Çin ve Rusya başta olmak üzere Afganistan’ın komşu devletleri, her ne kadar Taliban Hükümeti’yle ilişkilerini geliştirse de henüz bu yönetimi tanımamışlardır. Bölge devletlerinin Taliban konusunda kolektif bir şekilde hareket ettikleri görülmektedir. Bu bağlamda Afganistan’ın komşuları, Dışişleri Bakanları düzeyinde önce Pakistan’ın ve daha sonra da İran’ın ev sahipliğinde bir araya gelmiştir. Söz konusu toplantıların üçüncüsü ise Çin’in ev sahipliğinde Tonşi şehrinde gerçekleşmiştir.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Pakistan’ın ev sahipliğinde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Toplantısı’na özel misafir olarak katılmış ve toplantıda Çin’in İslam Dünyası’yla ilişkisi hakkında konuşma gerçekleştirmiştir. Ardından Wang, Kabil’i ziyaret ederek Taliban yetkilileriyle görüşmüştür. Görüşme sırasında Wang, Taliban Dışişleri Bakanı Emirhan Muttaki’yi Çin’in ev sahipliğinde düzenlenecek toplantıya davet etmiştir. Mevzubahis toplantıya Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan, Pakistan, İran ve Çin’in yanı sıra Rusya, Katar ve Endonezya Dışişleri Bakanları da katılmıştır. Bunlarla birlikte Çin’in ev sahipliğinde Çin, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Pakistan’ın Afganistan Özel Temsilcilerinden oluşan Genişletilmiş Troyka Toplantısı da düzenlenmiştir.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, düzenlenen toplantıya bir mektup göndererek Pekin’in Afganistan politikasıyla ilgili mesajlarını taraflara iletmiştir. Mektupta, Afganistan’da parlak bir gelecek için ülkenin komşularının Afgan halkını desteklemeye çalışması gerektiği ve barışçıl, istikrarlı ve gelişen bir Afganistan’ın bölge ve dünyanın çıkarına olacağı ifade edilmiştir. Bununla birlikte Şi, Afganistan’ın kaostan çıkarak istikrarlı bir düzene doğru ilerlediğini ve Pekin’in Afganistan’ın egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygı duyacağını ve bahse konu olan ülkenin istikrarını ve gelişmesini destekleyeceğini dile getirmiştir.[1]
Toplantıda en çok dikkat çeken konular ise Rusya ve İran Dışişleri Bakanlarının açıklamaları olmuştur. Yaptığı konuşmada Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ülkesinin Taliban Hükümeti tarafından atanan bir diplomata akreditasyon verdiğini belirterek terör örgütü Devletü’l Irak ve’ş Şam (DEAŞ) başta olmak üzere diğer terör örgütlerin önce Orta Asya devletlerine ardından da Rusya’ya geçmesinden endişe duyduğunu söylemiştir. Bununla birlikte Taliban ile bölge devletlerin arasındaki güçlü ticaret ve ekonomik ilişkinin tanınmanın önünü açacağını ifade ederek Afganistan’a komşu devletlerinin ABD ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) askeri üs vermemesi gerektiğini söylemiştir.[2]
İran Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan ise DEAŞ’ın Afganistan’daki faaliyetlerine ilişkin endişelerini dile getirerek teröre karşı bölge devletlerinin ortak hareket etmesi ve bu konuda özel bir birimin oluşturulması gerektiğini ifade etmiştir.[3]
Toplantının ardından ortak bir bildiri de yayımlanmıştır. Bildiride, Afganistan’da kalıcı barışın sağlanmasının yolunun siyasi diyalog, kapsayıcı hükümet, ılımlı iç ve dış politika ve komşu devletler başta olmak üzere tüm devletlerle dostça ilişki kurmaktan geçtiğine vurgu yapılmıştır.
