Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlamasından itibaren Avrupa Birliği (AB), savaşa bir tepki olarak dünyanın en büyük enerji ihracatçılarından olan Rusya’ya yaptırım uygulamaktadır. Buna karşılık Moskova, AB’nin enerji kaynaklarına bağımlılığını kullanarak yaptırımların kaldırılmasını hedeflemektedir. Enerji konusunda sıcak gelişmeler yaşayan Avrupa ülkeleri, Rus doğalgazına alternatif tedarikçiler aramaktadır. Bu kapsamda Kuzey Akım Doğalgaz Boru Hatlarında meydana gelen patlamalar kıtanın gündemine oturmuştur.
Buradan hareketle Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Avrupa’nın enerji gündemini değerlendirmek üzere İngiltere merkezli Independent Commodity Intelligence Services (ICIS) Kıdemli Enerji Gazetecisi Dr. Aura Sabadus’un görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.
- Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından Avrupa’da bir enerji krizi yaşanıyor. Savaşa yanıt olarak G7 ülkeleri, Rusya’nın Kuzey Akım-1 Doğalgaz Boru Hattı’ndan akışları durdurmasıyla sonuçlanan Rus petrol fiyatlarını sınırlamaya kararını açıkladı. Bu süreci nasıl değerlendirirsiniz?
Rusya’nın Kuzey Akım-1 Doğalgaz Boru Hattı’ndan akışların durdurulmasıyla ilgili yaptığı resmî açıklamada, türbinde sorunlar olduğu belirtilmişti. Türbinler, onarım çalışmaları için Kanada’ya gönderildi. Ancak Rusya’ya göre, uygulanan yaptırımlar nedeniyle türbinlerin iadesinde birtakım sorunlar yaşandı. Bu iddiaların ardından konuya açıklık getirildi ve yaptırımlar kısmen kaldırıldı. Bu yolla, türbinlerin yeniden yerleştirilmesi üzerine Almanya’ya iadesi sağlandı. Ancak söz konusu bakım işlemlerinden sonra da boru hattından doğalgaz akışı yapılamadı. Bir süreçte sınırlı doğalgaz akışı devam etti. Daha sonra ise tamamen kesildi.
Söz konusu kesintinin en temel nedeni Rusya-Ukrayna Savaşı’dır. Savaş sebebiyle Moskova, AB’nin birtakım sorunlarla karşı karşıya kalmasını istemektedir. Zira Rusya, enerjiyi, yaptırımların kaldırılması konusunda bir şantaj malzemesi olarak kullanmaktadır.
Diğer bir neden olarak da Rus doğalgazında yaşanan düşüş gösterilebilir. Avrupa, 2021 yılında doğalgazın yaklaşık %30’unu Rusya’dan almıştır. Bu oran, oldukça fazladır. Bu nedenle Moskova, Avrupa’nın Rus doğalgazına bağımlılık sorunuyla baş edemeyeceğini düşünmüş ve öyle de olmuştur.
Rusya, doğalgaz akışları konusunda her açıklama yaptığında, doğalgaz fiyatı artmaya devam etmiş ve ardından akışı azalttığı anlaşılmıştır. Savaşın başlamasından itibaren sık sık Rusya’nın doğalgazı keseceği ya da yeni açıklamalar yapacağına ilişkin söylentiler yayılmış ve dolayısıyla doğalgaz fiyatları %15-20 oranında artmıştır. Dolayısıyla doğalgaz akışını durdurmak, sadece Kuzey Akım kapsamında olmadığı gibi yeni bir hikâye de değildir.
- Kış geliyor ve Rusya’dan gelen doğalgaz durduruluyor. AB’nin bu kışı atlatmak için seçenekleri var mı? Avrupa, enerji krizini nasıl yönetiyor?
2021 yılının Eylül ayı ortasına kadar olan ithalat, 2022 yılının aynı dönemine göre yarı yarıya azalmış durumdadır. Ancak henüz yıl sonuna gelinmediği bilinmektedir. Bu bağlamda önümüzde bahar ayları var ve Avrupa’nın çok fazla LNG ithal ettiği unutulmamalıdır. Ayrıca Norveç, normal rakamlarım çok daha üstünde, 11 milyar metreküp doğalgaz göndermektedir. Bu noktada Azerbaycan gibi bazı ülkelerin de katkısı yadsınamaz. Diğer tedarikçilerden de bazı artışlar görülmüş; ancak bunlar, boru hatlarının çalışmaması nedeniyle sınırlı kalmıştır. Bu nedenle AB’nin önündeki en belirgin seçenek LNG’dir.
Halihazırda kıta genelinde yeni LNG terminalleri inşa edilmektedir. Bu sebeple önümüzdeki dönemde LNG tedarikinde artışlar görülebilir. Örneğin Hollanda, iki adet yüzer LNG Depolama ve Gazlaştırma Ünitesi (FSRU) kurmuştur ve geçmişe kıyasla daha fazla ithalat yapmaktadır. Almanya da Aralık 2022-Mart 2023 ayları arasında 3 FSRU getirmeyi beklemektedir. Ayrıca Estonya ve Finlandiya’nın 2022 senesinin Aralık ayında kullanımda olması beklenen ortak bir FSRU projesi bulunmaktadır. Buna ek olarak Polonya, kendisini Norveç’e bağlayan boru hattının açılışını yapmıştır. Bu kapsamda ilk doğalgazın 1 Ekim 2022 tarihinde taşınması beklenmektedir.
