Tiflis’te Parlamento binası önünde 2025 yılının Kasım ayı günlerinin akşam saatlerinde toplanan ve Batı destekli sivil toplum kuruluşları (STK) tarafından organize edilen gösteriler, geçmiş yılların geniş katılımlı ve hararetli muhalefet mitinglerinden ziyade, ölçeği daralmış ve rutinleşmiş bir sivil hareketliliği yansıtmaktadır. Polis gözetiminde, AB ve NATO bayraklarının “düzenli bir iş” disipliniyle dalgalandırıldığı bu süreçte, sokağın nabzı kontrollü seyrederken; siyasî arenadaki asıl kırılma, Gürcü Rüyası Partisi (GRP) iktidarının, Batı’nın dayattığı tek yönlü jeopolitik angajmanı reddederek “çok yönlü diplomasi” arayışına girmesiyle yaşanmaktadır.
Nitekim STK, GRP iktidarının bu hamlesini ülkenin Avrupa rotasını kapatan bir “jeopolitik intihar” olarak nitelendirse de iktidar kanadı bu durumu, devletin egemenliğini radikal Batı yanlılığına ve denetimsiz STK faaliyetlerine karşı koruma refleksi olarak okumaktadır. Başbakan İrakli Kobakhidze’nin 28 Kasım 2024’te AB üyelik müzakerelerini gündemden düşürdüklerini açıklaması, muhaliflerce Anayasa’nın 78. maddesinin ihlali ve “Putinist bir dönüş”[i] olarak eleştirilse de, GRP açısından bu karar, Brüksel’in başta “insan hakları” ve “STK özgürlüğü” gibi hususların adı altında sunduğu ajandanın ulusal değerlerle çatışması sonucu alınan stratejik bir egemenlik ilanıdır.
Hükûmetin, Batı ile ilişkileri “eşitler arası” bir düzleme çekme ve iç işlerine müdahaleyi sınırlama girişimi, diplomatik retorikte sert bir savunma hattının kurulmasına neden olmuştur. Gürcistan Parlamento Başkanı Şalva Papuaşvili, Başbakan Kobakhidze’nin kararının arkasında durarak Brüksel bürokrasisine karşı “bağımsızlık ve onur” eksenli bir direniş manifestosu açıklamıştır. Avrupalı siyasetçileri Gürcistan’da kanlı bir “Meydan” (Maidan) senaryosu kurgulamakla suçlayan Papuaşvili, devam eden protestoları “dışarıdan yönetilen bir mekanizma” olarak tanımlayarak, AB üyelik sürecinin egemen bir devlete karşı şantaj sopası olarak kullanılamayacağını vurgulamıştır. “Biz AB üyeliği için her şeyi yapacağız ancak Brüksel bürokrasisine dilencilik yapmayacağız”[ii] ifadesiyle, GRP’nin 2030 vizyonuna kendi şartlarıyla ve “el mahkûm” şeklinde hazırlanma iradesini ortaya koyan Papuaşvili, Batı’nın dayatmalarına boyun eğmek yerine ulusal çıkarları önceleyen bir dış politika izlediklerini beyan etmiştir.
