Latin Amerika’nın nükleer geçmişi, 1950’li yıllarda Arjantin ve Brezilya’nın barışçıl nükleer enerji programlarını başlatmasıyla şekillenmeye başlamıştır. Her iki ülke, nükleer enerjiyi ulusal kalkınma ve bilimsel ilerleme aracı olarak görmüş ve kendi reaktörlerini geliştirme sürecine girmiştir. Soğuk Savaş bağlamında bu çabalar aynı zamanda bölgesel bir güç inşası stratejisinin parçası haline gelmiştir. Ancak bu gelişmeler, nükleer silah edinme şüphesini de beraberinde getirmiştir.[1]
Bu bağlamda 1967 yılında imzalanan Tlatelolco Antlaşması, Latin Amerika ve Karayipler’i nükleer silahlardan arındırılmış ilk bölge haline getirmiştir.[2] Bu antlaşma, bölgedeki nükleer faaliyetleri yalnızca barışçıl amaçlarla sınırlarken, uluslararası denetim mekanizmalarını da kabul ettirmiştir. Sonraki yıllarda Arjantin ve Brezilya, nükleer rekabetlerini işbirliğine dönüştürerek 1991 yılında Brezilya-Arjantin Nükleer Malzeme Denetim Ajansı’nı(ABACC) kurmuştur.[3] Böylece Latin Amerika, nükleer işbirliği ve şeffaflık açısından dünyaya örnek bir model sunmuştur.
Latin Amerika, radyoaktif element yatakları yönünden oldukça zengin bir bölgedir. Arjantin, Meksika, Brezilya, Peru, Bolivya ve Paraguay gibi ülkeler nükleer politikalarıyla bölgede ön plana çıkmaktadır. Arjantin ve Brezilya gibi ülkeler nükleer enerji teknolojisinde bölgede oldukça ileri konumda yer alırken, diğer ülkeler nispeten daha yavaş ilerleme göstermektedirler.
Arjantin, Latin Amerika’nın nükleer öncülerindendir ve uranyum rezervleri açısından zengin bir ülkedir. Başlıca uranyum yatakları arasında Cerro Solo ve Sierra Pintada sahaları yer almaktadır.[4] Bu kaynaklar, ülkenin nükleer enerji stratejilerinin temel taşını oluşturmaktadır. Arjantin ayrıca kendi yerli araştırma reaktörlerini geliştirme ve ihraç etme kapasitesine sahip olup bu alandaki teknolojik yetkinliğini Devlet Uygulamalı Araştırmalar Kurumu (DUAK) üzerinden uluslararası platforma taşımaktadır. 2035 yılı itibarıyla Cerro Solo madeninden yılda 200 ton, Sierra Pintada madeninden ise yılda 150 ton uranyum elde edilmesi planlanmaktadır.[5]
Brezilya, yaklaşık 309.000 tonluk uranyum (U₃O₈) rezerviyle küresel ölçekte altıncı sırada yer alırken, Latin Amerika’nın en büyük rezerve sahip ülkesidir.[6] Brezilya’nın dünya sıralaması, keşfedilen yeni uranyum yataklarıyla değişikliğe uğrayacak olsa bölgedeki önemini koruyacağı açıktır. Brezilya’nın Caetité (Bahia) ile Santa Quitéria (Ceará) bölgelerinde madencilik faaliyetleri devam etmektedir. Ayrıca Brezilya, Resende Nükleer Tesisi’nde kendi uranyum zenginleştirme teknolojisini geliştirmiştir. Bu altyapı sayesinde ülke, nükleer enerji bağımsızlığını güçlendirmektedir. Brezilya, nükleer denizaltı projesiyle bu kapasitesini askeri alana da genişletme eğilimindedir. Bu da uluslararası güvenlik tartışmalarını beraberinde getirmiştir.
Meksika’da Chihuahua ve Sonora bölgelerinde tespit edilen uranyum yataklarına rağmen ülke, hâlihazırda bu kaynakları işletmeye yönelik bir program yürütmemektedir.[7] Enerji üretimi açısından ülkenin tek nükleer santrali olan Laguna Verde, ülke elektriğinin yaklaşık %4’ünü sağlamaktadır.[8] Meksika, nükleer teknolojiyi daha çok enerji üretimi ve araştırma amaçlı kullanmakta; silahsızlanma rejimlerine sıkı şekilde bağlı kalmaktadır.
