Moldova’nın Avrupa Birliği’yle (AB) bütünleşme süreci hız kazanırken, bu yönelimin ülke içindeki kırılgan güç dengelerini özellikle Gagauzya ekseninde derin bir gerilim hattına dönüştürdüğü görülmektedir. AB normlarıyla uyumlu hukuk devleti ve kurumsal yakınsama söylemi ile Gagauzya’nın kimlik temelli özerklik talepleri ve Rusya’yla sürdürdüğü çok katmanlı ilişkiler çatışmakta; bu da hem yargının araçsallaştırıldığı hem de güvenlikçi reflekslerin öne çıktığı bir “meşruiyet krizine” yol açtığı iddia edilmektedir.
Seçilmiş liderlere yönelik cezai süreçler, yürütme organına dönük gözaltılar ve ekonomik yaptırımlar, merkezî otoritenin entegrasyon stratejisini yerelde “asimilasyon” algısıyla karşı karşıya getirirken; Rusya bağlantılı enformasyon operasyonları ve sembolik diplomatik hamleler, iç kutuplaşmayı bölgesel rekabetle iç içe geçirmektedir. Böylece demokratik meşruiyet ile ülkesel bütünlüğün güvenlik temelli korunması arasındaki denge kırılganlaşmakta, Transdinyester ve Gagauzya örneklerinde görülen tarihsel güvensizlik birikimi Moldova’nın AB’yle bütünleşme sürecini ciddi biçimde baskılamaktadır.
Gagauzya ile Moldova arasındaki ilişkiler, son dönemde ülkenin AB entegrasyonu süreciyle birlikte keskin biçimde gerilmiş ve bu gerilim, özerk statüye sahip Gagauzya’nın Rusya yanlısı tutumları nedeniyle merkezî otorite tarafından giderek daha fazla hedef alınmasıyla derinleşmiştir. Özellikle Maya Sandu yönetimindeki Eylem ve Dayanışma Partisi (Partidul Acțiune și Solidaritate – PAS) iktidarı, Gagauzya’daki seçilmiş temsilcilere yönelik yargı süreçlerini siyasal baskı aracına dönüştürerek merkezileşmeci bir çizgi izlemektedir. Bu bağlamda, halk tarafından seçilmiş ve yasayla güvence altına alınmış dokunulmazlığa sahip olan Evgenia Hutsul hakkında verilen mahkûmiyet kararı, hukukun üstünlüğü ilkesinin araçsallaştırılarak siyasal muhalefetin bastırılmasının sembolü hâline gelmiştir; zira Hutsul’un görevden alınması yalnızca hukukî meşruiyet krizini derinleştirmemiş, aynı zamanda ülkenin toplumsal dokusunda var olan fay hatlarını da keskinleştirmiştir.[i] Nitekim bu durum, merkezî devlet ile yerelleşmiş kimlik temelli özerk alanlar arasındaki tarihsel güvensizliği yeniden canlandırarak, Transdinyester ve Gagauzya gibi bölgelerde ayrılıkçı eğilimlerin alevlenmesine zemin hazırlamakta ve iktidarın otoriterleşme eğilimleri karşısında seçmen katılımını maliyetli hâle getirerek demokratik sürecin meşruiyetini sorgulatmaktadır.