Bu egemenlik mücadelesinin en somut tezahürü, kültürel değerler ve iç hukuk düzenlemeleri üzerinden yaşanan diplomatik çatışmalarda görülmektedir. Parlamento Başkanı Papuaşvili, Alman Büyükelçisi Peter Fischer ve Brüksel bürokrasisine karşı sert açıklamalarda bulunarak, AB’nin mevcut yönetim anlayışını ulusal çıkarları ezen bir tahakküm aracına benzetmiş ve “Fischer dosyası bizim için artık kapanmıştır” diyerek diplomatik bir rest çekmiştir. İlişkilerdeki asıl krizin, Batı’nın “insan hakları” çerçevesinde dayattığı LGBT+ politikaları ve “Aile Değerleri Yasası”na yönelik müdahaleler olduğunu savunan Papuaşvili; Brüksel’in Macaristan’ın egemenliğini yok sayarken Estonya ve İngiltere’nin siyasî hesaplarının peşine takıldığını belirtmiştir. Gürcistan’ın SSCB boyunduruğundan kurtulup benzer bir bürokratik vesayete girmeyeceğini vurgulayan iktidar, AB’yi Laşa Talakhadze gibi ulusal sembollere saygısızlık eden “seviyesiz” bir yapıya dönüşmekle itham ederek, devletin geleneksel yapısını koruma kararlılığını Batı ile köprüleri atma pahasına sürdürmektedir.[iii]
Devletin “iç kontrolü” sağlama ve dış kaynaklı istikrarsızlaştırma girişimlerini önleme çabası, muhalefet ve Batı tarafından “baskı rejimi” olarak tanımlansa da GRP yönetimi bunu kamu düzeninin tesisi olarak görmektedir. STK bildirisinde yer alan verilere göre; 160 kişiye ceza soruşturması açılması, 600’den fazla kişinin tutuklanması ve siyasî para cezaları gibi uygulamalar, muhaliflerce “demir yumruk”[iv] olarak nitelendirilse de hükûmet nezdinde bu adımlar, devlet otoritesinin korunması için gerekli tedbirlerdir. İngiliz parlamenter James MacCleary gibi Batılı aktörlerin protestoculara “savaşmaları” yönünde çağrıda bulunması, Tiflis yönetiminin “dış müdahale” tezini güçlendirirken; İlya Çavçavadze’nin ideallerine atıfta bulunan muhalif gruplar ise bu süreci “Rus tipi otoriterizme” geçiş olarak yorumlamaya devam etmektedir.
İktidarın stratejik tercihleri, sadece Batı ile gerilim değil, aynı zamanda bölgesel dengeleri gözeten pragmatik bir dış politika inşasını da içermektedir. Muhalif “Gürcistan için Gakharia” partisi üyesi Vika Pilpani’nin, hükûmetin bilinçli tercihleriyle Batı rotasından saptığına dair eleştirileri[v] ve Batı kaynaklı yaptırım rejimlerinin devreye girmesi; GRP’nin “jeopolitik çeşitlilik” hamlesiyle yanıtlanmaktadır. 2024-2025 döneminde yoğunlaşan ve Bidzina İvanişvili başta olmak üzere devlet elitini hedef alan ABD ve AB yaptırımları, hükûmetin meşruiyetini sorgulayan Avrupa Parlamentosu kararlarıyla birleştiğinde,[vi] Tiflis yönetimi tek taraflı bağımlılığı kırmak adına yeni eksen arayışlarını hızlandırmıştır.
Nitekim, Avrupa Komisyonu’nun Gürcistan’ın adaylık statüsünü fiilen dondurması ve Tiflis yönetiminin Genişleme Forumu’na davet edilmemesi gibi tecrit hamleleri karşısında; Başbakan İrakli Kobakhidze liderliğindeki heyetin Çin’e üst düzey ziyaret gerçekleştirmesi, GRP’nin dış politika vizyonunu özetlemektedir. Hükûmet, kapalı kapılar ardında Rusya ile ilişkileri temkinli ve üstü örtülü bir şekilde sürdürerek bölgesel riskleri minimize etmeye çalışırken; aynı zamanda Pekin ile ilişkileri derinleştirerek[vii] Batı’nın diplomatik izolasyonunu kırmayı hedeflemektedir. Bu tablo, Gürcistan’ın sadece “Doğu’ya kaydığı” şeklinde değil, Rusya-Çin ve Batı eksenleri arasında sıkışmadan, kendi “ulusal egemenlik” ve “iç kontrol” mekanizmalarını önceleyen çok yönlü bir hayatta kalma stratejisi izlediği şeklinde okunmaktadır.
Mevcut konjonktür ve sahadaki dinamikler projeksiyon tutulduğunda, GRP iktidarının kısa ve orta vadede “stratejik otonomi” ısrarından geri adım atmayacağı, aksine Batı’dan gelen normatif dayatmalar ve hibrit müdahale araçları olarak gördüğü STK faaliyetleri karşısında iç tahkimatı daha da sertleştireceği öngörülmektedir. Batı başkentlerinden gelmesi muhtemel yeni yaptırım dalgalarının ve diplomatik izolasyon hamlelerinin, Tiflis’in Moskova ile yürüttüğü “sessiz diplomasi” ve Pekin ile derinleşen ekonomik ortaklık üzerinden kurduğu “pragmatik koruma kalkanı” sayesinde etkisi altına alması kuvvetle muhtemeldir. Bu denklemde, hükûmetin “geleneksel değerler” ve “globalist karşıtı” retoriği, iç siyasetteki meşruiyet zeminini konsolide etmeye devam ederken; AB ile ilişkilerin normatif bir üyelik perspektifinden çıkarak, tamamen karşılıklı çıkara dayalı, duygusallıktan arınmış ve şartlı bir “al-ver” zemine evrilmesi, sokaktaki muhalefetin ise devletin kurumsal kapasitesi karşısında marjinalize edilerek sistemik bir tehdit oluşturmasının engellenmesi en yüksek olasılık olarak belirmektedir.
