Karayipler’in doğu bölgesinde, yalnızca yeni bir mülk değil, aynı zamanda birçok küresel seyahat ve ekonomik avantaj da sağlayan bir uygulama ortaya çıkmıştır. Antigua ve Barbuda, Dominika, Grenada, St. Kitts ve Nevis ve St. Lucia’daki beş ada ülkesi, mülk satın alarak vatandaşlık kazandıran Yatırım Yoluyla Vatandaşlık (YYV) programlarını uygulamaya koymuşlardır.[i] Bu programlarla, kişi en az 200.000 dolar -Dominika için- ücret karşılığında mülk alarak veya bağış yaparak 150’den fazla ülkeye vizesiz giriş hakkı elde edebilmektedir. Bu ülkeler arasında Avrupa Birliği’nin (AB) Schengen Bölgesi ülkeleri ve bazı ülkeler için Birleşik Krallık da bulunmaktadır.
Son yıllarda bu programlara olan ilginin artması, kısmen Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) politik ve toplumsal istikrarsızlıkla birlikte Karayipler’in vergi cennetleri olarak cazip hale gelmesiyle ilişkilidir.
Karayipler’deki YYV programlarının cazibesi çok yönlüdür. İş insanları için Karayip pasaportu, uluslararası seyahat sırasında karşılaşılan bürokratik engelleri azaltarak daha fazla hareket özgürlüğü sunmaktadır. Ayrıca bazı Karayip ülkelerindeki vergi muafiyetleri, sermaye kazançları, miras ve gelir vergisi gibi vergilerden muaf olma gibi ekonomik avantajlar da büyük bir çekicilik yaratmaktadır.
ABD’de özellikle silahlı şiddet, politik kutuplaşma ve toplumsal gerilimler gibi artan sorunlar nedeniyle Karayipler birçok kişi için güvenli bir liman haline gelmiştir. Özellikle ABD vatandaşları için alternatif bir pasaport sahibi olmak, güvenlik, özgürlük ve gelecekteki olası belirsizliklere karşı bir “sigorta poliçesi” sunmaktadır. Yatırım yapanların %10-15’inin kalıcı olarak yer değiştirdiği, geri kalanlarının ise bu fırsatı siyasi veya ekonomik istikrarsızlık durumlarına karşı bir yedek plan olarak değerlendirdiği belirtilmektedir.[ii]
Son yıllarda ABD vatandaşlarının özellikle YYV başvurularında artış görülmektedir. Antigua’daki alıcıların %70’inin vatandaşlık istediği ve bu alıcıların büyük çoğunluğunun ABD’den geldiği belirtilmektedir. Bu durum, pazarda önemli bir değişimi işaret etmekte ve giderek daha fazla insanın yaşam tarzından ziyade vatandaşlık odaklı alımlar yaptığı görülmektedir. Bu eğilim, ABD’deki politik belirsizliklerin artmasından büyük ölçüde etkilenmiştir ve Karayipler, güvenlik ve ekonomik fırsatlar sunan cazip bir bölge haline gelmiştir.
YYV programlarının bu küçük ada ülkeleri için ekonomik açıdan büyük bir önemi vardır. Bu ülkeler, turizm ve yabancı yatırımlar gibi dışsal kaynaklara dayalı ekonomik sistemlere sahiptir ve vatandaşlık satışları, bu sistemlerin önemli bir parçası haline gelmiştir. Antigua Başbakanı Gaston Browne, vatandaşlık satışlarının ülkesinin ekonomisini kurtardığını ve on yıl önce iflasın eşiğinde olan ülkenin finansal olarak toparlanmasını sağladığını açıkça ifade etmiştir.[iii]
Yatırımcılar tarafından sağlanan fonlar, altyapı projelerinin finanse edilmesinin yanı sıra ulusal mali dengelerin güçlendirilmesine de katkıda bulunmuştur. Dominika’da, YYV programıyla elde edilen 1 milyar dolar, modern bir hastane de dâhil olmak üzere ülkenin altyapısını geliştirmeye yönelik kullanılmıştır ve bu durum sağlık hizmetleri üzerinde önemli olumlu etkiler yaratmıştır.[iv]
Bu fonlar yalnızca altyapı projeleri için değil, aynı zamanda geniş bir ekonomiyi canlandırmak amacıyla da kullanılmaktadır. Yabancı talebin arttığı emlak sektörü, artan mülk değerleriyle birlikte büyümekte ve yerel iş gücü yaratılmaktadır. YYV aracılığıyla elde edilen sermaye, bu küçük Karayip ülkelerinin ekonomilerinin hayatta kalması için hayati bir kaynaktır. Bazı ülkeler için, pasaport satışları Gayri Safi Yurtiçi Hasılalarının (GSYİH) %30’una kadar bir kısmını oluşturmakta ve bu, programların ekonomik büyüme üzerindeki etkisini gözler önüne sermektedir. Ancak bu finansal faydalar kabul edilirken, beraberinde bazı tartışmalar ve eleştiriler de gelmektedir.