Ayrıca bildiride Taliban’la görüşmelerin arttırılmasına ve Afganistan’daki gelişmelerden sorumlu olan devletlerin sorunun çözülmesinde rol alması gerektiğine dikkat çekilmiştir. Bildiride Taliban’dan söz edilmeyerek Afgan halkının haklarının korunmasına değinilmiştir. Toplantıya katılanlar, insani yardımların siyasallaştırılmasına karşı olduklarını ve yardımların dağıtılmasında Afganistan’a merkezi bir rol verilmesi gerektiğini açıklamıştır. Son olarak taraflar, bu ülkenin ekonomik gelişmesine destek vereceklerini belirterek Afganistan’ın terörle mücadeleye odaklanması ihtiyacına değinmiştir.[4]
Rusya ve Çin başta olmak üzere Afganistan’ın komşuları, ABD’nin Afganistan’ı hızlıca terk etmesinin ülkenin daha fazla istikrarsızlaşmasına yol açtığını ifade etmiştir. Buna göre Batı, Afganistan’da başarısız olmuş ve sorunu çözmek bir yana daha da derinleştirmiştir. Toplantıya iştirak eden devletlerin Afganistan konusunda farklı çıkarları bulunsa da ülkenin istikrarsızlığı konusunda benzer endişeleri taşıdıkları öne sürülebilir. Bu bağlamda özellikle de Çin’in Afganistan’da siyasi ve ekonomik hedeflerinin bulunduğu söylenebilir.
İran, Rusya ve Çin, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinden en mutlu olan devletlerdir. Dolayısıyla Taliban’ı hoş karşılamışlar ve Kabil’deki Büyükelçiliklerini kapatmayarak Taliban’la ilişkilerini sürdürmüşlerdir. Lakin uluslararası toplum, her ne kadar Afganistan’a insani yardım malzemeleri ve para gönderse de Taliban Hükümeti’ni tanımamaktadır ve bu durum, Afgan halkını açlık ve insani krizle karşı karşıya bırakmaktadır.
Rusya ve Çin, Batı’nın ciddi rakipleri olarak “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.” mantığıyla Batı’yı beklemeden Taliban’la uzlaşarak Afganistan’da oluşan güç boşluğu doldurmaya çalışmaktadır. Bir diğer ifadeyle bu iki devlet, uluslararası toplumun belli isteklerini Taliban’a kabul ettirerek gücünü dünyaya göstermeye çalışmaktadır.
Çin ve Rusya, Batılı devletler gibi insan hakları, demokrasi ve ulus-devlet inşa etme meselelerini dış politikanın bir aracı olarak görmemekte ve Afganistan bağlamında bu hususlara pek vurgu yapmamaktadır. Nitekim Çin Dışişleri Bakanı, Kabil’i ziyaret ederek Çin’in Afganistan’ın iç meselelerine karışmayacağını ve egemenliğine saygı duyacağını açıkça ortaya koymuştur.
Rusya ise Taliban üzerinden ABD’yi başarısızlığa uğratıp; Sovyetler Birliği’nin intikamını aldığına inanmaktadır. Üstelik, Rusya, Ukrayna cephesinde Batı’yla savaşırken; Afganistan’da terör cephesinin açılmasının önünü kesmek istemektedir. Dolaysıyla Moskova, uluslararası toplumun itirazlarına rağmen Taliban’la “De Facto Tanıma” anlamına gelecek şekilde ilişki kurmakta ve Taliban’ın atadığı diplomatı kabul ederek diğer devletlerin Taliban’la diplomatik ilişki kurmasına yönelik teşvikte bulunmaktadır. Rusya’ya göre, Afganistan’da Taliban’ı dengeleyecek bir güç bulunmamaktadır. Dolayısıyla Taliban’a belli ayrıcalıklar tanıyan Moskova yönetimi, böylelikle çıkarlarını maksimize etmeye çalışmaktadır.
Pekin’in Taliban’dan isteklerinden bir diğeri ise DEAŞ başta olmak üzere Çin’in ulusal güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik tehdit teşkil edecek örgütlerle arasına mesafe koyması ve bu örgütlerle mücadele etmesidir. Çünkü Afganistan’daki terör örgütlerin faaliyetleri, bir taraftan doğrudan Çin’e yönelik tehdit oluştururken; diğer taraftan da Çin’in ekonomik çıkarlarına zarar vermektedir. Bu da Taliban’ın tanınmasını zorlaştırmaktadır. Pekin yönetimi, Sovyetler Birliği ve ABD’nin tecrübelerinden kendi adına dersler çıkartarak Afganistan’a asker konuşlandırmak yerine; Taliban üzerinden çıkarlarını sağlamaya odaklanmıştır. Bu nedenle de Çin Devlet Başkanı, Afganistan’daki kaosun istikrarlı bir düzene doğru evrildiğini ifade ederek ABD’nin Afganistan’daki varlığını kaos dönemi şeklinde tanımlamakta ve Taliban’ı düzeni sağlayan bir aktör şeklinde nitelendirmektedir.
