Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) arabuluculuğunda Mart 2025 tarihinde Rusya ve Ukrayna arasında Karadeniz’de güvenli seyrüseferi sağlamak amacıyla imzalanan mutabakat, başlangıçta bölgesel istikrarın yeniden inşasına yönelik önemli bir adım olarak değerlendirilmişti. Ancak Mayıs 2025 itibarıyla bu anlaşmanın etkinliği ve kalıcılığı ciddi şekilde sorgulanmaktadır. Mutabakat, ticari gemilerin askeri amaçlarla kullanılmasını engellemeyi ve limanlara yönelik saldırıların durdurulmasını amaçlarken, bu hedeflerin pratikte hayata geçirilmediği görülmektedir.[i]
19 Mayıs 2025 tarihinde ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında gerçekleşen telefon görüşmesi, bu mutabakatın geleceği açısından önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir. Her ne kadar görüşme sonrası Karadeniz Mutabakatı’na doğrudan atıf yapılmasa da tarafların ateşkes konusundaki tutumu ve bölgesel saldırılar, mutabakatın fiili geçersizliğine işaret etmektedir. Görüşme sonrası yapılan açıklamada, iki tarafın yeni bir ateşkes mutabakatına açık olduğu bildirilmiş; ancak Kremlin, bu sürecin kısa vadede somut sonuç vermeyeceğini belirtmiştir.[ii] Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ise bu sürecin, Rusya’nın talepleri doğrultusunda değil, uluslararası hukukun temel ilkeleri çerçevesinde yürütülmesi gerektiğini vurgulamış, Putin’in “Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyeliğinden vazgeçme” ve “toprak tavizi” şartlarını kesin bir dille reddetmiştir.[iii]
Bu diplomatik manevralar, mutabakatın arkasındaki siyasi iradenin hâlâ kırılgan olduğunu ortaya koymaktadır. Her ne kadar ABD arabuluculuk rolünü sürdürmeye istekli görünse de Başkan Trump’ın açıklamaları, Washington’un bu rolü sürdürebilmesi için Moskova’dan daha yapıcı adımlar beklediğini açıkça göstermektedir.
Karadeniz’deki askeri gelişmeler, mutabakatın sahadaki karşılığının oldukça zayıf kaldığını göstermektedir. 19 Mayıs 2025 tarihinde Ukrayna Ordusu, Karadeniz’de Rusya’ya ait bir doğalgaz üretim platformunu ve ona bağlı radar sistemleri ile mühimmat depolarını insansız hava araçlarıyla hedef almıştır.[iv] Bu saldırı, Rusya’nın iki gün önce Ukrayna genelinde düzenlediği geniş çaplı drone saldırılarına bir karşılık olarak gerçekleştirilmiştir.
Bu gelişmeler, mart ayında ilan edilen mutabakatın artık fiilen askıya alındığını ve Karadeniz’de güvenli seyrüseferin sağlanmasında ciddi bir boşluk oluştuğunu göstermektedir. Ukrayna’nın Karadeniz üzerindeki askeri kapasitesini artırarak sürdürdüğü bu operasyonlar, aynı zamanda Rusya’nın denizden gelen tehdit algısını da yükseltmiştir. Bu durum, mutabakatın taraflarca güvenlik garantisi olarak değil, taktiksel üstünlük mücadelesi içinde bir koz olarak görüldüğünü ortaya koymaktadır.
Karadeniz Mutabakatı’nın Tahıl Koridoru’na etkileri belirsizliğini korumaya devam etmektedir. Rusya’nın 2023 yılında tek taraflı olarak çekildiği Karadeniz Tahıl Girişimi’ni yeniden masaya getirme çabaları, Ukrayna tarafından stratejik bir manipülasyon aracı olarak değerlendirilmekte ve temkinle karşılanmaktadır. Moskova’nın bu alandaki niyetinin, insani ihtiyaçları karşılamaktan çok Batı’dan ekonomik ve diplomatik tavizler koparmak olduğu yönündeki görüş giderek güç kazanmaktadır.[v]
Kısa vadede yeni bir Tahıl Koridoru’nun işlerlik kazanması, yalnızca taraflar arası teknik bir anlaşmaya değil, aynı zamanda güvenliğin askeri düzeyde sağlanmasına bağlı görünmektedir. Ancak mevcut gerilim ortamında bu güvenliğin nasıl ve kim tarafından garanti edileceği sorusu yanıtsız kalmaktadır. Eğer bu durum çözülemezse, Tahıl Koridoru’nun geleceği yalnızca iklim koşullarına veya liman altyapısına değil, doğrudan jeopolitik dengelere ve büyük güçlerin niyetlerine bağlı hale gelecektir.
Önümüzdeki dönemde tahıl konusunun, Karadeniz’deki askeri varlık dağılımı ve enerji güzergâhlarıyla birlikte değerlendirileceği, hatta bir tür “ekonomik güvenlik kartı” olarak masada tutulacağı öngörülmektedir. Bu da sadece Ukrayna değil, tahıl ithalatına bağımlı Afrika ve Asya ülkeleri açısından da ciddi bir belirsizlik yaratmaktadır. Rusya’nın bu kartı kontrollü biçimde kullanarak gıda güvenliğini bir pazarlık aracı haline getirmesi ihtimal dışı değildir. ABD ve Avrupa Birliği (AB) ise bu riski sınırlamak için alternatif lojistik rotaları ve tedarik yapıları üzerinde daha yoğun biçimde çalışmak zorunda kalabilir.
