Japonya’nın Yeni Proaktif Siyaseti ve Bölgeye Etkileri

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Hint ve Batı Pasifik’te dikkat çeken en önemli gelişmelerden biri, Japonya’nın savunma ve güvenlik alanında giderek güçlenmesi ve pasifist yapısından uzaklaşarak proaktif bir siyasete yönelmesidir. Japonya Başbakanı Fumio Kişida, yakın zamanda yaptığı açıklamada, savunma harcamalarının bütçedeki payını, önümüzdeki beş yıl içerisinde %2 seviyesine çıkaracaklarını belirtmiştir.[1] Nitekim ülke, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana savunma kalemine %0,9 ile %1,1 arasında değişen bütçeler ayırmaktaydı. 2023 yılı için savunmaya ayrılacak 40,4 milyar dolarlık bütçe ise bugüne kadarki en yüksek miktarı ifade etmektedir.

Aslına bakılırsa savunma harcamalarını %2 seviyesine çıkarmak, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) koyduğu limitlere benzemektedir. Dolayısıyla Japonya’nın savunma alanında daha proaktif bir siyaset izlemesinde, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) baskılarının da etkili olduğu ileri sürülebilir. %2 hedefine 2027 yılında ulaşılacak olması, bu tarihte yeni bir NATO’nun kurulacağına dair bir işaret olabilir. Yani ABD ve Hint-Pasifik’teki müttefikleri, beş sene içerisinde savunma harcamalarını en az NATO ülkelerinin seviyesine getirerek bu tarihte bir savunma ittifakı kurmayı düşünebilirler. Japonya yetkililer, artan “Çin tehdidi” nedeniyle savunma harcamalarının artması gerektiğini savunmaktadırlar.[2]

Bu korkunun Japonya ve Avustralya gibi müttefik devletlerin daha fazla güvenlik-savunma desteği verebilmesi için ABD tarafından yapay bir şekilde oluşturulduğu öne sürülebilir. Çin’i “öteki/rakip/düşman” olarak konumlandırdığınızda, bunun doğal bir sonucu olarak devletler, güvenliklerini garanti altına almak için tedbirler alma yoluna gideceklerdir. Pekin’in askeri açıdan gerçek bir tehdit olup olmadığı tartışmaya açıktır. Ancak Tayvan’la yeniden birleşme hedefinin olduğu bilinmektedir. Bunun barışçıl değil; askeri güç yoluyla gerçekleşeceğini savunan Pentagon, Japonya ve diğer bölge devletlerinin buna hazırlık yapmasını istemektedir.

Tokyo, Pekin’in Tayvan Boğazı’ndaki statükoyu değiştirmek için güç kullanmaktan kaçınması gerektiğini söylemektedir.[3] Yani Japonya, Tayvan’la ilgili statükonun Pekin tarafından tek taraflı olarak değiştirileceği endişesini taşımaktadır. Bu, ABD’nin taşıdığı korkulara benzemektedir. Japonya ve ABD’nin ortak güvenlik çıkarları sebebiyle izledikleri politikalar da aynılaşmaktadır. Hatta Japonya’nın yıl sonunda yayımlayacağı Ulusal Güvenlik ve Savunma Strateji Belgesi’nin de Beyaz Saray’ın yayımladığıyla büyük benzerlikler taşıyacağı tahmin edilmektedir.

Muhtemelen Japonya, yeni ulusal güvenlik stratejisinde Tayvan’a büyük yer ayıracak ve “Çin tehdidi” üzerinde duracaktır. Bu güvenlik kaygılarını gerekçe göstererek savunma bütçesini arttıran Tokyo, önümüzdeki yıllarda bir savaş kabinesi ve bütçesi hazırlamaya başlayabilir. Çünkü Pentagon’un uyarıları da bu yöndedir: Cinping’in üçüncü döneminde parti kadrolarında Tayvan’la ilgili deneyimli isimlere yer verdiği ve bu yüzden de askeri güç yoluyla birleşme yoluna gidebileceği belirtmektedir.[4] Yani ABD, Çin’i hedef göstererek Japonya’nın savunmaya ağırlık vermesini istemektedir. Bu yüzden Tokyo Hükümeti, Tayvan üzerinden çıkabilecek savaşa hazırlık için pasifist yapısından uzaklaşmaktadır.

Japonya’nın son yıllarda Hint-Pasifik’te ikili ve üçlü formatta gerçekleştirdiği işbirliği-diyalog mekanizmaları da hız kazanmıştır. Örneğin Japonya, savunma ve dışişleri bakanlarının katıldığı 2+2 formatında Avustralya, Hindistan ve ABD’yle görüşmeler yapmaktır. Bunun yanı sıra üçlü formatta “Japonya-ABD-Güney Kore”, “Japonya-Hindistan-İtalya”, “Japonya-İngiltere-Avustralya”, “Japonya-ABD-Hindistan”, “Japonya-Avustralya-Hindistan” ve “Japonya-Avustralya-ABD” toplantıları da yapılmaktadır. Yakın zamanda ise Avustralya Savunma Bakanı Richard Marles ve Dışişleri Bakanı Penny Wong, 2+2 formatında görüşmeler yapmak için Tokyo’yu ziyaret edecekltir.[5] Avustralya ve Japonya, 2022 yılının Ekim ayında güvenlik anlaşmalarını revize etmişlerdi. Günümüzde ise bu işbirliğinin bir adım daha öteye taşınması ve Japonya’nın AUKUS’a katılması tartışılmaktadır. Yine bu süreçte ABD, artan “Çin tehdidi”ni gerekçe göstererek Avustralya’daki askeri birliklerinin sayısını arttırmaya karar vermiştir. Pentagon’un teyit ettiği bilgiye göre; Avustralya, Japonya’daki 2+2 formatlı görüşmelerde Tokyo’yu bu birliklere katılmaya davet edecektir.[6] Diğer bir deyişle ABD ve Avustralya, Japonya’yı kendi aralarındaki ittifaka katılmaya davet etmektedir. İngiltere’nin duruşu ise henüz belli değildir.

