Analiz

Javier Milei’nin Bütçe Vetoları ve Arjantin’de Büyüyen Toplumsal Direniş

Üniversiteler ve pediatri hastaneleri, Milei’nin bütçe vetolarıyla tarihinin en büyük finansman krizini yaşamaktadır.
Öğrenciler, öğretim üyeleri ve sağlık çalışanları ilk kez bu ölçekte ortak bir protesto cephesi oluşturmaktadır.
Kongre’nin 17 Eylül 2025 tarihindeki oylaması, yalnızca iki yasayı değil Arjantin’in kamusal hizmet anlayışını da belirleyecektir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

2023 yılı sonunda devlet başkanlığına gelen Javier Milei, kampanya sürecinde “devleti içeriden yok eden bir köstebek” olduğunu söyleyerek klasik sağ popülizmden farklı bir ultra-liberal profil çizmiştir.[i] Ekonomik kriz, yüksek enflasyon ve uzun yıllardır kronikleşmiş bütçe açıkları, seçmenlerin geleneksel partilere olan güvenini zayıflatmış; Milei’nin radikal söylemleri özellikle orta sınıfın bir bölümünde yankı bulmuştur. Ancak iktidara geldiği günden bu yana mecliste mutlak çoğunluğa sahip olamaması, onu sürekli olarak geçici bütçelerle ülkeyi yönetmeye zorlamıştır. Bu durum, kamu hizmetlerinin finansmanında keyfi ve merkezi kararların önünü açmıştır.

Arjantin Üniversiteler Konseyi’nin (CIN) verilerine göre, Aralık 2023 tarihinden bu yana yükseköğretim kurumlarının bütçesi reel olarak %30, öğretim üyelerinin maaşları ise %40 oranında azalmıştır.[ii] Benzer şekilde ülkenin en büyük çocuk hastanesi Garrahan başta olmak üzere pediatri merkezleri de ciddi bir kaynak yetersizliğiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu tablo yalnızca bir mali daralma değil; eğitim ve sağlık gibi kamusal hizmetlerin temel dayanaklarını zedeleyen yapısal bir kesinti anlamına gelmektedir.

Kongre, bu gidişata fren koymak için Ağustos 2025 tarihinde iki ayrı yasa çıkarmıştır: biri üniversite finansmanını, diğeri de pediatrik hastanelerin acil bütçesini garanti altına almıştır. Her iki yasa da enflasyona endeksli maaş artışları ve altyapı yatırımları öngörmekteydi. Fakat Milei, “fiskal dengeyi koruma” gerekçesiyle bu yasaları veto etmiştir. Hükümetin açıklamasına göre muhalefet, “ekonomik programı sabote etmeyi” amaçlıyordu; ancak sokaktaki algı, vetoların kamusal hakları hedef alan ideolojik bir adım olduğu yönünde olmuştur.[iii]

13 Eylül 2025 tarihinde Buenos Aires’te görülen manzara, Arjantin’de uzun zamandır rastlanmayan bir sektörler arası birleşmeye sahne olmuştur. Üniversite öğrencileri ve akademisyenler, Plaza de Mayo’da “Veto’ya hayır” sloganları atarken, birkaç adım ötedeki Garrahan çalışanları “Çocuklar için kamusal sağlık” pankartları taşımaktaydı.

Bu buluşma, klasik sendikal eylemlerin ötesine geçerek sağlık ve eğitim emekçilerinin ortak bir mücadele zemini oluşturduğunu göstermiştir. Öğretim üyelerinin ulusal çapta ilan ettiği grev, hastane çalışanlarının hafta sonuna uzanan iş bırakma kararıyla birleşmiştir. Sol eğilimli sendikalar, 17 Eylül tarihinde tüm ülkeyi kapsayacak daha büyük bir yürüyüş çağrısı yapmıştır. Bu tarih, aynı zamanda muhalefetin Kongre’de veto kararını reddetmeye çalışacağı gün olması açısından da kritiktir.

Milei yönetimi, yalnızca vetolarla yetinmemiştir. İnsan Kaynağı Bakanlığı, Buenos Aires Üniversitesi (UBA) yönetimini “partizan içerik yayımlamak” ile suçlayarak savcılığa şikâyet etmiştir. Gerekçe, üniversitenin resmi web sitesine “Vetoya hayır” ifadesini koymasıdır. Bu adım, üniversite özerkliğine yönelik dolaylı bir saldırı olarak yorumlanmış ve akademik çevrelerde daha fazla tepki doğurmuştur.

UBA Rektörü Ricardo Gelpi’nin “Yıl sonuna kadar ancak kritik düzeyde çalışabileceğiz” sözleri, üniversite bütçelerinin sürdürülemezliğini ortaya koyarken, hükümetin yargı yoluyla baskıyı artırması kamuoyunda “otoriterleşme” tartışmalarını yeniden alevlendirmiştir.[iv]

Milei’nin politikaları salt bir kemer sıkma programı olmaktan öte devletin eğitim ve sağlık gibi sosyal hak sağlayıcı rollerini küçültmeyi hedeflemektedir. Bu yaklaşım, Latin Amerika’da 1980’lerden itibaren görülen neoliberal dalgayı hatırlatmakta; ancak Arjantin’in tarihsel olarak güçlü öğrenci hareketleri ve sendikal gelenekleri, bu dönüşümü kolaylaştırmamaktadır.

