Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro’nun 23 Temmuz 2025 tarihinde yaptığı açıklamayla, çok uluslu madencilik şirketi Glencore’un İsrail’e yönelik kömür ihracatına devam etmesi durumunda, Cerrejon maden sahasına dair imtiyaz sözleşmesini tek taraflı olarak değiştirme tehdidinde bulunması, yalnızca bir ekonomik-enerji politikası kararı değil, aynı zamanda iç siyaseti, dış politikayı ve uluslararası ticareti etkileyen çok katmanlı bir hamledir.[i] Bu açıklama, Petro’nun enerji egemenliği ve Filistin yanlısı dış politika duruşunu bir araya getirdiği ender örneklerden biri olarak dikkat çekmektedir.
İsviçre merkezli Glencore, dünyanın en büyük maden ve emtia ticareti firmalarından biridir.[ii] Kolombiya’nın kuzeydoğusundaki La Guajira bölgesinde yer alan Cerrejon sahası, Latin Amerika’nın en büyük açık ocak kömür madeni olarak bilinmektedir.[iii] 2024 yılı itibarıyla 19 milyon metrik ton kömür üretimi gerçekleştiren sahada, 150 kilometrelik bir demiryolu ve Karayip Denizi’ne açılan bir liman altyapısı mevcuttur.[iv] Bölge halkı için büyük bir istihdam kaynağı olan maden, aynı zamanda çevre örgütlerinin ve yerel toplulukların yoğun eleştirilerine de maruz kalmaktadır. Glencore’un bu alandaki faaliyeti, yıllardır neoliberal politikalarla şekillenen Kolombiya ekonomisinin dış yatırımcılara verdiği geniş imtiyazların tipik bir örneğidir.
Gustavo Petro, 2022 yılında Kolombiya’nın ilk sol görüşlü devlet başkanı olarak göreve geldiğinden bu yana, doğal kaynakların halkın yararına kullanılması gerektiğini sık sık dile getirmiştir. Enerji dönüşümünü teşvik eden, fosil yakıtlara bağımlılığı azaltmayı hedefleyen politikalarıyla tanınan Petro, aynı zamanda maden sahalarında faaliyet gösteren çok uluslu şirketleri daha sıkı denetlemeye yönelik adımlar atmaktadır. Cerrejon sahasındaki üretimi azaltma kararı ve kömür ihracatına getirilen kısıtlamalar da bu politik çizginin parçasıdır.
Petro’nun Glencore’a yönelik son çıkışı, yalnızca çevresel veya ekonomik değil; aynı zamanda ahlaki ve politik bir çerçevede şekillenmiştir. Petro, İsrail’in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü saldırılar nedeniyle kömür ihracatının durdurulmasını emreden bir başkanlık kararnamesi yayımlamış, Glencore’un bu karara uymaması durumunda sözleşmenin tek taraflı değiştirileceğini açıklamıştır.[v]
Petro’nun İsrail karşıtı politik duruşu, Latin Amerika’da giderek artan bir eğilimin parçası olarak değerlendirilebilir. Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva ve Şili Devlet Başkanı Gabriel Boric gibi liderler de İsrail’in Gazze’deki eylemlerine tepki göstermiş, Filistin yanlısı söylemleri güçlendirmiştir. Petro’nun aldığı ihracat yasağı kararı, bu tutumu ekonomik alana taşıyan somut bir adımdır. Bu, Kolombiya’nın dış politikasında etik temelli müdahaleci bir çizgi izlemeye başladığını göstermektedir.
Kömür ihracatının durdurulması, Petro Hükümeti’nin sadece diplomatik bir mesaj vermekle kalmayıp, aynı zamanda uluslararası ticaret yolları üzerinden baskı kurabileceğini göstermektedir. Bu karar, enerji ihracatının bir dış politika aracı olarak kullanılabileceğini gösteren önemli bir örnektir. Öte yandan İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın henüz konuya ilişkin resmi bir açıklama yapmamış olması, sürecin diplomatik yansımalarının henüz tam olarak netleşmediğini göstermektedir.
Petro’nun açıklamasında yer verdiği “toplumun direnişi” çağrısı, hükümetin halk tabanlı eylemleri bir siyasi araç olarak kullanmaya ne kadar açık olduğunu göstermektedir. Bu tür söylemler, bir yandan sivil katılımı ve yerel halkın güçlenmesini teşvik edebilirken, öte yandan özel sektörle hükümet arasında toplumsal gerilimlere neden olabilecek riskler de barındırmaktadır. Glencore’un bölgedeki varlığı, bazı topluluklara istihdam ve altyapı hizmetleri sağlarken; diğer gruplar için çevre kirliliği, su kaynaklarına erişim sorunu ve yerinden edilme gibi tehditler oluşturmaktadır. Bu nedenle Petro’nun çağrısı, yalnızca Glencore’a değil, aynı zamanda ülke içindeki maden politikalarına ilişkin kamuoyunu yeniden seferber etme çabasıdır.
