Taliban-Katar Hattında Güvenlik Anlaşması Gündemi

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Taliban’ın gerek Amerika Birleşik Devletleri’yle (ABD) gerekse de devrik Afganistan Hükümeti’yle yürüttüğü müzakerelerin adresi olan Katar, Afgan Sorunu’nda arabuluculuk diplomasisi bağlamında üstlendiği rolü, farklı şekillerde de olsa sürdürmektedir. Nitekim ABD başta olmak üzere birçok aktör, Taliban’la doğrudan iletişim kurmak yerine Doha üzerinden temaslarda bulunmaktadır. Bu yüzden de Taliban’ın Doha’daki siyasi ofisinin açıldığı 2013 yılından itibaren Katar ile Taliban arasında önemli ilişkiler gelişmiştir.

Afganistan’da ikinci Taliban döneminin başladığı 2021 yılının Ağustos ayından beri Doha yönetimi, ülke üzerinde yürütülen jeopolitik rekabete odaklanmaktan ziyade insani yardım faaliyetlerine ağırlık vermiş ve yapıcı bir tavır sergilemiştir. Bir diğer ifadeyle Katar, Afganistan’ı uluslararası toplumdan izole edecek ve Taliban’ı radikalleştirecek adımlar atmak yerine ülkede istikrarın sağlanmasına öncelik veren girişimlerde bulunmuştur. Aynı zamanda Katar üstlendiği rol itibarıyla Taliban’ın Batı’ya açılan kapısı olmuştur.Elbette bu durum, Taliban’ın Doha’yla güven temelli bir işbirliği geliştirmesini beraberinde getirmiştir.

Bahse konu olan işbirliğinin yansıması olarak Taliban Savunma Bakanı Molla Muhammed Yakup Mücahit, 11-12 Temmuz 2022 tarihlerinde Katar’ın başkenti Doha’yı ziyaret etmiş ve bu ziyarette başta Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani olmak üzere çok sayıda Katarlı devlet adamıyla bir araya gelmiştir. Mücahit, 12 Temmuz 2022 tarihinde Kabil’e döndüğünde ise “Doha yönetimi, Katar ve Taliban Savunma Bakanlıkları arasında imzalanacak bir anlaşmayla ilgileniyor. İki ülkenin işbirliği yapacağı bir güvenlik anlaşması olacak.”[1] açıklamasında bulunarak taraflar arasında güvenlik temelli bir anlaşma imzalanacağını duyurmuştur. Olası anlaşmanın içeriğine dair bilgiler de aktaran Taliban Savunma Bakanı şunları söylemiştir:[2]

“Onları orduya maaş sağlama konusunda işbirliğine çağırıyoruz. Çünkü Katar bir İslam ülkesi ve geçmişte Afganistan’a yardım etti. Ayrıca sınırların güvenliği sağlamamıza ve askeri güçlerimize üniforma tedarik etmemize yardımcı olmaları noktasında da beklentimiz var.”

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, Taliban’ın Katar’dan temel beklentileri askeri personelin maaş ödemelerine yardım etmesi ve üniforma ve ekipman tedarikini kolaylaştırmaktır. Lakin olası anlaşmanın bununla sınırlı kalmayacağı yeni silah ve teçhizat temininde Taliban’ın Katar’a başvurabileceği öngörülebilir. Bu da aslında Afganistan’da Katar’ın desteğiyle ordunun modernize edilmesi ve aslında daha doğru ifadeyle, ordunun modern bir ulusal ordu şeklinde teşkil edilmesidir. Dolayısıyla tarafların üzerinde çalıştıkları anlaşma, Katar’ın arabuluculuk diplomasisiyle başlayan ve insani yardımlarla devam eden Afganistan politikasının yeni bir aşamaya evrildiğinin habercisidir.

Söz konusu yeni aşamada terör örgütü Devletü’l Irak ve’ş Şam’la (DEAŞ) mücadelenin yer alacağını da iddia etmek mümkündür. Zira Doha yönetiminin Taliban ile Batı arasındaki bağlantıyı kuran aktör olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Batılı devletlerin Taliban’dan en önemli beklentisinin Taliban’ın terörle mücadele etmesi ve Afganistan topraklarının diğer devletlere karşı kullanılmasının önlenmesi olduğu söylenebilir. Üstelik Taliban, 29 Şubat 2020 tarihli Doha Antlaşması’nda bu konuda taahhütte de bulunmuştur. Ancak son dönemde DEAŞ’ın Afganistan’daki faaliyetleri artmış ve hatta söz konusu terör örgütünün Özbekistan ve Tacikistan gibi ülkelere Afganistan topraklarından füze saldırıları gerçekleştirdiği yönündeki iddialar uluslararası basına yansımıştır.  Buna ek olarak yerel kaynaklar, son dönemde El Kaide’nin de Afganistan’ı eleman temini amacıyla daha sık kullanmaya başladığını da öne sürmektedir. Bu kapsamda Katar’ın Taliban’la güvenlik ve savunma alanlarını içeren bir anlaşma imzalamasının temelinde terörle mücadelede yapılacak işbirliğinin bulunması olasıdır.

