Türkmen ve Özbek Doğalgazının Batı’ya Taşınması ve Azerbaycan

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Avrupa’nın Rus enerji ithalatına en çok da doğalgaza bağımlılığını gün yüzüne çıkartmıştır. Nitekim Avrupalı aktörler enerji tedarikçilerini çeşitlendirme noktasında ciddi bir arayışa girmiştir.

Bu çerçevede AB, Rus doğalgazına kurtarıcı olabilecekmiş gibi İsrail’le de bir anlaşma imzalamıştır. Fakat İsrail gazının beş yıldan önce, AB’ye herhangi bir şekilde Türkiye dışındaki güzergahlardan ulaşması mümkün değildir. Öte yandan Mısır da kendi doğalgazını AB’ye pazarlamaktadır. Ancak her iki ülkenin de AB’nin üzerindeki baskıyı azaltabilmek için birkaç yıla ihtiyacı vardır. Bu nedenle ne Mısır doğalgazı ne de İsrail doğalgazı AB’nin açığına çözüm olabilir. Benzer bir şekilde İran’la yürütülen nükleer müzakerelerden de henüz sonuç alınabilmiş değildir. Doğu Akdeniz’de keşfedilen doğalgaz yatakları ve dolayısıyla East-Med Projesi ise ihtilaflı bölgeler üzerinden şekillenmektedir. Tam da bu noktada vurgulamak gerekir ki; AB’nin önünde Güney Gaz Koridoru’ndan başka bir seçenek bulunmamaktadır. Halihazırda en hızlı çözüm, Güney Gaz Koridoru’nun diğer Orta Koridor ülke gazlarıyla çeşitlendirilerek ve mevcut boru hatları kullanarak daha az maliyetle Avrupa içlerine doğalgaz ulaştırılmasıdır.  

Söz konusu durum ise Özbekistan ve Türkmenistan’ın öneminin artmasına yol açmaktadır. Bu kapsamda 1990’lı yıllardan itibaren Doğu-Batı Enerji Koridoru adıyla geliştirilen Bakü-Tiflis Ceyhan (BTC) Boru Hattı’nın da yer aldığı konseptin doğalgaz ayağı olan Trans-Hazar Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP), Türkmen gazının Batı’ya taşınması için Güney Gaz Koridoru’nun aktif bir parçası haline geleceği öngörülebilir.  

BP verilerine göre, Türkmenistan; Rusya (38 tcm), İran (32 tcm) ve Katar’ın (25 tcm) ardından, kara (Devletabad, Osman, Yolatan) ve denizde (Çeleken) yapılan yeni keşiflerle yaklaşık 20 tcm ispatlanmış doğalgaz rezerviyle dünyadaki dördüncü büyük doğalgaz ülkesidir. Dünya kanıtlanmış doğalgaz rezervlerinin yaklaşık %10’u Türkmenistan’dadır.

Coğrafi konumu nedeniyle zengin doğalgaz rezervlerini Sovyet döneminde inşa edilen boru hatları aracılığıyla Rusya’ya, temel olarak kuzey bölgelerinin ihtiyacını karşılamak üzere İran’a ve Çin’e ihraç etmektedir. Ancak Rusya’nın Kuzey Akım-I Boru Hattı üzerinden Avrupa’ya doğalgaz akışını durdurması iki yönlü bir etki yaratmıştır.

Bunlardan ilki, Moskova’nın pazar çeşitlendirme stratejisi kapsamında Çin’e doğalgaz ihracatını arttırması ve dolayısıyla Türkmenistan’ın Çin pazarındaki etkisini zayıflatacak bir durumun oluşmasıdır.

İkincisi ise Avrupa’nın yeni tedarikçi ihtiyacının belirginleşmesidir. Bu yüzden de Türkmenistan’ın TANAP’a eklemlenmesi ciddi bir seçenek olarak düşünülmektedir. Hatta TANAP’a Özbekistan’ın eklemlenmesi de gündeme gelebilir. Son dönemde Orta Koridor bağlamında atılan altyapı adımları da bunun için uygun bir zemin teşkil etmektedir.

Türkmenistan boyutuna dönmek gerekirse, Aşkabat ile Bakü’nün 2018 yılında Hazar Denizi’ndeki yetki alanlarına dair anlaşmazlıklarını çözmesinin küresel enerji krizinin aşılması noktasında mühim bir fırsat olduğu ifade edilebilir. Nitekim iki ülke, tartışmalı sahanın adını “Dostluk Sahası” şeklinde değiştirip bölgede yürütülen çalışmaları beraber geliştirme kararı almıştır. Gerçekleşen görüşmelerde 8-10 milyar metreküp Türkmen doğalgazının Avrupa’ya taşınabileceği konusu da zaten gündeme alınmıştır.