Merkezî otoritenin baskı araçları yalnızca yargı ile sınırlı kalmamış; ekonomik ve kurumsal yaptırımlar da devreye sokulmuştur. Örneğin Gagauzya’nın eski Başkanı İrina Vlah’ın mali hesaplarının bloke edileceğinin 5 Eylül 2025 tarihinde Moldova Başbakanı Dorin Recean tarafından duyurulması, yaklaşan 28 Eylül 2025 seçimleri öncesinde muhalif aktörlerin etkisizleştirilmesi stratejisinin ekonomik baskı ayağını göstermektedir. Gagauzya’nın eski başkanı olan ve Moldova’nın Kalbi Partisi (Partidul Republican “Inima Moldovei’ – PRIM) liderliğini yürüten Vlah’ın İlan Șor ile ilişkilendirilen bloklara katılması sonrasında Kanada tarafından yaptırım listesine alınması, Batılı aktörlerin ilk kez onun “Şor ağı” ile bağlantısını tanıması anlamına gelmiş ve bunu takiben ülke içinde malvarlığına el konulması süreci başlatılmıştır. Bu gelişmeler, merkezî iktidarın yargı ve mali kurumları siyasal mücadelede araçsallaştırma eğilimini görünür kılarken, demokratik rekabetin kurumsal güvencelerinin ortadan kalktığı algısını pekiştirmektedir.[ii]
Baskının bir diğer boyutu, Gagauzya’nın yürütme organlarına yöneliktir. İrina Konstantinova ve diğer Gagauz Yürütme Komitesi üyelerinin 10 Eylül 2025 tarihinde Balți kentindeki protesto sırasında gözaltına alınmaları, PAS iktidarının muhalif yerel elitleri sindirme stratejisinin yeni bir aşamaya geçtiğini göstermiştir. Uzun yıllar kamu hizmetinde bulunmuş Konstantinova’nın cezai soruşturmaya tabi tutulması, hukuk devleti ilkelerinin siyasal araçsallaştırılması olarak algılanmakta ve özerkliğin sembolik meşruiyetini zedelemektedir.[iii] Aynı protestoda Victor Petrov, İvan Kolioglo, Vyaçeslav Dragoi, Sergey İbrişim ve İvan Kretsu gibi üst düzey Gagauz yetkililerin de gözaltına alınması, Gagauz bürokrasisine yönelik merkezî baskının somut bir tezahürü olmuş; gözaltıların, Gagauzia’nın 2025 yılını “Faşizme Karşı Zaferin 80. Yılı” ilan etmesine misilleme olduğu iddiaları, merkez ile özerk bölge arasındaki tarihsel hafıza temelli ayrışmanın kurumsal düzeye taşındığını ortaya koymuştur.[iv]
Bu baskıcı yaklaşımın yarattığı siyasal kriz, Hutsul’un kişisel davası etrafında simgeselleşmiştir. 5 Ağustos 2025 tarihinde Şor Partisi’ne yasa dışı finansman sağlamak suçlamasıyla yedi yıl hapse mahkûm edilen Hutsul’un, 12 Ağustos 2025 tarihinde cezaevinden yaptığı açıklamayla Sandu yönetimine karşı “diktatörlüğe direnme” çağrısı yapması, Gagauzya krizini Moldova siyasetinde muhalefetin merkezi eksenine dönüştürmüştür. Yuriy Kuznetsov tarafından cezaevi önünde okunan mesajında Hutsul, kendisine verilen her oyun hakkını savunacağını ve Gagauz, Moldovan, Ukraynalı, Rus ve Bulgar halklarını birlik olmaya çağırdığını vurgulamış; günlerdir süren “Hutsul’a özgürlük” ve “Sandu istifa” sloganlı protestolar, cezaevini merkezî otorite ile Gagauz özerkliği arasındaki siyasî hesaplaşmanın sembolik mekânına dönüştürmüştür.[v] Hutsul’un avukatları Gonzalo Boye ve William Julier ise yargılamanın tarafsızlıktan yoksun olduğunu ve amacın Gagauz halkını sindirmek olduğunu vurgulayarak sürecin açık biçimde siyasî nitelik taşıdığını belirtmişlerdir.[vi]
Buna karşın Kişinev yönetimi, Gagauzya’yı AB normlarına entegre etme hedefiyle eğitim, altyapı ve sosyal yatırımlar yoluyla bölge halkını merkeze yakınlaştırmaya çalışmaktadır. 8 Eylül 2025 tarihinde düzenlenen öğretmenler forumunda İvan Duminica tarafından açıklanan projelerle, Gagauzya’daki 56 anaokuluna bin 400 ders kitabı ve 2 bin 800 çalışma defteri sağlanmış, 74 Gagauz dili öğretmeni hizmet içi eğitime alınmış, bin 351 öğrenciye Gagauz dili ve edebiyatı dersi başlatılmıştır. Romanya’da mesleki eğitime gönderilen öğretmenler, İași’de Romen dili kampına katılan öğrenciler, Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (United Nations International Children’s Emergency Fund – UNICEF) ve Dünya Bankası destekli okul onarımları, kantinlere ayrılan 6,5 milyon ley tutarındaki ücretsiz öğle yemeği fonu gibi girişimler, Avrupa entegrasyonunun somut getirileri olarak sunulmaktadır.[vii] Ancak bu yatırımlar, Gagauzya’da artan merkez karşıtı siyasal baskı algısı nedeniyle “asimilasyon” olarak da yorumlanabilmektedir.