AUKUS’un Japonya’nın katılımıyla birlikte JAUKUS’a dönüşme ihtimali konuşulmaktadır. Fakat AUKUS’taki diyaloğun amacı, nükleer denizaltıların tedarik edilmesi ve geliştirilmesi konusunda Avustralya’ya destek olmaktır ve bir savunma-güvenlik ittifakı olarak kabul edilmektedir. Hint-Pasifik’in özgür ve açık kalması için yürütülen diğer ikili, üçlü ve dörtlü güvenlik diyaloglarından bu yönüyle farklıdır. Yani Japonya’nın AUKUS’a katılımına ilişkin sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için Tokyo’nun bu askeri teknik işbirliğine ne kadar ihtiyacı olduğuna bakılmalıdır. Ayrıca İngiltere ve ABD’nin Japonya’ya bu desteği sunup sunmayacakları da net değildir. Daha önce yapılan açıklamalarda, böyle bir ihtimal tüm taraflarca yalanlanmıştı. AUKUS’ta da aha çok İngiltere’nin nükleer denizaltı teknolojisini paylaşması söz konusudur. Yani Japonya’nın ittifaka katılımı konusunda asıl ve son kararı Londra’nın vereceği tahmin edilmektedir. 

Çin; Japonya ve Avustralya’nın “Amerikan hegemonyası” uğruna kendi çıkarlarını ve bağımsızlıklarını tehlikeye attıklarını iddia etmektedir.[7] Yani Pekin, Tokyo’nun Washington tarafından krizlerin içine sürüklendiğini ve bloklaşma siyasetinin kurbanı olduğunu belirtmektedir. Bu siyasi kutuplaşmayı önlemek ve ikili ilişkileri yeniden rayına oturtmak için Çin ve Japonya liderleri, 2022 senesinin Kasım ayında Tayland’ın başkenti Bangkok’ta bir araya gelerek beş noktalı ortak bir mutabakat anlaşması imzalamıştır.[8] Buna göre iki ülke, birbirlerini tehdit olarak değil; ortak olarak görüp işbirliğine yöneleceklerdi. Böylece istikrarlı ve yapıcı bir Çin-Japonya ilişkisi tesis edilecekti. Ancak bu mutabakatın üzerinden henüz bir ay bile geçmeden Tokyo, Washington’un politikalarını destekleyen yeni kararlar almaya devam etmiştir.

Kısacası Tokyo’nun savunma bütçesini arttırması, ulusal güvenlik stratejisinde Tayvan’a geniş yer ayıracak olması, Çin’in tek taraflı hamlelerini eleştirmeyi sürdürmesi ve en önemlisi de ABD ve Avustralya’nın da desteğiyle AUKUS gibi bölgesel askeri ittifaklara katılmayı gündemine alması, Çin-Japonya ilişkilerinin geri dönülmez şekilde bozulmasına yol açabilir.

Neticede Japonya, 2022 yılının Kasım ayında Çin’le imzaladığı mutabakatta“Tek Çin İlkesi”ne bağlılığını yeniden teyit etmesine rağmen Tayvan’ın bağımsızlığını destekleyecek adımlar atmaya ve açıklamalar yapmaya devam etmektedir.[9] Japonya’nın proaktif bir siyasete yönelmesi, tarihin yeniden tekerrür etmesine yol açabilir.


[1] “Japan Set to Hike Defense Budget Amid Ongoing Tension in Region”, Anadolu Agency, https://www.aa.com.tr/en/asia-pacific/japan-set-to-hike-defense-budget-amid-ongoing-tension-in-region/2751777, (Erişim Tarihi: 12.12.2022).

[2] “Japan Lawmaker İn Taiwan Says China Threat Needs More Military Spending”, The Asia Today, https://theasiatoday.org/news/east-asia/japan-lawmaker-in-taiwan-says-china-threat-needs-more-military-spending/?utm_source=ReviveOldPost&utm_medium=social&utm_campaign=ReviveOldPost, (Erişim Tarihi: 12.12.2022).

[3] Aynı yer.

[4] U.S. Department of Defense, “Military and Security Developments Involving the People’s Republic of China”, S3, https://s3.documentcloud.org/documents/23321290/2022-military-and-security-developments-involving-the-peoples-republic-of-china.pdf, (Erişim Tarihi: 12.12.2022).

[5] “Australia Extends Military İnvitation To Japan”, ABC, https://www.abc.net.au/radionational/programs/breakfast/australia-extends-military-invitation-to-japan/101749738, (Erişim Tarihi: 12.12.2022).

[6] “Australia Warned Not to Become US’ ‘Spearhead’, As ‘2+2’ Meeting Goes Beyond Hyping ‘China Threats’”, Global Times, https://www.globaltimes.cn/page/202212/1281371.shtml, (Erişim Tarihi: 12.12.2022).  

[7] Aynı yer.

[8] “China and Japan Reach a Five-point Consensus on Stabilizing and Developing Bilateral Relations”, FMPRC, https://www.fmprc.gov.cn/eng/zxxx_662805/202211/t20221118_10977637.html, (Erişim Tarihi: 12.12.2022).   

[9] “Japan Could ‘Recognize Taiwan as Country’ One Day”, Taipei Times, https://www.taipeitimes.com/News/front/archives/2022/12/09/2003790399, (Erişim Tarihi: 12.12.2022).   

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Benzer İçerikler