Son yıllarda Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Pakistan ilişkilerinde yaşanan gelişmeler hem Orta Doğu hem Güney Asya jeopolitiğinde önemli değişiklere yol açmıştır. Bu değişimlerin etkisi, Pakistan’ın Rusya, Çin, Hindistan, Körfez Ülkeleri ve Güney Kafkasya ülkeleriyle olan ilişkileri başta olmak üzere geniş bir jeopolitikte hissedilmiştir. 2025 yılının Nisan ve Mayıs aylarında, Pakistan ve Hindistan arasında Keşmir’de yaşanan çatışmaların yatıştırılmasında ABD Başkanı Donald Trump’ın devreye girmesi, İslamabad-Washington ilişkilerindeki yumuşamaya ve devamında yakınlaşmaya neden olmuştur. Konuyla ilgili Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, “Trump’ın Asya’da savaşı önlediğini” belirtmiş[i] ve bu katkılarından dolayı Pakistan, Trump’ı 2026 Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermiştir.[ii]
Pakistan-ABD ilişkilerindeki yakınlaşmanın etkileri, İsrail-Filistin çatışmasının yatıştırılması ve Orta Doğu’daki yeni savunma ittifaklarının geliştirilmesinde de görülmüştür. İsrail’in Katar’daki saldırılarının ardından 15 Eylül 2025 tarihinde İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Birliği Ortak Zirvesi sonrası en fazla tartışılan konulardan biri de Orta Doğu’daki kolektif savunma ittifaklarının geliştirilmesi olmuştu. Bu konudaki ilk somut işbirliği, Pakistan ve Suudi Arabistan arasında 18 Eylül 2025 tarihinde açıklanan “Ortak Stratejik Savunma Anlaşması” ile hayata geçmiştir.[iii] 2020 tarihli Abraham (İbrahim) Anlaşmaları sonrası ABD’nin Orta Doğu’daki en önemli müttefikleri haline gelen Körfez Ülkeleri’nin Pakistan’la savunma paktı kurması, bölgesel jeopolitikteki büyük bir değişime işaret etmiştir. Üstelik bu ittifaka diğer birçok ülkenin de katılabileceği ve Orta Doğu’da kolektif bir savunma paktının doğuşuna zemin hazırlayabileceği konuşulmaktadır.[iv] Müslüman ülkeler arasında karşılıklı savunmayı öngören bu tür ittifakların kurulması, Hindistan, Rusya, ABD ve Çin gibi aktörlerin bu ülkelere dönük politikalarını gözden geçirmelerine neden olabilir.
Pakistan-ABD işbirliğinin son örneklerden biri de Trump’ın Gazze Planı’na verilen destekte görülmüştür. Trump ve ekibi, 80. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu marjında Pakistan’ın da içerisinde bulunduğu bazı Müslüman ülkelerle Gazze Planı’nı paylaşmıştır. Pakistan Dışişleri Bakanı Muhammed İshak Dar, Trump’ın açıkladığı 20 maddelik Gazze Planı’nın kendileriyle paylaşılan ilk haline göre değişiklikler arz ettiğini belirtmiştir.[v] Pakistan’ın yanı sıra Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın desteğini almak isteyen Trump, böylece Orta Doğu’da kalıcı bir barış düzeni oluşturmaya çalışmıştır. Planın uygulanmasında yaşanan ve yaşanması muhtemel zorlukları aşabilmek için ABD’nin özellikle Suudi Arabistan ve Pakistan gibi yakın müttefiklerin desteğine daha fazla ihtiyaç duyacağı tahmin edilmektedir. Fakat ABD’nin Pakistan’la işbirliğini artırması, Orta Doğu ve Güney Asya’daki güç dengelerinin de yeniden hızla değişmesine neden olabilir.
Şahbaz Şerif öncesi Pakistan’daki İmran Han hükümetinin dış politika yörüngesi çok fazla tartışılmaktaydı. Geçmişten beri iniş çıkışlı seyreden ABD-Pakistan ilişkileri, İmran Han döneminde daha kritik bir hal almıştı. Asıl kırılma noktası ise İmran Han’ın Rusya’yı ziyaret etmesiyle yaşanmıştır. Bu, bir Pakistan Başbakanı’nın 23 yılın ardından Moskova’ya ilk ziyareti olması bakımından oldukça dikkat çekmiştir. Bu ziyaret, bir bakıma Pakistan’ın dış politikasındaki jeopolitik kırılmaya da işaret etmiştir. Bundan kısa süre sonra İmran Han hükümeti, Pakistan Ordusu’yla yaşanan gerilimlerin ardından Parlamento’daki güvensizlik oyuyla devrilmiştir. Yerine gelen Şahbaz Şerif liderliğindeki hükümet, Pakistan dış politikasını yeniden rayına oturtabilmek için önemli bir çaba sarf etmiştir.
