Taliban’ın organizasyon yapısındaki en üst düzey yetkili, “Emirü’l Mü’minin” unvanını taşıyan liderdir. Taliban rejiminde; siyasi, askeri ve dini güçlerin tamamı liderde toplanmaktadır. Bu bağlamda dış politika, iç politika, ekonomi ve her alanda liderin onayı olmadan herhangi bir karar alınmasının önüne geçilmektedir. Zira Taliban teokratik bir devlete, liderin tanrının gölgesi olduğuna ve ona itaat etmenin vacip olduğuna inanmaktadır. Taliban devlet anlayışında liderin ölmesi, istifa etmesi dışında Allah’a şirk koşulmadan görevden alınması mümkün değildir. Başka bir ifadeyle, liderin politikalarının beğenilmemesi ya da yeterli bulunmaması nedeniyle lideri görevden almak ve/veya istifaya zorlamak olası değildir. Taliban’ın kurucu lideri Molla Muhammed Ömer, 2013 yılında hayatını kaybetmiş ancak Taliban liderin ölümünü 2015 yılında duyurmuştur. Duyurunun ardından Molla Ömer’in yerine Molla Ahtar Muhammed Mansur liderliği devralmıştır. 2016 yılında Molla Mansur, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) insansız hava aracıyla İran-Pakistan sınırında öldürülmüş ve yerine Molla Heybetullah Ahundzade getirilmiştir. 2016 yılından beri Ahunzade, Taliban’ın Emirü’l Mü’mini olarak görev yapmaktadır.
Taliban, güvenlik gerekçesiyle liderinin halkla görüşmesini ve medyaya çıkmasını uygun görmemektedir. Taliban yeniden Afganistan’a egemen olarak hükümet kurmuş olmasına rağmen Taliban lideri halkla bir araya gelmemekte ve basına demeç vermemektedir. Taliban liderinin gizli olması, Afgan halkının nezdinde liderin hayatta olup olmadığını muallakta bırakmaktadır.
Taliban, ülke çapından 3500 Mollayı Kabil’e çağırarak “Mollalar Toplantısı”nı oluşturmuştur. Taliban yetkilileri, toplantının mollalar tarafından önerildiğini ve Taliban’sa buna sıcak bakarak koşullarının sağladığını ifade etmiştir. Emirül-ül Müminin Molla Heybetullah Ahundzade’nin bir saatlik konuşması toplantıya damgasını vurmuştur. Ancak konuşmaya ilişkin herhangi bir görsel paylaşım yapılmamıştır. Çünkü Ahundzade’nin görüşleri ve açıklamaları Taliban Hükümeti’nin iç ve dış politikasının temellerini oluşturmaktadır. Taliban lideri, konuşmasında ülkenin yönetim sistemi, iç politika, dış politika ve ekonomi alanlarında açıklamalarda bulunmuştur. Ahundzade konuşmasını Taliban’ın zaferinden söz ederek başlamış ve “Afganistan’da cihadın başarılı olmasının sadece Afganlara değil tüm Müslümanlara onur verdiğini” ifade etmiştir. Ardından lider, son 20 yılda hayatını kaybeden Afganları anarak “bizim saldırılarımızda Müslümanlar ve Afganlar ölmüşse bu kafirlerin ülkeden çıkartmak ve şu anki duruma ulaşmak için yapılmıştır” ifadesini kullanmıştır.[1] Ayrıca lider, 20 yıl süren savaşı cihat olarak nitelendirip kendilerini destekleyenlere teşekkürlerini iletmiştir. Bilindiği üzere son 20 yılda Taliban intihar saldırıları düzenleyerek güvenlik güçleriyle sivillerin ölmesine neden olmuştur. Taliban lideri, bu açıklamalarıyla son 20 yılda hayatını kaybeden sivillerin ölümünün ana nedenin Taliban değil, işgal olduğu*nu vurgulamıştır.