Protestoların, 26 Ekim 2025 tarihinde yapılacak genel seçimler öncesinde hükümeti daha da zor durumda bırakması beklenmektedir. Nitekim Milei, eylül ayı başında Buenos Aires eyaletindeki ara seçimlerde peronist adaylara karşı yenilgi almıştır. Bu yenilgi hem kamuoyu desteğinin eridiğini hem de vetoların siyasi maliyetinin yüksek olabileceğini göstermektedir.

Kongre’nin 17 Eylül tarihinde vetoyu reddetmesi durumunda, hükümetle yasama organı arasındaki gerilim yeni bir anayasal krize evrilebilir. Başkanlık kararnameleri ve geçici bütçelerle yönetim süreci daha da tartışmalı hale gelmektedir. Eğer veto korunursa, üniversitelerde dönem ortasında kapanma riski, pediatri hastanelerinde ise personel eksikliği ve hizmet daralması ihtimali artmaktadır. Bu durum, 2026 yılına girerken Arjantin’in sosyal dokusunu derinden etkileyebilir.

Uluslararası alanda ise Uluslararası Para Fonu (IMF) ve bölgesel finans kurumları, mali disiplinin korunmasını savunurken; insan hakları örgütleri eğitim ve sağlık hakkının ihlali üzerinden hükümeti eleştirebilir. Bu ikili baskı, Milei’yi hem dış hem iç politikada zorlu bir denklemle karşı karşıya bırakabilir.

Arjantin’deki bu gelişmeler, Latin Amerika genelinde kamusal hizmetlerin finansmanı ve demokratik katılımın geleceği açısından da yankı uyandırmaktadır. Şili’de 2011 yılı öğrenci hareketi veya Kolombiya’daki 2021 yılı ulusal grevi gibi örnekler, bölgedeki toplumsal muhalefetin uzun soluklu olabileceğini göstermiştir. Milei’nin vetoları, yalnızca Arjantin iç politikasını değil, kıta çapında kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi tartışmalarını da tetiklemektedir. Bu nedenle Arjantin’deki öğretim üyeleri, öğrenciler ve sağlık çalışanlarının eylemleri, diğer Latin Amerika ülkelerindeki sendikalar ve sivil toplum kuruluşları tarafından dikkatle izlenmekte ve kimi yerlerde dayanışma açıklamalarıyla desteklenmektedir.

Ayrıca bu protestoların Arjantin demokrasisinin kurumsal işleyişi üzerinde yaratacağı etkilerin de göz ardı edilmemesi yerinde bir adım olacaktır. Üniversite özerkliği, ülkenin 1918 Reformu’ndan bu yana güçlü bir tarihsel mirasa sahip ve Anayasa’da da güvence altına alınmış durumdadır. UBA’ya yönelik yargı tehdidi, yalnızca bir üniversiteye değil, bu anayasal geleneğe yönelmiş bir meydan okuma olarak yorumlanmaktadır. Eğer hükümet bu çizgide ısrar ederse, yükseköğretim alanındaki özerklik modelinin gerilemesi ve diğer kamu kurumlarının da benzer siyasi baskılara açık hâle gelmesi ihtimali gündeme gelebilir; bu da Arjantin demokrasisi için kritik bir sınav anlamına gelmektedir.

Arjantin’de ekonomik krizle birleşen ideolojik bir çatışmanın göstergesidir. Javier Milei, “fiskal denge” ve “devleti küçültme” hedefi uğruna, toplumun en geniş kesimlerini ilgilendiren iki temel alanı (üniversiteler ve çocuk sağlığı) doğrudan karşısına almış durumdadır. Buna karşılık öğretim üyelerinden pediatri hemşirelerine, öğrencilerden sol sendikalara uzanan geniş bir koalisyon, sokakta ve parlamentoda güçlü bir direnç sergilemektedir.

Önümüzdeki haftalarda hem Kongre’deki oylama hem de ülke çapındaki kitlesel yürüyüşler, yalnızca iki yasanın kaderini değil, Arjantin’in kamusal hizmetler anlayışını ve Milei yönetiminin meşruiyetini de belirleyecek kritik dönemeçler olacaktır. Bu süreç, Latin Amerika’da devletin rolü ve toplumsal hakların geleceği açısından da yakından izlenmesi gereken bir laboratuvar niteliği taşımaktadır.


[i] Lorca, Javier. “Profesores, médicos y estudiantes enfrentan con paros y marchas los vetos de Milei”, EL PAÍS Argentina, 13 Sept. 2025, elpais.com/argentina/2025-09-13/profesores-medicos-y-estudiantes-enfrentan-con-paros-y-marchas-los-vetos-de-milei.htmi, (Erişim Tarihi: 14.09.2025).

[ii] Aynı yer.

[iii] Aynı yer.

[iv] Aynı yer.

Ali Caner İNCESU
Ali Caner İNCESU
Ali Caner İncesu, 2012 yılında Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olmuştur. Eğitimine Kapadokya Üniversitesi Turist Rehberliği ön lisans programında devam etmiş ve 2017 yılında mezun olmuştur. 2022 yılında Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde Seyahat İşletmeciliği ve Turizm Rehberliği alanlarında yüksek lisans eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır. 2024 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde University of Maryland Global Campus (UMGC) Siyaset Bilimi lisans programından mezun olmuştur. 2023 yılı itibarıyla Kapadokya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde doktora eğitimine devam etmektedir.2022 yılında Paraguay Cumhuriyeti Büyükelçiliği’nde (Ankara) özel danışmanlık görevi de yürüten İncesu, ileri seviyede İspanyolca ve İngilizce bilmekte olup İngilizce ve İspanyolca dillerinde yeminli tercümandır.Çalışma alanları Latin Amerika, uluslararası hukuk ve turizmdir.

Benzer İçerikler