Peru, yaklaşık 20.000 tonluk toryum rezervi ile Latin Amerika’da bu kaynak açısından öne çıkan ülkelerden biridir.[9] Ancak uranyum yatakları sınırlı düzeydedir ve hem toryum hem de uranyum henüz ekonomik işletmeye açılmamıştır. Nükleer faaliyetler ise daha çok Peru Nükleer Enerji Kurumu (PNEK) çatısı altında yürütülen araştırma, eğitim ve sağlık uygulamalarıyla sınırlıdır. Enerji üretimi için nükleer reaktör yatırımı planlanmamaktadır. Peru, 2016 yılında Rusya’yla nükleer enerji alanında işbirliği anlaşması imzalamıştır.[10] Bu durum, Peru’nun nükleer enerji faaliyetleri yürütme konusundaki kararlılığını ve Rusya’nın Latin Amerika bölgesinde aktif nükleer politikalar yürüttüğünün bir göstergesidir.
Bolivya’da uranyum ve toryum potansiyeline sahip yataklar tespit edilmiş olsa da ülke bu kaynakları henüz endüstriyel ölçekte değerlendirmemiştir. Özellikle Potosí ve Oruro bölgelerinde çeşitli jeolojik araştırmalar yürütülmüştür. Bolivya’nın nükleer hedefleri daha çok tıbbi izotop üretimi, tarımsal uygulamalar ve eğitim altyapısı geliştirme yönündedir. Bolivya da Rusya’yla nükleer işbirliği yürüten Latin Amerika ülkelerinden biridir.[11] Rusya, nükleer reaktör kurulması ve test edilmesi konusunda Bolivya’da ciddi altyapı çalışmaları yürütmektedir. 2024 yılında Bolivya’da nükleer yakıt üretimi çalışmaları olumlu sonuçlar vermiş, Bolivya nükleer alanda ciddi gelişmeler kaydetmiştir.[12]
Paraguay, uranyum potansiyeli ve nükleer enerji alanındaki gelişmeleriyle dikkat çeken bir ülkedir. Ülkenin güneydoğusunda yer alan Parana Havzası’nda, özellikle Yuty ve Oviedo bölgelerinde uranyum yatakları tespit edilmiştir. Yuty bölgesindeki uranyum yataklarından 2035 yılı itibarıyla yıllık 200 ton uranyum elde edilmesi öngörülmektedir.[13] Amerikan merkezli Uranium Energy Corporation (UEC), bu bölgelerde in-situ çözündürme (ISL) yöntemiyle uranyum çıkarımı için çalışmalar yürütmektedir. Yuty Projesi’nde yaklaşık 3.430 ton ölçülmüş ve belirtilmiş kaynakla 860 tonluk tahmini kaynak tespit edilmiştir.[14]
Latin Amerika’da küresel güçlerin nükleer faaliyetleri dikkat çekici bir şekilde artmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri (ABD), özellikle Arjantin’de küçük modüler reaktör (SMR) teknolojisinin geliştirilmesi sürecinde özel sektör aracılığıyla etkisini artırmakta; ayrıca Meksika’yla nükleer güvenlik ve teknik işbirliği alanlarında çalışmaktadır. Bölgede en aktif aktörlerden biri olarak öne çıkan Rusya, Bolivya’da El Alto’da bir araştırma reaktörü ve nükleer teknoloji merkezi inşa etmiş, Peru ve Paraguay’la da nükleer işbirliği anlaşmaları imzalamıştır. Çin ise Arjantin’le Atucha III nükleer santral projesi kapsamında 8 milyar dolarlık yatırım anlaşması imzalamış; Brezilya’yla da nükleer teknoloji paylaşımı ve yakıt tedariki konusunda temaslar kurmuştur.[15] Bu güçlerin Latin Amerika’daki faaliyetleri, sadece enerji alanında değil, stratejik nüfuz ve jeopolitik etki açısından da önem taşımaktadır.
Latin Amerika, 20. yüzyılın ortalarından bu yana nükleer enerjiyi yalnızca kalkınma ve bilimsel gelişme amacıyla benimsemiş, Tlatelolco Antlaşması’yla silahsızlanma ilkesini uluslararası düzeyde güvence altına almıştır. Günümüzde bölge, zengin uranyum ve toryum rezervleriyle dikkat çekerken; Arjantin ve Brezilya gibi ülkeler kendi nükleer altyapılarını güçlendirmiş, Peru, Bolivya ve Paraguay gibi ülkeler de küresel aktörlerle işbirliği arayışına girmiştir. Rusya, Çin ve ABD gibi büyük güçler, teknolojik transfer, yakıt tedariği ve altyapı yatırımları aracılığıyla bölgedeki nükleer sahaya nüfuz etmektedir. Bu gelişmeler, Latin Amerika’nın sadece enerji güvenliği açısından değil, jeopolitik denklemler açısından da nükleer stratejilerin merkezlerinden biri haline geldiğini ortaya koymaktadır.