İç politika konusunda ise Ahundzade, Taliban Hükümeti’nin temelinin şeriata dayandığını ve ülkenin mollaların tavsiyeleri doğrultusunda yönetileceğini dile getirmiştir. Lider, şeriatı uygulamanın ve tanrının rızasını kazanmanın devletin temel görevi olduğunu ileri sürmektedir. 20 yıllık savaşı bir “Akide Savaşı” olarak tanımlayıp Taliban karşısındaki düşmanın temel hedeflerini ise şeriatın bitirilmesi olduğunu belirtmiştir. Ahundzade, Taliban’ın yeniden Afganistan’a egemen olmasıyla ülkede “şeriat” ve “davet”ten bahsetmenin serbestleştiğini söylemiştir. Ek olarak Ahunzade, Taliban Hükümeti’nin halkın, dinin ve Hanefi mezhebin hizmetçileri olarak nitelendirip ve “Pür şeriat” temelinde kurulan bir hükümet olarak tanımlamıştır. Taliban lideri, cihat sürecinde halka vaat edilen “pür İslam devleti”nin artık uygulamaya konulduğunu da sözlerine eklemiştir.
Taliban lideri ülkede güvenliğin; şeriat, itaat ve adaletle sağlanacağını öne sürerek şeriatın önce hükümetin kendisine, ardından da halka uygulanması gerektiğini ifade etmiştir. Güvenliğin sağlanmasının arkasında itaat olduğunu ve bu bağlamda halkın kaymakama, kaymakamın valiye valinin bakanlara ve tüm devlet erkanları ve halkın Emirül-ül Müminine itaat etmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Yönetimin alimlerin yapıcı tavsiyelerine önem verdiğini, fakat Taliban Hükümeti’ni zayıflatacak önerilerden kaçınması gerektiği tavsiyesinde bulunmuştur. Ahundzade, ülkenin bekasının adaletle sağlanacağını ve adalet alimlerin hakça kararları ve hükümetin iyi uygulamalarıyla sağlanacağını ileri sürmüştür. Bunların dışında Ahundzade, “İslami düzende Sultan Allah’ın gölgesidir ve tebaa ona itaat etmelidir” ifadesini kullanmıştır. Bu açıklamalarıyla Taliban lideri Afgan halkına seslenerek ülkenin temelinin halkın iradesiden çok şeriata ve mollaların tavsiyelerine dayandığını bildirmiştir. Taliban liderinin eski rejimi dinsizlikle itham etmesine rağmen son 20 yılda Afganistan’da davetin serbest olduğu ve devletin kanunlarının İslam kurallarına dayandığı bilinmektedir.
Muhaliflerine yönelik olarak ise Taliban lideri, Taliban Hükümeti’nin genel affa sadık olduğunu, ülkeye dönmek isteyen insanların sıcak karşılanacağını, fakat Taliban’a savaş açan kişilerin İslam, Müslümanlar ve kamunun çıkarı için cezalandırılacağını söylemiştir.[2] Bu açıklamasıyla Taliban lideri, Muhaliflerine biat etmekten başka seçenek tanımadığını bildirmiştir.
Ekonomik sorunlarla ilgili olarak ise Taliban lideri, ülkenin yönetiminin Mollaların elinde olduğuna dikkat çekere mollalarla tebaanın birleşmesi ve güvenliğin sağlanması durumunda ekonomik sorunların kendiliğinden çözüleceğini savunmuştur. Afganistan’ın yeniden yapılanması için kafirlerden beklentinin olmaması gerektiğini ve Afgan tacirlerin bunu başarması gerektiğini ifade etmiştir. Ayrıca Taliban Hükümeti’nin; yolsuzluk, rüşvet, zorbalık, etnik çatışma, adam kayırmacılık ve bölgesel tartışmalara son vererek kamu kaynaklarının şeffaf şekilde kullanılmasını sağladığını da sözlerine eklemiştir. Bu açıklamalarla Taliban lideri, Afganistan’da ekonomik ve sosyal sorunların olduğunu kabul etmiş ancak uluslararası toplumun desteğini almadan sorunların çözülebileceği mesajını da vermiştir.
