petrolün ancak %6’sını İran petrolü oluşturmaktadır. Bu durum Çin açısından İran’ın vazgeçilmez olmadığını göstermektedir. Son olarak 27 Mayıs 2019 tarihinde The Wall Street Journal gazetesinde yayınlanan bir habere göre Çin, İran’dan petrol alımını sıfırlamış bulunmaktadır.[5] Bu durumdan Çin’in İran uğruna ABD’yle restleşmeyeceği anlaşılmaktadır.
İran-Çin ilişkilerinde yaşanan sıkıntıları iki olay ortaya koymaktadır. Bunun birincisi 26-27 Nisan 2019 tarihinde Pekin’de düzenlenen 2.Kuşak-Yol Forumu’dur. Dünya politikasında önemli bir yeri olan bu zirveye İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin katılmaması dikkat çekicidir. Halbuki İran, Kuşak-Yol Girişimi’nin “Orta Asya-Batı Asya Koridoru”nda kilit ülke konumundadır. Ruhani’nin zirveye katılmaması, İran-Çin ilişkilerinde çatlakların oluşmaya başladığını gözler önüne sermektedir. Raffaello Pantucci’nin tespitine göre bu durum sadece İran-Çin ilişkilerinde değil, Moskova-Pekin ilişkilerinde de söz konusudur:[6]
“Jeostratejik bir düzeyde, Çin, Rusya ve İran kilitlenmiş görünüyor. Liderlerin halkın karşısında sevgi gösterisinde bulunmalarına rağmen, gerçek şu ki, Pekin’in Moskova ve Tahran’la ikili ilişkilerinde derin gerilimler var. Bunlar, Rusya ve İran’ın, Çin şirketleri ve kurumlarının ülkelerine yatırım yapma konusundaki isteksizlikleri yüzünden sürekli olarak hayal kırıklığına uğradıkları ekonomik alana daha fazla yansımaktadır.”
Ancak, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Kuşak-Yol Forumu’nda hazır bulunması ve akabinde 13 Mayıs 2019 tarihinde Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin Rusya’yı ziyaret etmesi Pekin ve Moskova’nın birbirine karşılıklı ihtiyacı olduğunu göstermektedir. Fakat, İran-Çin ilişkilerinde aynı durum söz konusu değildir. Bu çerçevede Hasan Ruhani’nin Kuşak-Yol Forumu’na katılmamasının nedeni daha iyi anlaşılmaktadır. İran, Çin’den ABD’ye karşı beklediği duruşu görmemektedir. Aynı şekilde, Rusya da her ne kadar söylem bazında ABD’ye rest çekse de sonuç itibarıyla kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmektedir. Bu bağlamda İran’ın petrol ve doğalgaz piyasasındaki yerini Rusya’nın doldurması beklenmektedir.[7] Bu durumda hem Çin hem de Rusya, ABD’nin İran yaptırımlarından kazançlı çıkmaktadır. Çin, İran’ı ABD’ye teslim ederek, Pekin-Washington arasındaki ticaret savaşını bitirmeyi hedeflemektedir. Rusya ise küresel petrol piyasasındaki payını arttırma fırsatını elde etmektedir. Son tahlilde, İran’ın ABD karşısında tek başına kaldığını söyleyebiliriz. Bunun diğer bir kanıtı da Putin’in Kuşak-Yol Zirvesi sonrası yaptığı basın açıklamasında sorulan “Çin’de İran yaptırımları gündeme geldi mi?” sorusuna, “Hayır, biz hiçbir şekilde İran konusunu tartışmadık” diye cevap vermesidir.[8] Böylece, Rusya ve Çin’in, ABD’ye karşı ve İran yanında bir pozisyon almadığı ortaya çıkmaktadır.
İran-Çin ilişkilerinde sorun yaşandığını ortaya koyan diğer bir gelişme de İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif’in mayıs ayının ilk yarısındaki yurtdışı ziyaretleridir. 8 Mayıs 2019 tarihinde Rusya’yla başlayan Zarif’in ziyaretleri daha sonra Asya turuyla Türkmenistan, Hindistan, Japonya ve Çin ziyaretleri şeklinde devam etmiştir. İran dışişleri bakanının Çin’den önce Japonya’ya gitmesi bir yandan Tahran-Pekin hattındaki anlaşmazlığı yansıtırken, diğer yandan İran’ın ABD’yle uzlaşmak istediğine dair mesaj içermektedir. Nitekim daha sonra çıkan haberlerde Japonya’nın, İran ile ABD arasında arabulucu olmak istediği ortaya çıkmıştır.[9] Zarif, Pekin’den önce Tokyo’ya giderek Çin’e, “Eğer bizi desteklemezsen, ben de senin rakibinle işbirliği yaparım.” mesajını vermektedir. Bu çerçevede Zarif’in 17 Mayıs 2019 tarihinde attığı tweeti dikkat çekicidir:[10]
“Asya turunun ki bu Türkmenistan, Hindistan, Çin ve Japonya’yı kapsamaktadır, son 2 gününde Tokyo’da Dışişleri Bakanı Kono, Başbakan Abe ve Pekin’de de Dışişleri Bakanı Wang Yi’yle verimli görüşmeler gerçekleştirdim. Uluslararası topluluk, KOEP üyeleri ve ortaklarımız istikrarı sağlamak ve KOEP’i somut ekonomik önlemlerle kurtarmak için çaba sarf etmelidir.”