Nihai tahlilde, Tiflis sokaklarındaki sivil direncin sönümlenerek “yönetilebilir bir rutine” evrilmesi, GRP iktidarının Batı ile ilişkilerde yaşanan krizi bir “intihar” veya kopuş değil, “mutlak egemenliğin tescili” olarak kodlamasına alan açmıştır. Brüksel ve Washington’un normatif dayatmaları ve yaptırım tehditleri karşısında geri adım atmayan Tiflis yönetimi; içeride STK ve kültürel alan üzerindeki denetimi “devlet bekası” söylemiyle meşrulaştırırken, dışarıda Rusya ile pragmatik dengeyi ve Çin ile stratejik ortaklığı devreye sokarak Batı’ya karşı “alternatifsiz olmadığı” mesajını vermektedir. Bu stratejik denklem, Gürcistan’ın dış politikasının “kayıtsız şartsız entegrasyon” devrinden, ulusal çıkarların ve iç işlerine müdahalesizliğin kırmızı çizgi olduğu, duygusallıktan arınmış ve tamamen çıkara dayalı yeni bir reelpolitik düzleme oturduğunu belgelemektedir.
[i] “Arasamtavrobo Organizaciebi Kartvel Sazogadoebas Ar Surs Cxovreba Rusuli Avtoritarizmis Pirobebshi”, Interpressnews, https://www.interpressnews.ge/ka/article/855943-arasamtavrobo-organizaciebi-kartvel-sazogadoebas-ar-surs-cxovreba-rusuli-avtoritarizmis-pirobebshi-chveni-eri-kvlav-dgas-damoukideblobis-girsebisa-da-evropuli-momavlis-sadarajoze, (Erişim Tarihi: 29.11.2025).
[ii] “Evrokavshiris Cevrobistvis Qvelapers Gavaketebt Tumca Briuselis Biurokratias Matxovrobas”, Palitra Video, https://palitravideo.ge/video/184880-evrokavshiris-cevrobistvis-qvelapers-gavaketebt-tumca-briuselis-biurokratias-matxovrobas-ar-davucqebt-briuselis-biurokratias-ai-es-undoda-irakli-kobaxizis-28-noembris-gancxadebis-qvela-sitqvas-kidev-ertxel-vacert-xels-shalva-papuashvili/, (Erişim Tarihi: 29.11.2025).
[iii] “Shalva Papuashvili Pishers Vetanxmebi Rom Misnairi Damokidebulebis Shemtxvevashi Rtuli Ikneba “, Interpressnews, https://www.interpressnews.ge/ka/article/855927-shalva-papuashvili-pishers-vetanxmebi-rom-misnairi-damokidebulebis-shemtxvevashi-rtuli-ikneba-chveni-kavshiri-evropastan-batoni-pisheris-paili-chventvis-daxurulia, (Erişim Tarihi: 29.11.2025).
[iv] James MacCleary, “We must support Georgians in their opposition to the Georgian Dream”, X, https://x.com/JamesMacCleary/status/1994400009627021320, (Erişim Tarihi: 29.11.2025).
[v] Tamar Tabatadze, “For Georgia’s Pilpani: No signs GD wants real dialogue with Western partners”, 1TV, https://1tv.ge/lang/en/news/for-georgias-pilpani-no-signs-gd-wants-real-dialogue-with-western-partners/, (Erişim Tarihi: 29.11.2025).
[vi] “Sanctioned Georgian Dream Representatives”, Transparency International Georgia, https://transparency.ge/en/post/sanctioned-georgian-dream-representatives, (Erişim Tarihi: 29.11.2025).
[vii] “EU Leaves Out Georgian Dream From Enlargement Forum After Commission’s Critical Report”, Civil Georgia, https://civil.ge/archives/709989, (Erişim Tarihi: 29.11.2025).