Çin’in bir başka hedefi de Afganistan’ın madenleridir. Zira Pekin yönetimi, büyüten ekonomisini sürdürmek için hammaddeye ihtiyaç duymaktadır. Bu bağlamda Çin, Afganistan’ı Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’na dahil ederek ekonomik anlamda azami kazanım elde etmeye çabalamaktadır. Pakistan’la yakın ilişkiye sahip olan Taliban’ın Afganistan’da egemen olması, Çin’in ekonomik hedeflerine ulaşması konusunda bir fırsattır. Bu bağlamda Çinli firmaların Afganistan madenlerini işletme konusunda Taliban’la görüşmeler gerçekleştirdiği ve devrik rejim döneminde yapılan antlaşma gereği bakır ithalatına başladığı bilinmektedir. Ayrıca Çin, Taliban’ı Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’na dahil ederek söz konusu projenin hayata geçirilmesinin önündeki sorunları Taliban aracılığıyla çözmeyi planlamaktadır. Çin Devlet Başkanı’nın “istikrarlı ve gelişen bir Afganistan’ın bölgenin ve dünyanın çıkarına uygun olacağı” şeklindeki ifadesini de bu çerçeveden okumak gerekir.
ABD, Taliban’ı tanımamasının yanı sıra Afganistan’ın ulusal rezervlerini bloke etmiş ve bazı Taliban yöneticilerine yaptırımlar uygulamıştır. Dahası Washington yönetimi, Taliban’la görüşmeleri askıya almıştır. Dolayısıyla Taliban, Batı’dan umudunu kesmekte ve yönünü Çin ve Rusya başta olmak üzere bölge devletlerine çevirmektedir. Bu sebeple Taliban, Rusya ve Çin’le daha fazla yakınlaşabileceğini düşünmektedir. Taliban, Çin ve Rusya başta olmak üzere bölge devletleri tarafından tanınmayı, söz konusu devletlerden insani krizin aşılmasına yönelik yardım almayı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Batı’nın talep edeceği yaptırımların Rusya ve Çin aracılığıyla bertaraf edilmesini ve bu ülkeler vesilesiyle ulusal rezervlerine yönelik Amerikan blokesinin kaldırılması noktasında uluslararası kamuoyu oluşturmayı hedeflemektedir. Bu amaçlar doğrultusunda Taliban, komşu devletlerin desteğini almak için Afganistan topraklarının hiçbir devlete karşı kullanılmasına müsaade etmeyeceği sözünü vermektedir.
Sonuç olarak Çin ve Rusya başta olmak üzere Afganistan’ın komşuları, Taliban’ı resmen tanımamakta ve de facto işbirlikleri geliştirmektedir. Ancak ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi, bölgesel aktörlere bazı fırsatlar sunmuştur. Çin ve Rusya da bu fırsatları değerlendirmeye çalışmaktadır. Lakin yaşanan durum, aynı zamanda çeşitli tehditleri de beraberinde getirmektedir. Çin ve Rusya, Afganistan’daki terör, radikalizm, uyuşturucu kaçakçılığı, göç ve ekonomik ve insani sorunları göz önünde bulundurmakta ve ülkenin istikrarsızlaşmasının önüne geçmenin yollarını aramaktadır. Söz konusu devletlerin yöntemsel olarak ise Afganistan’ı dünyadan izole etmek yerine, işbirliği zeminine çekmeyi tercih ettikleri anlaşılmaktadır.
[1] “چین بر نقش کشورهای همسایه در حمایت از افغانستان تأکید کرد”, Afganistan İnternitional, https://www.afintl.com/202203317417, (Erişim Tarihi: 02.04.2022).
[2] “نگرانی روسیه درباره نفوذ اسلامگرایان از طریق افغانستان به آسیای مرکزی”, Ufuqnews, https://ufuqnews.com/archives/198651, (Erişim Tarihi: 02.04.2022).
[3] “عبداللهیان با ابراز نگرانی از فعالیت داعش در افغانستان، خواستار ایجاد کارشیوه خاص برای مبارزه با تروریسم شد”, 8am, https://8am.af/commenting-on-isils-activities-in-afghanistan-abdullahian-called-for-a-special-counter-terrorism-campaign/, (Erişim Tarihi: 02.04.2022).
[4] “همسایهگان افغانستان: دستیابی به آشتی ملی از طریق گفتوگو و ایجاد ساختار سیاسی فراگیر ممکن است”, 8am, https://8am.af/afghanistans-neighbors-achieving-national-reconciliation-is-possible-through-dialogue-and-the-establishment-of-an-inclusive-political-structure/, (Erişim Tarihi: 02.04.2022).