Taliban liderinin en çok vurguladığı alan ise dış politika olmuştur. Bu bağlamda Heybetullah Ahundzade, “Artık Afganistan özgür ve bağımsız bir devlettir ve kafirler atom bombası atsa bile şeriattan vazgeçmeyeceğim ve onların sözlerini dinlemeyeceğim” demiştir. Taliban lideri, hiçbir devletten söz etmeden dünyanın en güçlü devletini dize getirdiğini, bazı devletlerin Taliban Hükümeti’ni devirmeye çalıştığını ve provokasyonlara karşı mollaların ve Taliban liderlerinin birlik içinde hareket ederek kötü planların püskürtmesi gerektiğini dile getirmiştir. Ayrıca lider, sadece Allah’a ve onun önerilerine teslim olacaklarını ve tanrı dışında herhangi bir güce boyun eğmeyeceklerine işaret etmiştir.[3] Bu açıklamalarıyla Taliban lideri, Taliban’ın meşruiyet kaynağını ABD ve yabancı güçlere karşı savaşarak ülkenin özgürleştirmesinin oluşturduğunu ileri sürmektedir. Ahundzade, Taliban Hükümeti düşmanlarının amaçlarının farkında olduğunu ve Taliban’ın temel hedefi olan “Pür İslam Devleti” konusunda taviz vermeyeceğini duyurmuştur. Başka bir ifadeyle Taliban lideri, uluslararası toplumla şeriat temeli devlet konusunda pazarlık yapmayacağını ve bunun Taliban rejiminin kırmızı çizgisi olduğunu ifade etmektedir.
Komşu devletlere yönelik Taliban lideri komşularına yönelik kötü iradelerinin olmadığını ve İslam emrettiği için iyilik, güvenlik ve barış istediklerini vurgulayarak Afganistan’dan herhangi bir komşu devlete tehdidin söz konusu olmadığını söylemiştir. Taliban lideri, bu açıklamasıyla komşu devletlerin güvenlik endişelerinden haberdar olduğu mesajını da vermiştir.
Taliban liderinin açıklamaları değerlendirildiğine, yetkinin kendisinde olduğunu vurguladığı ancak uluslararası toplumun beklentileri noktasında bir adım atmadığı ve atmayacağını ifade etmesi dikkat çekicidir. Açık bir şekilde, devletin temelinin şeriat ve mollaların iradesine dayandığı ve Taliban Hükümeti’nin uluslararası toplum istekleri doğrultusunda geri adım atmayacağı mesajı verilmiştir. Ancak görüldüğü üzere Afganistan, sorunlarını kendi imkanlarıyla çözebilecek kapasiteye sahip değildir. Bu nedenlerle hem ekonomisini ayakta tutmak hem insani krizi çözmek hem de altyapı projelerinin hayata geçirilmesi için Afganistan’ın uluslararası toplumun bir parçası olarak kabul edilmesi ve Afganistan’da gücü elinde bulunduran Taliban’ın gerçekleri dikkate alarak politika geliştirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde Taliban yönetiminin sorunların üstesinden gelebileceğini söylemek mümkün değildir.
[1] “سخنان منسوب به رهبر طالبان در نشست علما: “ما اهل انتخابات نیستیم””, afintl, https://www.afintl.com/202207012815, (Erişim Tarihi: 04.07.2022).
[2] “رهبر طالبان در کابل: حتی اگر به ما حمله اتمی شود به دستورهای خارجیها گوش نمیکنیم”, BBC, https://www.bbc.com/persian/afghanistan-62006075, (Erişim Tarihi: 04.07.2022).
[3] “رهبر طالبان در کابل: حتی اگر به ما حمله اتمی شود به دستورهای خارجیها گوش نمیکنیم”, BBC, https://www.bbc.com/persian/afghanistan-62006075, (Erişim Tarihi: 04.07.2022).