Uluslararası ilişkilerde son yıllarda en çok tartışılan hususlardan biri küresel yönetişimin reformuna duyulan ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç, Rusya, Çin ve Hindistan gibi aktörler tarafından sıkça dile getirilmektedir. Aynı zamanda BRICS’in kurucu üyeleri olan bu devletler, Küresel Güney’in gelişimini desteklemekte ve çok kutuplu bir dünya vizyonunu paylaşmaktadırlar. Bu niyet, Hindistan Başbakanı Narendra Modi tarafından 24 Kasım 2025 tarihli Hindistan-Brezilya-Güney Afrika Cumhuriyeti (IBSA) Liderler Zirvesi esnasında şu sözlerle dile getirilmiştir:[i] “Hepimiz küresel kurumların 21. yüzyılın gerçeklerini yansıtmadığı konusunda hemfikiriz. Hiçbirimiz BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi değiliz. Bu, küresel kurumların artık günümüz dünyasını temsil etmediğini açıkça gösteriyor.”
Benzer şekilde Modi, daha önceki bir açıklamasında da Küresel Güney’in uluslararası sistemde daha fazla temsil edilmesi gerektiğini, halihazırda insanlığın 3’te 2’sinin küresel kurumlarda temsil edilmediğini ve bilhassa Küresel Güney ülkelerinin “bu çifte standardın kurbanı” olduğunu dile getirmiştir.[ii] Rusya, Çin ve Hindistan’a göre; mevcut küresel sistem, Batı’nın tek taraflı uygulamalarına zemin hazırlamaktadır ve çok kutuplu bir dünyanın inşa edilmesi gerekmektedir. Fakat bu aktörler, mevcut küresel yönetişime farklı açılardan eleştiriler getirmekte ve kendilerine özgü evrensel yönetişim planları geliştirmektedirler. Bu yönüyle üç aktörün de çok kutuplu dünya tasavvurları veyahut küresel yönetim planları birbirinden farklılık arz edebilmektedir.
Öncelikle vurgulamak gerekirse Rusya ve Çin, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri arasında olup veto yetkisine sahiptirler. Bu yönüyle Hindistan’dan ayrılmaktadırlar. Buna rağmen Rusya ve Çin’in küresel yönetişim için revizyon çağrısında bulunmaları, dünyanın barış ve güvenliğine katkı yapacak değerli çabalardır. Hem Hindistan hem Rusya, “BM Güvenlik Konseyi’nin farklı kıtalardan temsilcilerle genişletilmesi gerektiği” düşüncesini dile getirmekteyken;[iii] Çin, daha geniş anlamda BM sisteminin reformuna duyulan ihtiyacı dile getirmekte ve “Küresel Yönetişim Girişimi” adını verdiği planını dünyaya duyurmaktadır.[iv]
Üç aktörün de hemfikir olduğu nokta; Batı egemenliğinde bir dünya sisteminin değişmesi ve bunun yerine daha kapsayıcı ve adil bir düzenin inşa edilmesi gerekliliğidir. Fakat bu hedefe ulaşılması için izlenecek yol haritası bakımından birtakım görüş farklılıkları ortaya çıkabilmektedir. Bunun en açık örneği BRICS’in 2024 yılındaki genişleme sürecinde yaşanmıştır. Dünyanın birçok ülkesinden üyeliğe başvuru olmasına rağmen yalnızca 4 ülke üyeliğe kabul edilebilmiştir. Bu bakımdan jeopolitik düşmanlıklar veya bloklaşmaların BRICS’in genişlemesine engel olduğu söylenebilir. Örneğin Batı dünyası içerisinde görülen aktörlerin, Küresel Güney’in bir parçası olmadıkları için BRICS’e kabul edilmeyeceği varsayılabilir. Bu mantalite, devamında Küresel Güney’i de Batı’nın karşısında bir kutup (eksen) haline getirmektedir. Dolayısıyla Soğuk Savaş tarzı bloklaşma mantalitesinin Küresel Güney ülkelerine sıçrama tehlikesi oldukça büyüktür. Bloklaşma mantalitesinin bilhassa Rusya ve Hindistan nezdinde geçerli olduğu ileri sürülebilir. Çin ise bu düşüncenin terkedilmesi yönünde başta komşu ülkelere ve aynı zamanda Rusya ve Hindistan’a da çağrılarda bulunmaktadır.[v]
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) karşısında kutuplaşma siyasetini sürdüren ve sıfır toplamlı oyun düşüncesiyle Ukrayna’daki savaşını devam ettiren Rusya, politikalarını sert güç yoluyla Batı’ya kabul ettirmeye çalışmaktadır. Daha adil, kapsayıcı ve barış içinde bir dünya için “savaş” yoluna başvuran Rusya, bu anlamda hem Çin hem Hindistan’dan farklı bir yöntem takip etmektedir. Küresel güvenlik yaklaşımları açısından bakıldığında ise Rusya ve Çin’in benzer görüşlere sahip olduğu, “bölünmez güvenlik ilkesi”ni savundukları, NATO’nun Asya kıtasında ve denizlerinde artan varlığına karşı çıktıkları ve bu anlamda Hindistan’ın Batılı ülkelerle sürdürdüğü Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (QUAD) gibi güvenlik işbirliklerinden endişe duydukları söylenebilir.