Glencore cephesinden gelen açıklamada, kömür sevkiyatının kararnameden önce zaten durdurulduğu ve şirketin yasalara uyum sağladığı vurgulanmaktadır.[vi] Bu açıklama, olası bir uluslararası tahkim sürecinde Glencore’un elini güçlendirebilir. Zira yatırımcı-devlet arasındaki ihtilaflarda uluslararası hukuk, sözleşmelerin tek taraflı değiştirilmesini sınırlı ölçüde tanımaktadır. Kolombiya’nın birçok ikili yatırım anlaşması, yatırımcının mülkiyet haklarını güvence altına almakta ve doğrudan kamulaştırmalar ya da haksız müdahaleler durumunda tazminat hakkı öngörmektedir. Dolayısıyla Petro’nun tehdidinin yasal zeminde nasıl uygulanacağı belirsizliğini korumaktadır.
Petro’nun açıklamaları, sadece Kolombiya’daki maden politikasını değil; aynı zamanda Latin Amerika’daki kaynak milliyetçiliği eğilimlerini de yansıtmaktadır. Meksika, Bolivya ve Arjantin gibi ülkelerde de son yıllarda enerji ve maden sektörlerinde ulusal kontrolü artırma yönünde girişimler olmuştur. Petro’nun Glencore’a yönelik tutumu, çok uluslu şirketlerin sosyal ve siyasi duyarlılıklara kayıtsız kalamayacağını vurgulayan yeni bir paradigma yaratmaktadır.
Bu gelişme ayrıca enerji ihracatının jeopolitik bir araç olarak nasıl kullanılabileceğine dair küresel bir tartışmanın da parçasıdır. Enerji kaynaklarının savaş ve insan hakları ihlalleri bağlamında bir yaptırım aracı olarak kullanılması, tıpkı Rusya’nın doğalgazı veya Suudi Arabistan’ın petrolü gibi, Kolombiya’nın kömürü üzerinden de şekillenmeye başlamıştır.
Petro hükümetinin bu çıkışı, enerji sektörünün salt ekonomik bir faaliyet alanı değil; aynı zamanda politik bir mücadele zemini olduğunu da ortaya koymaktadır. Enerji ihracatını jeopolitik bir baskı aracı olarak kullanma stratejisi, özellikle küresel güneydeki ülkeler arasında giderek yaygınlaşan bir eğilimdir. Petro’nun Filistin yanlısı politikalarıyla enerji egemenliğini birleştiren bu yaklaşımı, uluslararası kamuoyuna da açık bir mesaj niteliği taşımaktadır.
Gustavo Petro’nun Glencore’a yönelik çıkışı, yalnızca bir enerji politikası müdahalesi değil; aynı zamanda siyasi bir pozisyon alma, halkla dayanışma ve uluslararası insan hakları söylemiyle uyumlu bir dış politika duruşu olarak okunabilir. Cerrejon sahası gibi büyük projeler, ekonomik çıkarlar ile sosyal adalet talepleri arasında kalan karmaşık denklemler üretmektedir. Bu süreçte hükümetin izleyeceği yol hem Kolombiya’daki yatırım ortamını hem de halkın devlete olan güvenini belirleyecektir. Glencore’yle yaşanabilecek olası bir çatışma ise yalnızca Kolombiya için değil, tüm bölge için kaynak yönetimi, kurumsal hesap verebilirlik ve egemenliğin sınırları üzerine yeni tartışmaları beraberinde getirecektir.
[i] “Colombia’s Petro Threatens to Alter Glencore Contract over Israel Coal Exports”, Reuters,https://www.reuters.com/business/energy/colombias-petro-threatens-alter-glencore-contract-over-israel-coal-exports-2025-07-23/, (Erişim Tarihi: 27.07.2025).
[ii] Glencore. “At a Glance”, Glencore, www.glencore.com/who-we-are/at-a-glance, (Erişim Tarihi: 27.07.2025).
[iii] “Cerrejón Coal Mine”, Global Energy Monitor, https://www.gem.wiki/Cerrej%C3%B3n_Coal_Mine, (Erişim Tarihi: 27.07.2025).
[iv] “Petro Threatens to Alter Glencore Contract…”, a.g.e.
[v] Aynı yer.
[vi] Aynı yer.