Fas’ın Rif Protestoları İle İmtihanı

Paylaş

Mağrip’in önemli ülkelerinden olan Fas’da uzun zamandır gösteriler yapılmaktadır. Ülkenin Rabat ve Kazablanka gibi büyük şehirlerinde zaman zaman küçük gruplar halinde protestolar düzenlense de ana nokta kuzeydeki Rif bölgesidir. Rif’in demografik, sosyo-kültürel, ekonomik ve siyasi yapısı, protestoların niteliğine ve yönetim tarafından verilen cevaba ayrı bir önem katmaktadır. Fas’ın “Arap Baharı” sürecini diğer bölge ülkelerine nazaran sancısız geçirmesi fakat yine de gösterilerin düzenlenmesi konuyu ilginç kılmaktadır. Diğer yandan Rif’deki gelişmeler güneydeki “Batı Sahra Sorunu” için veriler ve analiz imkânı sunmaktadır.

Rif protestolarında öne çıkan talepler; demokratik yönetimin sağlanması, insan haklarının uygulanması, yeni anayasanın düzenlenmesidir. Ayrıca altyapının yenilenmesi, istihdamın sağlanması, okul ve hastane sayısının arttırılması da halk tarafından dile getirilmektedir. Bölge halkının çoğunluğunu Berberiler oluşturmakta, ülke genelinde ise azınlığı teşkil etmektedir. Bahse konu toplum yani Rif bölgesi muhalif kimliği ile bilinmektedir. Bazı dönemlerde Rabat ile karşı karşıya gelmektedir.

Gösterilerin fitilini, Ekim 2016’da El-Huseyma’da Muhsin Fikri adlı bir balıkçının avlanma yasağı döneminde tuttuğu ve polislerin el koyduğu balıklarını çöp kamyonundan toplamak isterken presleme haznesine sıkışarak ölmesi ateşlemiştir. Bu feci olaydan sonra işsizlik şikayeti, adaletin ve insan haklarının sağlanması taleplerine bağlanmış ve akabinde başlayan protestolar “Halk Hareketi” olarak nitelendirilmiştir.

Güvenlik güçleri ile göstericilerin çatışmaları, muhalif kesimin öne çıkan isimlerinin tutuklanması ile bölgedeki gerginlik sürmektedir. Mayıs’ın sonundan beri 100’den fazla kişinin tutuklandığına dair haberler gelmektedir. Örneğin, Halk Hareketi’nin lideri olarak ifade edilen Nasır ez-Zefzafi’nin ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle tutuklandığı belirtilmektedir.

Hükümet; protestocuları ayrılıkçı olmakla ve dışarıdan destek almakla itham ederken aynı zamanda çözüm paketini de kamuoyu ile paylaşmaktadır. Kalkınma programlarına öncelik verileceğini, altyapının ve istihdam imkanlarının iyileştirileceğini ve bölgedeki okul ve hastanelerinin sayısının arttırılacağını açıklamıştır. El-Huseyma Valisi de görevden alınmıştır. 1922’de kurulan Rif Cumhuriyeti’nin bayrağının gösterilerde kullanılmasına hareketin ayrılıkçı olduğu tezini kanıtlamak için dikkat çekilmektedir. Göstericiler böyle bir taleplerinin olmadığını savunmaktadır.

Fas’ta yaşanan bu son gösteriler, “Arap Baharı” sürecini hatırlatmıştır. Bilindiği üzere bugünküne benzer nedenlerden ötürü halk protesto gösterisi düzenlemiştir. 2011 sürecinde de yine Rif bölgesi öne çıkmıştır. 2017 Rif gösterileri, bugün sınırlı bir etkiye sahiptir; bu yüzden “Arap Baharı” kadar kapsamlı bir muhalif hareket olarak şimdilik değerlendirilmemektedir. Fakat iki süreç arasında benzerlik bulunmaktadır. Bugün dile getirilen talepler, 2011’de çözülmesi istenilen sorunların devam ettiğini göstermektedir.

Yönetimin verdiği cevapların niteliği, ayrılık hedefinin gözetilmesi iddiaları tablonun Batı Sahra Sorunu ile kıyaslanmasına neden olmaktadır. Çoğunlukla nüfusunu Sahravilerin oluşturduğu Batı Sahra, ülkenin güneyinde bulunmaktadır; bölgenin bir kısmı Fas’ın işgali altındadır. Polisario Cephesi, bölgenin bağımsızlığını isterken Fas, Batı Sahra’nın kendi sınırları içerisine dahil olduğunu öne sürmektedir. Çözüm olarak ise özerkliği, ekonomik programların uygulanmasını ve kalkınmayı sıralamaktadır. Rif’te de benzer bir “reçetenin” dile getirilmesi BM Güvenlik Konseyi’nin Batı Sahra’ya yönelik çözüm planlarını görüştüğü bu dönemde Fas’ın özerklik teklifinin ve kalkınma programının Polisario ve BM gibi uluslararası kesimin aktörleri tarafından dikkatlice inceleneceğini düşündürtmektedir.

Sonuç olarak Fas’ın kuzeyinde protestoların sürmesi, göstericilerin çoğunluğunun Berberi olması, talepler ve çözüm önerileri, dile getirilen iddialar bugünün hem “Arap Baharı” hem de Batı Sahra Sorunu ile kıyaslanmasına neden olmaktadır. Diğer Arap Ülkelerinden farklı olarak “Arap Baharı”, Fas’ı teğet geçmiştir. Bugünkü protestoların kitlesel gösterilere dönüşmesi düşük bir ihtimaldir. “Arap Baharı” sürecinde olduğu üzere Rabat, reforma gidebilir. Aynı zamanda ülkenin güvenlik-istihbarat teşkilatı bir kez daha etkili olarak protestoları sınırlayabilir. Diğer yandan 2011 süreci toplumu ve siyaseti etkilemiştir. Rif gösterilerinin de bu etkiyi devam ettireceği düşünülmektedir. Batı Sahra’nın yanında bir başka bölgede de gösterilerin düzenlenmesi, ayrılık konusunun gündeme getirilmesi Krallık’ta tek sorunlu bölgenin Batı Sahra olmadığını göstermektedir. Self-determinasyon kapsamındaki Batı Sahra Sorununu çözmek için ekonomiyi öne süren Rabat’ın Rif’e ne zaman yatırım yapmaya başlayacağı ise merak konusudur.

Doç. Dr. Ceren GÜRSELER
Doç. Dr. Ceren GÜRSELER
ANKASAM Afrika-Filistin ve Uluslararası Hukuk Danışmanı

Benzer İçerikler