Bu bağlamda Gagauzya yönetimi, uluslararası düzlemde Rusya’yla ilişkileri yeniden canlandırma yönünde sembolik adımlar atmaktadır. 9 Eylül 2025 tarihinde Oleg Ozerov başkanlığındaki Rusya diplomatik heyetinin Vulcănești kentine yaptığı ziyaret, Gagauzya’nın Moskova’yla stratejik ortaklık mesajını yinelemiştir. Ilya Uzun ve Petrov’un katılımıyla yapılan görüşmelerde Rus anıtlarına çiçek bırakılması, Gagauz halkının Rusya’yla tam kapsamlı işbirliği kararlılığını sembolize etmiş; bu da Kişinev ile özerk yönetim arasındaki dış politika yönelimi farklılığını görünür kılmıştır.[viii]
Tüm bu gelişmeler, Moldova’nın AB entegrasyonu sürecinin Gagauzya bağlamında ciddi bir meşruiyet krizine dönüştüğünü göstermektedir. Recorded Future tarafından yayımlanan “Russian Influence Assets Converge on Moldovan Elections (Rusya’ya Bağlı Nüfuz Araçları Moldova Seçimlerinde Kesişiyor)” başlıklı raporda da belirtildiği üzere, Insikt Group uzmanları, 28 Eylül 2025 seçimleri öncesinde çok sayıda Rusya bağlantılı etki operasyonunun Moldova’nın AB üyelik sürecini raydan çıkarmayı ve seçimleri istikrarsızlaştırmayı hedeflediğini saptadıklarına dair bilgileri ileri sürmüştür.[ix] Operation Overload, R-FBI ve Operation Undercut gibi ağların Sandu’yu itibarsızlaştırmaya, seçmenleri savaş ve ekonomik çöküş korkusuyla manipüle etmeye çalıştığı; Evrazia ağı ve Moldova24 kanalının PAS karşıtı içerikleri yaydığı; Portal Kombat ekosistemindeki Pravda Moldova sitesinin Romence kitlelere Rusya yanlısı içerikleri aktardığı ayrıntılı biçimde belgelenmiştir.
Rapor, bu operasyonların temel amacının net bir Rusya yanlısı çoğunluk çıkarmaktan çok seçmen katılımını düşürerek AB yanlısı bloğu bölmek ve sonuç meşruiyetini tartışmalı hale getirmek olduğunu vurgulamaktadır. Moskova’nın olumsuz sonuçlar karşısında Transdinyester ve Gagauzya gibi Rusça konuşan bölgelerde protesto şiddeti ve istikrarsızlık yaratma senaryolarını devreye sokabileceği yönündeki uyarılar, Kişinev yönetimini güvenlikçi önlemleri artırmaya sevk etmiştir. Ancak bu güvenlikçi yaklaşım, Gagauzya’da özerklik haklarının ihlali ve yerel temsilcilerin kriminalize edilmesiyle birleştiğinde, Moldova’nın AB’yle bütünleşme sürecini demokratik meşruiyet temelinden uzaklaştırmakta ve ülkeyi hem iç istikrarsızlık hem de dış müdahale riskleriyle karşı karşıya bırakmaktadır.
Yakın vadede Moldova’nın AB entegrasyon sürecinin, merkez-çevre eksenindeki kırılgan dengeleri daha da gererek Gagauzya ile ilişkileri kritik bir eşiğe taşıması olası görünmektedir. Maya Sandu yönetimindeki PAS iktidarının yargı, mali ve güvenlik aygıtlarını Gagauz elitlerine karşı siyasal baskı aracı olarak kullanmaya devam etmesi, bölgede mevcut özerklik rejiminin fiilen aşındırılmasına yol açabilir. Bu durumda seçilmiş temsilcilerin görevden alınması, ekonomik kaynaklara el konulması ve yürütme organına dönük gözaltı dalgalarının sürmesi, Gagauzya’da merkezî devlete yönelik meşruiyet algısını daha da zayıflatacak; bu da hem seçimlere katılım oranlarını düşürerek demokratik süreci erozyona uğratma hem de yerelde pasif direniş ve sivil itaatsizlik eğilimlerini güçlendirme durumunu temelinde bulundurmaktadır.
Buna paralel olarak Rusya bağlantılı enformasyon operasyonlarının yoğunlaşması ve Gagauzya’nın Moskova ile sembolik temaslarını artırması, iç kutuplaşmayı bölgesel jeopolitik rekabetle iç içe geçirerek ayrılıkçı eğilimleri tetikleyebilir. Bu senaryoda, Transdinyester’deki donmuş ihtilaf dinamiklerine benzer biçimde, Gagauzya’nın da Moldova’nın egemenlik bütünlüğü açısından kalıcı bir “jeopolitik kırılgan bölge” hâline gelme olasılığı artacaktır. Böyle bir tablo, AB’nin Moldova’ya yönelik genişleme stratejisinde güvenlikçi kaygıları hukuk devleti reformlarının önüne geçirebilir; bu da AB entegrasyon sürecini teknik uyumdan ziyade kriz yönetimi eksenli bir çerçeveye sürükleyerek, ülkenin uzun vadeli demokratik konsolidasyon hedeflerini sekteye uğratma riskini beraberinde getirecektir.