ABD, 2021 yılı sonrası Afganistan’daki yenilgisiyle ilgili Pakistan’ı suçlama eğiliminde olmuş ve Pakistan’ın Çin’le çok fazla yakınlaşmasından sürekli endişe duymuştur. Şahbaz Şerif hükümeti döneminde Pakistan, Çin’le işbirliğini devam ettirmekle birlikte Batı’yla ilişkilerin dengede tutulmasına da özen gösterilmiştir. Trump’ın Keşmir’de yaşanan son çatışmaların yatıştırılmasında girişimlerde bulunması, Pakistan tarafından oldukça sıcak karşılanmıştır. Hindistan ise Trump’ın bu meseleyi sürekli dile getirmesinden ve Pakistan’la yakınlaşmasından rahatsız olmuştur. Geçmişten günümüze ABD’nin Pakistan’la bilhassa askeri alanda işbirliği yapması, Hindistan tarafından sürekli eleştiri konusu olmuştur. Savunma sanayinde birçok alanda ABD’nin desteğini alamayan Hindistan, ihtiyaçlarını karşılamak için Rusya’ya yönelmek durumunda kalmıştır. Dolayısıyla günümüzde Pakistan’ın askeri alanda daha fazla Amerikan desteği alması, Hindistan’ın çıkarlarını olumsuz etkileyecektir.
Pakistan’ın giderek artan bir şekilde ABD’yle ilişkilerini düzeltmesi ve Orta Doğu’da Körfez Ülkeleriyle savunma bağlarını güçlendirmesi, Avrasya’daki jeopolitik dengelerde önemli bozulmalara neden olabilir. Bu durum, Pakistan’ın komşularıyla olan ilişkilerini doğrudan etkileyebilir. Afganistan’daki Bagram Üssü’ne dönmek isteyen ABD, bu konuda Pakistan’la yeniden büyük bir işbirliği sürecini başlatabilir. Bu durum, şüphesiz Güney Asya jeopolitiğini yeniden karmaşıklaştırabilir. Özellikle komşusu İran’la iniş çıkışlı ilişkilere sahip olan Pakistan, bu ilişkilerdeki dengeyi korumakta zorlanabilir. ABD, yeniden Afganistan’da etkin bir jeopolitik aktör olmak istiyorsa Pakistan’la uzun vadeli bir stratejik ortaklık kurmak isteyebilir.
Hindistan ile ABD arasında “Rusya” kaynaklı yaşanan ve ticari ilişkilere de yansıyan gerginlik, jeopolitik safların değişmesinde etkili olmaktadır. Nitekim Pakistan, aynı zamanda ABD’nin Hindistan’la işbirliği yapmasından da rahatsızlık duymaktadır. Fakat ABD’deki Trump yönetimiyle konjonktür hızla değişmiş ve Hindistan-ABD ilişkilerinde yaşanan soğukluk, Pakistan’ın ABD’yle yakınlaşmasını da beraberinde getirmiştir. Bu durumda Hindistan, Amerika’yla arasına mesafe koyarak Çin ve Rusya’ya ağırlık verirken; Pakistan, ABD ve Çin’le daha dengeli ilişkiler yürütebilmek için fırsat bulmuştur. Fakat Pakistan’ın dış politikadaki dengeleri koruyabilmesi giderek zorlaşmaktadır. Gerek Suudi Arabistan’la kurulan savunma ortaklığı gerekse Gazze Planı’nın uygulanmasında ABD’yle sağlanan dayanışma, Pakistan’ın “bloklaşma” tarzı dış politika eğilimini artırabilir. Çin’in en fazla eleştirdiği hususlardan biri olan Batı’nın “Soğuk Savaş zihniyeti” ve “bloklaşma tarzı siyaseti”, eğer Pakistan’da etkili olursa, bunun Çin-Pakistan ilişkilerine de olumsuz etkileri olacaktır. Dolayısıyla Pakistan’ın dış politikada dengeli bir siyaset izleyebilmesi, bölgesel güvenlik için de son derece elzem olacaktır.
[i] “Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif: “Trump, Asya’da Savaşı Önledi”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/pakistan-basbakani-sahbaz-serif-trump-asyada-savasi-onledi/, (Erişim Tarihi. 06.10.2025).
[ii] “Pakistan, Trump’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi”, AA, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/pakistan-trump-i-nobel-baris-odulune-aday-gosterdi/3606568, (Erişim Tarihi. 06.10.2025).
[iii] “Saudi-Pakistan defense pact: A historic strategic alliance”, Arab News, https://www.arabnews.com/node/2615833, (Erişim Tarihi. 06.10.2025).
[iv] “If more nations join Saudi-Pakistan defence pact, it will become NATO-like alliance: Ishaq Dar”, The Economic Times, https://economictimes.indiatimes.com/news/defence/if-more-nations-join-saudi-pakistan-defence-pact-it-will-become-nato-like-alliance-ishaq-dar/articleshow/124294941.cms?from=mdr, (Erişim Tarihi. 06.10.2025).
[v] “’Not ours’: Pakistan FM Ishaq Dar distances from Donald Trump’s Gaza plan; claims ‘changes made to our draft’”, Times of India, https://timesofindia.indiatimes.com/world/south-asia/not-ours-pakistan-fm-ishaq-dar-distances-from-trumps-gaza-plan-claims-changes-made-to-our-draft/articleshow/124292502.cms, (Erişim Tarihi. 06.10.2025).