Analiz

AB’nin Derinleşme ve Genişleme Süreci

AB’nin derinleşme ve genişleme süreçleri, Avrupa entegrasyonunun merkezi unsurlarıdır.
Günümüzde AB’nin karşı karşıya olduğu birçok iç ve dış zorluk, hem derinleşme hem de genişleme süreçlerini etkilemektedir.
AB, Doğu Avrupa ülkelerini genişleme paketine dahil ederek bölgenin güvenliğini sağlamayı amaçlamıştır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Avrupa Birliği (AB), tarihinde pek çok değişim ve dönüşüm yaşamış bir entegrasyon projesidir. Kuruluşundan günümüze kadar AB’nin gelişimi iki ana süreç etrafında şekillenmiştir: derinleşme ve genişleme. Bu iki süreç, AB’nin hem iç işleyişi hem de uluslararası ilişkilerdeki rolü üzerinde önemli etkilere sahiptir.

Derinleşme süreci, AB’nin kuruluşundan itibaren temel bir amaç olmuştur. Bu süreç, AB’nin iç piyasaları daha da entegre etmesi, ortak politika alanlarını genişletmesi ve kurumsal yapısını güçlendirmesi anlamına gelir. Bu, AB’nin üye ülkeler arasında daha fazla ekonomik ve siyasi işbirliği sağlamasını hedefler. Örneğin, Avro Bölgesi’nin oluşturulması ve ortak bir para birimi olan Euro’nun kabul edilmesi, derinleşme sürecinin bir sonucudur. Ayrıca, ortak dış politika ve güvenlik politikası gibi alanlarda da derinleşme çabaları gözlemlenmiştir. Ancak, derinleşme süreci her zaman sorunsuz ilerlememiştir. Özellikle, egemenlik konusundaki hassasiyetler ve ulusal çıkarların çatışması gibi nedenlerle bazı alanlarda ilerleme yavaş olmuştur.

Diğer yandan genişleme süreci, AB’nin sınırlarını genişleterek yeni ülkeleri entegre etmesini ifade eder. Genişleme süreci, AB’nin sadece ekonomik entegrasyonu değil, aynı zamanda Avrupa değerlerini ve normlarını da genişletme çabası olarak da görülebilir. Özellikle Soğuk Savaş sonrası dönemde Doğu Avrupa ülkeleri ve Balkanlar’dan birçok ülke AB’ye katılım sürecine girmiştir. Bu süreç, aday ülkeler için demokratik reformları, ekonomik dönüşümü ve AB’nin standartlarına uyum sağlamayı gerektirir. Ancak, genişleme süreci de bazı zorluklarla karşılaşmıştır. Hem aday ülkelerin iç reform süreçlerindeki zorluklar hem de mevcut AB üyelerinin genişlemeye karşı çıkma eğilimleri gibi faktörler süreci etkilemiştir.

Doğu Avrupa’nın Rusya ve Ukrayna krizi, Avrupa Birliği’nin genişleme ve derinleşme politikalarında önemli bir değişikliğe neden olmuştur. Rusya’nın revizyonist hamleleri, Ukrayna sınırlarının ötesinde bölgesel güvenlik için ciddi tehditler oluşturduğunda, AB’nin Doğu Avrupa’ya yönelik genişleme süreci daha kabul edilebilir bir jeopolitik strateji haline gelmiştir. AB, Doğu Avrupa ülkelerini genişleme paketine dahil ederek bölgenin güvenliğini sağlamayı amaçlamıştır. Bunun nedeni, NATO’nun kolektif savunma şemsiyesinin kapsamını genişletmenin mümkün olmaması ve Doğu Avrupa’nın Rus etkisinin “gri bölgesi”nden çıkarılmasına yönelik AB’nin çabalarıdır.

AB’nin Ukrayna, Moldova ve Gürcistan ile ikili ilişkilere verdiği önem; acil savaş ihtiyaçları, insani ve ekonomik krizlerin yönetimi ve Ukrayna etrafında bir koalisyon oluşturulması gibi çeşitli faktörlere dayanmaktadır. Bu süreçte AB, Ukrayna ve Gürcistan’dan daha fazla reform talep etmiştir.[1] Birlik, Moldova konusunda ise daha nesnel bir tavır sergilemiş ve ülkedeki siyasi aktörlerin Rusya’yla ilişkilerine odaklanmıştır.

Derinleşme ve genişlemenin en belirgin olduğu noktalardan birisi Schengen bölgesine dahil edilmektir. Romanya ve Bulgaristan, AB ile entegrasyonlarına yeni bir adım atarak Avrupa’nın kimlik kontrolsüz seyahat bölgesine kısmen katılmışlardır. Uzun yıllar süren Schengen bölgesine katılma müzakerelerinin ardından, artık her iki ülkeden gelen hava veya deniz yoluyla seyahat edenler için serbest erişim sağlanmış durumdadır.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, bu değişikliği “her iki ülke için büyük bir başarı” olarak nitelendirerek, dünyanın en büyük serbest seyahat bölgesi olan Schengen bölgesi için bir “tarihi an” olarak nitelendirmiştir.[2] Avrupa Parlamentosu Üyesi olan Siegfried Muresan, “Bu, yıllık milyonlarca yolcunun faydalanacağı önemli bir ilk adım. Bulgaristan ve Romanya yıllardır Schengen bölgesine katılmak için tüm kriterleri yerine getiriyorlar.” ifadelerini kullanmıştır.[3]

Romanya Başbakanı Marcel Ciolacu, ülke için “hak edilmiş bir başarı” olarak nitelendirdiği bu adımın vatandaşlara daha kolay seyahat etme imkânı sağlayacağını ve ekonomiyi güçlendireceğini belirtmiştir. Bulgaristan İçişleri Bakanı Kalin Stoyanov da aynı duyguları paylaştığını ve bu konunun en büyük sebebinin göçmen konusunda Avrupa’ya sundukları destek olduğunu dile getirmiştir.

