2 Temmuz 2025 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) federal yargıcı Randolph Moss, ABD Başkanı Donald Trump’ın Meksika sınırında uygulamaya koyduğu sığınma yasağını geçersiz kılan önemli bir karara imza atmıştır.[1] Bu karar, hem Trump’ın göç politikalarına yönelik eleştirilerin hem de ABD yürütme organının yetkilerinin sınırlandırılmasına dair uzun süredir devam eden tartışmaların merkezinde yer almaktadır. Özellikle sığınma hukuku ve uluslararası koruma standartları bakımından önemli sonuçlar doğuracak bir gelişme olduğu düşünülmektedir.
Trump döneminde sınır politikaları katılaşmış, yasa dışı geçişleri caydırmak için pek çok idari tedbir alınmıştır. Bu bağlamda 2019 yılında uygulanmaya başlanan “Meksika’da Kal” ve diğer sığınma kısıtlamaları, özellikle Orta Amerika’dan gelen göçmenleri hedef almıştır. Trump’ın yeni sığınma yasağı ise 2025 yılında seçim kampanyasının yeniden yükselişe geçtiği bir dönemde ilan edilmiştir. Bu yasak, Meksika sınırından ülkeye giren sığınmacıların başvurularının kabulünü askıya almakta ve yalnızca dar istisnalar tanımaktaydı. Yargıç, bu düzenlemenin yürürlüğe konulurken yasal süreçlerin atlandığını, Kongre’nin belirlediği usul kurallarının çiğnendiğini ve yürütme erkinin yetki sınırlarını aştığını belirterek yasağı iptal etmiştir.[2]
Yargıcın kararında özellikle iki temel gerekçe öne çıkmaktadır. Birincisi, ulusal ve uluslararası normlar, sığınma hakkının geniş biçimde tanınmasını ve başvuruların bireysel değerlendirmeye tabi tutulmasını zorunlu kılmaktadır. Trump’ın kararnamesi ise bu standartlarla bağdaşmamaktadır. İkinci gerekçe ise Anayasa’nın kuvvetler ayrılığı ilkesi çerçevesinde yürütmenin kendi başına yasama yetkisi üstlenemeyeceği ve idari düzenlemelerin Kongre’nin iradesini aşamayacağı şeklindedir.[3]
Bu kararla birlikte ABD sınır politikalarının katılaşmasını savunan çevreler derin bir hayal kırıklığı yaşarken, insan hakları örgütleri ve göçmen hakları savunucuları önemli bir zafer kazanmıştır. Kararın ardından birçok sivil toplum kuruluşu, “Sığınma bir ayrıcalık değil, temel bir insan hakkıdır” açıklamaları yaparak yürütmenin göçmenleri kriminalize eden yaklaşımının hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığını savunmuştur.[4]
Bu gelişme, göç ve sığınma politikalarının seçim kampanyalarında temel tartışma başlıklarından biri olacağını da göstermektedir. 2024 başkanlık seçimlerinden sonra Trump ve Cumhuriyetçi Parti, sınır güvenliğini ülkenin ulusal güvenliğiyle özdeşleştiren söylemini daha da güçlendirmiştir. Ancak bu yaklaşımın yargı denetimine takılması, ABD demokrasisinin fren-denge mekanizmalarının işlerliğini ortaya koymaktadır. Özellikle son yıllarda Yüksek Mahkeme’nin ve federal yargının yürütmenin göç politikalarına müdahaleleri giderek sıklaşmış durumdadır. Biden yönetiminin kendi döneminde Trump’ın bazı uygulamalarını geri alması da benzer davalara zemin hazırlamıştır.
Sığınma hakkı, sadece ABD’nin iç hukukunu değil, aynı zamanda ülkenin uluslararası yükümlülüklerini de yakından ilgilendirmektedir. 1951 Cenevre Sözleşmesi ve 1967 Protokolü, zulüm tehlikesi altında olan bireylere sığınma olanağı tanınmasını zorunlu kılmaktadır. Trump’ın düzenlemesiyse sığınma başvurularını çok geniş biçimde reddetmeye dayandığı için Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin de tepkisini çekmiştir.[5] Yargıcın kararında bu uluslararası yükümlülüklerin altının çizilmesi, ABD’nin dünyadaki mülteci rejiminin lider ülkesi olarak konumunu yeniden gündeme getirmiştir.
