Mercosur-EFTA Serbest Ticaret Anlaşması (STA), Güney Amerika’nın ticaret stratejisinde dönüm noktası teşkil eden bir gelişme olup 2017 yılında başlatılan müzakerelerin sonucunda Mercosur (Arjantin, Brezilya, Uruguay, Paraguay ve üyelik sürecinde olan Bolivya) ile Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA; Norveç, İzlanda, İsviçre ve Lihtenştayn) arasında imzalanmıştır. Daha geniş ölçekli ve siyasi olarak tartışılan Mercosur-AB anlaşmasına kıyasla daha esnek kurgulanan bu anlaşma, ticaret akışlarının %97’sinden fazlasında tarifelerin kaldırılmasını öngörmekte ve yaklaşık 300 milyonluk nüfusu kapsayan, 4,3 trilyon doları aşan toplam Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYİH) sahip bir ortak pazar yaratmaktadır.[1]
Anlaşmanın nihai olarak yürürlüğe girebilmesi için taraf ülkelerin parlamentolarınca onaylanması ve yasal prosedürlerin tamamlanması gerekmektedir. Bu sebeple sürecin tamamlanması 2025 yılının son demlerine dek sürebilir. Ancak söz konusu anlaşmanın, özellikle tarım lobilerinin daha zayıf olduğu EFTA ülkelerinde, Mercosur-AB anlaşmasına kıyasla daha az iç politik dirençle karşılaşması beklenmektedir.[2]
Bu anlaşma, yalnızca mal ticaretinde tarifelerin kaldırılmasını değil; hizmet ticareti, yatırımlar, fikri mülkiyet hakları, kamu alımları, rekabet düzenlemeleri, uyuşmazlıkların çözümü ve sürdürülebilir kalkınma gibi çok yönlü alanları da kapsamaktadır. Modern serbest ticaret anlaşmalarının yapısal bileşenlerine uygun şekilde kurgulanan bu çerçeve, EFTA’nın Latin Amerika ve diğer bölgelerdeki STA ağlarıyla da uyumludur.[3] Ticaret politikası açısından, Mercosur üyeleri için yüksek gelirli EFTA ülkelerine erişim olanağı, özellikle tarımsal ürünler, sanayi malları ve hizmet ihracatı alanlarında ciddi fırsatlar yaratmaktadır. Örneğin 2018 yılı verilerine göre EFTA, Mercosur’dan 2,1 milyar avro tutarında ithalat yapmış; buna karşılık 3,7 milyar avroluk ihracatta bulunmuştur. Yeni STA kapsamında tarifelerin azaltılması, bu ticaret hacimlerinin belirgin şekilde artmasına yol açacağını öngörmek mümkündür.[4] Öte yandan EFTA ihracatçıları için de Mercosur pazarı, küresel rakiplere karşı rekabet avantajı sağlamakta ve bölgesel değer zincirlerine daha etkin entegrasyon imkânı tanımaktadır.
Latin Amerika bölgesel politikası bağlamında ise bu gelişme, Mercosur’un geleneksel ticaret ortakları olan Çin, Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) dışındaki aktörlerle ilişkilerini çeşitlendirme stratejisinin bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Nitekim, 2019 yılında çevre endişeleri ve Amazon Ormanları’na ilişkin sürdürülebilirlik tartışmaları nedeniyle askıya alınan Mercosur-AB anlaşmasının aksine EFTA ile yapılan anlaşma, çevresel güvenceler açısından daha yapıcı müzakereler sonucunda tamamlanmıştır. Bu bağlamda 2025 Nisan’ında gerçekleşen 13. müzakere turu, anlaşmanın çevre ve işçi hakları konularındaki bölümlerinin güçlendirilmesini sağlamıştır.[5] Ayrıca Bolivya’nın tam üyelik süreciyle birlikte Mercosur’un içsel bütünlüğü artmakta, böylece anlaşmalarda daha yekpare bir yapı sergileyebilmektedir.
Bu anlaşmanın zamanlaması da dikkat çekicidir. Küresel ticaret sisteminde belirsizliklerin, ABD’nin tarifelere dayalı politikalarının ve Atlantik ötesi ticaret müzakerelerinin yoğunlaştığı bir dönemde Mercosur-EFTA anlaşması, jeopolitik anlamda da stratejik bir kazanım olarak değerlendirilmektedir. EFTA ülkeleri açısından bakıldığında, Hindistan (Mart 2024) ve Mercosur (Ocak 2025) ile ardışık olarak imzalanan STA’lar, EFTA’nın ticaretin çeşitlendirilmesi ve stratejik özerklik ilkeleri çerçevesindeki hamlelerini pekiştirmektedir.