Böylesi bir gelişmenin yaşanması durumunda Katar, terörle mücadele noktasında Taliban’ın uluslararası toplumun beklentilerine uygun bir çizgiye gelmesini de sağlamış olacaktır. Zira Katar, ABD’nin stratejik ortakları arasında yer almaktadır. Bu anlamda Doha’nın üstlendiği rolün yalnızca güvenlik politikalarıyla ilgili olmadığı da vurgulanmalıdır. Siyasi analist Torek Farhadi’nin de belirttiği üzere, Katar, Taliban’ı uluslararası toplumun istediği reformları getirmeye teşvik etmek için Batılı ülkelerle istişareye dayalı bir anlaşma teklif etmiş olabilir.[3] Dolayısıyla Katar-Taliban hattındaki güvenlik anlaşması gündemi, güvenlik temelli işbirliğine de evrilebilir. Üstelik sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi halinde bu anlaşma, henüz hiçbir devlet tarafından resmi olarak tanınmayan Taliban yönetimine uluslararası düzeyde tanınmanın kapılarını da aralayabilir. Bu olasılıkların akıbetini ise zaman gösterecektir.

Bu noktada taraflar arasındaki güvenlik temelli işbirliğinin odaklanacağı bir diğer meseleye değinmek gerekmektedir. Bu konu ise tesislerin güvenliği mevzusudur. Dolayısıyla olası anlaşmada yer alabilecek başlıklardan biri de Afganistan’daki havalimanları başta olmak üzere çeşitli tesislerin güvenliği olabilir. Zira bu konu üzerinde uzun süredir tartışmalar yapılmaktadır.

Öte yandan Taliban’ın Katar’la güvenlik anlaşması imzalamaya sıcak bakmasının jeopolitik açıdan bazı mesajlar barındırdığı söylenebilir. Küresel güç dengeleri bağlamında Taliban’ın Katar tercihi, Çin ve Rusya gibi aktörlerle olan temaslarını sürdürürken; Batı dengesini de göz önünde bulundurmak istediğini göstermektedir. Bölgesel düzeyde ise Taliban’ın Pakistan yerine Katar’la güvenlik anlaşması imzalamayı tercih etmesi, Taliban nezdinde Pakistan’ın Afganistan politikası konusunda bazı rahatsızlıkların bulunduğunu ortaya koymaktadır. Her ne kadar Taliban, Pakistan’ın etki sahibi olduğu bir organizasyon olsa da bu yapının Peştun milliyetçisi bir karakterinin bulunması, Durand Hattı Meselesi hasebiyle ilişkilerde çeşitli anlaşmazlıklara sebebiyet vermektedir. Ayrıca İslamabad yönetiminin Pakistan’da gerçekleşen terör saldırılarını Afganistan’la ilişkilendirmesi mevcut durumda konjonktürel gerilim düzeyinde kalsa da söz konusu anlaşmazlıkları derinleştirebilmektedir. Bu anlamda Taliban, Doha’yı İslamabad’ı da dengeleyecek bir aktör olarak yorumlamış olabilir.Nitekim Pakistan’ın Kabil Havalimanı’nın işletilmesi noktasında Türkiye ve Katar’ın önerisine sıcak bakmadığı hafızalardaki yerini korumaktadır. Bu da İslamabad ile Doha’nın Afganistan’a dair beklentilerindeki farklılığı teyit etmektedir.

Sonuç olarak Taliban, 2013 yılında siyasi ofisini açtığı günden itibaren Doha yönetimiyle önemli ilişkiler geliştirmiş ve Katar, Taliban’ın Batı’ya açılan kapısı olarak konumlanmıştır. Gelinen noktada imzalanması düşünülen güvenlik anlaşması ise terörle mücadele başta olmak üzere Batı’nın Taliban’dan atmasını beklediği adımların ilki şeklinde yorumlanabilir. Önümüzdeki süreçte Taliban’ın Katar’la modern Afganistan Ordusu’nun teşkil edilmesinden terörle mücadele ve sınır güvenliğine kadar kapsamlı bir işbirliği geliştirmesi muhtemeldir. Bununla birlikte olası anlaşmanın Katar’ın Taliban’ı resmen tanıması anlamına gelmediği belirtilmelidir. Fakat tanımaya giden sürecin başlangıcı şeklinde değerlendirilebilir. Dahası sürecin seyri, Taliban’ın Batı’yla ilişkilerinin de makul bir zemine oturmasına hizmet edebilir.


[1] “Qatar ‘Interested’ in Security Agreement in Afghanistan: Taliban Official”, Doha News, https://dohanews.co/qatar-interested-in-security-agreement-in-afghanistan-taliban-official/, (Erişim Tarihi: 18.07.2022).

[2] “Kabul, Doha to Sign Security Agreement: Acting Defense Minister”, Tolo News, https://tolonews.com/afghanistan-178885, (Erişim Tarihi: 18.07.2022).

[3] Aynı yer.

Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN, 2014 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2017 yılında Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu ‘’Uluslararası Güç İlişkileri Bağlamında İkinci Dünya Savaşı Sonrası Hegemonik Mücadelelerin İncelenmesi’’ başlıklı teziyle almıştır. Doktora derecesini ise 2021 yılında Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı‘nda hazırladığı “İmparatorluk Düşüncesinin İran Dış Politikasına Yansımaları ve Milliyetçilik” başlıklı teziyle alan Başaran’ın başlıca çalışma alanları Uluslararası ilişkiler kuramları, Amerikan dış politikası, İran araştırmaları ve Afganistan çalışmalarıdır. Başaran iyi derecede İngilizce ve temel düzeyde Farsça bilmektedir.

Benzer İçerikler