Ayrıca Schengen bölgesi dışında da AB, genişleme sürecine hazırlık amacıyla müzakerelerine devam etmektedir. 2022 yılında Bosna Hersek aday ülke statüsü kazanmıştı. AB Konseyi Başkanı Charles Michel, “Avrupa Konseyi, Bosna-Hersek ile katılım müzakerelerini başlatmaya karar verdi. Bosna’nın yeri Avrupa ailesinde.” demiştir.[4] Zirve sonuçlarında liderler, Bosna’nın ekonomik, yargısal ve siyasi reformlar yaparak yolsuzluk ve kara para aklamayla daha etkin mücadele dahil olmak üzere Komisyon tarafından belirlenen tüm ilgili adımları atmaya devam etmesinin önemini vurgulamışlardır.

Aynı zamanda Avrupa Birliği ve İsviçre, Mart ayında AB Konseyi’nin politik direktörlerine Brüksel ve Bern arasındaki ikili ilişkileri derinleştirmek için müzakerelere başlama yetkisi vermesinin ardından yeniden müzakerelere başlamışlardır. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve İsviçre Konfederasyonu Başkanı Viola Amherd, yeni diyalogun başlangıcını duyurmuşlardır.[5] Yeni müzakerelerde, geçmişte olduğu gibi tek bir çerçeve anlaşması öngörmemekte, bunun yerine İsviçre’nin AB programlarına katılımıyla ilgili bir anlaşmayı içermekteydi. Anlaşmada, İsviçre’nin AB İç Pazarı’nda faaliyet gösteren şirketlerle eşit rekabet ortamını sağlaması ve AB vatandaşlarının İsviçre’de çalışma haklarını koruması amaçlanmaktadır.[6] Müzakerelerin 2024 yılında sonuçlanması hedeflenmektedir.Formun Üstü

Günümüzde AB’nin karşı karşıya olduğu birçok iç ve dış zorluk, hem derinleşme hem de genişleme süreçlerini etkilemektedir. İçeride egemenlik endişeleri, göç krizi, ekonomik eşitsizlikler ve siyasi ayrışma gibi faktörler derinleşme sürecini zorlamaktadır. Dışarıda ise küresel belirsizlikler, güvenlik tehditleri ve ekonomik dalgalanmalar genişleme sürecini etkilemektedir. Ancak, AB’nin bu zorluklara rağmen derinleşme ve genişleme çabalarını sürdürmesi, bölgesel istikrarı ve refahı teşvik etme misyonunu sürdürmek için önemlidir.

Sonuç olarak AB’nin derinleşme ve genişleme süreçleri, Avrupa entegrasyonunun merkezi unsurlarıdır. Derinleşme, AB’nin iç işleyişini güçlendirerek ve üye ülkeler arasındaki işbirliğini derinleştirerek entegrasyonu ilerletirken; genişleme süreci, AB’nin etki alanını genişleterek kıtanın istikrarını ve refahını artırır. Ancak, her iki süreç de önemli zorluklarla karşı karşıyadır ve AB’nin bu zorlukların üstesinden gelmesi, gelecekteki başarısını belirleyecektir.


[1] Denis Cenusa, “CENUSA: Geopolitics prevails in the EU accession agenda for Ukraine, Georgia and Moldova”, Intelli News, https://www.intellinews.com/cenusa-geopolitics-prevails-in-the-eu-accession-agenda-for-ukraine-georgia-and-moldova-319567/, (Erişim Tarihi: 03.04.2024).

[2] Stephen Mcgrath & Veselın Toshkov, “Romania and Bulgaria partially join Europe’s Schengen travel zone, but checks at land borders remain”, AP News, https://apnews.com/article/romania-bulgaria-schengen-eu-c8290cf515e6755f1fa57cf7be09abcb, (Erişim Tarihi: 03.04.2024).

[3] Aynı yer.

[4] ‘‘EU leaders agree to open membership negotiations with Bosnia’’, France 24, https://www.france24.com/en/europe/20240321-eu-leaders-agree-to-open-membership-talks-with-bosnia, (Erişim Tarihi: 03.04.2024).

[5] Federico Baccini, “EU and Switzerland begin negotiations on a package of measures that will deepen bilateral relations”, EU News, https://www.eunews.it/en/2024/03/18/eu-and-switzerland-begin-negotiations-on-a-package-of-measures-that-will-deepen-bilateral-relations/ (Erişim Tarihi: 03.04.2024).

[6] Aynı yer.

Sena BİRİNCİ
Sena BİRİNCİ
Sena Birinci, 2024 yılında Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı zamanda Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi'nden çift anadal yapmıştır. Şu anda Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde Siyaset ve Sosyal Bilimler alanında yüksek lisans eğitimine devam eden Sena’nın ilgi alanlarını Avrupa siyaseti, Avrupa Birliği ve seçim siyaseti oluşturmaktadır. Sena, ileri derece İngilizce, başlangıç seviyesinde Rusça bilmektedir.

Benzer İçerikler