Her ne kadar Mercosur-EFTA anlaşması, daha az politik dirençle karşılaşması nedeniyle AB muadiline kıyasla daha hızlı yürürlüğe girme potansiyeline sahip olsa da çevre koruma, emek hakları ve hukuki ihtilaf çözüm mekanizmaları açısından bazı zorluklar barındırmaktadır. Anlaşma, sürdürülebilir kalkınma ve taraflar arasında hukuki uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin hükümler içermektedir. Bu yönüyle günümüzdeki değer temelli ticaret anlaşmalarının normatif yapısına uygun bir model sergilemektedir. Mercosur içinde ise bu hükümler, ihracat yönelimli ülkeler (örneğin Brezilya ve Arjantin) ile daha korumacı eğilimlere sahip diğer üyeler (örneğin Uruguay ve Paraguay) arasında bölgesel gerilimlerin yeniden şekillenmesine de sebep olabilir.
Bölgesel dış politika perspektifinden değerlendirildiğinde, anlaşma Mercosur’un küresel pazarlarda rekabet gücünü artırmakta, diğer ikili veya çok taraflı ticaret müzakerelerinde elini güçlendirmektedir. Nitekim Brezilya, aynı dönemde hem ABD hem Çin’le müzakereler yürütmekte olup çok taraflı ticaret mekanizmaları lehine pozisyon almaktadır. Bu strateji, yalnızca ekonomik değil, diplomatik çeşitlenme açısından da anlam taşımaktadır. Karşılaştırmalı olarak bakmak gerekirse Mercosur-AB anlaşması, daha geniş bir nüfus ve ekonomik hacmi kapsamasına rağmen, özellikle AB tarafında politik çekinceler nedeniyle yıllardır onay sürecinde ilerleyememektedir. Başta Fransa, İrlanda ve Avusturya olmak üzere bazı ülkeler, Amazon’daki çevresel yıkım, hayvancılık sektörünün zarar göreceği endişesi ve sürdürülebilirlik denetimlerinin yetersizliği gibi gerekçelerle anlaşmaya karşı çıkmaktadır.
Sonuç itibarıyla Mercosur-EFTA STA’sı, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda bölgesel diplomasi açısından da stratejik bir dönüm noktasıdır. Anlaşma; ticaretin serbestleştirilmesini, kurumsal yönetim standartlarının pekiştirilmesini ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerini bir araya getirerek 21. yüzyılın çok taraflı ticaret rejimlerine yönelik kapsamlı bir örnek sunmaktadır. Mercosur’un içsel bütünlüğünü sağlamaya çalıştığı ve dış ticaret ilişkilerini çeşitlendirmeyi hedeflediği bu dönemde, anlaşmanın başarılı şekilde uygulanması durumunda, Güney-Güney ve Güney-Kuzey işbirliklerinde yeni modellerin önünü açması muhtemeldir. Ne var ki anlaşma henüz tüm taraf devletlerin yasama organlarında onaylanmamış olup fiili etkileri henüz tam anlamıyla gözlemlenememektedir. Küçük ölçekli üreticiler, çevresel denetimler ve hizmet sektörü entegrasyonu gibi alanlarda gerçek sonuçların önümüzdeki yıllarda belirginleşeceği öngörülmektedir. Mercosur’un bu süreçten güçlenerek çıkıp çıkmayacağı, anlaşmanın yalnızca teknik içeriğine değil, aynı zamanda bölgesel siyasi iradeye de bağlıdır.
[1] “Mercosur, four-nation European trade bloc seal sweeping trade deal”, Reuters, https://www.reuters.com/world/americas/mercosur-efta-blocs-seal-free-trade-agreement-cnn-brasil-reports-2025-07-01/, (Erişim Tarihi: 03.07.2025).
[2] “South America’s Mercosur, Europe’s EFTA bloc seal trade deal”, DW, https://www.dw.com/en/south-americas-mercosur-europes-efta-bloc-seal-trade-deal/a-73134998, (Erişim Tarihi: 03.07.2025).
[3] “Trade between EFTA and Mercosur”, EFTA Secretariat, https://trade.efta.int/#/country-graph/EFTA/MERCOSUR/2024/HS2, (Erişim Tarihi: 03.07.2025).
[4] Aynı Yer.
[5] “Mercosur–EU Free-Trade Agreement: What’s in It and What’s Next?”, AS-COA.org, https://www.as-coa.org/articles/mercosur-eu-free-trade-agreement-whats-it-and-whats-next, (Erişim Tarihi: 03.07.2025).
