Tayvan’ın Stratejik Konumu Çerçevesinde Batı ve Çin Dengesi

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Pasifik Okyanusu’nda bulunan ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) güneydoğusunda yer alan Tayvan, temsili demokrasiyle yönetilen ve nüfusun %98’i Çin’den gelen göçmenlerden oluşan bir ada ülkesidir. Adaya Çin’den ilk göç Song Hanedanlığı döneminde yapılmıştır. 19. yüzyıl sonunda gerçekleşen Japonya-Çin Savaşı sonucunda Japonya’ya devredilen ada, 2. Dünya Savaşı’nın ardından Çin’e iade edilmiştir. 1949 yılında Çin’de yaşanan iç savaşın ardından ise anakaradaki milliyetçiler, Tayvan’a yerleşerek burada Çin Cumhuriyeti’ni ilan etmiş ve 1971 yılına kadar Birleşmiş Milletler’de yer almıştır.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve ÇHC arasında Hint-Pasifik bölgesi rekabeti uzun zamandır devam etmektedir. ABD’nin bölge stratejisi, esasında Çin’in askeri genişlemesini dengeleyecek çok taraflı işbirlikleri oluşturmaya dayanmaktadır. Çin’in başta çevre ülkeler olmak üzere Avrupa’ya uzanan Kuşak ve Yol Projesi ise ABD’nin gücünü azaltmaktadır. Tayvan, coğrafi konumu bakımından bölgede önemli bir aktör durumundadır. Biden yönetimi de Özgür ve Açık Hint-Pasifik (FOIP) ile bölgedeki varlığını sağlamlaştırmaya çalışmaktadır.

Diğer taraftan özellikle Tayvan Boğazı’nda yaşanan güvenlik sorunları, ikili rekabetin alanını genişletmektedir. Kuzey Kore’nin nükleer test ve füze denemelerini arttırması, Japonya ve Güney Kore’nin işbirliği geliştirmesine sebep olmaktadır. Seul yönetimi, 2023 yılında yayımladığı Serbest, Barışçıl ve Zengin Hint-Pasifik Bölgesi Stratejisi çerçevesinde özellikle Pyongyang tehdidine karşı Washington’la güvenlik işbirliğini artırma yoluna gitmiştir. Çin ise Tayvan Boğazı, Doğu Çin Denizi ve Güney Çin Denizi ötesi hava ve deniz askeri gücünü genişletmekte ve Rusya’yla askeri işbirliğini sürdürmektedir.

Çin ve Rusya’nın ortak denizcilik ve hava tatbikatlarında işbirliği; ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Hindistan ve Japonya’nın işbirliğinin dengeleyicisidir. Özellikle 24 Şubat 2022 tarihinde başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı’yla güvenlik endişelerinin artışı ülkelerin savunma bütçeleriyle doğru orantılı ilerlemiştir. 2023 yılında 2022 yılına göre Japonya’nın askeri harcamaları %26, Çin Halk Cumhuriyeti’nin %7,2, Güney Kore’nin %4,6, Hindistan’ın %13, Avustralya’nın %7,4, Tayvan’ın %12, Filipinler’in %8 arttığı görülmüştür.[1] Bu durum, güvende olmak amacıyla silahlanmaların başka devletlerin güvensizliği anlamına geleceğinden o devletlerin de silahlanmaya gideceğini belirten John Hertz’i haklı çıkarmaya elverişlidir.

Çin Halk Cumhuriyeti’ni “en büyük stratejik zorluklardan biri” olarak nitelendiren Japonya’nın ABD’yle arasındaki ittifakın “küresel kapsamlı stratejik ittifak” seviyesinde olması da Çin’in genişlemesini sınırlayacak çok taraflı işbirliği mekanizmasının önemli noktalarındandır. Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ve ABD, Avustralya ve Birleşik Krallık’tan oluşan AUKUS Paktı da savunma teknolojileri, silahlanma ve siber güvenlikte işbirliklerinin geliştirildiği bir diğer Çin sınırlayıcı mekanizmalardır.

Öte yandan 2022 yılında gerçekleştirilen ASEAN Zirvesi’nde Güneydoğu Asya ülkelerinin savunma potansiyellerini geleneksel ve geleneksel olmayan tehditleri hafifletmek üzere işbirliklerini güçlendirme gereksinimi üzerinde durulmuştur. ABD ise buna karşılık kendi çıkarları doğrultusunda Tayvan’ın askeri modernizasyonuna destek sözünde bulunmuştur.

ÇHC ile Tayvan arasındaki askeri gerilimde savunma yeteneğini arttırmak; Tayvan Stratejik Belgesi’ne göre ABD’yle işbirliği ve Hint Pasifik Stratejisi’yle çözülmelidir. 2023 Mali Yıllar Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası (NDAA 2023) kapsamında Tayvan, NATO Olmayan Büyük Müttefikler (MNNA) listesine eklenmiştir. Böylece Washington Hükümeti, Tayvan’a Yabancı Askeri Finansman (FMF) sunma, Tayvan için Bölgesel Acil Durum Stoku oluşturma ile ülkenin savunma dayanıklılığını güçlendirme amacıyla uluslararası askeri eğitim gibi güvenlik yardımları sağlama yetkisine sahip olmuştur.[2]

ABD haricinde Almanya, Litvanya, Fransa ve Filipinler gibi ülkeler de Tayvan’ı destekleyerek ÇHC’nin bir tehdit olduğunu belirtmişlerdir.[3] Mevcut durumda ABD, Hint-Pasifik’te ittifak grubu ile ortak tatbikatlar gerçekleştirmektedir. Bu bağlamda da Tayvan Boğazı’nın barış ve istikrarı uluslararası toplumun barış ve istikrarıyla eş sayılmaktadır. Bunun en önemli sebepleri ise stratejik konumunun üzerinden yıllık olarak dünya genelindeki kargo gemilerinin %50’sinin geçmesi ve Taipei Uçuş Bölgesi’nin önemli bir uçuş rotası olması; yani Boğaz’ın uluslararası iletişim hatları ve küresel ekonomik kalkınmanın ayrılmaz bir parçası olmasıdır. Sonuç olarak Tayvan’ın Çin’e olan mesafeli tutumu da ele alındığında, Batı çıkarlarının bölgede işletilebileceği hem en kolay hem de en stratejik nokta Tayvan Boğazı’dır. ABD başta olmak üzere Batı ülkelerinin Çin’in Boğaz’ın durumunu değiştirme amacında olduğunu ileri sürerek buradaki askeri varlık ve diplomatik nüfuz geliştirme çabalarının yarattığı güvenlik ikilemi ne Tayvan’ın ne de bölge ülkelerinin çıkarına değildir. Batı ülkelerinin Çin’i kendi coğrafyasında zayıflatma çabası, Çin’in uluslararası alanda ekonomik büyümesine engel olamadığı gibi diplomatik olarak da kayda değer bir anlam ifade etmeyecektir


[1] ROC National Defense Report 2023, s. 11.

[2] ROC National Defense Report 2023, s. 15.

[3] ROC National Defense Report 2023, s. 16.

İrem Efnan ÖKSÜZ
İrem Efnan ÖKSÜZ
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü

Benzer İçerikler