Analiz

“Quo Vadis, Aida?”’ Filmi Bağlamında Avrupa’nın Değerler Krizi

“Quo Vadis, Aida?” filmi, yalnızca bir tarihsel dram değil, Avrupa’ya yöneltilmiş güçlü bir etik ve siyasi eleştiridir.
Srebrenitsa Katliamı, Avrupa’nın yalnızca askeri değil, aynı zamanda ruhsal olarak da bazı sorunlarını temsil etmektedir.
Avrupa’nın Bosna’da sergilediği edilgenlik ve çıkar odaklı yaklaşım, günümüzde farklı krizlerde de kendini göstermektedir.

Paylaş

Bosna Savaşı, 1990’ların başında Avrupa kıtasında yaşanan en kanlı ve yıkıcı çatışmalardan biri olarak tarihe geçmiştir. Soğuk Savaş sonrası dönemde Yugoslavya’nın dağılmasıyla ortaya çıkan etnik, siyasi ve dini gerilimler, uluslararası toplumun bütün dikkatini Balkanlar’a çevirmiştir. Bu süreçte en dramatik dönüm noktası ise 1995 yılında yaşanan Srebrenitsa Katliamı olmuştur. Birleşmiş Milletler tarafından “güvenli bölge” ilan edilmesine rağmen Sırp kuvvetlerinin şehrin kontrolünü ele geçirmesiyle 8 binden fazla Boşnak erkek ve çocuğun öldürülmesi, yalnızca ulusal bir trajedi değil, aynı zamanda uluslararası sistemin, özellikle de Avrupa’nın ahlaki ve siyasi başarısızlığının simgesi haline gelmiştir.[i]

Jasmila Žbanić’in 2020 yapımı “Quo Vadis, Aida?” filmi, bu trajediyi bireysel bir tanıklık üzerinden yeniden kurgularken, Avrupa’ya dair güçlü bir eleştirel söylem de üretmektedir. Film, aynı zamanda Avrupa’nın barış, insan hakları ve demokrasi gibi değerlerini sınayan bir ayna işlevi görmektedir.[ii] Bu nedenle “Quo Vadis, Aida?”, Avrupa’nın tarihsel hafızası, uluslararası siyasetteki rolü ve kriz yönetimindeki yetersizlikleri üzerine düşünmek için önemli bir çıkış noktasıdır.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa, Holokost’un ve faşizmin yarattığı yıkımdan ders çıkararak kendisini “barış ve insan haklarının kalesi” olarak yeniden inşa etmiştir. Avrupa Birliği’nin kurucu idealleri arasında, savaşın bir daha kıtada yaşanmaması ve insan haklarının evrensel olarak korunması önemli bir yer tutmaktadır. Ancak 1990’ların ortasında, Bosna’da yaşanan trajedi, bu değerlerin ne kadar kırılgan olduğunu göstermiştir. Srebrenitsa Katliamı, Avrupa’nın merkez bölgesinde, herkesin gözleri önünde gerçekleşmiştir. Uluslararası basının, sivil toplum kuruluşlarının ve siyasi aktörlerin olaylardan haberdar olmasına rağmen, etkili bir müdahale yapılmamıştır. Birleşmiş Milletler’in Hollandalı askerlerden oluşan barış gücü, “tarafsızlık” ve “emir-komuta zinciri” gerekçesiyle katliamı önleyecek adımlar atmaktan kaçınmıştır.[iii] Bu durum, Avrupa’nın ahlaki sorumluluk ile siyasi çıkar arasındaki geriliminde nasıl bir tercihte bulunduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Film, Srebrenitsa’daki olayları Aida isimli bir tercümanın gözünden anlatmaktadır. Aida, Birleşmiş Milletler üssünde görev yapmakta ve hem uluslararası güçler ile yerel halk arasında hem de siyasi söylem ile insani gerçeklik arasında bir köprü işlevi görmektedir. Ancak ailesini korumak için verdiği mücadele, bürokratik tıkanmalar, emirlerin belirsizliği ve Avrupa güçlerinin pasifliği nedeniyle sonuçsuz kalmıştır. Aida’nın dramı, aslında Avrupa’nın kriz anındaki çaresizliğinin bir sembolüdür. Film boyunca Hollandalı askerlerin ne yapacaklarını bilmez halde beklemeleri, üst düzey komutanların “siyasi karar beklediklerini” vurgulamaları ve sivillerin çaresizce kapılar önünde toplanmaları, Avrupa’nın soğukkanlı ama duyarsız tutumunu gözler önüne sermektedir.[iv] Burada Avrupa, yalnızca yetersiz değil, aynı zamanda suç ortağı olarak resmedilmiştir. Çünkü pasiflik, sonuçları itibariyle aktif bir sorumluluk doğurmaktadır.

Film, Avrupa’nın normatif kimliği ile pratikteki eylemleri arasındaki derin uçurumu deşifre etmektedir. Avrupa, insan haklarını evrensel bir ilke olarak savunmakta; ancak Bosna’da bu değerler siyasi çıkarlar ve bürokratik kaygılar karşısında askıya alınmıştır. “Barışı koruma” misyonu, sahadaki gerçeklikte “tarafsızlık” adı altında edilgenliğe dönüşmüştür. Bu durum, Avrupa’nın uluslararası sistemdeki rolüne dair daha geniş bir tartışmayı gündeme getirmektedir. Avrupa Birliği ve üye devletler, çoğu zaman normatif güç olarak tanımlanmakta; yani askeri değil, değerler üzerinden etki kurdukları ileri sürülmektedir. Ancak “Quo Vadis, Aida?”, bu normatif gücün kriz anlarında hızla çöktüğünü göstererek kaleme alınmıştır. Srebrenitsa Katliamı, Avrupa’nın yalnızca askeri değil, aynı zamanda ruhsal olarak da bazı sorunlarını temsil etmektedir.