ABD’nin Mart 2025 tarihinde Rusya’yla yürüttüğü Karadeniz Mutabakatı sürecini NATO müttefikleriyle tam anlamıyla eşgüdüm içinde yürütmemesi, ittifak içinde ciddi bir stratejik kırılganlığa yol açmıştır. Özellikle Karadeniz’e doğrudan kıyısı olan Türkiye, Romanya ve Bulgaristan gibi ülkelerin müzakere sürecine dahil edilmemesi, bu ülkelerin bölgesel güvenlik algılarını derinden sarsmıştır. NATO’nun bölgedeki askeri caydırıcılığına gölge düşüren bu yaklaşım, aynı zamanda Washington’un bölgesel liderliğinin ve ittifak içindeki güvenilirliğinin sorgulanmasına neden olmaktadır.[vi]
Bu dışlayıcı yaklaşım, sadece askeri değil, siyasi anlamda da transatlantik ilişkilerde bir ayrışmayı tetikleme potansiyeline sahiptir. Zira Avrupa kıtasının doğrudan güvenliğini ilgilendiren Karadeniz gibi bir alanda karar alma süreçlerinden dışlanmak, müttefikler açısından kabul edilebilir bir durum olarak görülmemektedir. Bu durum, ilerleyen dönemde AB ülkelerinin NATO’dan daha özerk güvenlik mimarileri geliştirmesi yönünde eğilimlerini artırabilir. Özellikle Fransa’nın “stratejik özerklik” doktrinini yeniden masaya taşıması olasıdır.
AB ise bu boşluğu telafi etme amacıyla ekonomik yaptırımlar cephesinde inisiyatif almıştır. AB, özellikle Rusya’nın yaptırımları delmek amacıyla oluşturduğu “gölge filo”yu hedef alarak yaklaşık 200 gemiyi kapsayan yeni kısıtlamalar devreye sokmuştur. Aynı zamanda Rusya’nın silah tedarik zincirlerine müdahale etmeye yönelik ek ekonomik önlemler alınmış, bu hamleler Moskova’nın savaş kapasitesini kademeli olarak daraltmayı hedeflemektedir.
Ancak bu tür yaptırımların uzun vadeli etki yaratabilmesi, yalnızca ekonomik baskıyla değil, diplomatik birliktelikle mümkündür. NATO’nun stratejik süreçlerden dışlanması, ABD’nin başat rolünü sarsmakla kalmamakta; aynı zamanda Rusya’nın bölgesel kazanımlarını artırmasına zemin hazırlayabilecek bir boşluk oluşturmaktadır. Önümüzdeki süreçte, bu ayrışmanın daha da derinleşmesi, transatlantik güvenlik mimarisinde kalıcı yarılmalar yaratabilir. Bu nedenle, mutabakatın devamı açısından yalnızca Moskova’nın değil, Washington’un da müttefikleriyle olan stratejik eşgüdümünü yeniden tesis etmesi kritik hale gelmiştir.
Mayıs 2025 itibarıyla Karadeniz Mutabakatı’nın jeopolitik ve pratik karşılığı büyük ölçüde zayıflamıştır. Sahadaki askeri gelişmeler, diplomatik girişimlerin başarısızlığı ve NATO içi uyum eksikliği, bu mutabakatı uygulanamaz hale getirmiştir. Ukrayna, liman güvenliğine dair somut güvence verilmemesi nedeniyle bu anlaşmaya karşı temkinli bir yaklaşım sergilerken, Rusya’nın bu süreci stratejik bir araç olarak kullanma çabaları dikkat çekmektedir.
Sonuç olarak gelecekte mutabakatın kalıcılığı, tarafların askeri angajmanlarını azaltmaları, NATO’nun sürece doğrudan entegre edilmesi ve Karadeniz’deki ekonomik faaliyetlerin uluslararası hukuka uygun şekilde yürütülmesine bağlıdır. Aksi takdirde Karadeniz Mutabakatı, yalnızca kâğıt üzerinde kalan sembolik bir belge olarak kalacak, Karadeniz’deki çatışma riski bölgesel değil, küresel sonuçlar doğurabilecek boyutlara ulaşacaktır.
[i] “Outcomes of the United States and Russia Expert Groups on the Black Sea”, The White House, https://www.whitehouse.gov/briefings-statements/2025/03/outcomes-of-the-united-states-and-russia-expert-groups-on-the-black-sea/, (Erişim Tarihi: 20.05.2025).
[ii] Aynı Yer.
[iii] “Trump Holds Call with Russia’s Putin on Ending the War in Ukraine”, The Wall Street Journal, https://www.wsj.com/world/trump-holds-call-with-russias-putin-on-ending-the-war-in-ukraine-d0d934af, (Erişim Tarihi: 20.05.2025).
[iv] “Ukraine Drones Destroy Russian Radar, Supply Depots in the Black Sea”, New York Post, https://nypost.com/2025/05/19/world-news/ukraine-drones-destroy-russian-radar-supply-depots-in-the-black-sea/, (Erişim Tarihi: 20.05.2025).
[v] “Experts React: What to Know About the Black Sea Cease-Fire Deal with Russia and Ukraine”, Atlantic Council,https://www.atlanticcouncil.org/blogs/new-atlanticist/experts-react/what-to-know-about-the-black-sea-cease-fire-deal-with-russia-and-ukraine/, (Erişim Tarihi: 20.05.2025).
[vi] “US Keeps NATO Allies in the Dark on Russia Relations”, Euractiv, https://www.euractiv.com/section/defence/news/us-keeps-nato-allies-in-the-dark-on-russia-relations/, (Erişim Tarihi: 20.05.2025).