18 Mayıs 2025 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’daki “özel askeri operasyon”un temel hedeflerinin yalnızca askeri kazanımlara değil, uzun vadeli ve sürdürülebilir bir barış düzeninin kurulmasına yönelik olduğunu açıklamıştır.[i] Bu sözler, Moskova’nın mevcut krize dair stratejik yöneliminde yeni bir faza geçtiğinin göstergesi olabilir. Putin, “krizin asıl nedenlerinin ortadan kaldırılması” ve “Rusça konuşan nüfusun haklarının korunması ve kalıcı barış” konularına vurgu yapmıştır. Bu açıklamalardan sonra İstanbul’da merkezli son müzakerelerin nasıl gelişeceği de merak konusudur.
Putin’in ifadeleri, savaşın başında dile getirilen “Ukrayna’nın nazifikasyonu” gibi retorik söylemlerden daha yapısal, demografik ve bölgesel çıkarları merkeze alan bir yaklaşıma kayıldığını düşündürmektedir. Bu durum, özellikle savaşın uzamasının yarattığı ekonomik ve siyasi yük göz önünde bulundurulduğunda, Rusya’nın artık çatışmayı diplomatik araçlarla yönetmeye daha açık olduğunu ima etmektedir. Her ne kadar “özel askeri operasyon” söylemi korunuyor olsa da artık bu operasyonun amacı bir toprak kazanımından ziyade Rusya’nın güvenlik endişelerinin diplomatik düzlemde kalıcı çözümlere kavuşturulması şeklinde yeniden tanımlanmaktadır. Bu söylem kaymasının, iç kamuoyu kadar Batı nezdinde de Moskova’nın müzakere etmeye istekli olduğu izlenimini yaratma amacı taşıdığı öngörülebilir.
İstanbul’da 16 Mayıs’ta yapılan Rusya-Ukrayna müzakereleri ve 1.000’e karşı 1.000 esir değişimi kararı, bu diplomatik açılımın ilk somut adımı olarak yorumlanabilir.[ii] Bu tür esir değişimleri, geçmişte de çatışma sonrası geçici ateşkeslerin habercisi olmuştur. Tarafların özellikle Türkiye merkezli yürütülen ateşkes ve barış sürecine sıcak bakması, savaş yorgunluğunun her iki cephede de hissedilmeye başlandığını ve sahadaki dengenin müzakere yoluyla korunmak istendiğini göstermektedir. Bu gelişmelerin ışığında, Türkiye’nin hem coğrafi konumu hem de Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyesi olmasına rağmen Rusya ile iletişim kanallarını açık tutan nadir ülkelerden biri olması nedeniyle, ilerleyen süreçte daha da merkezi bir arabulucu rolü üstlenmesi muhtemeldir.
Putin, Ukrayna’nın doğusunda Rusça konuşan nüfusun haklarına da vurgu yapmaktadır. Bu vurgu, uzun süredir Kremlin’in dış politika argümanlarında yer bulan “Rus Dünyası (Russkiy Mir)” ideolojisinin diplomatik düzeyde bir meşruiyet arayışı içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Bu çerçevede, ilerleyen süreçte Rusya’nın Donetsk ve Lugansk gibi bölgelerde yerel halkın haklarını koruma bahanesiyle uluslararası hukuk çerçevesinde tanınma arayışına girebileceği öngörülmektedir. Özellikle Kırım’ın ilhakı sonrası oluşan hukuki statü karmaşasının bu bölgeler için de geçerli olması ihtimali, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü açısından uzun vadeli bir tehdit olarak değerlendirilebilir.
Diplomasi cephesinde yaşanan bir diğer önemli gelişme, Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio arasında 17 Mart’ta gerçekleştirilen telefon görüşmesidir. Görüşmenin Amerikan tarafının talebiyle yapılması, Washington’un da çatışmayı sona erdirmek adına yeniden pozisyon almaya başladığına işaret etmektedir.[iii] Bu görüşmenin devamında, ABD’nin Kiev üzerinde daha yapıcı bir baskı unsuru haline gelmesi ve Ukrayna’yı masada daha esnek bir pozisyona yönlendirmesi mümkündür.