Holokost’tan sonra Avrupa’nın en temel mottosu “bir daha asla” olmuştur. Ancak 1990’larda, kıtanın tam merkezinde, yeniden bir soykırım yaşanmıştır.[v] Bu durum, Avrupa hafızasında ciddi bir kırılmaya yol açmıştır. Çünkü “bir daha asla” söylemi, Bosna’da test edilmiş ve başarısız olmuştur. Filmde, bu söylemin çöküşü, bireysel acılar üzerinden görünür kılınmaktadır. Aida’nın ailesini kurtaramaması, yalnızca bir kadının trajedisi değildir; Avrupa’nın kendi ilkelerini uygulayamamasının dramatik bir sembolüdür. Seyirci, film boyunca yalnızca Boşnakların değil, aynı zamanda Avrupa’nın da değerler düzeyinde kaybettiğini görmektedir.[vi]

“Quo Vadis, Aida?”, yalnızca geçmişin bir anlatısı değil, aynı zamanda bugüne yönelik uyarılar içeren bir eserdir. Avrupa’nın Bosna’da sergilediği edilgenlik ve çıkar odaklı yaklaşım, günümüzde farklı krizlerde de kendini göstermektedir. Ukrayna Savaşı’nda Avrupa’nın askeri ve siyasi desteği, her ne kadar daha görünür olsa da yine çıkar hesaplarının belirleyici olduğunu göstermektedir. Benzer şekilde Suriye İç Savaşı sonrasında yaşanan mülteci krizi, Avrupa’nın insani değerlerini sınamış ve birçok ülkenin sınırlarını kapatarak “kale Avrupa” modeline yöneldiğini ortaya koymuştur.[vii] Bu bağlamda filme adını veren “Quo Vadis?”, yani “Nereye gidiyorsun?” sorusu, yalnızca Aida’ya değil, Avrupa’ya yöneltilmiş bir sorudur. Avrupa gerçekten insan haklarının ve barışın kalesi midir, yoksa çıkarlar karşısında değerlerini kolayca feda eden bir güç müdür? Bu sorunun cevabı, yalnızca Balkanlar için değil, küresel ölçekte yaşanan krizler için de belirleyici olacaktır.

Sonuç olarak “Quo Vadis, Aida?” filmi, yalnızca bir tarihsel dram değil, Avrupa’ya yöneltilmiş güçlü bir etik ve siyasi eleştiridir. Film, Avrupa’nın kolektif hafızasında derin izler bırakmış bir katliamı hatırlatırken, aynı zamanda günümüzde de geçerliliğini koruyan soruları gündeme taşımaktadır. Avrupa’nın kendisini yeniden tanımlaması, değerlerini somut eylemlerle desteklemesi ve “bir daha asla” ilkesini gerçek kılması için Srebrenitsa, “acı bir uyarı” işlevi görmektedir. “Quo Vadis, Aida?” yalnızca Bosna Savaşı’nın değil, Avrupa’nın da filmidir. Avrupa’nın geçmişteki edilgenliği ve sorumlulukları, bugün ve yarın için ders niteliğindedir. Bu film, kıtaya bir kez daha sorar: “Nereye gidiyorsun Avrupa?” Bu soruya verilecek cevap, yalnızca Avrupa’nın değil, küresel barış ve insanlık değerlerinin geleceğini de belirleyecektir.


[i] Mark Kermode, “Quo Vadis, Aida? review – profoundly moving story of the Srebrenica massacre”, The Guardian, https://www-theguardian-com.translate.goog/film/2021/jan/24/quo-vadis-aida-review-srebrenica-massacre-jasmila-zbanic-jasna-duricic?_x_tr_sl=en&_x_tr_tl=tr&_x_tr_hl=tr&_x_tr_pto=tc, (Erişim Tarihi: 03.10.2025).

[ii] Aynı yer.

[iii] Ambreen Yousuf, “‘Quo Vadis, Aida?’: Killers in Srebrenica never punished”, Daily Sabahhttps://www.dailysabah.com/arts/cinema/quo-vadis-aida-killers-in-srebrenica-never-punished  (Erişim Tarihi: 03.10.2025).

[iv] Aynı yer.

[v] “Big Talk: Srebrenica. Never Again?”, IFFRhttps://iffr.com/en/iffr/2021/events/big-talk-srebrenica-never-again, (Erişim Tarihi: 03.10.2025).

[vi] A. O. Scott, “‘Quo Vadis, Aida?’ Review: Life and Death in Srebrenica”, The New York Timeshttps://www.nytimes.com/2021/03/11/movies/quo-vadis-aida-review.html, (Erişim Tarihi: 03.10.2025).

[vii] Aynı yer.

Sena BİRİNCİ
Sena BİRİNCİ
Sena Birinci, 2024 yılında Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı zamanda Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi'nden çift anadal yapmıştır. Şu anda Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde Siyaset ve Sosyal Bilimler alanında yüksek lisans eğitimine devam eden Sena’nın ilgi alanlarını Avrupa siyaseti, Avrupa Birliği ve seçim siyaseti oluşturmaktadır. Sena, ileri derece İngilizce, başlangıç seviyesinde Rusça bilmektedir.

Benzer İçerikler