Diğer taraftan AB’nin depolama kapasitesi, ek bir kullanım seçeneğini de kenarda tutmaktadır. Sınırlı tedariklere rağmen ülkeler, doğalgaz depolarını doldurma konusunda oldukça titiz davranmıştır. AB tarafından belirlenen zorunlu doluluk hedefinin 1 Ekim 2022 tarihine kadar %80 olması gerekirken; birçok ülke %90 doluluk oranına yaklaştıklarını duyurmuştur.
AB’nin bu kışı atlatabilmek için geliştirdiği bir başka yöntem de tüketicilerden üretimlerini kısma yönünde taleplerde bulunmasıdır. Kuzeybatı Avrupa’da Fransa, Almanya, İngiltere ve Hollanda’nın sanayi talebi, 1 Eylül 2022 tarihi itibarıyla beş yıllık ortalamada %22 düşmüştür. Tasarruf sağladığı için talebin azaltılması kritik derecede önemli bir hamledir.
1 Ekim 2022 tarihinden itibaren Kuzey Yarımküre’de ısıtma sezonu başlayacaktır. Dolayısıyla doğalgaz talebinde bir artış görülecektir. Almanya ve Fransa gibi oldukça fazla enerji tüketen ülkelerde, hane halklarından tüketimi azaltmalarını istemek için çok güçlü kampanyalar yürütülmektedir. Bu kampanyalar, zorunlu olmasa da başta Almanya olmak üzere AB ülkeleri, ısıtmadaki doğalgaz kullanımını yenilenebilir enerji seçenekleriyle değiştirmek için acele etmektedir.
Henüz Avrupa’nın enerji krizini başarıyla yönettiğini söylemek için erkendir. Zira işin en zor kısmıyla en azından mevcut durumda karşı karşıya kalınmamıştır. Buradaki en belirleyici faktör, kış aylarının ılıman olup olmayacağıdır. Kış, beklenenden sıcak geçerse, Avrupa’nın sorun yaşaması beklenmemektedir. Fakat Kuzey Akım Doğalgaz Boru Hatlarının patlamalarla yok edildiğine şahit olunmaktadır. Yani altyapı, savunmasız olabilir; ancak ılıman bir kış olduğu ve altyapıya fiziksel veya siber saldırıların olmadığı normal bir senaryoda Rusya, AB’ye daha fazla sorun yaratamayacak ve Avrupa, kışı atlatabilecektir. Kış mevsiminin uzun ve beklenenden soğuk olması durumunda ise Avrupa zorlanacaktır. Rusya’nın Ukrayna’ya ve Avrupa’ya yönelik enerji kartı üzerinden kargaşa yaratmayı öngören politikası devam ederse, durumun nasıl yönetileceği de merak konusudur.
- Bildiğiniz gibi, geçen günlerde Kuzey Akım Doğalgaz Boru Hatlarında su altı patlamaları meydana geldi. Bu patlamaların sebebinin ne olduğunu düşünüyorsunuz? Patlamaların enerji krizi üzerinde ne gibi etkileri olabilir?
Henüz patlamaların sebebiyle ilgili kesin açıklamalar yapılmamıştır. Dolayısıyla durumun belirsizliğini koruduğu vurgulanmalıdır. Çeşitli kaynaklardan gelen spekülasyonlar olsa da henüz “kasıtlı” bir saldırıdan bahsetmek için erkendir.
Medyaya ilk düşen haberler, üç patlama yaşandığı yönünde bilgi verirken; ardından dördüncü patlamanın da haberi kamuoyuna açıklandı. Bu konuda yorum yapabilmek için soruşturma sonuçlarının beklenmesi gerekmektedir. Ancak kesin olarak bilinen bir şey var ki Rusya, gelişmeleri çok yakından izlemektedir.
Kuzey Akım’ın resmi internet sitesi incelendiğinde, boru hattının güvenliğinden bahsettikleri bir bölüm görülmektedir. Yetkililer, sensörler aracılığıyla İHA ve benzeri her türlü aracın faaliyetlerini incelemektedir. Bu noktada buradaki bir saldırının Rusya tarafından görülmüş olması gerekmektedir. Fakat bu konuda bir açıklama yapılmamıştır. Bu nedenle Rusya’nın olası saldırı faaliyetlerini fark etmiş ve bu hareketliliği ilgili ülkelerle paylaşmamış olma ihtimali ilgi çekicidir. Kesin bir yorumda bulunmak için hummalı bir şekilde devam eden araştırma sonuçlarının netleşmesi beklenmelidir.
Dr. Aura SABADUS

Aura Sabadus, enerji piyasalarında uzmanlaşmış kıdemli bir gazetecidir. Çok sayıda uluslararası konferansta konuşmacı olmasının yanı sıra enerji piyasalarına ilişkin Ukrayna, Romanya ve Hazar bölgeleri hakkında dersler vermiştir. King’s College London’dan Uluslararası İlişkiler alanında doktora derecesine sahip olan Sabadus, Avrupa Enerji ve Kaynak Güvenliği Merkezi’nin (EUCERS) araştırma görevlisi olarak görev almıştır. Halihazırda yayınlarına devam eden Sabadus, Independent Commodity Intelligence Services’te (ICIS) Kıdemli Enerji Gazetecisi olarak görev almaktadır.