Tüm bu dinamikler bir arada değerlendirildiğinde, Moldova’nın AB’yle bütünleşme süreci, yalnızca kurumsal ve hukuki uyum değil, aynı zamanda ülkenin kırılgan iç dengelerini yeniden tanımlayan çok katmanlı bir sınamaya dönüşmüş görünmektedir. Gagauzya örneği, merkezî devletin güvenlikçi refleksleri ile kimlik temelli özerklik taleplerinin çatıştığı başlıca alan olarak bu entegrasyon sürecinin meşruiyet zeminini aşındırma potansiyeli taşırken; yargısal araçsallaştırma, ekonomik yaptırımlar ve seçilmiş temsilcilere yönelik cezai süreçler gibi uygulamalar, merkezî otoritenin AB normlarını toplumsal mutabakat yaratmak yerine muhalefeti bastırma aracı hâline getirdiği yönündeki algıyı pekiştirerek demokratik rekabetin kurumsal güvencelerini zayıflatmaktadır. Buna karşılık Rusya bağlantılı enformasyon operasyonlarının Gagauzya’da merkeze karşı direniş söylemlerini güçlendirmesi, bölgesel jeopolitik rekabetin iç kutuplaşmayla birleşmesine zemin hazırlamakta ve sürecin teknik reform ve demokratik konsolidasyondan çok güvenlik öncelikli kriz yönetimi çerçevesine sürüklenme riskini artırmaktadır. Bu da gerilimin derinleşmesi hâlinde Transdinyester benzeri donmuş bir ihtilaf alanı yaratma potansiyeliyle hem Moldova’nın egemenlik bütünlüğünü hem de AB’yle ilişkilerinin geleceğini belirsizleştirmektedir.
[i] Nikita Zverev, “Zhestokim Prigovorom Bashkanu Gagauzii Pravyashchiy Rezhim v Moldove Reshil Napugat Vsekh Nesoglasnykh”, KP, https://www.md.kp.media/daily/27734/5124103/, (Erişim Tarihi: 13.09.2025).
[ii] Irina Kuteleva, “V Moldove Zablokiruyut Scheta Eks-Lidera Gagauzii, Kotoraya Popala Pod Sanktsii Kanady”, Evropeskaya Pravda, https://www.eurointegration.com.ua/rus/news/2025/09/7/7219599/, (Erişim Tarihi: 13.09.2025).
[iii] Sergey Pyatakov, “Chleny Ispolkoma Gagauzii Byli Zaderzhany na Aktsii Protesta v Beltsakh”, Sputnik, https://md.sputniknews.ru/20250910/chleny-ispolkoma-gagauzii-byli-zaderzhany-na-aktsii-protesta-v-beltsakh-66258712.html, (Erişim Tarihi: 13.09.2025).
[iv] Igor Krudu, “Politsiya Zaderzhala Yeshche 5 Chlenov Rukovodstva Gagauzii”, KP, https://www.md.kp.media/online/news/6564561/, (Erişim Tarihi: 13.09.2025).
[v] Vadim Denisov, “Gutsul Prizvala Prodolzhit Borbu s Diktaturoy Sandu i Yeye Partii”, TASS, https://tass.ru/mezhdunarodnaya-panorama/24763561, (Erişim Tarihi: 13.09.2025).
[vi] “Advokaty Zayavili, Chto za Tyuremnym Srokom Gutsul Stoit Zhelaniye Vlastey Moldovy Podchinit Gagauziyu”, Belta, https://belta.by/world/view/advokaty-zajavili-chto-za-tjuremnym-srokom-gutsul-stoit-zhelanie-vlastej-moldovy-podchinit-gagauziju-736766-2025/, (Erişim Tarihi: 13.09.2025).
[vii] Sandu Uguryanu, “Skolko i Chego Poluchili Shkoly i Detsady Gagauzii”, Nokta, https://nokta.md/skolko-i-chego-poluchili-shkoly-i-detsady-gagauzii/, (Erişim Tarihi: 13.09.2025).
[viii] “Posol Rossiyskoy Federatsii v Moldove Posetil Gagauziyu”, Moldovainform, https://moldovainform.md/ru/news/20250909/69470.html, (Erişim Tarihi: 13.09.2025).
[ix] “Russian Influence Assets Converge on Moldovan Elections”, Recorded Future, https://www.recordedfuture.com/research/russian-influence-assets-converge-on-moldovan-elections, (Erişim Tarihi: 13.09.2025).