Bu kararın yürütmeye etkisi sadece göç politikalarıyla sınırlı değildir. Yargıç, Trump’ın “acil durum” gerekçesiyle süreci hızlandırma ve Kongre’nin rolünü devre dışı bırakma çabasını hukuken temelsiz bulunmuştur. Bu yaklaşım, ileride iklim politikaları, ticaret kısıtlamaları veya benzer yürütme düzenlemelerinde de emsal niteliği taşıyabilir. Başkanlık yetkileri tartışması, ABD hukukunda uzun süredir devam eden bir gerilim alanıdır ve her dönemde yeni davalarla test edilmektedir.
Gelecekte ABD’nin sınır politikaları ve sığınma sistemi üzerinde yeni düzenlemeler gündeme gelebilir. Biden yönetimi, insan hakları eksenli bir yaklaşım savunurken, Cumhuriyetçi Parti daha kısıtlayıcı politikalar vaat etmektedir. Bu kutuplaşma, başvuru süreçlerinde belirsizlikler ve göçmenler açısından hukuki riskler yaratmaya devam edecektir.
Karar, ABD’nin uluslararası imajına dair önemli bir mesaj niteliği taşımaktadır. Son yıllarda Trump yönetiminin sığınma ve göç politikaları, ülkenin uzun süredir savunduğu insan hakları ve koruma normlarıyla çeliştiği gerekçesiyle yoğun eleştirilere maruz kalmıştır. Uluslararası toplumda “güvenli liman” algısı zedelenirken, sınırdaki aile ayrılıkları ve başvuru reddi oranlarının artışı, Birleşmiş Milletler dahil pek çok kurumun kaygı bildirmesine yol açmıştır. Mahkemenin kararı, ABD’nin bu evrensel normlara geri dönme çabasının sembolü olarak da görülebilir. Ayrıca komşu ülkelerden gelen göçmenlerin bireysel durumlarının dikkate alınması gerektiği, her başvurunun istisnasız topluca reddedilemeyeceği ilkesi yeniden vurgulanmıştır. Bu yönüyle karar, sadece iç hukuk açısından değil, ABD’nin uluslararası yükümlülüklerine sadakati bakımından da önemli bir dönüm noktası teşkil etmektedir.
Kararın hukuki etkileri dışında pratik sonuçları da göçmenlerin hayatını doğrudan etkileyecektir. Sığınma başvurusu reddedilen veya işlemi askıya alınan binlerce kişinin dosyaları yeniden gözden geçirilecek, bazıları sınır dışı edilme tehdidinden kurtulacak ve geçici koruma süreçlerine erişim imkanına kavuşacaktır.
Sonuç olarak 2 Temmuz 2025 tarihinde alınan bu karar, ABD hukuk düzeninde yürütmenin sınırlandırılması ve göç politikalarının ulusal ve uluslararası normlara uygun biçimde yürütülmesi adına önemli bir dönüm noktasıdır. Trump’ın sığınma yasağının engellenmesi, sadece göçmenlerin değil, Amerikan demokrasisinin temel ilkelerinin de korunmasına katkıda bulunmuştur. Bu gelişme, ABD’de yargı bağımsızlığının, yasama ve yürütme arasındaki dengeyi sağlama gücünün somut bir göstergesi olarak tarihe geçecektir.
[1] Hesson, Ted. “US Judge Blocks Trump Asylum Ban at US‑Mexico Border, Says He Exceeded Authority.” Reuters, www.reuters.com/legal/government/us-judge-blocks-trump-asylum-ban-us-mexico-border-says-he-exceeded-authority-2025-07-02/, (Erişim Tarihi: 06.07.2025).
[2] Aynı yer.
[3] Refugee and Immigrant Center for Education and Legal Services, et al., Plaintiffs, v. Kristi Noem, Secretary of Homeland Security, et al., Defendants. Civil Action No. 25-306 (RDM). United States District Court for the District of Columbia, 2 July 2025, https://ecf.dcd.uscourts.gov/cgi-bin/show_public_doc?2025cv0306-71, (Erişim Tarihi: 06.07.2025).
[4] Keaten, Jamey, and Kirsten Grieshaber. “UN Migration and Refugee Agencies Cite ‘Fundamental’ Right to Asylum after New US Moves to Restrict It.” Associated Press, 5 June 2024. https://apnews.com/article/unchr-concern-asylum-refugees-usa-biden-restrictions-bef71e8f52088bef114ed3978d38ed16, (Erişim Tarihi: 06.07.2025).
[5] United Nations High Commissioner for Refugees (UNHCR). “UNHCR Expresses Concern over New Asylum Restrictions in the United States.” UNHCR, https://www.unhcr.org/us/news/press-releases/news-comment-unhcr-expresses-concern-over-new-asylum-restrictions-united-states, (Erişim Tarihi: 06.07.2025).