İran Dışişleri Bakanı’nın bu tweetinde ülkeleri sıralarken, en son Çin’i ziyaret etmesine rağmen onu Japonya’dan önce zikretmesi Tahran’ın Pekin’den henüz umudunu kesmediğini ortaya koymaktadır. Ancak, Zarif’in en son Pekin’i ziyaret ettiği bir gerçektir ve bu durum ikili ilişkilerdeki sıkıntıları yansıtmaktadır.
Sonuç olarak, İran-Çin ilişkilerinde sıkıntılı dönemin yaklaşmakta olduğu gözlemlenmektedir. Bu durum açık olarak ABD-Çin ilişkilerinden kaynaklanmaktadır. Washington, İran’ı sıkıştırmak için Çin boyutunu kullanırken, Pekin de kendi çıkarları için İran’la olan işbirliğini pazarlık aracı olarak kullanmaktadır. “Kadim medeniyetler” olarak tanımlanan İran ve Çin’in bu birikimi, her ne kadar ilişkilerdeki sıkıntıları dışarıya yansıtmamaya özen göstermekteyse de ikili ilişkilerdeki sorunlar çeşitli analizlerle ortaya çıkmaktadır.
[1] Charlotte Gao, “Although Unhappy With US Sanctions on Iran, China Won’t Fall Out With Washington”, The Diplomat, 25 Nisan 2019, https://thediplomat.com/2019/04/although-unhappy-with-us-sanctions-on-iran-china-wont-fall-out-with-washington/, (Erişim Tarihi: 03.05.2019).
[2] Timothy Gardner-Humeyra Pamuk, “No wind-down for China on stopping its Iran oil buys: Trump officials”, Reuters, 26 Nisan 2019, https://www.reuters.com/article/us-usa-iran-sanctions/no-wind-down-for-china-on-stopping-its-iran-oil-buys-trump-officials-idUSKCN1S2238, (Erişim Tarihi: 03.05.2019).
[3] Gareth Smyth, “Iran And China: Between Oil And Trump”, Lobe Loge, 24 Nisan 2019, https://lobelog.com/iran-and-china-between-oil-and-trump/, (Erişim Tarihi: 03.05.2019).
[4] Sam Meredith, “Here’s why China and India will remain defiant amid threat of US sanctions for Iranian oil imports”, CNBC, 23 Nisan 2019, https://www.cnbc.com/2019/04/23/iran-oil-sanctions-china-and-india-will-remain-defiant-against-us.html, (Erişim Tarihi: 03.05.2019).
[5] “China Stopped Buying Oil From Iran Due to US Sanctions – Reports”, Sputnik, 28 Mayıs 2019, https://sputniknews.com/business/201905281075397882-china-iran-oil-usa-sanctions/, (Erişim Tarihi: 28.05.2019).
[6] Raffaello Pantucci, “Russia and Iran cannot always count on China”, Financial Times, 29 Mart 2019, https://www.ft.com/content/28d16a8c-4b24-11e9-bbc9-6917dce3dc62, (Erişim Tarihi: 03.05.2019).
[7] “Press-konferentsiya po itogam rabochego vizita v Kitay”, Kremlin, 27 Nisan 2019, http://kremlin.ru/events/president/news/60396, (Erişim Tarihi: 03.05.2019).
[8] Aynı Yer.
[9] “Donald Trump welcomes Japan’s offer of mediation with Iran”, The Guradian, 27 Mayıs 2019, https://www.theguardian.com/world/2019/may/27/donald-trump-welcomes-japans-offer-of-mediation-with-iran, (Erişim Tarihi: 28.05.2019).
[10] “In final 2 days of Asia tour—Turkmenistan, India, China & Japan—fruitful discussions w/ FM Kono & PM Abe in Tokyo, & FM Wang Yi in Beijing. Int’l community, #JCPOA members, & our partners must step up efforts to restore stability & save JCPOA through concrete economic measures.” Cevat Zarif’in Tweeter Hesabı, 17 Mayıs 2019, https://twitter.com/JZarif/status/1129419829721653254, (Erişim Tarihi: 28.05.2019).