Çin’in uluslararası sisteme yaklaşımı, Devlet Başkanı Şi Cinping’in son yıllarda küresel kalkınma, güvenlik, medeniyet ve yönetişim girişimlerini duyurmasıyla birlikte somut bir hal almıştır. Bu anlamda Çin’in “Küresel Yönetişim Girişimi”, tüm dünyanın kalkınmasını, güvenliğini ve insanlığın ortak geleceğini bir arada değerlendiren bütüncül bir yaklaşımı barındırmaktadır. Buna göre; dünyanın güvenliği, kalkınması ve insanlığın ortak kaderi bu dünyanın iyi yönetişimine bağlıdır. Fakat mevcut sistem, tek taraflı uygulamaların yaygın olduğu ve dünyanın büyük bir bölümünün temsil edilmediği adaletsiz bir düzendir. Çin, bu vizyonunu hayata geçirmek için BRICS ve ŞİÖ gibi kurumların genişletilmesine sıcak bakmakta ve bunu desteklemektedir. Fakat Pekin’in bu çabasının karşılık bulabilmesi için öncelikle Rusya ve Hindistan’la işbirliği ve görüş birliğine varması gerekmektedir. Başka bir ifadeyle Çin’in BRICS veya ŞİÖ’de üye olarak görmek istediği aktörün aynı zamanda Rusya ve Hindistan tarafından kabul görmesi gerekmektedir. Bu durum Rusya için de geçerlidir. Örneğin Rusya, Azerbaycan’ı ŞİÖ’ye kabul etmek istese bile Hindistan, bu ülkenin hem Ermenistan hem de Pakistan’la olan mevcut bağları sebebiyle söz konusu üyeliğe karşı çıkabilir. Aynı şekilde Türkiye’nin BRICS’e üyeliğine Rusya ve Çin yeşil ışık yaksalar bile mevcut konjonktürde Hindistan’ı bu konuda ikna etmeleri zor olabilir. Kısacası Hindistan’ın bloklaşma mantalitesi, uzun vadede Küresel Güney’in gelişmesinin önündeki önemli engellerden biri haline gelebilir.
Sonuç olarak yeni küresel yönetişimin inşası için BM’nin revizyonuna duyulan ihtiyaç kadar Küresel Güney’in gelişiminde bloklaşma mantalitesinden uzak durulmasına da ihtiyaç vardır. Küresel Güney’in Batı karşısında bir bloğa dönüşmesi tehlikesi vardır. Eğer çok kutupluluk düşüncesi gerçek manada hakim kılınamazsa; Küresel Güney’in Batı karşısında bir eksen haline dönüşmesi kaçınılmaz görünmektedir. Bu yüzden, özellikle demokratik yapısıyla Batı dünyasının bir parçası olarak görülen Hindistan’ın küresel yönetişimde adil, kapsayıcı ve barışçıl bir yapının ortaya çıkması için dengeleyici bir siyaset izlemesi oldukça önemlidir. En nihayetinde Rusya, Çin ve Hindistan’ın küresel yönetişime dair fikirlerde daha fazla uyum göstermeleri, dünyanın barış ve güvenliğine çok büyük katkılar sağlayabilir.
[i] “Global governance institutions far from 21st century realities, need reforms: PM”, Hindustan Times, https://www.hindustantimes.com/india-news/global-governance-institutions-far-from-21st-century-realities-need-reforms-pm-101763924162197.html, (Erişim Tarihi: 24.11.2025).
[ii] “Global South a victim of double standards: PM bats for inclusion at Brics”, India Today, https://www.indiatoday.in/india/story/without-global-south-world-bodies-are-like-phone-with-sim-but-no-network-pm-calls-out-double-standards-2751698-2025-07-06, (Erişim Tarihi: 24.11.2025).
[iii] “On Russia’s approaches to reforming the UN Security Council”, The Embassy of the Russian Federation in the Republic of India, https://india.mid.ru/en/news/on_russia_s_approaches_to_reforming_the_un_security_council/, (Erişim Tarihi: 24.11.2025).
[iv] “China urges reform of global governance system as the UN marks 80th anniversary”, China Daily, https://www.chinadaily.com.cn/a/202510/25/WS68fc2d17a310f735438b6e0f.html, (Erişim Tarihi: 24.11.2025).
[v] “China’s Xi urges regional leaders to oppose ‘Cold War mentality’ at summit”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/news/2025/9/1/chinas-xi-urges-regional-leaders-to-oppose-cold-war-mentality-at-summit, (Erişim Tarihi: 24.11.2025).