Halihazırda Avrupa Birliği’nin (AB) Azerbaycan’la imzaladığı doğalgaz anlaşması, Batı’nın tedarikçilerini çeşitlendirmesi bakımından önemli olsa da henüz Azerbaycan’da AB’nin ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde üretim 2030’lardan önce öngörülmemektedir. Bu kapsamda Azerbaycan doğalgazının Türkmenistan doğalgazıyla desteklenmesi, en makul çözüm olarak ön plana çıkmaktadır. Son dönemde yaşanan gelişmeler de AB’nin bu yönde bir arayış içerisinde olduğuna işaret etmektedir.

Bu kapsamda başlangıçta 10-15 milyar metreküp taşıyacak kapasiteyle zaman kazanılıp, çelik fiyatları düştükten sonra yeniden bir yatırım ve yeni bir boru hattı inşası da gündeme gelebilir. Bu da Orta Koridor’un küresel enerji ticaretinin temel güzergahı haline gelmesini sağlayabilir. Meselenin Azerbaycan boyutunda ise Bakü, söz konusu gelişmelerle birlikte hem kaynak hem de güzergah ülkesi olarak bir enerji hub’ı (enerji merkezi) haline gelebilir.

Belirtmek gerekir ki; Özbekistan ve Türkmenistan kaynakları birleştirildiğinde, 22 trilyon metreküplük doğalgaz rezervine ulaşılmaktadır. Bu koşullar değerlendirilirse Orta Koridor, Orta Asya’dan Avrupa’ya doğalgaz götürme projesine dönüşebilir. Bu bakımdan AB açısından en ideal rotanın Orta Koridor olduğu öne sürülebilir. Sürecin kilit aktörü ise Avrupa’nın enerji güvenliğinde üstlendiği ve üstleneceği kritik rol sayesinde Azerbaycan olacaktır.

Dr. Cenk PALA
Dr. Cenk PALA
Dr. Cenk Pala, Avrasya doğalgaz boru hattı işinde engin endüstri deneyimi ile hem Türkiye enerji güvenliği hem de Güney Enerji Koridoru tartışmalarında her bakımdan önde gelen bir isimdir. Kariyerine 1990-1997 yılları arasında Gazi Üniversitesi'nde Ekonomi Tarihi ve petrol & enerji ekonomisi alanlarında akademisyen olarak başlayan Pala, 1997 yılında Türkiye'nin BOTAŞ Petrol A.Ş. bünyesine katılmış, 2001 yılı itibari ile şirkette Strateji ve İş Geliştirme Başkanı olarak atanmıştır. BTC Ham Petrol P/L Projesi, Türkiye-Yunanistan (ITG) Doğal Gaz Boru Hattı Projesi, Türkiye-Yunanistan- dahil olmak üzere çeşitli boru hattı projelerinin ön fizibilite, fizibilite, pazarlama, finans, hukuk çalışmaları ve lobi faaliyetlerini yürütmüştür. Dr. Cenk Pala, ayrıca Brüksel'deki Enerji Şartı'nın "Endüstri Danışma Paneli"nde BOTAŞ'ı temsil etmiştir. Dr. Pala, Mart 2008 ile Haziran 2013 arasında Alman gaz şirketi E.ON Ruhrgas AG'de Genel Müdür ve şirketin Ankara merkezli Türkiye iştirakinde Yönetim Kurulu Üyesi olarak çaloşmıştır. 2011 yılı itibarıyla hissedarlar tarafından Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP) Türkiye Temsilcisi olarak atanmış ve Haziran 2016'ya kadar görev yapmıştır. Pala, Gazprom iştiraki South Stream Transport BV'ye TürkAkım Projesi Devlet İşleri Koordinatörü olarak Ocak 2017'de katıldı ve Eylül 2018'e kadar Gazprom'da kaldı. 1 Ekim 2018 itibariyle Dr. Pala, EQUINOR Turkey BV'ye Ülke Müdür Yardımcısı olarak katıldı. Ana sorumluluğu, EQUINOR'un Trakya yukarı havza faaliyeti ve Türkiye'deki olası yenilenebilir enerji yatırımları kapsamında paydaş yönetimi ve dış ilişkilerin koordinasyonudur. Halihazırda ERSAN Petrol Rafinerisi'nin (TR'de sadece karada özel rafineri yatırımı) potansiyel ortaklar, yatırımcılar ve finans kuruluşları ile yaptığı görüşmeleri koordine etmektedir. Enerji sektörü üzerine uluslararası konferanslarda üretken bir konuşmacıdır ve aynı zamanda akademisyen enerji ekonomisi, petrol tarihi, petrol krizleri ve yedi kız kardeş, bölgesel ve küresel boru hattı siyaseti, küresel petrol ve gaz sektörü üzerine çok sayıda eser yayınlamıştır. Dr. Pala, Gazi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden lisans ve yüksek lisans derecesine ve Hacettepe Üniversitesi’nden doktora derecesine sahiptir. Evli ve iki çocuk sahibi Pala, İngilizce bilmektedir.

Benzer İçerikler