Karayipler’deki YYV programları, yalnızca ekonomik fırsatlar sunmakla kalmayıp aynı zamanda etik sorunları ve uluslararası eleştirileri de gündeme getirmektedir. Antigua’da, vatandaşlık satışının ilk kez 2012 yılında önerildiğinde bu durum, büyük eleştirilere maruz kalmıştır. Vatandaşlığın satılmasının ulusal kimliği zayıflattığı ve ülkelerin egemenliklerinin ticari bir mal haline gelmesinin yanlış olduğunu savunmuşlardır. Bu kaygı, YYV sunmayan diğer Karayip ülkelerinin liderleri tarafından da dile getirilmiş ve St. Vincent ve Grenadinler Başbakanı Ralph Gonsalves, vatandaşlığın “satılık bir mal” olmaması gerektiğini belirtmiştir.[v]
Uluslararası toplum da bu programların potansiyel kötüye kullanımına dair endişeler taşımaktadır. AB, YYV programlarının suç faaliyetleri, kara para aklama ve vergi kaçakçılığı gibi faaliyetlere zemin hazırlayabileceğinden endişe etmektedir. Bunun sonucunda AB, Karayipler’deki YYV programlarını incelemeye almış ve bu programların güvenlik açısından tehlikeli olup olmadığını değerlendiren bir çalışma başlatmıştır.[vi] Benzer şekilde ABD, bu programların finansal suçlarla ilişkilendirilebileceği konusunda endişelidir ve başvuruların daha sıkı denetimlere tabi tutulması gerektiğini vurgulamaktadır.
Bu kaygılara karşılık olarak Karayip hükümetleri programlarını savunmuş ve vatandaşlık satışlarının şeffaf ve sağlam bir şekilde gerçekleştirildiğini açıklamıştır. Dominika Başbakanı Roosevelt Skerrit, ülkesinin programının “sağlam ve şeffaf” olduğunu belirtmiş, Antigua ve St. Lucia da benzer açıklamalar yaparak, programlarındaki güvenliği ve şeffaflığı vurgulamıştır.[vii] Ancak bu küçük ülkelerin, vatandaşlık satışlarını bir ekonomik canlandırma aracı olarak kullanırken, uluslararası baskılara karşı dikkatli olmaları gerekmektedir.
Karayipler’deki YYV programlarının, özellikle bu küçük ada ülkelerinin ekonomileri için önemli bir gelir kaynağı olmaya devam etmesi beklenmektedir. Ancak uluslararası endişeler ve yerel etik kaygılar, bu programların geleceği konusunda zorluklar yaratmaktadır. Bu ülkeler, başvuruların kötüye kullanılmasını engellemek ve küresel güvenliği sağlamak için denetim süreçlerini güçlendirdiklerini ifade etmişlerdir. Yeni önlemler, bölgesel bir düzenleyici kurumun kurulmasını, sıkı denetimler ve düzenli denetlemeleri içermektedir.
Sonuç olarak Karayipler’in YYV programları, sadece yatırımcılara değil, aynı zamanda bu adaların ekonomilerine de büyük faydalar sağlamaktadır. Ancak vatandaşlık satışının etik ve uluslararası güvenlik açısından yaratabileceği sorunlar, bu programların uygulanabilirliğini ve sürdürülebilirliğini sorgulamaktadır. Karayip ülkelerinin, bu sorunları çözerek hem ekonomik faydalarını hem de küresel güvenliği koruyarak bu programları sürdürme yolunda önemli adımlar atması beklenmektedir.
[i] Handy, Gemma. “The Caribbean Islands That Give You a Passport If You Buy a Home.” BBC News, https://www.bbc.com/news/articles/cly88xg5d9vo, (Erişim Tarihi: 03.08.2025).
[ii] Aynı yer.
[iii] Aynı yer.
[iv] Aynı yer.
[v] Aynı yer.
[vi] Jolly, Jasper, and Lisa O’Carroll. “EU Raises Security Concerns as It Reveals Five Caribbean States Have Sold 88,000 ‘Golden Passports’.” The Guardian, https://www.theguardian.com/business/2023/oct/19/caribbean-states-sold-golden-assports-eu-citizenship-travel, (Erişim Tarihi: 03.08.2025).
[vii] Handy, Gemma. a.g.e., (Erişim Tarihi: 03.08.2025).