[1] Redick, John R. Nuclear Illusions: Argentina and Brazil. Occasional Paper No. 25, The Henry L. Stimson Center, Dec. 1995. https://www.stimson.org/wp-content/files/file-attachments/Occasional%20Paper%20No.%2025%20December%201995.pdf, (Erişim Tarihi: 23.04.2025).
[2] Treaty for the Prohibition of Nuclear Weapons in Latin America. No. 9068, 14 Feb. 1967, Mexico City. United Nations Treaty Series, vol. 634, 1967, pp. 326–361.https://treaties.un.org/doc/Publication/UNTS/Volume%20634/volume-634-I-9068-English.pdf, (Erişim Tarihi: 23.04.2025).
[3] ABACC (Brazilian–Argentine Agency for Accounting and Control of Nuclear Materials). About ABACC. 2023, https://www.abacc.org.br/en/, (Erişim Tarihi: 23.04.2025).
[4] International Atomic Energy Agency and Nuclear Energy Agency. Uranium 2022: Resources, Production and Demand. OECD Publishing, 2023. https://www.oecd.org/content/dam/oecd/en/publications/reports/2023/05/uranium-2022_057bc8a4/2c4e111b-en.pdf, (Erişim Tarihi: 23.04.2025).
[5] Aynı yer.
[6] Silva, Naldicea Cunha Fernandes da, et al. “Uranium Exploration in Brazil and Its Consequences”, International Journal of Advanced Engineering Research and Science (IJAERS), vol. 7, no. 10, Oct. 2020, pp. 161–175. https://ijaers.com/uploads/issue_files/17IJAERS-1020207-Uranium.pdf, (Erişim Tarihi: 23.04.2025).
[7] James, David. “Mexico Discovers Uranium Reserves in Chihuahua and Sonora Regions Suddenly”, Blaze Trends, https://blazetrends.com/mexico-discovers-uranium-reserves-in-chihuahua-and-sonora-regions-suddenly/, (Erişim Tarihi: 23.04.2025).
[8] World Nuclear Association. “Nuclear Power in Mexico”, World Nuclear Association, 2023, https://world-nuclear.org/information-library/country-profiles/countries-g-n/mexico, (Erişim Tarihi: 23.04.2025).
[9] Instituto Peruano de Energía Nuclear. Memoria Institucional 2022. IPEN, 2023, https://www.ipen.gob.pe, (Erişim Tarihi: 23.04.2025).
[10] Instituto Peruano de Energía Nuclear, “Gobiernos de Perú y Rusia Suscriben un Programa de Cooperación en el Campo Nuclear”, IPEN, 2023, https://www.ipen.gob.pe/index.php/noticias/item/253-gobiernos-de-peru-y-rusia-suscriben-un-programa-de-cooperacion-en-el-campo-nuclear, (Erişim Tarihi: 23.04.2025).
[11] Pelcastre, Julieta. “Russia Gains Foothold in Bolivia with Nuclear Plant Project.” Diálogo Américas, https://dialogo-americas.com/articles/russia-gains-foothold-in-bolivia-with-nuclear-plant-project/, (Erişim Tarihi: 23.04.2025).
[12] “First Nuclear Fuel Produced for Bolivia’s Research Reactor”, World Nuclear News, https://www.world-nuclear-news.org/articles/nuclear-fuel-manufactured-for-bolivia-research-reactor, (Erişim Tarihi: 23.04.2025).
[13] International Atomic Energy Agency and Nuclear Energy Agency, a.g.e.
[14] World Nuclear Association. “Emerging Nuclear Energy Countries”, World Nuclear Association, https://world-nuclear.org/information-library/country-profiles/others/emerging-nuclear-energy-countries, (Erişim Tarihi: 23.04.2025).
[15] Atkin, Michael. “Argentina’s Atucha III Nuclear Power Plant”, PH241: Introduction to Nuclear Energy, Stanford University, Winter 2024, http://large.stanford.edu/courses/2024/ph241/atkin1/, (Erişim Tarihi: 23.04.2025).