Bu gelişmelerin Avrupa Birliği (AB) cephesine yansımalarına bakıldığında ise Almanya ve Fransa’nın Ukrayna’ya olan desteklerinin kademeli biçimde ekonomik yardım ve savunma sanayii temelli projelere kayacağı öngörülebilir. Avrupa kamuoyunda artan savaş yorgunluğu ve maliyet baskıları, AB ülkelerinin savaşın uzamasına değil, dondurulmuş bir çözüm modeline yönelmelerini teşvik edebilir. Bu noktada Donbas ve çevresinin fiili bir “özerk bölge” statüsü kazanması ancak resmen tanınmaması gibi “gri alan çözümleri” gündeme gelebilir.
Öte yandan bu gelişmelerin AB açısından da çok katmanlı sonuçlar doğurması beklenmektedir. Karadeniz bölgesindeki güvenlik mimarisinin yeniden şekillenmesi, AB’nin doğu sınırlarında daha kalıcı bir güvenlik çerçevesi oluşturma ihtiyacını gündeme getirmektedir. Özellikle Polonya, Baltık Ülkeleri ve Romanya gibi doğrudan tehdit algısı taşıyan üyelerin, Ukrayna’nın geleceğine dair daha proaktif ve dayanışmacı bir çizgi izlemeye çalıştıkları gözlemlenmektedir. Brüksel’in askeri alandaki sınırlı yetkilerini aşmak için daha fazla dış politika ve savunma entegrasyonuna yönelmesi muhtemeldir.
Avrupa’nın Ukrayna’ya yönelik mali yardımları sürdürürken, diplomatik sürecin hızlanmasına katkı sunacak yeni araçlar geliştirmesi, AB’nin dış politika etkinliğini artırma arzusunun bir parçası olabilir. Bu bağlamda AB’nin hem barış sürecine teknik destek sunması hem de olası geçiş dönemi modelleri üzerinde hukuki ve siyasi danışmanlık rolünü üstlenmesi beklenebilir. Eğer AB bu süreçte koordineli ve etkili bir diplomasi yürütebilirse, yalnızca Ukrayna Krizi bağlamında değil, Avrupa’nın stratejik özerkliğine dair vizyonu çerçevesinde de önemli bir eşik aşılmış olacaktır.
Sonuç olarak Putin’in açıklamaları ve İstanbul’da yapılan esir değişimi müzakereleri, Ukrayna Krizi’nin yalnızca bir cephe savaşı değil, aynı zamanda diplomatik bir denge oyunu olduğunu bir kez daha göstermektedir. Rusya’nın artık hedeflerini askeri yöntemlerle değil, diplomatik düzenlemelerle gerçekleştirme yoluna gidebileceği bir döneme girilmiş olabilir. Bu bağlamda önümüzdeki aylarda sahadaki gelişmelerden çok müzakere masalarında yaşanacak ilerlemeler, savaşın geleceği açısından belirleyici olacaktır. Her ne kadar kalıcı barış hâlâ uzak bir ihtimal gibi görünse de esnek ateşkesler, sınırlı anlaşmalar ve bölgesel özerklik modelleri, tarafların kabul edebileceği geçici çözümler olarak değerlendirilebilir.
[i] “Putin: Goals of the special military operation in Ukraine include protection of Russian speakers, elimination of root causes of crisis”, TASS, https://tass.com/politics/1959677, (Erişim Tarihi: 20.05.2025).
[ii] “Russia says it is satisfied with Ukraine talks in Istanbul, ready to keep talking”, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/russia-says-it-is-satisfied-with-ukraine-talks-istanbul-ready-keep-talking-2025-05-16/, (Erişim Tarihi: 20.05.2025).
[iii] “Lavrov discusses Ukraine with US Secretary of State Rubio by phone”, TASS, https://tass.com/politics/1959577, (Erişim Tarihi: 20.05.2025).
